NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ORMAN YANGINLARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Yaz mevsimi geldiği zaman, nerdeyse her yıl ülkemizde hiç duymak istemediğimiz orman yangınları haberlerini duyarız. Haziran sonu, nihayet temmuz ayının ilk günlerinde başlar orman yangınları. Olayın acı tarafı, duyarlı insanları oldukça üzen bu yangınlar periyot haline gelir, her yıl tekrarlanır.   Bir türlü önlenemez. Ayrıca ne zaman söndürüleceği de bilinmez. Sanki eski dönemlerde bu kadar çok orman yangınları yoktu.  Son yıllarda sanki artarak devam ediyor. Insan düşünüyor, bir nevi, ciğerlerimizi yakan bu yangınların çaresi yok mudur? Kendi sorumuza biz cevap verelim, olmaz olurmu, herhalde vardır bir çaresi. Şairin dediği gibi "Tarih tekerrür eder derler, hiç ibret alınsaydı tekerrür edermiydi."  Demek oluyor ki her şeyde olduğu üzere bunda da yeterli gerekli önlemler alınsa asgari düzeye iner. Geçen sene ege, akdeniz bölgeleri orman yangınlarını hatırlıyorum. Yangın söndürme uçakları  yeterli olarak yoktu. Devlet bu önemli konuda her türlü maddi ve eğitim vererek   anında müdahale etmelidir. Orman yangınlarına neden olan şahıslar hakkında ise en ağır cezalar verilmelidir. Bu iş ihmale gelmez. Orman, yeşillik deyip geçmeyelim. Ormanlar, ağaçlar hayat demektir. İnsan yaşamının belki de olmasa olmazı'dır. Yeşil çevre bilinci sevgisi uygarlıkla eş değerdir. Gelişmiş toplumlar yeşil adlı partiler kurmuşlar. Parlamentolarda temsil ediliyorlar.  Biz de ise heyhat, çoğunlukla bundan haberimiz bile yok. Oysa uygarlık çevre bilinci yeşili bilmekle yeşili korumakla başlar. Medeniyet çevreyi doğayı kirletmeden olur. Gelişmiş ülke insanları çevrelerini, sokaklarını, kendi meskenleri gibi bilir. Ellerinde atılacak bir çöp varsa, rastgele atmazlar. Metrelerce yürürler, bir çöp kutusuna atarlar. Biz de bu bilinç maalesef yeteri kadar yoktur. Oralarda yerlere çöp atanlar anında cezayı yer. Bizde böylesi yasalar belki vardır. Ama ne hikmetse ceza verilmez uygulanmaz.  Nasrattin hoca misali bazı yasalar dostlar alış verişte görsün misali oluyor. Genel olarak  İlkeli bir duruş, düşünce çok az. Binlerce ağaç kesiliyor, maden çıkartmak için. Yetkililer izin veriyor.   Kömür için yüzlerce yıllık en verimli gıda olan zeytin ağaçları kesiliyor. Zeytin ağaçları sahipleri isyan ediyor. Ancak bir yere kadar. Güzelim coğrafyamız üç kuruş menfaat uğruna tahrip ediliyor. Ekolojik denge bozuluyor. Oysa geleneksel anlayışımız da yaş kesen baş keser deniliyor. Mevcut iktidar muhafazakar partiyiz diyor. Ama doğayı menfaat uğruna muhafaza etmiyor. Ağaç kesen firmalara ruhsat veriyor. Her şey ama her şey sözde değil özde doğru olur, değerli olur.  Ormanlar bir ülkenin akciğerleri sayılır. Kirli havayı temizler. Temiz hava verir. Orman toprağın siğortasıdır, erozyonu toprak kaybını önler. Ağaçların daha nice faydaları vardır. Sanıldığının aksine ülkemiz ormanı, ağacı çok olan bir coğrafya değildir. Hele şehrimiz Şanlıurfa Türkiye'nin ormanı, ağacı en az olan bir ilidir. Yerel yetkililer orman ve ağaç sevgisi için iller de,  özelikle Urfa'da ağaçlandırma seferbirliği yapmaları gerekir. Bölgemizde kuraklığın önemli bir nedeni ağaç sayılarının, ormanlık alanların az olmasıdır. Burada tarım orman bakanlığı personeline önemli görevler düşüyor.
