NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ANIZ YAKMAK CANLI YAKMAKTIR

Anız tarım ürünlerinin biçildikten sonra toprakta kalan kısımları sapları demektir. Her yıl hasat yapıldıktan sonra, ne yazık ki, ülkemizin her bölgesinde, ama en çok Karadeniz ve Güneydoğu anadolu bölgesinde bu ürünlerin tarlada kalan kısımları pervasızca yakılır.  Bunları yakmak görünüşte kolay ve gerekli görülür. Oysa yapılan bilinçsiz ve zararlı bir harekettir, eylemdir.  Hem kendine hem çevreye, ekolojik sisteme, doğaya zarar verir. Tarlanın verimini düşürürur. Bir nevi doğal gübre olan anız yok olur. Tarlaya sünni kimyasal gübre kullanmasına neden  olarak, gıda  ürünlerinin kalitesi bozulur. Kolaycı bir düşünce sonucu doğal denge bozulur.  İnsan kendine ve doğaya layık olmalıdır. Insanlar, Rastgele, sonuçları iyice düşünülmeden verdikleri tarla yakma kararlarıyla, aslında, bir bakıma kendilerinin ve ilerki kuşakların da geleceklerini de bir ölçüde yakmış oluyorlar.  Çünkü yaptıkları bilinçsiz, vicdansız uygulamalar toprağa büyük zarar verdiği gibi, en önemlisi, toprağın altında ve üstünde yaşayan milyonlarca canlı varlıkların feci bir şekilde yanarak ölmelerine neden oluyorlar. Bunu yapmaya hiç, ama hiç hakları yoktur.   Zira kendilerinin zannettikleri tarlalarda bir nevi kiracılar. Ne demiş büyük Türk ozanı Yunus Emre:  Mal sahibi mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi  Malda yalan mülkte yalan Gel sen de biraz oyalan Oyalama derken her şey meşru her şey hak her şey benimdir denilemez. Böyle diyen, böyle düşünenler büyük bir yanılgı içerisinde olurlar. İlimiz Şanlıurfa anız yakmada neredeyse Türkiye'de ilk sırada bulunuyor. Yöremizde anız'a  Kürtçe ve Arapça pıreze deniliyor. Halk arasında pırezen pak mı, yani temiz mı diye bir deyim vardır. Bununla kişiler kendilerinin doğru dürüst, temiz olduklarını söyler.  Bu deyimi analiz yaptığımızda anız, pıreze yakmanın yeni olmadığını eski bir gelenek olduğunu anlayabiliriz.  Halbuki böylesi yanlış bir uygulamanın insani ve islami olmadığı gerçeği vardır. Hatta dinimizde günah olduğu kadar yakma olayı haramdır. Türkiye devlet yasalarına göre ise anız yakma yasaktır. Yakanlara büyük miktarda ceza verilir. Nitekim şehrimiz Urfa'da bundan önceki vali Salih Ayhan döneminde anız yakanlara milyonlarca lira ceza verilmiştir. Bu yıl 2025 te anız yakma rekor düzeylere yükselmiştir. 2019 yılında olduğu gibi binlerce tarlada anız yakılmıştır. Böyle ihbarlar bilgiler alınmıştır.  En çok anız yakma Harran ve Ceylanpınar bölgesinde vuku bulmuştur. Yeni valimiz Hasan Şıldak döneminde anladığımız bildiğimiz kadarıyla yeterli cezayı müeyyideler uygulanmamıştir.  Hukukun temel prensibi suç cezasız kalmamalıdır. Böyle yapılmazsa suçlar artar. Biz'ce anız yakma en büyük suçtur. Cezasız kalmamalıdır.  En önemlisi bu önemli konuda yerel yönetimlerin halkı, çiftçilerimizi bilgilendirmeleri eğitim vermeleri gerekiyor. Yazılı görsel medyada, camilerde hocalar bunun haram olduğunu söylemeldir. Bizler maalesef toplum ve devlet olarak düzenli, hukuki, sistemli davranışlarda bulunmuyoruz. İdareyi maslahatçı, yani günü kurtarma, halk deyimiyle kılıfına uydurma peşinde oluyoruz. Böyle olunca elbette gelişme ilerleme olmaz. Geri kalmış, gelişmwmiş bir ortadoğu ülkesi haline geliriz. Oysa gelişmiş batılı ülkelerde her türlü yanlışlıklar asgari düzeye indirildiği gibi, anız yakma minimum duruma gelmiştir. İyi örnekleri almak ve uygulamak gerekir. Başka türlü başarılı olunmuyor.
Ekleme Tarihi: 23 June 2025 - Monday

