NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KEÇE SANATININ SON TEMSİLCİSİ HAMZA USTA

Sanayi makineleşme dönemi öncesi her şey elişi göz nuru idi. Şimdiki naylon zamanı gibi kullan at, israf kültürü yoktu. Çünkü kullanılan eşyalar bir emek verilerek bir sevgi katılarak yapılıyordu. Eşyaların kıymeti biliniyordu. Hemen atılmıyordu. Bu nedenle emek ürünü eşyalar kolayca atılmadığı gibi, bir Türk atasözünde can malın yongasıdır denildiği gibi insanlar şimdiki zamanda olduğu gibi kolayca atılmıyor harcanmıyordu. Kısaca insanın kıymeti olduğu gibi eşyanın da kıymeti de vardı. Bir zamanlar herşey el işi emek ürünü dedik. Bunlar giyilen eşyalardan, serilen, yiyecek, içecek her şey el işiydi. Her şey doğaldı. Ekmegimiz gibi her ürün doğaldı. Ünlü bir şaiirimizin dediği gibi sanayi ve makileşmeyi kast ederek önce Ekmegimiz bozuldu der. Şaiirimiz çok doğru söylemiş. Önce Ekmegimiz bozuldu. Herşeyde olduğu gibi ekmekte önce bir tad ve lezzet vardı. Şimdi herşey taklit ve yapay. Konumuz elişi eski değerler olduğu için bu eski değerlerden biri olan doğal zamanların doğal işi keçecilik sanatının rahatlıkla son temsilcisi  diyebileceğimiz Hamza Çakallı usta bizlere, daha doğrusu yeni nesillere keçecilik nedir diye bilgi verecek. Bir zamanlar Urfa'da sergi denilince akla genellikle keçe gelirdi. Hamza ustanın belirttiģine göre bir zamanlar esnafa kayıtlı 150 keçeci vardı. Hamza Usta 60 yıldır bu keçe işini icra ediyor. Belitriğine göre...  Kayıtsız sanatkarlarla birlikte bu sayı yaklaşık 170 esnaf vardı. Her esnaf hergün düzenli bir kazanç sağlamaları için bir çift keçe yani iki tane keçe yapmaları gerekiyordu. Keçe işi diğer el işleri gibi meşakkatli, zahmetli zor bir iştir. Belki her sanattan daha zordur. Hamza usta bizlere bu sanatın yapılışını anlattı. İyi bir keçe yapmak için altı aylık kuzu yünü gerekiyor. Keçe üç kişi tarafından yapılır. Kuzu yünü önce  tertemiz yapılır, yere serilmiş beze nakışlar yapılır. Bir kat yün serilir, onun üzerine bir kat yine aynı miktarda yün serilir, tekrar bir kat yün serilir, Bu her üç katının arasınada su serpilir sonra katlanır,  beze aynı miktarda üç kat yün katlanmış olur. Beze sarılı katlanmış nakışlı yün bir saat üç kişi tarafından ayakları basarak yerde yuvarlanarak yapıştırılır. Sonra tekrar aynı işlem bir saat daha yapılır. Bundan sonra hamam faslı başlar. Özel keçecı hamamına getirilen keçeler üç dört saat sıcakta pişirilir, yani kıvamına getirilir. Nihayet halı gibi bir keçe olur. Tarihi Urfa sipahi pazarına getirilir keçecı dellalar tarafından gösterilip gezdirilerek açık artırmayla satılır. Hamza usta bu işi yaz kış demeden severek, isteyerek yaptığını belirtiyor. Hamza ustaya ustan kimdir diye sorduğumda ünlü keçecı deve İsa olduğunu söyledi. Bu keçecinin diğer ünlü keçecisi kardeşi deve eboydu. Aslında keçecı sanatı bir anlamda çakallı ailesinin geleneksel bir sanat koluydu desek doğrudur. Hamza ustanın belirttiğine göre Çakallı ailesinden 25 kişi keçe işi yapardı. En iyi keçe yapanlardan diğerlerini sorduğumda fakçı Mustafa, babası çakallı şıhe, amcası çakallı Mustafa ve Çakallı cıme olduğunu söylüyor. Konumuzu bu efsane mesleğin bir efsane söylencesi ile bitirelim. Çakallı Hamza ustanın babası Şihe amca keçesini pişirmek yani tuturmak için bir gece tarihi eski arasa hamamına götürür. Şihe amca hamamda tektir. Bir an fark eder arkadan görünmeyen cin diye tabir edilen bir varlık arkadan omuzuna şiddetli bir şekilde vurur, ama korkmaz, belinden kamasını çıkarır bu görünmeyen varlıkla mücadele eder. Ancak bu görünmez varlık bir birkaç lülukten girer çıkar. Urfa lisanı ile lülük denilen kelimeyle musluk kast edilir. Şihe usta kamasını belki iki saat salar bu belayı def eder. Bizde bu efsane söylence ile efsane bir sanatı elimizden geldiği kadar tanıtmış olduk.  
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2021 - Pazartesi

KEÇE SANATININ SON TEMSİLCİSİ HAMZA USTA

Sanayi makineleşme dönemi öncesi her şey elişi göz nuru idi.

