NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İŞSIZLİK VE BUNALIMIN NEDENİ KAPİTALİST MODERNİTEDİR -1

Sosyal bir varlık olan insanların yaşamlarını sürdürmeleri, sosyal birliktelik ve doyum sağlamaları için, bilim insanları birkaç kategoriden söz ederler. Bunlara maddi ve manevi iki vaaz geçilmez şarttır dememiz mümkün olacaktır. Söz gelimi Merhum Erbakan hocanın dediği gibi “maddi ve manevi kalkınma”’. Bu şartların bazıları a- Maddi gereksinme olarak insanların diğer canlı varlıklarda olduğu gibi ilk önce yemesi içmesi gerekli gıdaları alması gerekiyor. B- barınma ve korunma, c- kendi varlığının farkına varması kendini varlaması, kendini gerçekleştirmesi, bu eğitimle olur. D- bu her üç gereksinme karşılandıktan sonra sosyal bir statü kazanma kariyer yapma gereksinmesi olarak belirtebiliriz. Buna toplumsal sistemlerde olduğu gibi kişisel alt yapı ve üst yapı demek mümkündür. Demek oluyor ki bir insanın yaşamını sürdürmesi için karnın tok olması yani alt yapı temel maddi yapı zorunludur. Sonra bireysel üst yapı manevi değerler gelir. Bilime göre İlk insan toplumlarında para ve devlet yoktur. İnsanlar doğal maddi ihtiyaçlarını doğadan elde ettikleri gıda ürünlerini birlikte paylaşarak tüketirlerdi. Ortak komünal bir yaşam söz konusuydu. Son tahlilde sömürücü bir zihniyet sonucu oluşan özel mülkiyet henüz yoktu. Zaten bilim insanları özel mülkiyetin ortaya çıkmasının nedenin bazı bencil insanların kurnaz bir biçimde egoist aç gözlülük sonucu oluştuğunu açıklarlar. Konu gereği belirtmem gerekirse 19. Yüzyılın ünlü sosyal bilimcisi ve felsefeci Proudhon “mülkiyet hırsızlıktır” deyimini zannedersem bu anlamda kullanmıştır. Kapitalist modenite sisteminin bir doğal sonucu olan işsizlik, intihar ve bunalımlar bu sistemin doğası gereğidir. Çünkü bu zalim sistemde zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Aynı durum ülkemiz Türkiye’de geçerlidir. Dünya sistemi tekelci kapitalizm tüm sorunların nedenidir dememiz mümkündür. Çünkü neden sonuç ilişkileri içerisinde toplumların alt yapılarını ve üst yapılarını belirleyen ekonomik ekenlerdir. Denilir. Kapitalist modernite belli değişik evreler geçirmiştir. Batı Avrupa’da Rönesans reform hareketleri buna aydınlanma çağı da deniliyor. İngiltere’de başlayan sanayi makineleşme sonucu oluşan sermaye düzeni kapitalizm feodal sistemi yıkarak yeni ekonomik, sosyal ve siyasal bir sistem kurmuştur. Bu nedenle bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks: nasıl kapitalizm feodal derebeyi sisteminin bağrından çıkmışsa sosyalizm de zorunlu olarak Modern kapitalizmin bağrından çıkacaktır kehanetinde değil tespitinde bulunmuştur. Marks “Sermayenin gerçek engeli sermayenin kendisidir” demiştir. Zira kapitalizm ilkel vahşi döneminde insanları karın tokluğunda çalıştırıyordu. Biraz geliştikten sonra daha doğrusu kapitalizm tekelci bir şekle yani emperyalizm aşamasına gelince, kendi işçi emekçi sınıflarını isyan etmemeleri için doyurur. Ama ürün sattıkları ülkelerin emekçi sınıflarını da sömürür. Sistemin doğal sonucu olarak işsizlik oluşmaktadır. Zira fabrikalar da el işleri azalmakta elli kişinin işini bir makine yapmaktadır. Bir köşe yazısında bunun nedenlerinin ayrıntısına fazla girilmiyor. Ancak üretim araçlarını elinde tutan sermaye sistemi arz ve talep çelişkisi nedeniyle kriz yaşamakta bunalıma girmektedir. Kapitalist modernite düzeninde işsizliğin oluşmasının elbette çeşitli nedenleri vardır. Zira bu sistemin birçok çelişkisi vardır. Kapitalizm