NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -80

Bediüzzaman'ın vefat haberini talebeleri önce gizlerler. Şafii mezhebi hesabı içtihadına göre Said Nursi Kadir gecesi vefat etmiştir.Üstadın yanında Sürekli üç talebesi bulunuyordu. Bunlar, Zübeyr Gündüzalp, Bayram Yüksel, Hüsnü Bayram. Abdullah Yeğin'de Urfada bulunuyordu. Sabah olunca, Bayram Yüksel naşın yanında kalır. Diğer üç talebesi batı ve doğu illerine telgraf çekerler, üstadın vefat ettiğini bildirirler. Otel kiracısı Mahmut Erbaş 27 nolu odaya girer, Bayram Yüksel üstadın vefat ettiğini söyler. Erbaş feryat figan eder, ağlamaya başlar, Otelin önünde Emniyet Müdürü Talip Albayrak'la karşılaşır. müdür, Erbaş'a nedir bu üzüntün, çökmüş halin der, üstadı kaybettiklerini söyler. Bunun doğruluğunu teyit etmek için doktor çağrılır, doktor Said Nursinin vefat ettiğini doğrular, rapor hazırlar. Fakat hiç ölüm haline benzemiyor, hemen kaldırmayın der, zaten talebeleri hemen kaldırılmasını istemiyorlardı. Türkiye'nin bir çok iline haber gönderilmiş, niyetleri cuma günü kaldırmaktır.Çevrede Emniyet müdürü ile birlikte yüzlerce polis, komiserler hazır bekliyorlar. Meğer amaçları sabah erkenden gelip Üstadı götürmekmiş. Vefat habei üzerine polisler emniyet müdürünün talimatlarıyla dağılır, görev yerlerine giderler. Urfa halkı ve çevre illerden gelen binlerce kişi otelin çevresine toplanmaya başlar. Üstadın vefat haberi nihayet halka açıklanır. Haik ağlamaya başlar. Tekbirler getirilir, fatihalar okunur. Otele tabut getirilir. Üstad şalvarı ve sarığıyla tabuta konulur. Bediüzzaman'ın nereye defin edileceği konusunda üstadın talebeleri ve Urfa'nın kanaat önderleri istişare ederler, bir karara varırlar. Bediüzzaman, dergah camide, Nakşi Bendi tarikatı şeyhi Hacı Müslüm Hafız tarafından 1951 tarihinde kubbeli iki mezar yapılmıştır. Bunların sahipleri gelcek demiştir. Bu mezar yerinin ilki Bediüzzaman'ın oluyor. Said Nursi'nin mübarek naşı öğle namazından sonra İpek Palas otelinden alınır, yoğun kalabalıktan dolayı otel ile degah arasındaki on beş dakikalık yol, ancak iki saate gidilir. Müthiş bir kalabalık vardır, sanki bütün dünya Urfa'ya yığılmış gibidir.Cenaze İbrahim Halil camiye getirilir. Bediüzzaman'nın cenazesini Urfa'nın tanınmış ünlü alimi Molla Hamit yıkar, kefenler, kendisine yardım eden hocalar, Rafi hoca hafız, Vaiz Ömer hafız, Üstadın talebeleri de yardım ederler. Bediüzzaman Molla Hamit'i severdi. kendisini yıkamasını rüya aleminde istemiştir. Cenaze yıkanırken olagan üstü görülmemiş bir olay yaşanır. Dergah cami semalarında binlerce çeşitli renkte kuşlar görülür. Aynı olay cenaze'nın Kalmak üzere getirildiği Ulu Camide de görülür. Bu harikule olay, yaklaşık dört ay sonra Bediüzzaman'nın naşı mezardan çıkartılırken, öncekinden daha çok sayıda kuş öterek, çığiılklar atarak, bu defa yalnız cami semasında değil, şehrin muhtelif semtlerinde, özelikle Dergah camiye yakın Kalaboynu mahallesinde belki milyonlarca kuş'a halk tanık olur. Kuşlar sanki lisani hal ile adeta üstadı buradan çıkarmayın diyorlardı. Gasil işi tamamlandıktan sonra Bediüzzaman'ın cenazesi on binlerce kişinini elleri, omuzları üstünde, gece kalmak üzere Ulu caminin doğu giriş kapısının sol tarafındaki hücreye konulur. İkindi zamanı vaktinde, gazeteci yazar, Abdulkadir İkbal hocanın anlattığına göre, Urfa'da yine olagan üstü bir olay yaşanır. Yağmur yağar, gündüz vakti gece gibi karanlık olur, bu durum bir süre devam eder. Yine İkbal'ın belirttiği gibi Bediüzzaman ve talebeleri İsparta'dan Urfa'ya gizlice gelmişlerdi. Osmaniye vilayetini geçtikten sonra Gavur dağı diye adlandırılan dağlık bölgede suyu buz gibi olan Alman pınarında molla verirler. Üstad buranın adının Nur dağı olmasını ister. Ondan sonra oraya artık herkes Nur dağı demeye başlar. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2023 - Pazartesi

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -80

Bediüzzaman'ın vefat haberini talebeleri önce gizlerler. Şafii mezhebi hesabı içtihadına göre Said Nursi Kadir gecesi vefat etmiştir.Üstadın yanında Sürekli üç talebesi bulunuyordu. Bunlar, Zübeyr Gündüzalp, Bayram Yüksel, Hüsnü Bayram. Abdullah Yeğin'de Urfada bulunuyordu.

