NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİDNURSİ -65

İSPARTA YAŞAMI Said Nursi Afyon hapishanesinden bir, eylül sabahı 1949 da tahliye edildi. İki komiser arasında bir eve geldi. Yanında hizmetine bakan talebeleri de vardı. Üstad Afyon hapsinden sonra yaşam şartlarında değişiklik yaptı. Evinde geceleri hiç bir kimseyı bulundurmazdı. Akşamda ta kuşluk vaktine kadar kapısı kiltli olarak kalırdı. Afyon hapsinden sonra ise sadık talebelerinden bazıları özel hizmetinde kaldı. Üstadın odası daima ayrı idi. Ancak bir hizmet olduğu vakit yanına gelinebilirdi. Afyon hapsi sonrası, üstad kendi tabirince bir nevi "Üçüncü Said dönemi olarak olarak kendini nitelendiriyordu. Zira bundan sonra Nur hareketi daha da gelişecekti. Bunun emareleri önce görülmüştü. Şimdi ise bu iman, İslam hareketi çığ gibi büyümeye sürecine gelmişti. Elbette bu büyüme ve gelişmenin bir çok nedeni vardı.Yeni kurulan Cumhuriyetin uygulamalarını Türkiye halkının çoğu benimsemedi. Bunda dine karşı yapılan hareketleri önemli bir payı vardır. Hele Ezanın Türkçe okutulması, Müslümanların çoğu buna tepkiliydi. Ama bir şey yapamiyorlardı. Atatürk ve İnönü dönemleri en ufak bir din özgürlüğüne tahammülleri yoktu. Böyle dini özgürlük taleplerin de bulunanların yeri idam değilse bile cezaevleriydi. Millet korkularından, fes ve sarıklarını ataak zorunda kalmış, şapka giymeye başlamışlardır. Aynı baskı kimlikler üzerinden yapılıyordu. Özelikle Kürt kimliğine karşı, daha önce belrtildiği üzere hiç müsamahalleri yoktu. Said Nursi'nin CHP iktidarı döneminde gördüğü zülum ve baskı, halkın, İslamiyeti ve birliği savunan bu zatı sahiplenmeye sevk etti. Özelikle Afyon cezaevinde yirmi ay çektiği kötü muamelle milletin bu zatı daha fazla desteklemelerine sahip çıkmalarına neden oldu. Risale-i Nur eserleri çığ gibi çoğalıyor, çoğaltılıyor, yurdun en ucra köşelerine kadar gönderiliyordu. Bediüzzaman Afyon cezaevinden çıktıktan sonrai yaşlılığına, hasta olmasına rağmen çalışmalarına azimle istekle devam ediyordu. Bunda en önemli etken, ceberut CHP iktirarının devrilmesi yerine muhafazakar, İslami değerlere, müslümanların hasayetlerine saygılı DP Demokrat Parti iktidarının Türkiye yönetimine gelmesidir. Demokrat Parti yeter söz milletindir sloganı ile başladığı 1950 parlemanto seçimlerinde büyük bir başarı gösterdı. Milletvekilerin çoğunu alarak iktidar oldu. Demokrat Partinin ilk yaptığı halk nazarında olumlu icraat Türkçe ezanı kaldırıp yerine asıl orjinal Arapça ezanı getirmesi, halkın bu partinin yanında kenetlenmesine daha fazla etken oldu. Said Nursi bu olumlu, rahat, siyasi ortamdan daha da büyük bir güç alarak çalışmalarına hız vermişti. Sağlığı bazı önemli yerlere gidip bizzat görüşme imkanı vermediğinden dolayı, mektuplar yazarak din konusunda hep birlikte çalışmaya yönelik isteklerde bulunmuştur. Bu mektuplardan biri Diyanet işleri başkanı Ahmet hamdi Akseki'dir. Mektubunda daha evvel kendisi ve bazı arkadaşlarıyla Osmanlı devleti döneminde İstanbul'da İslam akademisi denilebilecek bir kurumda kendisiyle ve din konusunda duyarlı alim arkadalarıyla yaptıkları sohbetleri, çalışmaları hatırlatır, şahsına sevgi beslediğini belirtir. Diyanet işleri başkanından isteği Risale-i Nur eserlerinin okunması, ve yayınlanması için bir çaba göstermesidir.,Zira bu eserler kendisinin değil, tüm İsam aleminin kıymetli bir malıdır der. Çünkü bu eserler bizzat Kur'an'ın tefsiri izahı olduğunu belirtir. Diğer Önemli mektubu Demokrat Parti iktidarının Başbakanı Adnan Menderes'a yazar. Said Nursi yazdığı mektupta, Adnan Menderes için İslam kahramanı deyimini kullanır. Kendisiyle görüşmek istediğini ancak hasta olması nedeniyle görüşemediğini bundan dolayı mektup gönderdiğini belirtir. "Mektup benim yerime konuşsun." der. Önemli bazı tavsiyelerde, önerilerde bulunur. Risale-i Nur eserlerinin İslam kardeşliğini savunduğunu. Hak, hukuka, İslam Anayasa ilkelerine riayet etmesini ister. Ayrıca en önemlisi bir iktidarın, gurura, kibire kapılmamasının öneminden söz eder. Bir hadisi Şerifi örnek gösterir "Yönetenler milletin hizmetkarıdır" denildiğini, İslami esaslara uydukları zaman başarılı olacaklarını söyler. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 13 Eylül 2023 - Çarşamba

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİDNURSİ -65

İSPARTA YAŞAMI

Said Nursi Afyon hapishanesinden bir, eylül sabahı 1949 da tahliye edildi. İki komiser arasında bir eve geldi. Yanında hizmetine bakan talebeleri de vardı. Üstad Afyon hapsinden sonra yaşam şartlarında değişiklik yaptı.