Şimdiki naylon zamanı gibi kullan at, israf kültürü yoktu.

Çünkü kullanılan eşyalar bir emek verilerek bir sevgi katılarak yapılıyordu.

Eşyaların kıymeti biliniyordu.

Hemen atılmıyordu.

Bu nedenle emek ürünü eşyalar kolayca atılmadığı gibi, bir Türk atasözünde can malın yongasıdır denildiği gibi insanlar şimdiki zamanda olduğu gibi kolayca atılmıyor harcanmıyordu.

Kısaca insanın kıymeti olduğu gibi eşyanın da kıymeti de vardı.

Bir zamanlar herşey el işi emek ürünü dedik.

Bunlar giyilen eşyalardan, serilen, yiyecek, içecek her şey el işiydi.

Her şey doğaldı. Ekmegimiz gibi her ürün doğaldı.

Ünlü bir şaiirimizin dediği gibi sanayi ve makileşmeyi kast ederek önce Ekmegimiz bozuldu der. Şaiirimiz çok doğru söylemiş. Önce Ekmegimiz bozuldu. Herşeyde olduğu gibi ekmekte önce bir tad ve lezzet vardı.

Şimdi herşey taklit ve yapay. Konumuz elişi eski değerler olduğu için bu eski değerlerden biri olan doğal zamanların doğal işi keçecilik sanatının rahatlıkla son temsilcisi  diyebileceğimiz Hamza Çakallı usta bizlere, daha doğrusu yeni nesillere keçecilik nedir diye bilgi verecek. Bir zamanlar Urfa'da sergi denilince akla genellikle keçe gelirdi. Hamza ustanın belirttiģine göre bir zamanlar esnafa kayıtlı 150 keçeci vardı. Hamza Usta 60 yıldır bu keçe işini icra ediyor. Belitriğine göre... 

Kayıtsız sanatkarlarla birlikte bu sayı yaklaşık 170 esnaf vardı.

Her esnaf hergün düzenli bir kazanç sağlamaları için bir çift keçe yani iki tane keçe yapmaları gerekiyordu.

Keçe işi diğer el işleri gibi meşakkatli, zahmetli zor bir iştir. Belki her sanattan daha zordur.

Hamza usta bizlere bu sanatın yapılışını anlattı.

İyi bir keçe yapmak için altı aylık kuzu yünü gerekiyor.

Keçe üç kişi tarafından yapılır. Kuzu yünü önce  tertemiz yapılır, yere serilmiş beze nakışlar yapılır. Bir kat yün serilir, onun üzerine bir kat yine aynı miktarda yün serilir, tekrar bir kat yün serilir, Bu her üç katının arasınada su serpilir sonra katlanır,  beze aynı miktarda üç kat yün katlanmış olur. Beze sarılı katlanmış nakışlı yün bir saat üç kişi tarafından ayakları basarak yerde yuvarlanarak yapıştırılır. Sonra tekrar aynı işlem bir saat daha yapılır.

Bundan sonra hamam faslı başlar.

Özel keçecı hamamına getirilen keçeler üç dört saat sıcakta pişirilir, yani kıvamına getirilir. Nihayet halı gibi bir keçe olur.

Tarihi Urfa sipahi pazarına getirilir keçecı dellalar tarafından gösterilip gezdirilerek açık artırmayla satılır.

Hamza usta bu işi yaz kış demeden severek, isteyerek yaptığını belirtiyor. Hamza ustaya ustan kimdir diye sorduğumda ünlü keçecı deve İsa olduğunu söyledi. Bu keçecinin diğer ünlü keçecisi kardeşi deve eboydu. Aslında keçecı sanatı bir anlamda çakallı ailesinin geleneksel bir sanat koluydu desek doğrudur.

Hamza ustanın belirttiğine göre Çakallı ailesinden 25 kişi keçe işi yapardı.

En iyi keçe yapanlardan diğerlerini sorduğumda fakçı Mustafa, babası çakallı şıhe, amcası çakallı Mustafa ve Çakallı cıme olduğunu söylüyor.

Konumuzu bu efsane mesleğin bir efsane söylencesi ile bitirelim.

Çakallı Hamza ustanın babası Şihe amca keçesini pişirmek yani tuturmak için bir gece tarihi eski arasa hamamına götürür. Şihe amca hamamda tektir.

Bir an fark eder arkadan görünmeyen cin diye tabir edilen bir varlık arkadan omuzuna şiddetli bir şekilde vurur, ama korkmaz, belinden kamasını çıkarır bu görünmeyen varlıkla mücadele eder. Ancak bu görünmez varlık bir birkaç lülukten girer çıkar. Urfa lisanı ile lülük denilen kelimeyle musluk kast edilir. Şihe usta kamasını belki iki saat salar bu belayı def eder.

Bizde bu efsane söylence ile efsane bir sanatı elimizden geldiği kadar tanıtmış olduk.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.