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2025 -Pazartesi

ORMAN YANGINLARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Yaz mevsimi geldiği zaman, nerdeyse her yıl ülkemizde hiç duymak istemediğimiz orman yangınları haberlerini duyarız.
Haziran sonu, nihayet temmuz ayının ilk günlerinde başlar orman yangınları. Olayın acı tarafı, duyarlı insanları oldukça üzen bu yangınlar periyot haline gelir, her yıl tekrarlanır. 
 Bir türlü önlenemez. Ayrıca ne zaman söndürüleceği de bilinmez.
Sanki eski dönemlerde bu kadar çok orman yangınları yoktu.
 Son yıllarda sanki artarak devam ediyor. Insan düşünüyor, bir nevi, ciğerlerimizi yakan bu yangınların çaresi yok mudur? Kendi sorumuza biz cevap verelim, olmaz olurmu, herhalde vardır bir çaresi.
Şairin dediği gibi "Tarih tekerrür eder derler, hiç ibret alınsaydı tekerrür edermiydi." 
Demek oluyor ki her şeyde olduğu üzere bunda da yeterli gerekli önlemler alınsa asgari düzeye iner. Geçen sene ege, akdeniz bölgeleri orman yangınlarını hatırlıyorum. Yangın söndürme uçakları  yeterli olarak yoktu. Devlet bu önemli konuda her türlü maddi ve eğitim vererek   anında müdahale etmelidir. Orman yangınlarına neden olan şahıslar hakkında ise en ağır cezalar verilmelidir. Bu iş ihmale gelmez.
Orman, yeşillik deyip geçmeyelim. Ormanlar, ağaçlar hayat demektir. İnsan yaşamının belki de olmasa olmazı'dır. Yeşil çevre bilinci sevgisi uygarlıkla eş değerdir. Gelişmiş toplumlar yeşil adlı partiler kurmuşlar. Parlamentolarda temsil ediliyorlar. 
Biz de ise heyhat, çoğunlukla bundan haberimiz bile yok. Oysa uygarlık çevre bilinci yeşili bilmekle yeşili korumakla başlar. Medeniyet çevreyi doğayı kirletmeden olur. Gelişmiş ülke insanları çevrelerini, sokaklarını, kendi meskenleri gibi bilir. Ellerinde atılacak bir çöp varsa, rastgele atmazlar. Metrelerce yürürler, bir çöp kutusuna atarlar. Biz de bu bilinç maalesef yeteri kadar yoktur.
Oralarda yerlere çöp atanlar anında cezayı yer. Bizde böylesi yasalar belki vardır. Ama ne hikmetse ceza verilmez uygulanmaz. 
Nasrattin hoca misali bazı yasalar dostlar alış verişte görsün misali oluyor. Genel olarak 
İlkeli bir duruş, düşünce çok az. Binlerce ağaç kesiliyor, maden çıkartmak için. Yetkililer izin veriyor. 
 Kömür için yüzlerce yıllık en verimli gıda olan zeytin ağaçları kesiliyor. Zeytin ağaçları sahipleri isyan ediyor. Ancak bir yere kadar. Güzelim coğrafyamız üç kuruş menfaat uğruna tahrip ediliyor. Ekolojik denge bozuluyor.
Oysa geleneksel anlayışımız da yaş kesen baş keser deniliyor. Mevcut iktidar muhafazakar partiyiz diyor. Ama doğayı menfaat uğruna muhafaza etmiyor. Ağaç kesen firmalara ruhsat veriyor.
Her şey ama her şey sözde değil özde doğru olur, değerli olur. 
Ormanlar bir ülkenin akciğerleri sayılır. Kirli havayı temizler. Temiz hava verir. Orman toprağın siğortasıdır, erozyonu toprak kaybını önler. Ağaçların daha nice faydaları vardır.
Sanıldığının aksine ülkemiz ormanı, ağacı çok olan bir coğrafya değildir. Hele şehrimiz Şanlıurfa Türkiye'nin ormanı, ağacı en az olan bir ilidir. Yerel yetkililer orman ve ağaç sevgisi için iller de,  özelikle Urfa'da ağaçlandırma seferbirliği yapmaları gerekir. Bölgemizde kuraklığın önemli bir nedeni ağaç sayılarının, ormanlık alanların az olmasıdır. Burada tarım orman bakanlığı personeline önemli görevler düşüyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.