NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

URFA’DAN TARİHİ KISSALAR (1)

Değerli okurlar.malum hızla değişen gelişen bir dünya’da yaşıyoruz.kimileri bu çağa bilgi çağı kimileri uzay veya internet çağı diyor.önemli alt üst oluşlar yaşanıyor.toplumların eski doğal kültürleri yok olma sürecine girdi.yerine yeni yapay teknolojik bir kültür oluşturuluyor.buna kültür emperyalizmi diyebiliriz.doğru olan toplumların eski ve yeni olanın sağlıklı bir bileşimini sentezini kurmak olmalı.çünkü bugünü bilmek için dünü bilmek gerekli.deyim yerindeyse köklü olmak gerekli.bunun da gereği yeni kuşakların eski yararlı olan kültürlerini bilmeleridir.biz de bu nedenle televizyonun kitle iletişim araçlarının yani kapitalizmin olmadığı yöremizin Urfa’nın özelikle uzun kış gecelerinde büyük bir keyifle anlatılan dinlenen bizim mesele dediğimiz kıssadan hisselerini yazmanın yararlı olacağını düşünerek kısmetse beş bölümlük bir yazı dizisi hazırlamayı tasarladık.ilkin bir ünlü misafirlik örneğiyle başlayalım. Hz. İbrahim’in her gün misafiri olurdu. Misafir gelmediği günler kendisi gider yöreden misafir çağırırdı. Misafirinin olmadığı bir gün misafir bulmaya gider. Sakalıyla bıyığı birbirine karışmış, tırnakları uzamış yaşlı bir adam görür. “Nedir bu halin, necisin?” der. Adam “Ben ateşe tapanların dinindenim.” der. Hz. İbrahim kızar onu eve misafir olarak götürmez eve gelir. Allah tarafından kendisine bir vahiy gelir. Git o kulumu misafir olarak getir yoksa seni peygamberlikten azat ederim.Senin onun dinine karışma hakkın yok anlamına gelen sözler söyler. Hz. İbrahim büyük bir pişmanlıkla gider adamı bulur, özür diler, evine getirir misafir eder. Vakti zamanında Urfa’da Allah dostu bir veli yaşarmış. Nerede bir kişi ölse cenazenin peşinden mezarlığa doğru gider “Yuh olsun sana! Yuh olsun sana!” dermiş. Bir gün bir gencin babası da ölür. O derviş adam gencin babasının cenazesinin arkasından gider “ Yuh olsun sana! Yuh olsun sana” der. Genç, bu duruma çok kızar. Yaşlı adama yaklaşır “ Sen de öldün mü ben de senin arkandan yuh olsun derim” der. Gel zaman git zaman o yaşlı adam ölür. Genç de cenazesinin arkasından mezarlığa doğru gider. “ Yuh olsun sana! Yuh olsun sana!” der. Adam tabuttan başını kaldırır gence “Ben de baban gibi öldümse yuh olsun bana!” der. Bir gün bir gençle bir yaşlı adam arkadaş olurlar. Urfa’nın dışında maşuk taraflarında köylerine giderler. Genç, yaşlı adama “Yolculuğumuz sırasında bazen ben seni kaldırayım bazen sen beni kaldır” der. Yaşlı adam “Oğlum sen deli misin böyle bir şey olur mu?” Bir süre gittikten sonra yeni çıkmış yeşil bir ekin görürler. Genç ihtiyara bu ekin biçilmiştir der. Yaşlı adam “Oğlum sen deli misin? Bu ekin daha buğday değil” der. Epey bir süre gittikten sonra bir cenazenin götürüldüğünü görürler. Genç “ Bu ölü değil, diridir” der. Yaşlı adam yine kızar ve “Dediğin olacak şey değil” Adam kendi kendine köye geleydim bundan kurtulaydım diye düşünür. Köye gelirler. Yaşlı adamın evine giderler. Adamın bilge bir kızı vardır. Kızına bize yemek hazırla misafirimiz yemeğini yiyip gitsin der. Kız yemek getirir. Genç yemeğini yer. Babasının biraz sinirli olduğunu gören kız babasına neden bu kadar öfkeli olduğunu sorar. Babası gençle arkadaşlıklarını, yolculukta aralarında geçen diyalogları anlatır. Ben seni kaldırayım sen beni kaldır diye bir şey olur mu der. Kız babasına “ Baba yani birbirimize söyleyeceğimiz lafları kaldıralım, hoşgörülü olalım anlamında söylemiş” Peki. Daha olgunlaşmamış bir ekin gördüğümüzde bunun biçilmiş olduğunu söyledi bu ne demek der. Kız “Tarla sahibi borçla tarlayı ekmişse biçilmiş demektir” der. Peki der adam. Gördüğümüz bir cenazeye bu ölü değil diridir dedi. Bu ne demek oluyor? Kız da babasına “Eğer ölen kişi imanını kurtarmışsa diri sayılır. O yüzden öyle demiştir” der. Yaşlı adam gencin de kızı gibi bilgili bir kişi olduğunu anlar. Kızı ile gencin evlenmesini ister. İkisi de bilge olan gençler yaşlı adamın bu isteğini kabul edip evlenirler.
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2016 - Çarşamba

