NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SORUN YOK SIKINTI YOK SÖYLEMİ

Kuşaklar arası düşünce ve kültür farkı bilinen bir gerçek. Bunu bir tek kültür farkına bağlamak doğru değil. Çeşitli nedenleri olan bir olgudur kuşaklar arası çelişki. Hangisini söyleyelim… Yaş farkından gelen dinamizm, bunun doğal sonucu farkındalık, Yaşlı insanların belleğinde biraz zayıflama, gençlerde güçlü bir bellek, eski deyimle hafıza, çok daha güçlüdür. Ayrıca biyolojik olarak hareket ve coşku, gençler için genellikle kabına kalıbına sığmaz bir özelliktir. Bu ve başka birçok nedenlerden dolayı yaşlı ve gençler arasında doğal olarak bazı farklar bulunmaktadır. Tabi her şeyde olduğu gibi bu konuda da genelleme yapmak, toptancı görüş ve düşünce doğru bir yaklaşım olmazsa gerek. Çünkü her zaman her olgu ve durumda, istisnalar vardır denilebilir. Ama istisna kaideyi bozmaz dediğinizi sanki duyar gibiyim, doğrudur. Ama sonuçta değerli arkadaşlar, yararlı bir eğitimi yok saymak mümkün değil. Eğitim insanlar arasında, genç olsun yaşlı olsun biri birini anlamalarında aralarında diyalog kurmalarına neden olan en önemli bir araçtır. Çünkü gerekli bir eğitim alan, hadi buna demokratik bir eğitim diyelim, alan bir birey, empati yapmasını bilir. Kendisini bildiği gibi karşısındaki ve diğer insanları da tanır bilir. dolaysıyla gereksiz çelişkiler ve çatışmalar önem kazanmaz. Ama her şeye rağmen insan doğası diye bir olgu ve gerçek olduğu için insanlar, gençler ve yaşlılar arasında tam bir uyum olmaz. Önemli olan toplumsal normlarda uzlaşmak. Bu nedenle bazı ayrıntılar ve farklılık olmasını doğal karşılamak gerek. Hoşgörü ve ahlak sahibi olmak önem teşkil ediyor. Ama bazı küçük ayrıntıları görmek tespit etmek, önerilerde bulunmak gerekebilir. Ülkemiz de kuşaklar arası düşünce ve davranış farkının en fazla belirgin olduğu dönem Cumhuriyetin kuruluşu olan 1923 ve demokrasiye geçiş tarihi olan 1950 arası, ve sonrasını kapsayan günümüze kadar devam eden süreci kapsar desek doğrudur. Çünkü bu iki tarih arasında sosyal, ekonomik, kültürel olarak çok bariz farklar vardır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının elbette bu ülke ve insanlarına yararları olmuştur. Ülkemizi düşman işgalinden kurtulmasını sağlamak ne demek, akıllı, vicdanlı her insanın buna saygı duyması minnet duyması gerekir. Elbette her fani insan ve lider gibi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bazı hataları olmuştur. Sonuçta bu tarihçilerin ve sosyal araştırmacıların görevidir. Ama bu durum Kurtuluş gibi hayati bir konu dışında Cumhuriyetin kazanımlarını da yok saymamızı gerektirir. Aydınlanma, okuma yazma seferberliği, dinimizin de yasakladığı çıkarcı, aldatıcı şeyh ve tarikatların peşinde gitmeyi yasaklaması doğru kararlardır. Ülkemiz insanlarının özelikle gençlerin zihniyet dünyasını 1980 cuntası dönem öncesi ve yaşadığımız 2019 yılları arasında sınıflandırıp tasnif edecek olursak kuşaklar arasında genel olarak düşünce, davranış olarak farklar bulunur. 80 öncesi gençlik ülke ve insan sorunlarına daha duyarlı olurlardı. Felsefe ideoloji daha çok okurlardı. Deniz gezmiş ve arkadaşları emperyalizme özelikle Amerikan emperyalizmine karşı duruşları, eylemleri olmuştu. Şimdiki gençliğin çoğunluğu gibi hayalci polyanacı düşünceye sahip değillerdi. Her şeyi toz pembe görmüyorlardı. Hayatın, yaşamın zorluklarını biliyor karşı bir duruş gösteriyorlardı. İnsanın sorunsuz, sorumsuz olmayacaklarını biliyor, bunun gereklerini, önlemlerini almaya gayret ediyorlardı. Bu nedenle o dönemin gençlerinin sloganı veya ünlü sözü sorundu. Sorun var veya yoktu. Şimdiki gençlere baktığımız zaman bir önceki kuşağın kötü bir kopyası veya uygulaması diyelim, sıkıntı yok sözcüğünü yoğun olarak kullanarak, neredeyse bir yaşam tarzı modası haline getirmişler. Oysa bu düşünce, algılayış tarzı yaşamın gerçeklerine aykırıdır. Dünya ve toplum sorunsuz ve sıkıntısız olmaz. Kısaca toz pembe olamaz. Bence gençlerde bu önemsiz görünen sözcük ve ayrıntı üzerinde sosyologların üzerinde önemle durması gereken bir konudur. Bu zihniyetin oluşmasında, sanırım popüler kültürün kültür emperyalizmin etkisi olsa gerek. Bu nedenle Milli eğitimin gençlere ve halka yönelik gerçekçi çağa uygun milli demokratik bir eğitimin verme ihtiyaç vardır.
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2019 - Perşembe

