NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

FIRAT SUYU KARAKOYUN DERESİNE YAKIŞIR

Tarihi bilgilere göre, Urfa merkezi, kuruluşunun ilk dönemlerinde suyu ağaçları yeşili çok bol olan, cennet gibi bir belde imiş. Çünkü o yıllarda Urfa’ya çok kar ve yağmur yağarmış. Bu nedenle özelikle kış ve ilkbahar aylarında kuzeybatı taraflarında dağlık bölgelerden gelen kar ve yağmur suyu şehri basar, önemli oranda can ve mal kaybına neden olur. Bu dere tarihte Süryanice Daysan, Yunanca Skirtos ismini taşır. Her iki dilde suyu çok ve bol anlamına gelen zıplayan sıçrayan manasına gelir. Çünkü gene tarihi bilgilere göre bu dereye 25 pınardan veya dağlık bölgelerden su gelir. Derenin ismi Şii Türk Karakoyun devleti döneminde Karakoyun deresi adını alır. Yaşları müsait olan bilir, bundan otuz kırk yıl evveline kadar bu dere kış ve bahar aylarında büyük ses çıkartarak metrelerce boyda sel gibi akardı. Urfa şivesiyle Karakoyun geli denilerek meraklı olanlar köprüler üzerine gider derenin metrelerce yükseklikte muhteşem görüntülü, gürültülü suyunu dakikalarca keyif içinde izlerdiler. Şimdi ise nereden nereye geldik. Sahi iklim mi değişti, Urfa’ya eskisi gibi kar yağmaz, Geçen bir sene hariç yağmur da çok yağmaz oldu. Her şey bir tarafa dersek, biraz eski günlere dönüp biraz nostalji yapsak Karakoyun deresinin görkemli akışına hasret kaldık diyebiliriz. Zaten insanın yapısında geçmişe özlem duygusu vardır. Karakoyun deresinin eski günlerdeki gibi akması ancak Fırat suyunu belli bir miktar da bu dereye akıtmakla mümkün olacak. Kocaman Harran ovası toprakları Fırat nehri ile sulanırken, bundan büyük bir maddi kazanç ve keyif alırken biz Urfa merkezde yaşayan insanlar hiç olmazsa dereye biraz su akıtmakla bunun biraz da biz keyfini sürelim. Dünya böyle işte Fırat nehrinin geldiği dağların insanları kışın en az altı ay karın soğuğun çilesini çeker, ova insanları sefasını sürer. Bazılarına nimet, bazılarına Külfet. Benim anlamadığım şimdiye kadar Fırat suyu neden nasıl Urfa merkezin bir simgesi bir şehrin kimliği olan Urfa’nın ortasından geçen bu dereye su akıtılmaz. Bu işi bilen kişilerden aldığım bilgilere göre yapılacak kolay bir proje ile belediye ve devlet su işleri işbirliği ile bu iş hiçte zor bir iş değil. Yeter ki istek, azim ve kararlılık olsun. Öğrendiğim kadarı ile maliyeti de pahalı olmayan bir proje olduğudur. Bunun için, merkez Maşuk köyün yakınında yaklaşım üç su tünelinden en çok bir km mesafeye borular döşenerek motopopla Karakoyun ve Karaköprü deresine baraj suyu kolayca tahliye edilebilecektir. Geçen haftaki yazımda belirtiğim gibi bu her iki dereye yapılacak çevre düzenlemesiyle, ağaçlar, güller ve çiçeklerle birlikte sosyal tesisleri oturma dinlenme alanları ile beraber insanlar biraz rahat edecektir. GAP projesinin mimarı mesleğide mimarlık olan eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel Türkiye’de bir çok önemli eserlere barajlara imza atmıştır. Çünkü kendisi devlet su işleri genel müdürlüğü yapmış bu işi iyi bilen bir devlet adamı idi. Kimse benimle barajlar konusunda yarışamaz derdi Kendi İsparta şivesiyle “Gapı gabtırmam” sözü ünlüydü. Gerçekten merhum Demirel Urfa Harran ovasının sulanmasının öncüsüydü ve Urfa’ya büyük önem verirdi. Yeni aldığım bir bilgiye göre merhum Demirel son Urfa gezisinde bir toplantıda yaptığı konuşmada serzenişte bulunarak, özetle şunları söylemiştir. Ben Fırat suyunu yalnız ovaları sulamak için getirmedim. Nehrin suları ile Urfa’yı Venedik gibi görmek isterdim. Her tarafın yem yeşil, suların her tarafa dağıldığı kayıklarla gondollarla gezildiği bir yer olarak görmek istiyorum demiştir. Urfa halkı ve o dönemin ünlü şairleri özelikle merhum Mustafa Dişli Harran’a su gelmesi için nice çalışmalar yapmışlar, şiirler yazmışlar. Halk Harran ovasının sulanması ile birlikte Urfa ilinin top yekun kalkınacağını meyve sebze merkezi olacağını zan etmişler. Maalesef dedikleri hiçte öyle olmadı. Ova halkı çoğunlukla sebzesini meyvesini dışarıdan alıyor. Sonuç olarak biz Urfa merkezde yaşayan insanların sanırım büyük çoğunluğu hiç olmazsa ekonomik olarak olmasa da nehrin keyfini sürmek ister.
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2019 - Perşembe