doğası gereği çelişkisiz yaşayamaz. Krizin ve işsizliğin bir nedeni de fazla üretim ve eksik tüketimdir. Bu konularda değişik görüşler ve teoriler vardır. Ama şunu demek gerekir ki üretim ve tüketim çılgınlığının bir sonu olmalı. Bu nedenle kapitalist sistemi üç kalın ciltle kapital adlı eserinde tahlil eden Marks kapitalizmin mezar kazıcıları başı boş gezen lümpen Proletarya değil bu sınıfın kendi bağrından çıkan Proletarya yani sanayi işçi sınıfıdır. Marks sermaye sınıfının sonun geleceğine inanıyordu. İlginçtir Marks’ın felsefi görüşü İslam dini ilkelleriyle bazı bakımlardan örtüşüyordu. Marks İslam dini şartları gibi lüks yaşama, kibirli olmaya, israfa, şatafata, rüşvete, kesin karşıydı. “Ne kadar azsan o kadar çoksun. Yaşamın o kadar görkemlidir”. Deyişi dinimizin şartlarıyla örtüşür. Ülkemizde hali hazırda ekonomik krizin, işsizliğin asıl nedeni yolsuzluk ve israf olduğu kadar yüksek faizdir. TUİK verilerine göre ülkemizde 4 milyon 236 bin işsiz vardır. Halbuki bu kurum atıl işçiler adı altında milyonlarca işsiz mevsimlik işçiyi hesap etmemiştir. Devrimci işçi sendikaları konfederasyonu DİSK-AR hesabına göre işsiz sayısı 12 milyon 150 bindir. Özelikle genç işsizler çoğunluğu oluşturuyor. İşsizlik bir bakıma açlık ve bunalım demektir. İlimiz Urfa’da 4 günde 9 kişi intihar etmiştir. Bu büyük bir sosyal trajedidir. Devletin bunun nedenlerini araştırıp çözüm üretmesi gerekiyor. İntihar nedenlerinin işsizlik olma olasılığı vardır. Siyasi İktidar işsizlik sorununa sık kullandıkları deyimle milli ve yerli bir çare bulmalıdır. Çünkü işsizlik ekonomik olduğu kadar tüm toplumu ilgilendiren önemli bir soysal sorundur. Çare gerçek demokrasi ve demokratik siyasettir.
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2021 - Çarşamba

İŞSIZLİK VE BUNALIMIN NEDENİ KAPİTALİST MODERNİTEDİR -1

Sosyal bir varlık olan insanların yaşamlarını sürdürmeleri, sosyal birliktelik ve doyum sağlamaları için, bilim insanları birkaç kategoriden söz ederler. Bunlara maddi ve manevi iki vaaz geçilmez şarttır dememiz mümkün olacaktır. Söz gelimi Merhum Erbakan hocanın dediği gibi “maddi ve manevi kalkınma”’. Bu şartların bazıları a- Maddi gereksinme olarak insanların diğer canlı varlıklarda olduğu gibi ilk önce yemesi içmesi gerekli gıdaları alması gerekiyor. B- barınma ve korunma, c- kendi varlığının farkına varması kendini varlaması, kendini gerçekleştirmesi, bu eğitimle olur. D- bu her üç gereksinme karşılandıktan sonra sosyal bir statü kazanma kariyer yapma gereksinmesi olarak belirtebiliriz. Buna toplumsal sistemlerde olduğu gibi kişisel alt yapı ve üst yapı demek mümkündür. Demek oluyor ki bir insanın yaşamını sürdürmesi için karnın tok olması yani alt yapı temel maddi yapı zorunludur. Sonra bireysel üst yapı manevi değerler gelir. Bilime göre İlk insan toplumlarında para ve devlet yoktur. İnsanlar doğal maddi ihtiyaçlarını doğadan elde ettikleri gıda ürünlerini birlikte paylaşarak tüketirlerdi. Ortak komünal bir yaşam söz konusuydu. Son tahlilde sömürücü bir zihniyet sonucu oluşan özel mülkiyet henüz yoktu. Zaten bilim insanları özel mülkiyetin ortaya çıkmasının nedenin bazı bencil insanların kurnaz bir biçimde egoist aç gözlülük sonucu oluştuğunu açıklarlar. Konu gereği belirtmem gerekirse 19. Yüzyılın ünlü sosyal bilimcisi ve felsefeci Proudhon “mülkiyet hırsızlıktır” deyimini zannedersem bu anlamda kullanmıştır. Kapitalist modenite sisteminin bir doğal sonucu olan işsizlik, intihar ve bunalımlar bu sistemin