NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

AHLAK REFORMU

Ahlak Arapça bir sözcüktür. Hulk, huy deyiminden türemiştir. Urfa’da halk arasında bugün hulkum dar sözcüğü, canım sıkılıyor anlamı dışında, bir anlamda ahlakım iyi değil anlamını da gelir. Ahlak kavramının halk arasında ki anlamı, Halim, selim, iyi huylu demektir. Oysa Ahlak deyimi sanılanın aksine, dini ve felsefi olan bir kavram sayılır. Yani ilkeller ve prensipler içerir. Örneğin ahlaklı temiz bir toplum deyimini buna örnek gösterebiliriz. Toplum, bilim ve toplumsal psikolojiye göre tıpkı bireyler gibi, toplumlar da hasta olabiliyor. Toplumların hastalığı, biyolojik, fiziksel hastalık anlamına gelmiyor. Bu hastalık daha çok, manevi, düşünsel, ahlaki boyutlarda oluyor. Paraya aşırı derece önem vererek, manevi güzel hasletleri terk etmektir. Bireycilik, kibir, gurur, kerameti kendinden menkul gibi herkes her şeyi biliyor bir düşünce yapısı. Eleştiri yapıp özeleştiri yapmamak. Ahlak dışı olan rüşvete bir kılıf takarak, bal tutan parmağını yalar, yolsuzlukları normal görmek, toplumsal ahlaki bir bunalım ve hastalıktır. Ayrıca sorgulamadan, araştırmadan, çıkarı olmadan, herhangi bir parti ve liderie sırf dini söylemlerinden dolayı körü körüne inanmak, peşinden gitmek bir aymazlıktır, cehalettir. Politik ve dinsel bağnazlık içerisinde olmaktır. Çoğunluğun böylesi ruh hali toplumsal bir hastalıktır. Bundan dolayı meclis başkanlığı ve adalet bakanlığı da yapmış halen cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyesi, deneyimli siyasetçi Cemil Çiçek, Türkiye’de bir ahlak reformu yapılmalıdır diye önemli bir açıklamada bulundu. Açık söylemek gerekirse böylesi önemli ve gerekli bir reform hareketinin önce devleti yönetenlerden başlaması gerekir. Çünkü devlet adamlarının yaşama tarzı geniş kitleler üzerinde olumlu olumsuz etkilerde bulunuyor. Örnek alınıyor. Etik ve dürüst bir yönetim toplumda, yozlaşmayı, ahlaki düşüklüğü önler. İlerleme, gelişme sağlar. İslam dininin yüce peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v) “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir. Üst satırlarda belirttiğim gibi ahlak yalnız hoş görülü kibar olmak, başkalarını incitmemek anlamına gelmiyor. Ahlak kavramı, en önemlisi düzgün yaşayış biçimi olduğu kadar, adil olmak ve dürüst olmak anlamına da gelir. Ahlakın bireysel kökeni konusunda başlıca iki görüş vardır. İdealist ve materyalist felsefe. Antik çağ Yunan filozofu Sokrates’in öğrencisi Platon, İslam ülkelerinde adı Eflatun olan filozof, ahlak doğuştan olur. Sonradan kazanılmaz denilir. Bu görüş açısı idealisttir. Dinsel inanç ve görüşler idealist felsefeye dayanır. Her şeyin kutsal bir ruh ve düşünce tarafından oluşturulduğuna inanır. Veya her şey düşüncedir denilir. İslam inancı ve diğer kitaplı dinler idealist felsefeyle örtüşür. Ahlak ve vicdan bu felsefeye göre sonradan kazanılmaz. Doğuştan olur. İnsan ilk doğduğunda beyninde veya ruhunda diyelim gerekli yaşamsal bilgiler mevcuttur görüşünü savunur. İdealizmin birkaç ünlü filozoflarını sayalım. Descartes ünlü deyişi “Düşünüyorum, öyleyse varım” Diyen filozof. Diğerleri, Bacon, Konfüçyüs, ve ünlü İslam bilgini İbn-i Sina,Mevlana ve Yunus Emre adları sayılır. Materyalist maddeci felsefeye göre ise özümüzü ve düşüncemizi oluşturan Maddi varlıklardır. Kısacası yaşadığımız dünyadır. Bilincimizi ahlakımızı belirleyen yegane özelikler böylesi maddi güçlerle insanın kurduğu ilişkidir. “İnsanın varlığını belirleyen düşünceleri değildir. Düşüncelerini belirleyen varlıklarıdır”. Saptamasını yapar. “Yaşama tarzı düşünce tarzını belirler. Materyalist ünlü filozoflar: Antik çağ Yunan filozofları Herakles, Epikurus, Marks, ve Engels. Gerek idealist felsefede, gerekse materyalist felsefede Ahlak kavramına önem verilir. Her iki felsefi görüşün doğruları vardır. Çevresel şartların eğitimin toplum ve bireyler üzerinde etkisi inkar edilemez. Ahlaki yozlaşma herhangi bir şekilde dini, politik gerçeklerin bozulmasıyla başlar. Kısaca ve özce her iki felsefi görüşte Ahlak önem teşkil eder. Maalesef günümüz Türkiye’sinde Ahlaki yozlaşma üst yapıdan alt yapıya doğru sirayet etmiştir. 17-25 Aralık operasyon iddiaları ve Suç örgütü lideri Sedat Peker’in devletin üst makamlarının karıştığı rüşvet, uyuşturucu, adam kayırma, ihalelere fesat karıştırma, iddiaların bağımsız yargı kurumlarınca soruşturulması gerekir. Ama ne yazık ki bu kadar ciddi iddialar karşısında hiçbir cumhuriyet savcısının soruşturma açmaması anlaşılır bir durum değildir. Hükümeti töhmet altında bırakıyor. Ayrıca ülkede demokratik güçler ayrılığının değil, güçler birliğinin olduğunun algısını insanlarda oluşturuyor. Geçmişte sürekli askeri vesayetten söz eden yetkililer, şimdi bir nevi sivil vesayet uyguluyor. Yapılması gereken derhal ülkemizde bir dönem İtalya’da suç örgütü mafya’ya karşı yapılan temiz eller operasyonun ülkemizde yapılmasıdır. Böylece temiz siyaset temiz toplumu sağlar.
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2022 - Çarşamba

