NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYÜBİ -35

SELAHADDİN İSLAMİ BİRLİĞİ SAĞLIYOR Müslümanlar arasında birlik kolay olmadı. on iki yıl süren devamlı kesintisiz bir mücadeleden sonra ancak birlik büyük oranda gerçekleşti. Selahaddin artık Mısır, Şam, Musul, diğer Müslüman yerlerin sultanı olmuştur. Böylece İslam milletleri tek çatı altında, ortak bir orduda toplanmıştı. İstediği zaman, gerek görüldüğü anda orduyu çoğaltma imkanı hasıl oldu. Ordulaşma yalnız askeri yöntemlerle olmadı. Başarılı bir planlama, strateji geliştirildi. Bunlardan bazılarını belirtelim: - Asker lazım olduğunda kendisine bağlı olanları makamlarında bıraktı. Bu durum her iki tarafa da yarıyordu. Selahaddin bir savaş ustası olmuştu. Silahlı savaş dışında Psikolojik savaş metodunu da kullanıyordu. Kuşattığı güçlü kaleleri almada zorluk çektiğinde oka bağladığı mektuplarda teşvik ve tehdit yazıyor, kale halkından kaleyı kan dökülmeden teslim etmelerini istiyordu. Bu durum kale savunmacılarında korku ve panik yarattığı kadar, bir ikilem yaratarak kararsızlığa yol açıyor, savunmayı sekteye uğratıyordu. - Selahaddin savunması kuvvetli şehirlere ani baskınlar yapmadan çevresine yerleşiyor. Orada kalıcı olarak kalacağına dair şehir halkına güçlü mesajlar veriyor. Şehir halkının mücadele azmini kırıyordu. Böylece şehir yönetimi ve halk anlaşmaya razı oluyorlardı. Nitekim Musul şehri bu usta yöntemle denetim altina alınmış, İslami bir birlik oluşmuştu. Zaten tekrarladığımız gibi, Selahaddin'in derdi Sultanlık, hükümdarlık, yeni yerler işgal etmek değil, Kudüs'ün kurtarılması için bunlar bir araç ve vesile olma zorunluğu vardı. Zaten kendisinin dünya malında gözü, tamahlığı olmadığı, yaşamından kesin olarak biliniyordu. Diğer klasik Sultanlara, Hükümdarlara benzemezdi. Onun Sultanlığı, Hükümdarlığı sadece birlik amaçlıydi. - Selahaddin, kalelerin savaşsız bir şekilde alınması için kale emirlerine makamlar ve mallar veriliyordu. Harim ve Silvan bu şekilde alınmıştır. - Başka bir metodu ise muhasere altına aldğı yerlerde savunmayı zayıflatmak için, içten bazı beylerle anlaşma yapıyor, orayı istila ediyor, kendisine bağlıyordu. Bu yöntemi Musul hakimi İzeddin Mesud'a karşı kardeşi Şengal hakimi İmadüddin ile ittifak yaparak uyguladı. Selahaddin bazen barışçı, diplomasi kullanarak, bazende savaşarak Müslümanlar arasında birliği sağlayarak, Kudüs yolunu açtı. SELAHADDİN'İN BİRLİK POLİTİKASI VE ÖZELLİĞİ A - Cömert olması: Selahaddin halkına, hakimyet kurduğu yerlerde bulunan halklara, yanına gelen elçilere son derce cömert davranır. onlara mallar, hediyeler verir. Vergileri kaldırır, vergi borçlarını silerdi. Şeriatın emır ettiği şartlar dışında ek bir getiri istemezdi. Bu olumlu hususlar insanları kendi yanlarına çekerdi. B - Hoş görülü olması: Zaten amacı içte birlik sağlamak, dışta savaş ve barış kurallarına uymaktır. Bundan dolayı, dünyada düşmanları tarafından takdir edilen Selahaddin'den başka bir lider belki yoktur. Avrupa ondan için Adil Sultan Selahaddin derler. Hakkında yüzlerce kitap yazılmış bir İslam hükümdarı sanırım olmanıştır. Hatta düşmanı, çok güçlü İngiltere Kralı Aslan yürekli Rişar Adil ve mert olması konusunda Selahaddin'e bir mektup yazdığı söylenir Selahaddin her konuda Allah vergisi özeliklere sahiptir. Çok okumuş bir alimdir. Bir hafızdır. Kur'an'i Hakimi anlamıyla birlikte ezbere bilirdi Zaten kendisi ana dili Kürtçe dışında, Türkçe ve Arapça konuşmayı iyi bilirdi. Gerektüğinde çok iyi bir savaşçıdır. Hem de çok iyi bir hekimdir. Düşmanı olan Aslan yürekli Rişarı tebdili kıfet yaparak tedavi ettiği söylenir. Savaş kadar barışa çok meyilidir. Savaş ve barış adeta kişiliğinin bir parçası haline gelmiştir. Bu özelik olasıdır hayatın bir gerçeği ve parçasıdır. Savaştığında barış yerini bırakıyor. Hasımlarını çok fazla rencide etmiyor, ezmiyordu. Kaçanların peşine düşmüyor, takip etmiyordu. Bu özeliği düşmanları tarafından bile takdir ediliyor, böylece taraftar kazanıyordu. Savaşta yaralı olanları öldürmüyor, onları tedavi ediyor, sağlıklaına kavuşturuyordu. Ele geçirdiği esirleri kesinlikle öldürmüyordu. Bazende düşman bildiklerini af ediyor. Mevcut düşmanlıkları görmezden geliyor, kendisiyle mütefik olma politikası izliyordu. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2023 - Cuma

KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYÜBİ -35

SELAHADDİN İSLAMİ BİRLİĞİ SAĞLIYOR

Müslümanlar arasında birlik kolay olmadı. on iki yıl süren devamlı kesintisiz bir mücadeleden sonra ancak birlik büyük oranda gerçekleşti. Selahaddin artık Mısır, Şam, Musul, diğer Müslüman yerlerin sultanı olmuştur. Böylece İslam milletleri tek çatı altında, ortak bir orduda toplanmıştı. İstediği zaman, gerek görüldüğü anda orduyu çoğaltma imkanı hasıl oldu.

