NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ KÜLTÜRÜ -39-

Edessa bir bakıma talihsiz bir şehirdir. Onun talihsiz olması bir anlamda doğu batı sınırlarının kesişme noktasında ipekyol denilen geçiş yollarının güzergahında olmasıdır. Bu yer Tarihin iki ünlü imparatorluğu olan İran ve Roma imparatorluğu alanlarında olması beraberinde refah kadar cefayı, çileyi de getirmiştir. M.S. 500 tarihleri Edessa için daha çok çileli yıllar olmuştur. İran Sasani kuşatmasına karşı şehre gelen Bizans askerleri halka çok kötü davranmışlar zulüm yapmışlardır. Çok sayıda asker barınma yerleri az olduğundan kışın ortasında halkın evlerini ya gasp ederek yerleşmişler veya halkın evlerine barınmak için dağılmış, yerleşmişlerdir.. Devletin askerleri sözde halkı korumaları gerekirken çoğu kez halka eziyet etmişler, dövmüşler, mallarını, evlerini zorla ellerinden almışlardır. Halk bunun üzerine şehirde bulunan Bizans generaline askerleri şikayet edince komutan bunu yapmamalarının gerektiğini sıkı bir şekilde askerlere söyleyince askerler generale saldırır, komutan kendisine bağlı küçük bir grup askerle isyancılarla çarpışarak canını zor kurtarır. Edessada artık bu cani ruhlu askerlere karşı koyacak engelleyecek bir güç yoktur. Halk kaderlerine terk edilmiş bir durumda olmuşlar. Edessanın talihsizliği bunun dışında birde doğa şartlarından kaynaklanan olumsuz koşullar vardı. Yağmur yağmadığı zamanlar oluşan yiyecek yokluğu sıkıntısının oluşturduğu açlık sonucu öyle bir dram öyle bir dert oluştu ki insanlar açlıktan sokakta düşüyor ölüyorlardı. Bir günde şehrin sokaklarında açlıktan ölen 130 insanın cesedi kaldırılmıştır. Ayrıca Edessayı bazen çekirge sürüleri istila eder buğday, bağ bahçe üzüm meyve ne olursa yer bitirirlerdi. Bunun faturası yine insanlara çıkar açlıktan yokluktan insanlar ölürdü. Diğer bir dert sorun bu defa yağmursuzluk değil aşırı yağmurun yol açtığı tahribatlar yıkımlar olurdu. Şehrin içerisinde akan Daysan deresi yani Karakoyun deresi arada sırada taşar, binlerce insanın ölümlerine evlerinin yıkılmalarına sebep olur. Ama hepsinden beter askerlerin yaptıkları eziyet, özelikle paralı asker Gotların yaptıkları zulüm çekilecek gibi değildi. Ancak yaşamın akışı içerisinde hayat şartları iyileştiğinde, özelikle Got askerleri gittikten sonra, barış gelince Edessa halkı rahat etmişlerdir. Şehir halkı tekrar toplu olarak eğlenmeye başlarlar. Geleneksel ilkbahar şenlikleri düzenler, Zaten şehir halkı her fırsatta bazı kutlamalar yapmaya istekliydi. Özel günlerde sokaklarda dere kenarlarında kandiller yakar, şehri süslerlerdi. Halk kutlamalarda beyaz şenlik elbiseleri giyer ellerinde meşalelerle sokaklarda dolaşırlar ziyafetler verirlerdi. Edessa halkı müzik ve şiire düşkün bir haktı. Daha sonraları şehrin doğu tarafında olasıdır bey kapı civarında bir tiyatro kurulmuştur. Tiyatrolarda kadın rolleri kadın elbiseleri giymiş erkekler tarafından oynanırdı. Ayrıca şehrin surlarının dışında muhtemelen eski Urfa stadyumunun olduğu yerde at yarışlarının düzenlendiği bir hipodrom at meydanı olduğu, Burada at yarışları dışında ağır suçluların idam olarak vahşi hayvanların önlerine atılarak feci bir şekilde parçalanarak yenildiği söylenir. Edessa’nın lümpen ayak takımı Kiliseye isyan edenlerin arenaya gönderilmesinin çığırtkanlığını yapmışlardır. Bu vahşi uygulama Roma’dan Bizans’a geçmiş, ancak Bizans imparatoru Anastasius tarafından bu vahşi idam infazı 499 yılında tüm Bizans imparatorluğunda yasaklanmıştır. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 06 Ocak 2022 - Perşembe

ESKİ URFA TARİHİ KÜLTÜRÜ -39-

Edessa bir bakıma talihsiz bir şehirdir. Onun talihsiz olması bir anlamda doğu batı sınırlarının kesişme noktasında ipekyol denilen geçiş yollarının güzergahında olmasıdır.