AHLAK REFORMU

Ahlak Arapça bir sözcüktür. Hulk, huy deyiminden türemiştir. Urfa’da halk arasında bugün hulkum dar sözcüğü, canım sıkılıyor anlamı dışında, bir anlamda ahlakım iyi değil anlamını da gelir.

Ahlak kavramının halk arasında ki anlamı, Halim, selim, iyi huylu demektir. Oysa Ahlak deyimi sanılanın aksine, dini ve felsefi olan bir kavram sayılır. Yani ilkeller ve prensipler içerir. Örneğin ahlaklı temiz bir toplum deyimini buna örnek gösterebiliriz.

Toplum, bilim ve toplumsal psikolojiye göre tıpkı bireyler gibi, toplumlar da hasta olabiliyor. Toplumların hastalığı, biyolojik, fiziksel hastalık anlamına gelmiyor. Bu hastalık daha çok, manevi, düşünsel, ahlaki boyutlarda oluyor. Paraya aşırı derece önem vererek, manevi güzel hasletleri terk etmektir. Bireycilik, kibir, gurur, kerameti kendinden menkul gibi herkes her şeyi biliyor bir düşünce yapısı.

Eleştiri yapıp özeleştiri yapmamak. Ahlak dışı olan rüşvete bir kılıf takarak, bal tutan parmağını yalar, yolsuzlukları normal görmek, toplumsal ahlaki bir bunalım ve hastalıktır.

Ayrıca sorgulamadan, araştırmadan, çıkarı olmadan, herhangi bir parti ve liderie sırf dini söylemlerinden dolayı körü körüne inanmak, peşinden gitmek bir aymazlıktır, cehalettir.

Politik ve dinsel bağnazlık içerisinde olmaktır. Çoğunluğun böylesi ruh hali toplumsal bir hastalıktır. Bundan dolayı meclis başkanlığı ve adalet bakanlığı da yapmış halen cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyesi, deneyimli siyasetçi Cemil Çiçek, Türkiye’de bir ahlak reformu yapılmalıdır diye önemli bir açıklamada bulundu.