FIRAT SUYU KARAKOYUN DERESİNE YAKIŞIR

Tarihi bilgilere göre, Urfa merkezi, kuruluşunun ilk dönemlerinde suyu ağaçları yeşili çok bol olan, cennet gibi bir belde imiş. Çünkü o yıllarda Urfa’ya çok kar ve yağmur yağarmış. Bu nedenle özelikle kış ve ilkbahar aylarında kuzeybatı taraflarında dağlık bölgelerden gelen kar ve yağmur suyu şehri basar, önemli oranda can ve mal kaybına neden olur. Bu dere tarihte Süryanice Daysan, Yunanca Skirtos ismini taşır. Her iki dilde suyu çok ve bol anlamına gelen zıplayan sıçrayan manasına gelir. Çünkü gene tarihi bilgilere göre bu dereye 25 pınardan veya dağlık bölgelerden su gelir. Derenin ismi Şii Türk Karakoyun devleti döneminde Karakoyun deresi adını alır. Yaşları müsait olan bilir, bundan otuz kırk yıl evveline kadar bu dere kış ve bahar aylarında büyük ses çıkartarak metrelerce boyda sel gibi akardı. Urfa şivesiyle Karakoyun geli denilerek meraklı olanlar köprüler üzerine gider derenin metrelerce yükseklikte muhteşem görüntülü, gürültülü suyunu dakikalarca keyif içinde izlerdiler. Şimdi ise nereden nereye geldik. Sahi iklim mi değişti, Urfa’ya eskisi gibi kar yağmaz, Geçen bir sene hariç yağmur da çok yağmaz oldu. Her şey bir tarafa dersek, biraz eski günlere dönüp biraz nostalji yapsak Karakoyun deresinin görkemli akışına hasret kaldık diyebiliriz. Zaten insanın yapısında geçmişe özlem duygusu vardır. Karakoyun deresinin eski günlerdeki gibi akması ancak Fırat suyunu belli bir miktar da bu dereye akıtmakla mümkün olacak. Kocaman Harran ovası toprakları Fırat nehri ile sulanırken, bundan büyük bir maddi kazanç ve keyif alırken biz Urfa merkezde yaşayan insanlar hiç olmazsa dereye biraz su akıtmakla bunun biraz da biz keyfini sürelim. Dünya böyle işte Fırat nehrinin geldiği dağların insanları kışın en az altı ay karın soğuğun çilesini çeker, ova insanları sefasını sürer. Bazılarına nimet, bazılarına Külfet. Benim anlamadığım şimdiye kadar Fırat suyu neden nasıl Urfa merkezin bir simgesi bir şehrin kimliği olan Urfa’nın ortasından geçen bu dereye su akıtılmaz. Bu işi bilen kişilerden aldığım bilgilere göre yapılacak kolay bir proje ile belediye ve devlet su işleri işbirliği ile bu iş hiçte zor bir iş değil. Yeter ki istek, azim ve kararlılık olsun. Öğrendiğim kadarı ile maliyeti de pahalı olmayan bir proje olduğudur. Bunun için, merkez Maşuk köyün yakınında yaklaşım üç su tünelinden en çok bir km mesafeye borular döşenerek motopopla Karakoyun ve Karaköprü deresine baraj suyu kolayca tahliye edilebilecektir. Geçen haftaki yazımda belirtiğim gibi bu her iki dereye yapılacak çevre düzenlemesiyle, ağaçlar, güller ve çiçeklerle birlikte sosyal tesisleri oturma dinlenme alanları ile beraber insanlar biraz rahat edecektir. GAP projesinin mimarı mesleğide mimarlık olan eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel Türkiye’de bir çok önemli eserlere barajlara imza atmıştır. Çünkü kendisi devlet su işleri genel müdürlüğü yapmış bu işi iyi bilen bir devlet adamı idi. Kimse benimle barajlar konusunda yarışamaz derdi Kendi İsparta şivesiyle “Gapı gabtırmam” sözü ünlüydü. Gerçekten merhum Demirel Urfa Harran ovasının sulanmasının öncüsüydü ve Urfa’ya büyük önem verirdi. Yeni aldığım bir bilgiye göre merhum Demirel son Urfa gezisinde bir toplantıda yaptığı konuşmada serzenişte bulunarak, özetle şunları söylemiştir. Ben Fırat suyunu yalnız ovaları sulamak için getirmedim. Nehrin suları ile Urfa’yı Venedik gibi görmek isterdim. Her tarafın yem yeşil, suların her tarafa dağıldığı kayıklarla gondollarla gezildiği bir yer olarak görmek istiyorum demiştir. Urfa halkı ve o dönemin ünlü şairleri özelikle merhum Mustafa Dişli Harran’a su gelmesi için nice çalışmalar yapmışlar, şiirler yazmışlar. Halk Harran ovasının sulanması ile birlikte Urfa ilinin top yekun kalkınacağını meyve sebze merkezi olacağını zan etmişler. Maalesef dedikleri hiçte öyle olmadı. Ova halkı çoğunlukla sebzesini meyvesini dışarıdan alıyor. Sonuç olarak biz Urfa merkezde yaşayan insanların sanırım büyük çoğunluğu hiç olmazsa ekonomik olarak olmasa da nehrin keyfini sürmek ister.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.