NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

TARİH BİLİNCİ

Ünlü klasik bir sözdür, bugünü bilmek için dünü bilmek gerek. Yani tüm dünler bugünün devamıdır. Dünya'da gelişmiş, kalkınmış, tüm milletler, uluslar, ancak okumayla, ama her türlü okumayla, araştırmayla, incelemeyle, gelişmişler, ilerlemişler, dünya arenasında maddi, manevi söz sahibi olmuşlardır. Bizim gibi toplumların çağdaş uygalık ve teknoloji seviyesine gelememizin en önemli nedeni okuma ve araştırmaya önem vermediğimizden dolayı olmuştur. Okuma araştırma olmayınca, tarih bilinci de olmuyor. bugünü anlamamız için, dünü bilmemz, dünün olumlu gelişmelerinden yararlanıp, olumsuzlukları sürdürmememiz gerekir. okuma, yazma, her alanda olur, tıp'tan, astronomi'ye pisikoloji, sosyoloji her alanı kapsar. Üzülerek söylüyorum bizim toplum okuma özürlü bir toplum, yani çoğu insanımız okumuyor, böyle olunca yaşamı, sosyal, siyasal olaylardan haberi olmuyor. Okumalıyiz derken alim olalım kast edilmiyor. İnsana gerekli ve yararlı olan asgari bilgiler demek isteniyor. umarım bu özrü üzerimizden artar, uygar toplumlar gibi okur, araştırır, gelişiriz. Şimdi konumuza geçelim! yazılı arkelojik belgelere göre Urfa özet olarak M.Ö. 302 yılında Büyük İskender'in bir komutanı Selevkos tarafından kurulmuştur. Urfa'nın bundan önceki tarihi, kuruluşu ile ilgili bir kanıt ve kayıt yoktur. kurucusu Selevkos Şimdi yaşadığımız şehir olan Urfa'yı Makedonya'da doğduğu şehir Edessa'ya benzettiği için bu yeni kurduğu şehire Edessa adını vermiştir. Selevkos'un bu şehire, yani Urfa'ya bu adı vermesinin nedeni, doğduğu şehir, Edessa çok sulu, bağlar, bahçeler içerisinde bir şehirmiş. Urfa'da o dönem tıpkı Makedonya'daki Edessa gibi sulu, bağlar, bahçeler ile birlikte çok şirin iki küçük doğal gölün yanında, tabiat harikası bir yer imiş. Demek Urfa tarihini kısaca tekrar bir bütünlük içersinde incelediğimiz zaman, kuruluş tarihi M.Ö. 302 tarihi ortaya çıkıyor. Yani yaklaşık, Urfa merkezinin tarihi, kuruluşu 2300 yıl oluyor. Urfa'nın ilk sakinlerinin Süryani halkı olduğunu söyledik. Edessa merkezli bu şehir M.Ö. 132 yılında Romalılar tarafıdan yıkılıyor. Bu tarihte Romalılara bağlı bir kralık olarak kurucusu kara abgar olduğundan dolayı, tarihte Abgar kralığı olarak biliniyor. Bu kralık M.S. 244 yılında Edessa'ya Romalılar hakim olunca yıklıyor. Abgar kralığı yaklaşık 375 yıl devam ediyor. Bu kralık yeni bir din olan Hıristiyanlığı ilk kabul eden bir devlet oluyor. Abgar amansız bir hastalığa yakalanıyor, rivayete göre Hazreti İsa tarafından iyileşiyor. sağlığına kavuşuyor. Abgar kralığından sonra Urfa'ya Romalılar tamemen hakim oluyor. Urfa yaklaşık bin yıl Hıristiyan devletler veya Hıristiyan dinin çoğunluğunun yönetiminde kalıyor. Sonra bilindiği gibi İslam devletleri dönemleri teşkil ediyor. Daha evvel belirttiğimiz gibi tarihsel süreçte Urfa şehri çeşitli halklardan oluşmuş bir şehirdir. Ayrıca halklar arasında bu şehirde sinsi politikacıların kışkırtmaları olmadığı dönemlerde kardeşçe yaşamışlardır. İşte tarih bilinci olunca insan yaşadığı şehri hiç olmasa kısaca bilmiş oluyor, yaşamın anlamına biraz da olsa varıyor. Bu kadarı da olması gereken en az asgari bilgilerdir.
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2022 - Perşembe

TARİH BİLİNCİ

Ünlü klasik bir sözdür, bugünü bilmek için dünü bilmek gerek. Yani tüm dünler bugünün devamıdır. Dünya'da gelişmiş, kalkınmış, tüm milletler, uluslar, ancak okumayla, ama her türlü okumayla, araştırmayla, incelemeyle, gelişmişler, ilerlemişler, dünya arenasında maddi, manevi söz sahibi olmuşlardır.