URFA’DAN TARİHİ KISSALAR (1)

Değerli okurlar.malum hızla değişen gelişen bir dünya’da yaşıyoruz.kimileri bu çağa bilgi çağı kimileri uzay veya internet çağı diyor.önemli alt üst oluşlar yaşanıyor.toplumların eski doğal kültürleri yok olma sürecine girdi.yerine yeni yapay teknolojik bir kültür oluşturuluyor.buna kültür emperyalizmi diyebiliriz.doğru olan toplumların eski ve yeni olanın sağlıklı bir bileşimini sentezini kurmak olmalı.çünkü bugünü bilmek için dünü bilmek gerekli.deyim yerindeyse köklü olmak gerekli.bunun da gereği yeni kuşakların eski yararlı olan kültürlerini bilmeleridir.biz de bu nedenle televizyonun kitle iletişim araçlarının yani kapitalizmin olmadığı yöremizin Urfa’nın özelikle uzun kış gecelerinde büyük bir keyifle anlatılan dinlenen bizim mesele dediğimiz kıssadan hisselerini yazmanın yararlı olacağını düşünerek kısmetse beş bölümlük bir yazı dizisi hazırlamayı tasarladık.ilkin bir ünlü misafirlik örneğiyle başlayalım.

Hz. İbrahim’in her gün misafiri olurdu. Misafir gelmediği günler kendisi gider yöreden misafir çağırırdı. Misafirinin olmadığı bir gün misafir bulmaya gider. Sakalıyla bıyığı birbirine karışmış, tırnakları uzamış yaşlı bir adam görür. “Nedir bu halin, necisin?” der. Adam “Ben ateşe tapanların dinindenim.” der. Hz. İbrahim kızar onu eve misafir olarak götürmez eve gelir. Allah tarafından kendisine bir vahiy gelir. Git o kulumu misafir olarak getir yoksa seni peygamberlikten azat ederim.Senin onun dinine karışma hakkın yok anlamına gelen sözler söyler. Hz. İbrahim büyük bir pişmanlıkla gider adamı bulur, özür diler, evine getirir misafir eder.

Vakti zamanında Urfa’da Allah dostu bir veli yaşarmış. Nerede

bir kişi ölse cenazenin peşinden mezarlığa doğru gider “Yuh olsun sana! Yuh olsun sana!” dermiş. Bir gün bir gencin babası da ölür. O derviş adam gencin babasının cenazesinin arkasından gider “ Yuh olsun sana! Yuh olsun sana” der. Genç, bu duruma çok kızar. Yaşlı adama yaklaşır “ Sen de öldün mü ben de senin arkandan yuh olsun derim” der. Gel zaman git zaman o yaşlı adam ölür. Genç de cenazesinin arkasından mezarlığa doğru gider. “ Yuh olsun sana! Yuh olsun sana!” der. Adam tabuttan başını kaldırır gence “Ben de baban gibi öldümse yuh olsun bana!” der.

Bir gün bir gençle bir yaşlı adam arkadaş olurlar. Urfa’nın dışında maşuk taraflarında köylerine giderler. Genç, yaşlı adama “Yolculuğumuz sırasında bazen ben seni kaldırayım bazen sen beni

kaldır” der. Yaşlı adam “Oğlum sen deli misin böyle bir şey olur mu?” Bir süre gittikten sonra yeni çıkmış yeşil bir ekin görürler. Genç ihtiyara bu ekin biçilmiştir der. Yaşlı adam “Oğlum sen deli misin? Bu ekin daha buğday değil” der. Epey bir süre gittikten sonra bir cenazenin götürüldüğünü görürler. Genç “ Bu ölü değil, diridir” der. Yaşlı adam yine kızar ve “Dediğin olacak şey değil” Adam kendi kendine köye geleydim bundan kurtulaydım diye düşünür. Köye gelirler. Yaşlı adamın evine giderler. Adamın bilge bir kızı vardır. Kızına bize yemek hazırla misafirimiz yemeğini yiyip gitsin der. Kız yemek getirir. Genç yemeğini yer. Babasının biraz sinirli olduğunu gören kız babasına neden bu kadar öfkeli olduğunu sorar. Babası gençle arkadaşlıklarını, yolculukta aralarında geçen diyalogları anlatır. Ben seni kaldırayım sen beni kaldır diye bir şey olur mu der. Kız babasına “ Baba yani birbirimize söyleyeceğimiz lafları kaldıralım, hoşgörülü olalım anlamında söylemiş” Peki. Daha olgunlaşmamış bir ekin gördüğümüzde bunun biçilmiş olduğunu söyledi bu ne demek der. Kız “Tarla sahibi borçla tarlayı ekmişse biçilmiş demektir” der. Peki der adam. Gördüğümüz bir cenazeye bu ölü değil diridir dedi. Bu ne demek oluyor? Kız da babasına “Eğer ölen kişi imanını kurtarmışsa diri sayılır. O yüzden öyle demiştir” der. Yaşlı adam gencin de kızı gibi bilgili bir kişi olduğunu anlar. Kızı ile gencin evlenmesini ister. İkisi de bilge olan gençler yaşlı adamın bu isteğini kabul edip evlenirler.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.