Açık söylemek gerekirse böylesi önemli ve gerekli bir reform hareketinin önce devleti yönetenlerden başlaması gerekir. Çünkü devlet adamlarının yaşama tarzı geniş kitleler üzerinde olumlu olumsuz etkilerde bulunuyor. Örnek alınıyor.

Etik ve dürüst bir yönetim toplumda, yozlaşmayı, ahlaki düşüklüğü önler. İlerleme, gelişme sağlar. İslam dininin yüce peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v) “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir. Üst satırlarda belirttiğim gibi ahlak yalnız hoş görülü kibar olmak, başkalarını incitmemek anlamına gelmiyor.

Ahlak kavramı, en önemlisi düzgün yaşayış biçimi olduğu kadar, adil olmak ve dürüst olmak anlamına da gelir. Ahlakın bireysel kökeni konusunda başlıca iki görüş vardır. İdealist ve materyalist felsefe. Antik çağ Yunan filozofu Sokrates’in öğrencisi Platon, İslam ülkelerinde adı Eflatun olan filozof, ahlak doğuştan olur. Sonradan kazanılmaz denilir. Bu görüş açısı idealisttir. Dinsel inanç ve görüşler idealist felsefeye dayanır. Her şeyin kutsal bir ruh ve düşünce tarafından oluşturulduğuna inanır. Veya her şey düşüncedir denilir. İslam inancı ve diğer kitaplı dinler idealist felsefeyle örtüşür. Ahlak ve vicdan bu felsefeye göre sonradan kazanılmaz. Doğuştan olur. İnsan ilk doğduğunda beyninde veya ruhunda diyelim gerekli yaşamsal bilgiler mevcuttur görüşünü savunur. İdealizmin birkaç ünlü filozoflarını sayalım. Descartes ünlü deyişi “Düşünüyorum, öyleyse varım” Diyen filozof. Diğerleri, Bacon, Konfüçyüs, ve ünlü İslam bilgini İbn-i Sina,Mevlana ve Yunus Emre adları sayılır.

Materyalist maddeci felsefeye göre ise özümüzü ve düşüncemizi oluşturan Maddi varlıklardır. Kısacası yaşadığımız dünyadır. Bilincimizi ahlakımızı belirleyen yegane özelikler böylesi maddi güçlerle insanın

kurduğu ilişkidir. “İnsanın varlığını belirleyen düşünceleri değildir. Düşüncelerini belirleyen varlıklarıdır”. Saptamasını yapar. “Yaşama tarzı düşünce tarzını belirler. Materyalist ünlü filozoflar: Antik çağ Yunan filozofları Herakles, Epikurus, Marks, ve Engels. Gerek idealist felsefede, gerekse materyalist felsefede Ahlak kavramına önem verilir. Her iki felsefi görüşün doğruları vardır. Çevresel şartların eğitimin toplum ve bireyler üzerinde etkisi inkar edilemez. Ahlaki yozlaşma herhangi bir şekilde dini, politik gerçeklerin bozulmasıyla başlar. Kısaca ve özce her iki felsefi görüşte Ahlak önem teşkil eder. Maalesef günümüz Türkiye’sinde Ahlaki yozlaşma üst yapıdan alt yapıya doğru sirayet etmiştir. 17-25 Aralık operasyon iddiaları ve Suç örgütü lideri Sedat Peker’in devletin üst makamlarının karıştığı rüşvet, uyuşturucu, adam kayırma, ihalelere fesat karıştırma, iddiaların bağımsız yargı kurumlarınca soruşturulması gerekir. Ama ne yazık ki bu kadar ciddi iddialar karşısında hiçbir cumhuriyet savcısının soruşturma açmaması anlaşılır bir durum değildir. Hükümeti töhmet altında bırakıyor. Ayrıca ülkede demokratik güçler ayrılığının değil, güçler birliğinin olduğunun algısını insanlarda oluşturuyor.

Geçmişte sürekli askeri vesayetten söz eden yetkililer, şimdi bir nevi sivil vesayet uyguluyor. Yapılması gereken derhal ülkemizde bir dönem İtalya’da suç örgütü mafya’ya karşı yapılan temiz eller operasyonun ülkemizde yapılmasıdır. Böylece temiz siyaset temiz toplumu sağlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.