Evinde geceleri hiç bir kimseyı bulundurmazdı. Akşamda ta kuşluk vaktine kadar kapısı kiltli olarak kalırdı. Afyon hapsinden sonra ise sadık talebelerinden bazıları özel hizmetinde kaldı. Üstadın odası daima ayrı idi. Ancak bir hizmet olduğu vakit yanına gelinebilirdi.

Afyon hapsi sonrası, üstad kendi tabirince bir nevi "Üçüncü Said dönemi olarak olarak kendini nitelendiriyordu.

Zira bundan sonra Nur hareketi daha da gelişecekti. Bunun emareleri önce görülmüştü. Şimdi ise bu iman, İslam hareketi çığ gibi büyümeye sürecine gelmişti. Elbette bu büyüme ve gelişmenin bir çok nedeni vardı.Yeni kurulan Cumhuriyetin uygulamalarını Türkiye halkının çoğu benimsemedi. Bunda dine karşı yapılan hareketleri önemli bir payı vardır.

Hele Ezanın Türkçe okutulması, Müslümanların çoğu buna tepkiliydi. Ama bir şey yapamiyorlardı. Atatürk ve İnönü dönemleri en ufak bir din özgürlüğüne tahammülleri yoktu. Böyle dini özgürlük taleplerin de bulunanların yeri idam değilse bile cezaevleriydi.

Millet korkularından, fes ve sarıklarını ataak zorunda kalmış, şapka giymeye başlamışlardır.

Aynı baskı kimlikler üzerinden yapılıyordu. Özelikle Kürt kimliğine karşı, daha önce belrtildiği üzere hiç müsamahalleri yoktu.

Said Nursi'nin CHP iktidarı döneminde gördüğü zülum ve baskı, halkın, İslamiyeti ve birliği savunan bu zatı sahiplenmeye sevk etti.

Özelikle Afyon cezaevinde yirmi ay çektiği kötü muamelle milletin bu zatı daha fazla desteklemelerine sahip çıkmalarına neden oldu. Risale-i Nur eserleri çığ gibi çoğalıyor, çoğaltılıyor, yurdun en ucra köşelerine kadar gönderiliyordu.

Bediüzzaman Afyon cezaevinden çıktıktan sonrai yaşlılığına, hasta olmasına rağmen çalışmalarına azimle istekle devam ediyordu.

Bunda en önemli etken, ceberut CHP iktirarının devrilmesi yerine muhafazakar, İslami değerlere, müslümanların hasayetlerine saygılı DP Demokrat Parti iktidarının Türkiye yönetimine gelmesidir. Demokrat Parti yeter söz milletindir sloganı ile başladığı 1950 parlemanto seçimlerinde büyük bir başarı gösterdı. Milletvekilerin çoğunu alarak iktidar oldu.

Demokrat Partinin ilk yaptığı halk nazarında olumlu icraat Türkçe ezanı kaldırıp yerine asıl orjinal Arapça ezanı getirmesi, halkın bu partinin yanında kenetlenmesine daha fazla etken oldu.

Said Nursi bu olumlu, rahat, siyasi ortamdan daha da büyük bir güç alarak çalışmalarına hız vermişti. Sağlığı bazı önemli yerlere gidip bizzat görüşme imkanı vermediğinden dolayı, mektuplar yazarak din konusunda hep birlikte çalışmaya yönelik isteklerde bulunmuştur.

Bu mektuplardan biri Diyanet işleri başkanı Ahmet hamdi Akseki'dir. Mektubunda daha evvel kendisi ve bazı arkadaşlarıyla Osmanlı devleti döneminde İstanbul'da İslam akademisi denilebilecek bir kurumda kendisiyle ve din konusunda duyarlı alim arkadalarıyla yaptıkları sohbetleri, çalışmaları hatırlatır, şahsına sevgi beslediğini belirtir.

Diyanet işleri başkanından isteği Risale-i Nur eserlerinin okunması, ve yayınlanması için bir çaba göstermesidir.,Zira bu eserler kendisinin değil, tüm İsam aleminin kıymetli bir malıdır der. Çünkü bu eserler bizzat Kur'an'ın tefsiri izahı olduğunu belirtir.

Diğer Önemli mektubu Demokrat Parti iktidarının Başbakanı Adnan Menderes'a yazar. Said Nursi yazdığı mektupta, Adnan Menderes için İslam kahramanı deyimini kullanır. Kendisiyle görüşmek istediğini ancak hasta olması nedeniyle görüşemediğini bundan dolayı mektup gönderdiğini belirtir. "Mektup benim yerime konuşsun." der. Önemli bazı tavsiyelerde, önerilerde bulunur.

Risale-i Nur eserlerinin İslam kardeşliğini savunduğunu. Hak, hukuka, İslam Anayasa ilkelerine riayet etmesini ister. Ayrıca en önemlisi bir iktidarın, gurura, kibire kapılmamasının öneminden söz eder. Bir hadisi Şerifi örnek gösterir

"Yönetenler milletin hizmetkarıdır" denildiğini, İslami esaslara uydukları zaman başarılı olacaklarını söyler. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.