ANIZ YAKMAK CANLI YAKMAKTIR

Anız tarım ürünlerinin biçildikten sonra toprakta kalan kısımları sapları demektir. Her yıl hasat yapıldıktan sonra, ne yazık ki, ülkemizin her bölgesinde, ama en çok Karadeniz ve Güneydoğu anadolu bölgesinde bu ürünlerin tarlada kalan kısımları pervasızca yakılır.
 Bunları yakmak görünüşte kolay ve gerekli görülür. Oysa yapılan bilinçsiz ve zararlı bir harekettir, eylemdir. 
Hem kendine hem çevreye, ekolojik sisteme, doğaya zarar verir. Tarlanın verimini düşürürur. Bir nevi doğal gübre olan anız yok olur. Tarlaya sünni kimyasal gübre kullanmasına neden  olarak, gıda  ürünlerinin kalitesi bozulur.
Kolaycı bir düşünce sonucu doğal denge bozulur. 
İnsan kendine ve doğaya layık olmalıdır. Insanlar, Rastgele, sonuçları iyice düşünülmeden verdikleri tarla yakma kararlarıyla, aslında, bir bakıma kendilerinin ve ilerki kuşakların da geleceklerini de bir ölçüde yakmış oluyorlar. 
Çünkü yaptıkları bilinçsiz, vicdansız uygulamalar toprağa büyük zarar verdiği gibi, en önemlisi, toprağın altında ve üstünde yaşayan milyonlarca canlı varlıkların feci bir şekilde yanarak ölmelerine neden oluyorlar. Bunu yapmaya hiç, ama hiç hakları yoktur.  
Zira kendilerinin zannettikleri tarlalarda bir nevi kiracılar. Ne demiş büyük Türk ozanı Yunus Emre: 
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi 
Malda yalan mülkte yalan
Gel sen de biraz oyalan
Oyalama derken her şey meşru her şey hak her şey benimdir denilemez. Böyle diyen, böyle düşünenler büyük bir yanılgı içerisinde olurlar.
İlimiz Şanlıurfa anız yakmada neredeyse Türkiye'de ilk sırada bulunuyor. Yöremizde anız'a  Kürtçe ve Arapça pıreze deniliyor. Halk arasında pırezen pak mı, yani temiz mı diye bir deyim vardır. Bununla kişiler kendilerinin doğru dürüst, temiz olduklarını söyler. 
Bu deyimi analiz yaptığımızda anız, pıreze yakmanın yeni olmadığını eski bir gelenek olduğunu anlayabiliriz. 
Halbuki böylesi yanlış bir uygulamanın insani ve islami olmadığı gerçeği vardır. Hatta dinimizde günah olduğu kadar yakma olayı haramdır.
Türkiye devlet yasalarına göre ise anız yakma yasaktır. Yakanlara büyük miktarda ceza verilir. Nitekim şehrimiz Urfa'da bundan önceki vali Salih Ayhan döneminde anız yakanlara milyonlarca lira ceza verilmiştir.
Bu yıl 2025 te anız yakma rekor düzeylere yükselmiştir. 2019 yılında olduğu gibi binlerce tarlada anız yakılmıştır. Böyle ihbarlar bilgiler alınmıştır. 
En çok anız yakma Harran ve Ceylanpınar bölgesinde vuku bulmuştur. Yeni valimiz Hasan Şıldak döneminde anladığımız bildiğimiz kadarıyla yeterli cezayı müeyyideler uygulanmamıştir. 
Hukukun temel prensibi suç cezasız kalmamalıdır. Böyle yapılmazsa suçlar artar.
Biz'ce anız yakma en büyük suçtur. Cezasız kalmamalıdır. 
En önemlisi bu önemli konuda yerel yönetimlerin halkı, çiftçilerimizi bilgilendirmeleri eğitim vermeleri gerekiyor. Yazılı görsel medyada, camilerde hocalar bunun haram olduğunu söylemeldir. Bizler maalesef toplum ve devlet olarak düzenli, hukuki, sistemli davranışlarda bulunmuyoruz. İdareyi maslahatçı, yani günü kurtarma, halk deyimiyle kılıfına uydurma peşinde oluyoruz.
Böyle olunca elbette gelişme ilerleme olmaz. Geri kalmış, gelişmwmiş bir ortadoğu ülkesi haline geliriz.
Oysa gelişmiş batılı ülkelerde her türlü yanlışlıklar asgari düzeye indirildiği gibi, anız yakma minimum duruma gelmiştir. İyi örnekleri almak ve uygulamak gerekir. Başka türlü başarılı olunmuyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.