doğası gereğidir. Çünkü bu zalim sistemde zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Aynı durum ülkemiz Türkiye’de geçerlidir. Dünya sistemi tekelci kapitalizm tüm sorunların nedenidir dememiz mümkündür. Çünkü neden sonuç ilişkileri içerisinde toplumların alt yapılarını ve üst yapılarını belirleyen ekonomik ekenlerdir. Denilir. Kapitalist modernite belli değişik evreler geçirmiştir. Batı Avrupa’da Rönesans reform hareketleri buna aydınlanma çağı da deniliyor. İngiltere’de başlayan sanayi makineleşme sonucu oluşan sermaye düzeni kapitalizm feodal sistemi yıkarak yeni ekonomik, sosyal ve siyasal bir sistem kurmuştur. Bu nedenle bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks: nasıl kapitalizm feodal derebeyi sisteminin bağrından çıkmışsa sosyalizm de zorunlu olarak Modern kapitalizmin bağrından çıkacaktır kehanetinde değil tespitinde bulunmuştur. Marks “Sermayenin gerçek engeli sermayenin kendisidir” demiştir. Zira kapitalizm ilkel vahşi döneminde insanları karın tokluğunda çalıştırıyordu. Biraz geliştikten sonra daha doğrusu kapitalizm tekelci bir şekle yani emperyalizm aşamasına gelince, kendi işçi emekçi sınıflarını isyan etmemeleri için doyurur. Ama ürün sattıkları ülkelerin emekçi sınıflarını da sömürür. Sistemin doğal sonucu olarak işsizlik oluşmaktadır. Zira fabrikalar da el işleri azalmakta elli kişinin işini bir makine yapmaktadır. Bir köşe yazısında bunun nedenlerinin ayrıntısına fazla girilmiyor. Ancak üretim araçlarını elinde tutan sermaye sistemi arz ve talep çelişkisi nedeniyle kriz yaşamakta bunalıma girmektedir. Kapitalist modernite düzeninde işsizliğin oluşmasının elbette çeşitli nedenleri vardır. Zira bu sistemin birçok çelişkisi vardır. Kapitalizm doğası gereği çelişkisiz yaşayamaz. Krizin ve işsizliğin bir nedeni de fazla üretim ve eksik tüketimdir. Bu konularda değişik görüşler ve teoriler vardır. Ama şunu demek gerekir ki üretim ve tüketim çılgınlığının bir sonu olmalı. Bu nedenle kapitalist sistemi üç kalın ciltle kapital adlı eserinde tahlil eden Marks kapitalizmin mezar kazıcıları başı boş gezen lümpen Proletarya değil bu sınıfın kendi bağrından çıkan Proletarya yani sanayi işçi sınıfıdır. Marks sermaye sınıfının sonun geleceğine inanıyordu. İlginçtir Marks’ın felsefi görüşü İslam dini ilkelleriyle bazı bakımlardan örtüşüyordu. Marks İslam dini şartları gibi lüks yaşama, kibirli olmaya, israfa, şatafata, rüşvete, kesin karşıydı. “Ne kadar azsan o kadar çoksun. Yaşamın o kadar görkemlidir”. Deyişi dinimizin şartlarıyla örtüşür. Ülkemizde hali hazırda ekonomik krizin, işsizliğin asıl nedeni yolsuzluk ve israf olduğu kadar yüksek faizdir. TUİK verilerine göre ülkemizde 4 milyon 236 bin işsiz vardır. Halbuki bu kurum atıl işçiler adı altında milyonlarca işsiz mevsimlik işçiyi hesap etmemiştir. Devrimci işçi sendikaları konfederasyonu DİSK-AR hesabına göre işsiz sayısı 12 milyon 150 bindir. Özelikle genç işsizler çoğunluğu oluşturuyor. İşsizlik bir bakıma açlık ve bunalım demektir. İlimiz Urfa’da 4 günde 9 kişi intihar etmiştir. Bu büyük bir sosyal trajedidir. Devletin bunun nedenlerini araştırıp çözüm üretmesi gerekiyor. İntihar nedenlerinin işsizlik olma olasılığı vardır. Siyasi İktidar işsizlik sorununa sık kullandıkları deyimle milli ve yerli bir çare bulmalıdır. Çünkü işsizlik ekonomik olduğu kadar tüm toplumu ilgilendiren önemli bir soysal sorundur. Çare gerçek demokrasi ve demokratik siyasettir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.