NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SÖZ UÇAR YAZI KALIR

Bazı deyişler kısmen doğrudur. Toplumsal ve bireysel kurallar, ya da davranışlar değişmez değildirler. Bu deyişlerden biiri de söz uçar yazı kalır, klasik bir deyişdir. Bu kısmen doğrudur. Zaten mutlak doğru da yoktur. Örneğin yazılı belgeler dışında geleneksel toplumsal kültürümüzde "Söz namustur. Söz senettir" denilir. Elbette bunu derken tarihe ışık tutan yazılı metinlerin gerekliğini ve gerçekliği inkar edilemez. Ancak bazı tamamen doğru bildiğimiz kavramlar Kendi içlerinden ve dışarıdan koşulların değişmesiyle birlikte kesin değil göreceli olurlar. Zaten insanlık yani toplumsal olgular, doğada olduğu gibi sürekli devinirler, evrilirler. Bundan dolayı önemli bir zaman diliminde dünya kültürüne ve felsefesine hükmetmiş olan Aristo mantığı, diğer bir deyişle formel denilen klasik mantık yürütme, zamanımızda büyük ölçüde geçerliğini kaybetmiştir. Tarihsel Aristo mantığına göre bir şey neyse odur, değişikliğe uğramaz düşüncesi geçerlidir. örneğin elma elmadır. masa masadır, kısaca tüm insan gereksinimi madeler, neyse odur denilir. Oysa bu mantık görünürde kaba bir şekilde doğru ise, gerçekte doğru bir yaklaşım değildir. Yine elma örneğini verelim. Elma bir tek çeşit elma yoktur. Elma, ayrıca diğer nesnelerde olduğu gibi kendi içerisinde bir çeşitliğe ve evrime tabidir. Elma önce tomurcuk bir çiçektir. Sonra kozaya dönüşür, küçüktür. Daha sonra büyür, lezetli olur yenilir. Ayrıca dediğimiz gibi çeşitli elma türleri vardır. Diğer bir örnek: Masa ve diğer nesneler de öyledir. Çeşitleri ile birlikte nicelik ve nitelik farkları vardır. Aristo mantığı yaklaşımı bilimde , sanatta, felsefede, en önemlisi teknolojide önemli gelişmeler sonucunda, geçerliğini ve tarihsel rolünü oynayarak büyük ölçüde geçerliğini kaybetmiştir. Bilimsel gelişmeler sonucunda çeşitli mantıksal görüşler ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Yeni mantıksal düşüncenin gelşmenin, deyim yerindeyse temellerini atanlar, Avrupa'da, Descartes ve Bacondur, İslam aleminde ise, İbni Rüşt, İbni Haldun, bir ölçüde Gazali olmuştur. felsefede gelişmelerin doğal sonucu olarak, analitik ve diyalektik düşünce sistemi, ya da mantığı diyebiliriz, geçerlik vegerçeklik kazanmıştır. Bu düşünce mantık sistemi, toplumsal ve doğa olaylarınınn gelişme ve değişme, hareket halinde olduğunu belirtir. Antik Yunan felsefecisi Heraklites "Bir nehirde iki kez yıkanamazsınız" derken bu gerçeği vurgular. Bu düşünce sistemi bir şeye körü körüne inanmamayı, sorgulamayı analiz yapmayı öğretir. Örneğin bizim toplumda idealist Aristo mantığınıun bir tezehürü olan "Can çıkar huy çıkmaz" görüşünü kabul etmez. Her şey gelişir değişir der. Sonuç olarak yazılı toplumsal yasalar, sözleşmeler ne kadar gerçekse, toplumsal geleneklerin yazılı olmayan kuralları da vardır. Bir Aşık Veysel'in okuma yazmazı yoktu. Ama sözleri yıllardır dillerde söylenir. İnsanların belleklerinde yer alır. Aynı şekilde Yunus Emre, Dadaloğlu, Karacaoğlan'ın deyişleri, sözleri uçmaz, bireysel ve toplumsal hafızalarda saklıdır. Zaten tarihin önemli iki kaynağından biri yazılı tarih ise, diğeri sözlü tarihtir.
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2022 - Cuma

SÖZ UÇAR YAZI KALIR

Bazı deyişler kısmen doğrudur. Toplumsal ve bireysel kurallar, ya da davranışlar değişmez değildirler. Bu deyişlerden biiri de söz uçar yazı kalır, klasik bir deyişdir. Bu kısmen doğrudur. Zaten mutlak doğru da yoktur. Örneğin yazılı belgeler dışında geleneksel toplumsal kültürümüzde "Söz namustur. Söz senettir" denilir. Elbette bunu derken tarihe ışık tutan yazılı metinlerin gerekliğini ve gerçekliği inkar edilemez.

