NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

URFA TARİHİNDE DOĞAL AFETLER VE SALGIN HASTALIKLAR

Urfa tarihinde doğal afetler ve salgın hastalıklar, Urfa'nın önde gelen tarih araştırmacısı sayın Selahaddin Eyyübi Güler'in 2023 yılında yazdığı son kitabının adıdır. Güler, şimdiye kadar, her birisi birbirlerinden değerli 20 tane çoğu tarih araştırmalarına dayanan kitap yazmıştır. İnsanlar belki de yazar olmazlar, yazar yeteneğiyle doğarlar, sözünü, Güler bence hak etmiştir. Tarihe olan derin sevgisinden, buna saygısından sözcüğünü ekleyelim. Zira bundan ötürü Kadim bir dil olan, Süryaniceyı ve Süryani alfebesini, iki bin yıllık taş yazıtların Süryani anlamlarını yazdığı muhteşem tarih kitaplarına nakş etmiştir. Bu uğurda Urfa'nın doğusunda tek tek dağlarında bulunan antik şehir Soğmatar şehrinde belki günlerce kalıp, zor şartlar altında bu şehrin tarihini ortaya çıkarmıştır. Tarih aşkı ve sevgisi uğruna, dünyanın önde gelen tarih araştırmacılarıyla mektuplaşmış, Urfa tarihini objektif, derin bir analizle inceleyen, ünlü İngiliz arkelog, Arami dilleri uazmanı 1912 doğumlu, şimdi vefat etmiş olan Judah Benzion Segal ile birbirlerine tarih konusunda mektup yazmışlardır. Burada bu vesileyle bir duygumu düşüncemi açıklamak isterim. Selahaddin Eyyübi Güler gibi önemli yazarlar, ne yazık ki , yerelden ulusal yazı hayatına needen geçememiştir. Bu durumu çözemiyor, anlamıorum. Güler, kitaplarında halkın anlayabileceği sade bie dil kullanmıştır. Kendim bu satırların yazarı, bu kitapları, ilgiyle severek okuyorum. Kendi alanında Urfa'da bir ilk olan bu kitap'a çok büyük emek ve çalışma vererek, böyle muntazam bir eser vermiştir. Ciddi bir araştırma kitabı, dışarıdan görüldüğü, okunduğu gibi, kolayca ortaya çıkmıyor. Bir emek istiyor. Bir sorumluluktur, bir sevdadır, çok yararlı bir uğraştır, ezcümle bir halkın kültürüne yapılan katkıdır. Biz bu kitaptan, büyük can ve mal kayıplarına yol açan sel felaketlerinden, depremlerden, kuraklığın yol açtığı olaylardan söz edeceğiz. Urfa tarihinde İlk sel baskını MS. 201 yılı Kasım ayında eski adı daysan olan Karakoyun deresinin taşması şehrin sular altında kalmasıyla yaşanmıştır. Şiddetli yağış, akşam saatlerinde başlamış, gece geç satlere, sabah'a kadar devam etmiştir. Bu sel felaketinde Urfa halkının üçte bir insanı, binlerce kişi evlerinde, bazıları yatarlerken uykularında boğularak ölmüşlerdir. Tarih yazarlarının bildirdiklerine göre insanların cesetleri yatakları ile birlikte şehrin güneyine ovaya sürüklenmiştir. Bu sel felaketinin bu kadar ağır hasara neden olmasının sebebi Daysan deresi o zaman şehrin ortasından Balıklıgöl civarından, Hasan Paşa, Haşimiye civarından geçmiş olmasıdır. Sonra Roma imparatorü Justinyen derenin akış yönünü şehrin dışı denilecek, şimdiki yerine kazdırmıştır. Sel felaketleri Güler'in araştırmasına göre Urfa'da şimdiye kadar 67 kez olmuştur. Bunların çoğu can ve mal kayıplarıyla sona ermiştir. Bunlardan ikinci büyük sel felaketi MS. 525 tarihinde vuku bulmuş, 30 bin insanın ölümüne neden olduğu, tarihi kayıtlara geçmiştir. Yine Güler'in bize sunduğu bilgiye göre Urfa'da MS. 499-2023 yılları arasında 20 deprem meydana gelmiştir. Diyarbakırlı Süryani rahip Mor Yeşau 499 yılında Diyatbakır ve Urfa'da çok büyük bir depremin olduğunu şöyle anlatıyor. "Eylül ayında korkunç bir zelzele oldu. Gökten gelen korkunç bir ses duyuldu. Öyle ki, bu gürültüden yeryüzü temelinden sarsıldı. Bu depremin sonucunda şehrin bey kapısı denilen yerde büyük bir korkuya neden olan biüyük bir toprak kayması meydana gelmiştir." Tarihi bigileri ayrıca Urfalı Ermeni Tarihçi Mateus yaşadığı yıllar olan 952- 1136 tarihlerinde Urfa tarihi olaylarını yazdığı vakayiname kitabında belirtmiştir. Nisan 679 tarihinde Suruc'u yerle bir eden büyük bir deprem olmuştur. Bu depremin Urfa şehir merkezinde de bir çok ölümlere neden olmuştur. Tarihsel süreçte Urfa'da sel baskını ve depremler kadar tehlikeli olan çekirge istilaları ve kuraklıktan dolayı yaşanan felaketler belki daha fazla trajik ve acı olmuştur. Urfa'da 500-2020 yılları arasında 44 çekirge istilası olmuştur. Bunların en büyük zararı 500 yılında, diğeri ise 784 tarihinde olmuştur. MS. 500 tarihinde yaşanan çekirge salgının Diyarbakırlı Süryani rahip bu olayı anlatıyor. "Urfa üzerine güneyden çok büyük bir çekirge sürüsü saldırdı. Urfa'nın bütün mahsülünü yalayıp yuttular. Ne insanlar için yyecek, ve ne de hayvanlar için otlak bırakmayıp çekilip gittiler." Böylece bu tarihte şehrimizde büyük bir tahribat, açlıktan ölümler yaşanmıştır. 784 tarihinde yaşanan ikinci büyük çekirge istilası sonucu, insanlar üç yıl boyunca açlık çekmişler, açlıktan insanlar ölmüştür. Tarihsel olarak Urfa şehrinin en büyük sorunu ayrıca, bazı seneler yağmur hiç yağmamış, kuraklıktan dolayı yine insanlar açlıktan ölmüşlerdir. Öyle ki insanlar bir deri bir kemik kalmışlar, sokakta yürürlerken düşüp ölmüşlerdir. Cenazelerini bile kaldıramamışlardır. Tarih boyunca Urfa halkı,ayrıca, bulaşıcı ölümcül hastalıklara düçar olmuştur. En büyük zayıatı çiçek, veba, kolera vermiştir. Urfa çıbanı veya Şark çıbanı dediğimiz hastalık eski dönemlerden kalmıştır. Bu kitap bize ders alınması gereken böyle önemli bilgiler veriyor. Daha önemlisi, bir anlamda her şeye rağmen sağlığın önemini ve şükür etmeyi, belki de paylaşma mesajı veriyor. Son söz olarak, böylesi yararlı kitapların alınıp okunmasını özelikle öneriyorum. Zira insanlar kitaplar okuyarak, dünü, tarihi, dolaysıyla bu günü öğrenirler. Bir kitap ücreti bir sığara paketi ücreti kadardır. Ama sığara öldürür, kitap yaşatır, bunu böyle bilmek gerek.
Ekleme Tarihi: 31 Ocak 2024 - Çarşamba

