NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

TEMİZLİK İMANDAN GELİR

İslam dinin bilindiği gibi bütünlüklü olarak iki temel kategorisi bulunmaktadır. 1- Müslüman olmanın beş şartı, 2- imanın altı şartıdır. Müslümanlığın beş şartından birine, yaygın kanaate göre şehadet getirse bile, diğer dört şartı bilinçli olarak bilerek yerine getirmeyen kişilerin Müslümanlığı tartışmalı hale gelir. Diğer önemli husus imanın şartlarıdır. Bu iki esas birlikte olursa ancak bir kişiye herhalde gerçek Müslüman denilebilir. Demek oluyor ki İslam dini kurallarının bir maddi diğeri manevi şartları bulunmaktadır. İman manevi şartların temelli oluyor. İslam dini diğer dinlerden farklı olarak hem ahrete hem Dünya’ya ilişkindir. Bu nedenle insanların sosyal ekonomik yaşamına yönelik kuralları da içerir. İslam dini sosyal yaşam kuralları içerisinde üretilen malların servetin paylaşımına verdiği önem kadar, toplumun ve kişilerin gelişmesinin, sağlığının bir göstergesi olan temizlik şartına kavramına büyük önem vermiştir. Bu konularda bir çok ayet ve hadis bulunmaktadır. Bir ayette Allahın size verdiği rızıklardan temiz olanını yiyin diye buyrulmakta. Bir hadiste peygamberimiz kişinin temiz olması çevresini temiz tutma konusunda temizlik imanın yarısıdır, demektedir. Çünkü temizliğe riayet eden kişi maddi yönlerini temiz tutuğu gibi ruhunu, kalbini, düşüncesini de temiz tutar. Bunlar bileşik kaplar gibi biri birine bağlı duygular ve davranışlardır. Düşüncesi temiz olanın davranışı da temiz olur. Her konuda ölçülü olur. Temizlik yaparken suyu fazla israf etmez. Temizlik konusu insanların kişisel sosyal yaşamlarında uyulması gereken temel bir konudur. Bu nedenle kişisel olduğu kadar toplumsal bir sorundur. Toplumsal bir sorun olduğu için dolaysıyla devleti de ilgilendirdiği için siyasi bir sorundur. Bu neden ve gerekçeyle devlet yönetiminin bu önemli konu üzerinde önemle durması ve önlem alması gerekiyor. Bu konu yerelde belediye ve müftülüğü ilgilendiriyor. Geçmişte bazı belediye başkanları özelikle temizlik konularında çok başarılı olmuşlardır. Örneğin 1933-1946 yılları arasında belediye başkanı Ömer Alay başarılı bir örnektir. Lokantaları fırınları manavları titizlikle denetler, temizliğe, kurallara uymayanlara kardeşi bile olsa ceza verdiği olmuştur. Onun döneminde Urfa’nın en ucra sokakları bile temiz olurmuş. Sonra Ak parti döneminde iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan Eşref Ahmet Fakıbaba temizlik konusunda çok başarılı bir imaj çizmiş. Adeta bu konuda bir marka olmuştur. Doğruyudemek gerekirse Fakıbabadan sonra gelen hiçbir belediye başkanı Fakıbaba kadar başarılı bir grafik çizememişler, tabir caizse bu konuda bir marka haline gelmemişler. Yaklaşık bir yıldır bulunduğum Karaköpru’de belediye temizlik olarak başarılı değil diye düşünüyorum. Bu sabah yani bayramın dördüncü günü bizim sitenin üst taraflarında Diyarbakır yoluna yakın bir fırına gittiğimde binaların çevresi giriş yerleri her taraf çöp kağıt parçaları doluydu. Fırına yakın yaşlı bir bakall’a niye böyle temizlik yapılmıyor diye sorduğumda, bana şunu söyledi geçen gün dükkanımın üst katında bir çocuk sokağa çöp attığını görünce yaptığın doğru değil dediğimde çocuk bana çöpçüler maaş alıyor temizlesinler dedi. Tabi bu çok acı bir durum. Bu zihniyette sanılmasın bir veya bir kaç çocuk var. Yaşça büyük ama aklı ve beyni gelişmemiş birçok insan veya buna kusura bakmayın insancık Demek bu gibi konularda bir tek belediyeyi sorumlu tutmak doğru değildir. Böylesi önemli hatta hayati konuda ilgili kurumların sürekli ve yaygın bir şekilde eğitim çalışmaları yapmaları gerekiyor. Diyanet işleri ayda bir ülkenin tüm camilerinde temizlik konusunda halkı aydınlatmaları gerekiyor. Ta ki pozitif bir sonuç alınan kadar… Hele muhtarlık belki de en önemli görevi temizlik konusunda halkı uyarmak, duyarlık oluşturmaları gerekiyor. Bir ülkenin şehrin medeni olup olmadığı temizliğinden anlaşılır. Avrupa ve Dünya’nın diğer gelişmiş demokratik ülkeleri çok temizdir. Çünkü oraların insanları yasal ceza dışında gönüllü olarak temizliği neredeyse insan olmakla eş değer bilirler. Elbette caydırıcı olarak bu kurallara ve ilkellere uymayanlara, yerlere çöp atanlara, tükürenlere ceza verirler. Ülkemizde de böyle uygulamalar gerekiyor. Çünkü temiz olmadan sağlıklı bir birey ve toplum olamaz. Nitekim yapılan araştırmalarda hastalıkların bir çoğunun temizliğe riayet etmeden oluştuğu bildiriliyor.  
Ekleme Tarihi: 15 Ağustos 2019 - Perşembe

