NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

EĞİTİM KONUSU

Sonra söylenecek sözü İlk önce söylemek gerekirse, ünlü bir bilim adamı Kant’ın dediği gibi “insanı insan yapan eğitimdir” demek gerekiyor. Eğitim insanların yaşamında malum, yaşamsal önemde bir konudur. Ama ne yazık ki bu bilgi çağında bu iletişim medya bilim çağında bir halk ozanımızın dediği üzere eller aya biz yaya kalmışız. Doğrusu ben kimsenin içini karartmak istemem. Üstelik iyimser bir huyum vardır. Kötümserliği hiç sevmem. Çetin Altan hocanın yıllarca yazılarını okudum. Usta yazar yazılarının sonunda enseyi karartmayın derdi. Bu düşünceye önem verdim. Fakat gerçeği demeliyiz bu ülkenin insanlarının çoğu okumuyor. Günlük gazeteler tiraj bakımından deyim yerindeyse yerlerde sürünüyor. Çeşitli kitap okuma oranı neredeyse aynı düzeyde denilebilir. Bundan dolayı muasır medeniyet seviyesine yani öz Türkçeyle çağdaş uygarlık düzeyine gelemiyoruz. Bu olumsuz tablonun oluşmasında neden sonuç ilişkileri içerisinde bunun elbette çeşitli sebepleri vardır. Bunun ilk nedeni gerek Osmanlı devleti döneminde, gerekse Türkiye cumhuriyeti döneminde yönetimlerin bilerek uyguladığı yanlış eğitim sistemidir. Örneğin bizim kuşak daha ilkokul 1- veya 2. Sınıfta okurken, daha doğrusu okumayı yeni öğrenirken, ilk ders kitabının hem de ilk sayfasında uyuyan bir çocuk resminin altında uyu uyu yat uyu yazılarını öğrenerek büyüdük. Oysa eğitim uzmanları böylesi bir okumanın çok yanlış olduğunu belirtirler. Gelişmiş ülkelerin düzeyine gelmek için hamaset çare değildir. Hatta temelli sağlam olmayan böylesi bir anlayış çok yanlıştır. Doğru olan çocukların ve bireylerin iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı birbirinden ayıran bir eğitim sistemi içerisinde yetişmeleridir. Ancak böyle olunca kendisi olan, kendisini gerçekleştiren, bağımsız özgür düşünen bireyler olunur. Bunun yolu da körü körüne inanmayan, sorgulayan analitik bir düşünce eğitimidir. Ama ülkemiz de şimdiye kadarki iktidarlar döneminde, daha çok Ak parti iktidarı döneminde böyle bir eğitim sistemi olmadı. Yanılmıyorsam bu iktidar döneminde dokuz defa okulların eğitim sistemleri değişti. Belki bir o kadar milli eğitim bakanları değiştirildi. Açık demek gerekirse her defasında medrese tarzı bir eğitim sistemi geliştirilmek istendi. Belirtmem lazımdır gereği kadar dini bilgi ve kültüre kimse karşı çıkmaz. Hatta benim gibi dinin insan yaşamımda gerekli olduğunu, bir olgu olduğunu kabul eden kimseler bunu onaylar. Ancak her şeyde olduğu bu bilgilerin gereksiz ayrıntıları çok doğru değildir. Beyler bu ülkeyi yönetenler lütfen şunu anlayın, gelişmek ilerlemek isteniyorsa, bunun yolu demokratik bir eğitimden geçer. Doğu uygarlığında olduğu gibi, batı uygarlığının temelinde olan Rönesans yeniden doğuş hareketinden geçer. Yani olumlu anlamda zihniyet gelişiminden, Vicdan gelişiminden geçer. Bunun yegane yolu, Okumadır, okutmadır, araştırmadır. Bunlar bize yanlış aks ettirilen batı kültürünün dikte ettirdiği anlayış ve algı değildir. Bizim kutsal kitabımızın, dinimizin de emirleridir. Ez cümle doğu batı sentezidir. Elbette batının doğru olan düşünce ve davranış tarzlarını, tekniklerini alacağız. Tıpkı onların bizim medeniyetimizden aldıkları değerler gibi. Ama şimdi mevcut duruma baktığımız zaman, son yıllarda durmadan açılan üniversite maalesef geliştiğimiz anlamına gelmiyor. Zira Dünya’da ileri 500 üniversite arasına bizim hiçbir devlet üniversitesi girememiştir. Sözün doğrusu nicelik değil nitelik önemlidir.
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2020 - Çarşamba