URFA TARİHİNDE DOĞAL AFETLER VE SALGIN HASTALIKLAR

Urfa tarihinde doğal afetler ve salgın hastalıklar, Urfa'nın önde gelen tarih araştırmacısı sayın Selahaddin Eyyübi Güler'in 2023 yılında yazdığı son kitabının adıdır.

Güler, şimdiye kadar, her birisi birbirlerinden değerli 20 tane çoğu tarih araştırmalarına dayanan kitap yazmıştır. İnsanlar belki de yazar olmazlar, yazar yeteneğiyle doğarlar, sözünü, Güler bence hak etmiştir. Tarihe olan derin sevgisinden, buna saygısından sözcüğünü ekleyelim. Zira bundan ötürü Kadim bir dil olan, Süryaniceyı ve Süryani alfebesini, iki bin yıllık taş yazıtların Süryani anlamlarını yazdığı muhteşem tarih kitaplarına nakş etmiştir.

Bu uğurda Urfa'nın doğusunda tek tek dağlarında bulunan antik şehir Soğmatar şehrinde belki günlerce kalıp, zor şartlar altında bu şehrin tarihini ortaya çıkarmıştır. Tarih aşkı ve sevgisi uğruna, dünyanın önde gelen tarih araştırmacılarıyla mektuplaşmış, Urfa tarihini objektif, derin bir analizle inceleyen, ünlü İngiliz arkelog, Arami dilleri uazmanı 1912 doğumlu, şimdi vefat etmiş olan Judah Benzion Segal ile birbirlerine tarih konusunda mektup yazmışlardır.

Burada bu vesileyle bir duygumu düşüncemi açıklamak isterim. Selahaddin Eyyübi Güler gibi önemli yazarlar, ne yazık ki , yerelden ulusal yazı hayatına needen geçememiştir. Bu durumu çözemiyor, anlamıorum.

Güler, kitaplarında halkın anlayabileceği sade bie dil kullanmıştır. Kendim bu satırların yazarı, bu kitapları, ilgiyle severek okuyorum. Kendi alanında Urfa'da bir ilk olan bu kitap'a çok büyük emek ve çalışma vererek, böyle muntazam bir eser vermiştir. Ciddi bir araştırma kitabı, dışarıdan görüldüğü, okunduğu gibi, kolayca ortaya çıkmıyor. Bir emek istiyor. Bir sorumluluktur, bir sevdadır, çok yararlı bir uğraştır, ezcümle bir halkın kültürüne yapılan katkıdır.