TEMİZLİK İMANDAN GELİR

İslam dinin bilindiği gibi bütünlüklü olarak iki temel kategorisi bulunmaktadır. 1- Müslüman olmanın beş şartı, 2- imanın altı şartıdır. Müslümanlığın beş şartından birine, yaygın kanaate göre şehadet getirse bile, diğer dört şartı bilinçli olarak bilerek yerine getirmeyen kişilerin Müslümanlığı tartışmalı hale gelir. Diğer önemli husus imanın şartlarıdır. Bu iki esas birlikte olursa ancak bir kişiye herhalde gerçek Müslüman denilebilir. Demek oluyor ki İslam dini kurallarının bir maddi diğeri manevi şartları bulunmaktadır. İman manevi şartların temelli oluyor. İslam dini diğer dinlerden farklı olarak hem ahrete hem Dünya’ya ilişkindir. Bu nedenle insanların sosyal ekonomik yaşamına yönelik kuralları da içerir. İslam dini sosyal yaşam kuralları içerisinde üretilen malların servetin paylaşımına verdiği önem kadar, toplumun ve kişilerin gelişmesinin, sağlığının bir göstergesi olan temizlik şartına kavramına büyük önem vermiştir. Bu konularda bir çok ayet ve hadis bulunmaktadır. Bir ayette Allahın size verdiği rızıklardan temiz olanını yiyin diye buyrulmakta. Bir hadiste peygamberimiz kişinin temiz olması çevresini temiz tutma konusunda temizlik imanın yarısıdır, demektedir. Çünkü temizliğe riayet eden kişi maddi yönlerini temiz tutuğu gibi ruhunu, kalbini, düşüncesini de temiz tutar. Bunlar bileşik kaplar gibi biri birine bağlı duygular ve davranışlardır. Düşüncesi temiz olanın davranışı da temiz olur. Her konuda ölçülü olur. Temizlik yaparken suyu fazla israf etmez. Temizlik konusu insanların kişisel sosyal yaşamlarında uyulması gereken temel bir konudur. Bu nedenle kişisel olduğu kadar toplumsal bir sorundur. Toplumsal bir sorun olduğu için dolaysıyla devleti de ilgilendirdiği için siyasi bir sorundur. Bu neden ve gerekçeyle devlet yönetiminin bu önemli konu üzerinde önemle durması ve önlem alması gerekiyor. Bu konu yerelde belediye ve müftülüğü ilgilendiriyor. Geçmişte bazı belediye başkanları özelikle temizlik konularında çok başarılı olmuşlardır. Örneğin 1933-1946 yılları arasında belediye başkanı Ömer Alay başarılı bir örnektir. Lokantaları fırınları manavları titizlikle denetler, temizliğe, kurallara uymayanlara kardeşi bile olsa ceza verdiği olmuştur. Onun döneminde Urfa’nın en ucra sokakları bile temiz olurmuş. Sonra Ak parti döneminde iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan Eşref Ahmet Fakıbaba temizlik konusunda çok başarılı bir imaj çizmiş. Adeta bu konuda bir marka olmuştur. Doğruyudemek gerekirse Fakıbabadan sonra gelen hiçbir belediye başkanı Fakıbaba kadar başarılı bir grafik çizememişler, tabir caizse bu konuda bir marka haline gelmemişler. Yaklaşık bir yıldır bulunduğum Karaköpru’de belediye temizlik olarak başarılı değil diye düşünüyorum. Bu sabah yani bayramın dördüncü günü bizim sitenin üst taraflarında Diyarbakır yoluna yakın bir fırına gittiğimde binaların çevresi giriş yerleri her taraf çöp kağıt parçaları doluydu. Fırına yakın yaşlı bir bakall’a niye böyle temizlik yapılmıyor diye sorduğumda, bana şunu söyledi geçen gün dükkanımın üst katında bir çocuk sokağa çöp attığını görünce yaptığın doğru değil dediğimde çocuk bana çöpçüler maaş alıyor temizlesinler dedi. Tabi bu çok acı bir durum. Bu zihniyette sanılmasın bir veya bir kaç çocuk var. Yaşça büyük ama aklı ve beyni gelişmemiş birçok insan veya buna kusura bakmayın insancık Demek bu gibi konularda bir tek belediyeyi sorumlu tutmak doğru değildir. Böylesi önemli hatta hayati konuda ilgili kurumların sürekli ve yaygın bir şekilde eğitim çalışmaları yapmaları gerekiyor. Diyanet işleri ayda bir ülkenin tüm camilerinde temizlik konusunda halkı aydınlatmaları gerekiyor. Ta ki pozitif bir sonuç alınan kadar… Hele muhtarlık belki de en önemli görevi temizlik konusunda halkı uyarmak, duyarlık oluşturmaları gerekiyor. Bir ülkenin şehrin medeni olup olmadığı temizliğinden anlaşılır. Avrupa ve Dünya’nın diğer gelişmiş demokratik ülkeleri çok temizdir. Çünkü oraların insanları yasal ceza dışında gönüllü olarak temizliği neredeyse insan olmakla eş değer bilirler. Elbette caydırıcı olarak bu kurallara ve ilkellere uymayanlara, yerlere çöp atanlara, tükürenlere ceza verirler. Ülkemizde de böyle uygulamalar gerekiyor. Çünkü temiz olmadan sağlıklı bir birey ve toplum olamaz. Nitekim yapılan araştırmalarda hastalıkların bir çoğunun temizliğe riayet etmeden oluştuğu bildiriliyor.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.