EĞİTİM KONUSU

Sonra söylenecek sözü İlk önce söylemek gerekirse, ünlü bir bilim adamı Kant’ın dediği gibi “insanı insan yapan eğitimdir” demek gerekiyor. Eğitim insanların yaşamında malum, yaşamsal önemde bir konudur. Ama ne yazık ki bu bilgi çağında bu iletişim medya bilim çağında bir halk ozanımızın dediği üzere eller aya biz yaya kalmışız. Doğrusu ben kimsenin içini karartmak istemem. Üstelik iyimser bir huyum vardır. Kötümserliği hiç sevmem. Çetin Altan hocanın yıllarca yazılarını okudum. Usta yazar yazılarının sonunda enseyi karartmayın derdi. Bu düşünceye önem verdim. Fakat gerçeği demeliyiz bu ülkenin insanlarının çoğu okumuyor. Günlük gazeteler tiraj bakımından deyim yerindeyse yerlerde sürünüyor. Çeşitli kitap okuma oranı neredeyse aynı düzeyde denilebilir. Bundan dolayı muasır medeniyet seviyesine yani öz Türkçeyle çağdaş uygarlık düzeyine gelemiyoruz. Bu olumsuz tablonun oluşmasında neden sonuç ilişkileri içerisinde bunun elbette çeşitli sebepleri vardır. Bunun ilk nedeni gerek Osmanlı devleti döneminde, gerekse Türkiye cumhuriyeti döneminde yönetimlerin bilerek uyguladığı yanlış eğitim sistemidir. Örneğin bizim kuşak daha ilkokul 1- veya 2. Sınıfta okurken, daha doğrusu okumayı yeni öğrenirken, ilk ders kitabının hem de ilk sayfasında uyuyan bir çocuk resminin altında uyu uyu yat uyu yazılarını öğrenerek büyüdük. Oysa eğitim uzmanları böylesi bir okumanın çok yanlış olduğunu belirtirler. Gelişmiş ülkelerin düzeyine gelmek için hamaset çare değildir. Hatta temelli sağlam olmayan böylesi bir anlayış çok yanlıştır. Doğru olan çocukların ve bireylerin iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı birbirinden ayıran bir eğitim sistemi içerisinde yetişmeleridir. Ancak böyle olunca kendisi olan, kendisini gerçekleştiren, bağımsız özgür düşünen bireyler olunur. Bunun yolu da körü körüne inanmayan, sorgulayan analitik bir düşünce eğitimidir. Ama ülkemiz de şimdiye kadarki iktidarlar döneminde, daha çok Ak parti iktidarı döneminde böyle bir eğitim sistemi olmadı. Yanılmıyorsam bu iktidar döneminde dokuz defa okulların eğitim sistemleri değişti. Belki bir o kadar milli eğitim bakanları değiştirildi. Açık demek gerekirse her defasında medrese tarzı bir eğitim sistemi geliştirilmek istendi. Belirtmem lazımdır gereği kadar dini bilgi ve kültüre kimse karşı çıkmaz. Hatta benim gibi dinin insan yaşamımda gerekli olduğunu, bir olgu olduğunu kabul eden kimseler bunu onaylar. Ancak her şeyde olduğu bu bilgilerin gereksiz ayrıntıları çok doğru değildir. Beyler bu ülkeyi yönetenler lütfen şunu anlayın, gelişmek ilerlemek isteniyorsa, bunun yolu demokratik bir eğitimden geçer. Doğu uygarlığında olduğu gibi, batı uygarlığının temelinde olan Rönesans yeniden doğuş hareketinden geçer. Yani olumlu anlamda zihniyet gelişiminden, Vicdan gelişiminden geçer. Bunun yegane yolu, Okumadır, okutmadır, araştırmadır. Bunlar bize yanlış aks ettirilen batı kültürünün dikte ettirdiği anlayış ve algı değildir. Bizim kutsal kitabımızın, dinimizin de emirleridir. Ez cümle doğu batı sentezidir. Elbette batının doğru olan düşünce ve davranış tarzlarını, tekniklerini alacağız. Tıpkı onların bizim medeniyetimizden aldıkları değerler gibi. Ama şimdi mevcut duruma baktığımız zaman, son yıllarda durmadan açılan üniversite maalesef geliştiğimiz anlamına gelmiyor. Zira Dünya’da ileri 500 üniversite arasına bizim hiçbir devlet üniversitesi girememiştir. Sözün doğrusu nicelik değil nitelik önemlidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.