Ordulaşma yalnız askeri yöntemlerle olmadı. Başarılı bir planlama, strateji geliştirildi. Bunlardan bazılarını belirtelim:

- Asker lazım olduğunda kendisine bağlı olanları makamlarında bıraktı. Bu durum her iki tarafa da yarıyordu.

Selahaddin bir savaş ustası olmuştu. Silahlı savaş dışında Psikolojik savaş metodunu da kullanıyordu. Kuşattığı güçlü kaleleri almada zorluk çektiğinde oka bağladığı mektuplarda teşvik ve tehdit yazıyor, kale halkından kaleyı kan dökülmeden teslim etmelerini istiyordu. Bu durum kale savunmacılarında korku ve panik yarattığı kadar, bir ikilem yaratarak kararsızlığa yol açıyor, savunmayı sekteye uğratıyordu.

- Selahaddin savunması kuvvetli şehirlere ani baskınlar yapmadan çevresine yerleşiyor. Orada kalıcı olarak kalacağına dair şehir halkına güçlü mesajlar veriyor. Şehir halkının mücadele azmini kırıyordu. Böylece şehir yönetimi ve halk anlaşmaya razı oluyorlardı. Nitekim Musul şehri bu usta yöntemle denetim altina alınmış, İslami bir birlik oluşmuştu. Zaten tekrarladığımız gibi, Selahaddin'in derdi Sultanlık, hükümdarlık, yeni yerler işgal etmek değil, Kudüs'ün kurtarılması için bunlar bir araç ve vesile olma zorunluğu vardı.

Zaten kendisinin dünya malında gözü, tamahlığı olmadığı, yaşamından kesin olarak biliniyordu. Diğer klasik Sultanlara, Hükümdarlara benzemezdi. Onun Sultanlığı, Hükümdarlığı sadece birlik amaçlıydi.

- Selahaddin, kalelerin savaşsız bir şekilde alınması için kale emirlerine makamlar ve mallar veriliyordu. Harim ve Silvan bu şekilde alınmıştır.

- Başka bir metodu ise muhasere altına aldğı yerlerde savunmayı zayıflatmak için, içten bazı beylerle anlaşma yapıyor, orayı istila ediyor, kendisine bağlıyordu. Bu yöntemi Musul hakimi İzeddin Mesud'a karşı kardeşi Şengal hakimi İmadüddin ile ittifak yaparak uyguladı.

Selahaddin bazen barışçı, diplomasi kullanarak, bazende savaşarak Müslümanlar arasında birliği sağlayarak, Kudüs yolunu açtı.

SELAHADDİN'İN BİRLİK POLİTİKASI VE ÖZELLİĞİ

A - Cömert olması: Selahaddin halkına, hakimyet kurduğu yerlerde bulunan halklara, yanına gelen elçilere son derce cömert davranır. onlara mallar, hediyeler verir. Vergileri kaldırır, vergi borçlarını silerdi. Şeriatın emır ettiği şartlar dışında ek bir getiri istemezdi. Bu olumlu hususlar insanları kendi yanlarına çekerdi.

B - Hoş görülü olması: Zaten amacı içte birlik sağlamak, dışta savaş ve barış kurallarına uymaktır. Bundan dolayı, dünyada düşmanları tarafından takdir edilen Selahaddin'den başka bir lider belki yoktur. Avrupa ondan için Adil Sultan Selahaddin derler. Hakkında yüzlerce kitap yazılmış bir İslam hükümdarı sanırım olmanıştır. Hatta düşmanı, çok güçlü İngiltere Kralı Aslan yürekli Rişar Adil ve mert olması konusunda Selahaddin'e bir mektup yazdığı söylenir

Selahaddin her konuda Allah vergisi özeliklere sahiptir. Çok okumuş bir alimdir. Bir hafızdır. Kur'an'i Hakimi anlamıyla birlikte ezbere bilirdi Zaten kendisi ana dili Kürtçe dışında, Türkçe ve Arapça konuşmayı iyi bilirdi. Gerektüğinde çok iyi bir savaşçıdır. Hem de çok iyi bir hekimdir. Düşmanı olan Aslan yürekli Rişarı tebdili kıfet yaparak tedavi ettiği söylenir. Savaş kadar barışa çok meyilidir. Savaş ve barış adeta kişiliğinin bir parçası haline gelmiştir. Bu özelik olasıdır hayatın bir gerçeği ve parçasıdır.

Savaştığında barış yerini bırakıyor. Hasımlarını çok fazla rencide etmiyor, ezmiyordu. Kaçanların peşine düşmüyor, takip etmiyordu. Bu özeliği düşmanları tarafından bile takdir ediliyor, böylece taraftar kazanıyordu.

Savaşta yaralı olanları öldürmüyor, onları tedavi ediyor, sağlıklaına kavuşturuyordu. Ele geçirdiği esirleri kesinlikle öldürmüyordu. Bazende düşman bildiklerini af ediyor. Mevcut düşmanlıkları görmezden geliyor, kendisiyle mütefik olma politikası izliyordu. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.