Bu yer Tarihin iki ünlü imparatorluğu olan İran ve Roma imparatorluğu alanlarında olması beraberinde refah kadar cefayı, çileyi de getirmiştir. M.S. 500 tarihleri Edessa için daha çok çileli yıllar olmuştur.

İran Sasani kuşatmasına karşı şehre gelen Bizans askerleri halka çok kötü davranmışlar zulüm yapmışlardır. Çok sayıda asker barınma yerleri az olduğundan kışın ortasında halkın evlerini ya gasp ederek yerleşmişler veya halkın evlerine barınmak için dağılmış, yerleşmişlerdir..

Devletin askerleri sözde halkı korumaları gerekirken çoğu kez halka eziyet etmişler, dövmüşler, mallarını, evlerini zorla ellerinden almışlardır.

Halk bunun üzerine şehirde bulunan Bizans generaline askerleri şikayet edince komutan bunu yapmamalarının gerektiğini sıkı bir şekilde askerlere söyleyince askerler generale saldırır, komutan kendisine bağlı küçük bir grup askerle isyancılarla çarpışarak canını zor kurtarır.

Edessada artık bu cani ruhlu askerlere karşı koyacak engelleyecek bir güç yoktur. Halk kaderlerine terk edilmiş bir durumda olmuşlar.

Edessanın talihsizliği bunun dışında birde doğa şartlarından kaynaklanan olumsuz koşullar vardı. Yağmur yağmadığı zamanlar oluşan yiyecek yokluğu sıkıntısının oluşturduğu açlık sonucu öyle bir dram öyle bir dert oluştu ki insanlar açlıktan sokakta düşüyor

ölüyorlardı. Bir günde şehrin sokaklarında açlıktan ölen 130 insanın cesedi kaldırılmıştır.

Ayrıca Edessayı bazen çekirge sürüleri istila eder buğday, bağ bahçe üzüm meyve ne olursa yer bitirirlerdi.

Bunun faturası yine insanlara çıkar açlıktan yokluktan insanlar ölürdü.

Diğer bir dert sorun bu defa yağmursuzluk değil aşırı yağmurun yol açtığı tahribatlar yıkımlar olurdu.

Şehrin içerisinde akan Daysan deresi yani Karakoyun deresi arada sırada taşar, binlerce insanın ölümlerine evlerinin yıkılmalarına sebep olur.

Ama hepsinden beter askerlerin yaptıkları eziyet, özelikle paralı asker Gotların yaptıkları zulüm çekilecek gibi değildi.

Ancak yaşamın akışı içerisinde hayat şartları iyileştiğinde, özelikle Got askerleri gittikten sonra, barış gelince Edessa halkı rahat etmişlerdir.

Şehir halkı tekrar toplu olarak eğlenmeye başlarlar. Geleneksel ilkbahar şenlikleri düzenler, Zaten şehir halkı her fırsatta bazı kutlamalar yapmaya istekliydi. Özel günlerde sokaklarda dere kenarlarında kandiller yakar, şehri süslerlerdi.

Halk kutlamalarda beyaz şenlik elbiseleri giyer ellerinde meşalelerle sokaklarda dolaşırlar ziyafetler verirlerdi.

Edessa halkı müzik ve şiire düşkün bir haktı. Daha sonraları şehrin doğu tarafında olasıdır bey kapı civarında bir tiyatro kurulmuştur.

Tiyatrolarda kadın rolleri kadın elbiseleri giymiş erkekler tarafından oynanırdı.

Ayrıca şehrin surlarının dışında muhtemelen eski Urfa stadyumunun olduğu yerde at yarışlarının düzenlendiği bir hipodrom at meydanı olduğu, Burada at yarışları dışında ağır suçluların idam olarak vahşi hayvanların önlerine atılarak feci bir şekilde parçalanarak yenildiği söylenir. Edessa’nın lümpen ayak takımı Kiliseye isyan edenlerin arenaya gönderilmesinin çığırtkanlığını yapmışlardır.

Bu vahşi uygulama Roma’dan Bizans’a geçmiş, ancak Bizans imparatoru Anastasius tarafından bu vahşi idam infazı 499 yılında tüm Bizans imparatorluğunda yasaklanmıştır. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.