Sabah olunca, Bayram Yüksel naşın yanında kalır. Diğer üç talebesi batı ve doğu illerine telgraf çekerler, üstadın vefat ettiğini bildirirler. Otel kiracısı Mahmut Erbaş 27 nolu odaya girer, Bayram Yüksel üstadın vefat ettiğini söyler. Erbaş feryat figan eder, ağlamaya başlar, Otelin önünde Emniyet Müdürü Talip Albayrak'la karşılaşır. müdür, Erbaş'a nedir bu üzüntün, çökmüş halin der, üstadı kaybettiklerini söyler.

Bunun doğruluğunu teyit etmek için doktor çağrılır, doktor Said Nursinin vefat ettiğini doğrular, rapor hazırlar. Fakat hiç ölüm haline benzemiyor, hemen kaldırmayın der, zaten talebeleri hemen kaldırılmasını istemiyorlardı. Türkiye'nin bir çok iline haber gönderilmiş, niyetleri cuma günü kaldırmaktır.Çevrede Emniyet müdürü ile birlikte yüzlerce polis, komiserler hazır bekliyorlar. Meğer amaçları sabah erkenden gelip Üstadı götürmekmiş.

Vefat habei üzerine polisler emniyet müdürünün talimatlarıyla dağılır, görev yerlerine giderler. Urfa halkı ve çevre illerden gelen binlerce kişi otelin çevresine toplanmaya başlar. Üstadın vefat haberi nihayet halka açıklanır. Haik ağlamaya başlar. Tekbirler getirilir, fatihalar okunur.

Otele tabut getirilir. Üstad şalvarı ve sarığıyla tabuta konulur. Bediüzzaman'ın nereye defin edileceği konusunda üstadın talebeleri ve Urfa'nın kanaat önderleri istişare ederler, bir karara varırlar. Bediüzzaman, dergah camide, Nakşi Bendi tarikatı şeyhi Hacı Müslüm Hafız tarafından 1951 tarihinde kubbeli iki mezar yapılmıştır. Bunların sahipleri gelcek demiştir. Bu mezar yerinin ilki Bediüzzaman'ın oluyor. Said Nursi'nin mübarek naşı öğle namazından sonra İpek Palas otelinden alınır, yoğun kalabalıktan dolayı otel ile degah arasındaki on beş dakikalık yol, ancak iki saate gidilir.

Müthiş bir kalabalık vardır, sanki bütün dünya Urfa'ya yığılmış gibidir.Cenaze İbrahim Halil camiye getirilir. Bediüzzaman'nın cenazesini Urfa'nın tanınmış

ünlü alimi Molla Hamit yıkar, kefenler, kendisine yardım eden hocalar, Rafi hoca hafız, Vaiz Ömer hafız, Üstadın talebeleri de yardım ederler. Bediüzzaman Molla Hamit'i severdi. kendisini yıkamasını rüya aleminde istemiştir.

Cenaze yıkanırken olagan üstü görülmemiş bir olay yaşanır. Dergah cami semalarında binlerce çeşitli renkte kuşlar görülür. Aynı olay cenaze'nın Kalmak üzere getirildiği Ulu Camide de görülür. Bu harikule olay, yaklaşık dört ay sonra Bediüzzaman'nın naşı mezardan çıkartılırken, öncekinden daha çok sayıda kuş öterek, çığiılklar atarak, bu defa yalnız cami semasında değil, şehrin muhtelif semtlerinde, özelikle Dergah camiye yakın Kalaboynu mahallesinde belki milyonlarca kuş'a halk tanık olur. Kuşlar sanki lisani hal ile adeta üstadı buradan çıkarmayın diyorlardı.

Gasil işi tamamlandıktan sonra Bediüzzaman'ın cenazesi on binlerce kişinini elleri, omuzları üstünde, gece kalmak üzere Ulu caminin doğu giriş kapısının sol tarafındaki hücreye konulur.

İkindi zamanı vaktinde, gazeteci yazar, Abdulkadir İkbal hocanın anlattığına göre, Urfa'da yine olagan üstü bir olay yaşanır. Yağmur yağar, gündüz vakti gece gibi karanlık olur, bu durum bir süre devam eder. Yine İkbal'ın belirttiği gibi Bediüzzaman ve talebeleri İsparta'dan Urfa'ya gizlice gelmişlerdi. Osmaniye vilayetini geçtikten sonra Gavur dağı diye adlandırılan dağlık bölgede suyu buz gibi olan Alman pınarında molla verirler. Üstad buranın adının Nur dağı olmasını ister. Ondan sonra oraya artık herkes Nur dağı demeye başlar. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dr Faruk ÖNCEL
(02.10.2023 14:12 - #391)
Tanıklardan aynen bende annem babam ve dedemden dinlemiştim ulu caminin kuzey duvarı bizim evimizdi tekbir sesleri ve okunan hatimler ve kuş sesleri ve kanat sesleri birbiri ile ahenk içindeydi sanki derdi annem sara hanım ; kuşların ulucami üstünde adeta zikir yapar gibi gökyüzünü kapatmışlardı komşu halk bizim damımızdan seyredip ağıtlarla cami avlusundaki hıncahınç dolan halkın ve şakirtler ile birlikte dualar etmişler sabaha kadar .
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.