Ancak bazı tamamen doğru bildiğimiz kavramlar Kendi içlerinden ve dışarıdan koşulların değişmesiyle birlikte kesin değil göreceli olurlar.

Zaten insanlık yani toplumsal olgular, doğada olduğu gibi sürekli devinirler, evrilirler. Bundan dolayı önemli bir zaman diliminde dünya kültürüne ve felsefesine hükmetmiş olan Aristo mantığı, diğer bir deyişle formel denilen klasik mantık yürütme, zamanımızda büyük ölçüde geçerliğini kaybetmiştir.

Tarihsel Aristo mantığına göre bir şey neyse odur, değişikliğe uğramaz düşüncesi geçerlidir. örneğin elma elmadır. masa masadır, kısaca tüm insan gereksinimi madeler, neyse odur denilir. Oysa bu mantık görünürde kaba bir şekilde doğru ise, gerçekte doğru bir yaklaşım değildir. Yine elma örneğini verelim. Elma bir tek çeşit elma yoktur. Elma, ayrıca diğer nesnelerde olduğu gibi kendi içerisinde bir çeşitliğe ve evrime tabidir.

Elma önce tomurcuk bir çiçektir. Sonra kozaya dönüşür, küçüktür. Daha sonra büyür, lezetli olur yenilir.

Ayrıca dediğimiz gibi çeşitli elma türleri vardır. Diğer bir örnek: Masa ve diğer nesneler de öyledir. Çeşitleri ile birlikte nicelik ve nitelik farkları vardır.

Aristo mantığı yaklaşımı bilimde , sanatta, felsefede, en önemlisi teknolojide önemli gelişmeler sonucunda, geçerliğini ve tarihsel rolünü oynayarak büyük ölçüde geçerliğini kaybetmiştir. Bilimsel gelişmeler sonucunda çeşitli mantıksal görüşler ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

Yeni mantıksal düşüncenin gelşmenin, deyim yerindeyse temellerini atanlar, Avrupa'da, Descartes ve Bacondur, İslam aleminde ise, İbni Rüşt, İbni Haldun, bir ölçüde Gazali olmuştur.

felsefede gelişmelerin doğal sonucu olarak, analitik ve diyalektik düşünce sistemi, ya da mantığı diyebiliriz, geçerlik vegerçeklik kazanmıştır.

Bu düşünce mantık sistemi, toplumsal ve doğa olaylarınınn gelişme ve değişme, hareket halinde olduğunu belirtir. Antik Yunan felsefecisi Heraklites "Bir nehirde iki kez yıkanamazsınız" derken bu gerçeği vurgular.

Bu düşünce sistemi bir şeye körü körüne inanmamayı, sorgulamayı analiz yapmayı öğretir.

Örneğin bizim toplumda idealist Aristo mantığınıun bir tezehürü olan "Can çıkar huy çıkmaz" görüşünü kabul etmez. Her şey gelişir değişir der.

Sonuç olarak yazılı toplumsal yasalar, sözleşmeler ne kadar gerçekse, toplumsal geleneklerin yazılı olmayan kuralları da vardır. Bir Aşık Veysel'in okuma yazmazı yoktu. Ama sözleri yıllardır dillerde söylenir. İnsanların belleklerinde yer alır. Aynı şekilde Yunus Emre, Dadaloğlu, Karacaoğlan'ın deyişleri, sözleri uçmaz, bireysel ve toplumsal hafızalarda saklıdır.

Zaten tarihin önemli iki kaynağından biri yazılı tarih ise, diğeri sözlü tarihtir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.