Biz bu kitaptan, büyük can ve mal kayıplarına yol açan sel felaketlerinden, depremlerden, kuraklığın yol açtığı olaylardan söz edeceğiz. Urfa tarihinde İlk sel baskını MS. 201 yılı Kasım ayında eski adı daysan olan Karakoyun deresinin taşması şehrin sular altında kalmasıyla yaşanmıştır. Şiddetli yağış, akşam saatlerinde başlamış, gece geç satlere, sabah'a kadar devam etmiştir. Bu sel

felaketinde Urfa halkının üçte bir insanı, binlerce kişi evlerinde, bazıları yatarlerken uykularında boğularak ölmüşlerdir. Tarih yazarlarının bildirdiklerine göre insanların cesetleri yatakları ile birlikte şehrin güneyine ovaya sürüklenmiştir.

Bu sel felaketinin bu kadar ağır hasara neden olmasının sebebi Daysan deresi o zaman şehrin ortasından Balıklıgöl civarından, Hasan Paşa, Haşimiye civarından geçmiş olmasıdır. Sonra Roma imparatorü Justinyen derenin akış yönünü şehrin dışı denilecek, şimdiki yerine kazdırmıştır.

Sel felaketleri Güler'in araştırmasına göre Urfa'da şimdiye kadar 67 kez olmuştur. Bunların çoğu can ve mal kayıplarıyla sona ermiştir. Bunlardan ikinci büyük sel felaketi MS. 525 tarihinde vuku bulmuş, 30 bin insanın ölümüne neden olduğu, tarihi kayıtlara geçmiştir.

Yine Güler'in bize sunduğu bilgiye göre Urfa'da MS. 499-2023 yılları arasında 20 deprem meydana gelmiştir. Diyarbakırlı Süryani rahip Mor Yeşau 499 yılında Diyatbakır ve Urfa'da çok büyük bir depremin olduğunu şöyle anlatıyor. "Eylül ayında korkunç bir zelzele oldu. Gökten gelen korkunç bir ses duyuldu. Öyle ki, bu gürültüden yeryüzü temelinden sarsıldı. Bu depremin sonucunda şehrin bey kapısı denilen yerde büyük bir korkuya neden olan biüyük bir toprak kayması meydana gelmiştir." Tarihi bigileri ayrıca Urfalı Ermeni Tarihçi Mateus yaşadığı yıllar olan 952- 1136 tarihlerinde Urfa tarihi olaylarını yazdığı vakayiname kitabında belirtmiştir.

Nisan 679 tarihinde Suruc'u yerle bir eden büyük bir deprem olmuştur. Bu depremin Urfa şehir merkezinde de bir çok ölümlere neden olmuştur. Tarihsel süreçte Urfa'da sel baskını ve depremler kadar tehlikeli olan çekirge istilaları ve kuraklıktan dolayı yaşanan felaketler belki daha fazla trajik ve acı olmuştur. Urfa'da 500-2020 yılları arasında 44 çekirge istilası olmuştur. Bunların en büyük zararı 500 yılında, diğeri ise 784 tarihinde olmuştur. MS. 500 tarihinde yaşanan çekirge salgının Diyarbakırlı Süryani rahip bu olayı anlatıyor. "Urfa üzerine güneyden çok büyük bir çekirge sürüsü saldırdı. Urfa'nın bütün mahsülünü yalayıp yuttular. Ne insanlar için yyecek, ve ne de hayvanlar için otlak bırakmayıp çekilip gittiler." Böylece bu tarihte şehrimizde büyük bir tahribat, açlıktan ölümler yaşanmıştır. 784 tarihinde yaşanan ikinci büyük çekirge istilası sonucu, insanlar üç yıl boyunca açlık çekmişler, açlıktan insanlar ölmüştür.

Tarihsel olarak Urfa şehrinin en büyük sorunu ayrıca, bazı seneler yağmur hiç yağmamış, kuraklıktan dolayı yine insanlar açlıktan ölmüşlerdir. Öyle ki insanlar bir deri bir kemik kalmışlar, sokakta yürürlerken düşüp ölmüşlerdir. Cenazelerini bile kaldıramamışlardır. Tarih boyunca Urfa halkı,ayrıca, bulaşıcı ölümcül hastalıklara düçar olmuştur. En büyük zayıatı çiçek, veba, kolera vermiştir. Urfa çıbanı veya Şark çıbanı dediğimiz hastalık eski dönemlerden kalmıştır.

Bu kitap bize ders alınması gereken böyle önemli bilgiler veriyor. Daha önemlisi, bir anlamda her şeye rağmen sağlığın önemini ve şükür etmeyi, belki de paylaşma mesajı veriyor. Son söz olarak, böylesi yararlı kitapların alınıp okunmasını özelikle öneriyorum. Zira insanlar kitaplar okuyarak, dünü, tarihi, dolaysıyla bu günü öğrenirler. Bir kitap ücreti bir sığara paketi ücreti kadardır. Ama sığara öldürür, kitap yaşatır, bunu böyle bilmek gerek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.