Bizim gibi toplumların çağdaş uygalık ve teknoloji seviyesine gelememizin en önemli nedeni okuma ve araştırmaya önem vermediğimizden dolayı olmuştur.

Okuma araştırma olmayınca, tarih bilinci de olmuyor. bugünü anlamamız için, dünü bilmemz, dünün olumlu gelişmelerinden yararlanıp, olumsuzlukları sürdürmememiz gerekir.

okuma, yazma, her alanda olur, tıp'tan, astronomi'ye pisikoloji, sosyoloji her alanı kapsar. Üzülerek söylüyorum bizim toplum okuma özürlü bir toplum, yani çoğu insanımız okumuyor, böyle olunca yaşamı, sosyal, siyasal olaylardan haberi olmuyor. Okumalıyiz derken alim olalım kast edilmiyor. İnsana gerekli ve yararlı olan asgari bilgiler demek isteniyor. umarım bu özrü üzerimizden artar, uygar toplumlar gibi okur, araştırır, gelişiriz.

Şimdi konumuza geçelim! yazılı arkelojik belgelere göre Urfa özet olarak M.Ö. 302 yılında Büyük İskender'in bir komutanı Selevkos tarafından kurulmuştur.

Urfa'nın bundan önceki tarihi, kuruluşu ile ilgili bir kanıt ve kayıt yoktur.

kurucusu Selevkos Şimdi yaşadığımız şehir olan Urfa'yı Makedonya'da doğduğu şehir Edessa'ya benzettiği için bu yeni kurduğu şehire Edessa adını vermiştir.

Selevkos'un bu şehire, yani Urfa'ya bu adı vermesinin nedeni, doğduğu şehir, Edessa çok sulu, bağlar, bahçeler içerisinde bir şehirmiş. Urfa'da o dönem tıpkı Makedonya'daki Edessa gibi sulu, bağlar, bahçeler ile birlikte çok şirin iki küçük doğal gölün yanında, tabiat harikası bir yer imiş.

Demek Urfa tarihini kısaca tekrar bir bütünlük içersinde incelediğimiz zaman, kuruluş tarihi M.Ö. 302 tarihi ortaya çıkıyor. Yani yaklaşık, Urfa merkezinin tarihi, kuruluşu 2300 yıl oluyor.

Urfa'nın ilk sakinlerinin Süryani halkı olduğunu söyledik. Edessa merkezli bu şehir M.Ö. 132 yılında Romalılar tarafıdan yıkılıyor. Bu tarihte Romalılara bağlı bir kralık olarak kurucusu kara abgar olduğundan dolayı, tarihte Abgar kralığı olarak biliniyor.

Bu kralık M.S. 244 yılında Edessa'ya Romalılar hakim olunca yıklıyor. Abgar kralığı yaklaşık 375 yıl devam ediyor.

Bu kralık yeni bir din olan Hıristiyanlığı ilk kabul eden bir devlet oluyor. Abgar amansız bir hastalığa yakalanıyor, rivayete göre Hazreti İsa tarafından iyileşiyor. sağlığına kavuşuyor.

Abgar kralığından sonra Urfa'ya Romalılar tamemen hakim oluyor. Urfa yaklaşık bin yıl Hıristiyan devletler veya Hıristiyan dinin çoğunluğunun yönetiminde kalıyor.

Sonra bilindiği gibi İslam devletleri dönemleri teşkil ediyor.

Daha evvel belirttiğimiz gibi tarihsel süreçte Urfa şehri çeşitli halklardan oluşmuş bir şehirdir. Ayrıca halklar arasında bu şehirde sinsi politikacıların kışkırtmaları olmadığı dönemlerde kardeşçe yaşamışlardır.

İşte tarih bilinci olunca insan yaşadığı şehri hiç olmasa kısaca bilmiş oluyor, yaşamın anlamına biraz da olsa varıyor. Bu kadarı da olması gereken en az asgari bilgilerdir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.