SORUN YOK SIKINTI YOK SÖYLEMİ

Kuşaklar arası düşünce ve kültür farkı bilinen bir gerçek. Bunu bir tek kültür farkına bağlamak doğru değil. Çeşitli nedenleri olan bir olgudur kuşaklar arası çelişki. Hangisini söyleyelim… Yaş farkından gelen dinamizm, bunun doğal sonucu farkındalık, Yaşlı insanların belleğinde biraz zayıflama, gençlerde güçlü bir bellek, eski deyimle hafıza, çok daha güçlüdür. Ayrıca biyolojik olarak hareket ve coşku, gençler için genellikle kabına kalıbına sığmaz bir özelliktir. Bu ve başka birçok nedenlerden dolayı yaşlı ve gençler arasında doğal olarak bazı farklar bulunmaktadır. Tabi her şeyde olduğu gibi bu konuda da genelleme yapmak, toptancı görüş ve düşünce doğru bir yaklaşım olmazsa gerek. Çünkü her zaman her olgu ve durumda, istisnalar vardır denilebilir. Ama istisna kaideyi bozmaz dediğinizi sanki duyar gibiyim, doğrudur. Ama sonuçta değerli arkadaşlar, yararlı bir eğitimi yok saymak mümkün değil. Eğitim insanlar arasında, genç olsun yaşlı olsun biri birini anlamalarında aralarında diyalog kurmalarına neden olan en önemli bir araçtır. Çünkü gerekli bir eğitim alan, hadi buna demokratik bir eğitim diyelim, alan bir birey, empati yapmasını bilir. Kendisini bildiği gibi karşısındaki ve diğer insanları da tanır bilir. dolaysıyla gereksiz çelişkiler ve çatışmalar önem kazanmaz. Ama her şeye rağmen insan doğası diye bir olgu ve gerçek olduğu için insanlar, gençler ve yaşlılar arasında tam bir uyum olmaz. Önemli olan toplumsal normlarda uzlaşmak. Bu nedenle bazı ayrıntılar ve farklılık olmasını doğal karşılamak gerek. Hoşgörü ve ahlak sahibi olmak önem teşkil ediyor. Ama bazı küçük ayrıntıları görmek tespit etmek, önerilerde bulunmak gerekebilir. Ülkemiz de kuşaklar arası düşünce ve davranış farkının en fazla belirgin olduğu dönem Cumhuriyetin kuruluşu olan 1923 ve demokrasiye geçiş tarihi olan 1950 arası, ve sonrasını kapsayan günümüze kadar devam eden süreci kapsar desek doğrudur. Çünkü bu iki tarih arasında sosyal, ekonomik, kültürel olarak çok bariz farklar vardır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının elbette bu ülke ve insanlarına yararları olmuştur. Ülkemizi düşman işgalinden kurtulmasını sağlamak ne demek, akıllı, vicdanlı her insanın buna saygı duyması minnet duyması gerekir. Elbette her fani insan ve lider gibi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bazı hataları olmuştur. Sonuçta bu tarihçilerin ve sosyal araştırmacıların görevidir. Ama bu durum Kurtuluş gibi hayati bir konu dışında Cumhuriyetin kazanımlarını da yok saymamızı gerektirir. Aydınlanma, okuma yazma seferberliği, dinimizin de yasakladığı çıkarcı, aldatıcı şeyh ve tarikatların peşinde gitmeyi yasaklaması doğru kararlardır. Ülkemiz insanlarının özelikle gençlerin zihniyet dünyasını 1980 cuntası dönem öncesi ve yaşadığımız 2019 yılları arasında sınıflandırıp tasnif edecek olursak kuşaklar arasında genel olarak düşünce, davranış olarak farklar bulunur. 80 öncesi gençlik ülke ve insan sorunlarına daha duyarlı olurlardı. Felsefe ideoloji daha çok okurlardı. Deniz gezmiş ve arkadaşları emperyalizme özelikle Amerikan emperyalizmine karşı duruşları, eylemleri olmuştu. Şimdiki gençliğin çoğunluğu gibi hayalci polyanacı düşünceye sahip değillerdi. Her şeyi toz pembe görmüyorlardı. Hayatın, yaşamın zorluklarını biliyor karşı bir duruş gösteriyorlardı. İnsanın sorunsuz, sorumsuz olmayacaklarını biliyor, bunun gereklerini, önlemlerini almaya gayret ediyorlardı. Bu nedenle o dönemin gençlerinin sloganı veya ünlü sözü sorundu. Sorun var veya yoktu. Şimdiki gençlere baktığımız zaman bir önceki kuşağın kötü bir kopyası veya uygulaması diyelim, sıkıntı yok sözcüğünü yoğun olarak kullanarak, neredeyse bir yaşam tarzı modası haline getirmişler. Oysa bu düşünce, algılayış tarzı yaşamın gerçeklerine aykırıdır. Dünya ve toplum sorunsuz ve sıkıntısız olmaz. Kısaca toz pembe olamaz. Bence gençlerde bu önemsiz görünen sözcük ve ayrıntı üzerinde sosyologların üzerinde önemle durması gereken bir konudur. Bu zihniyetin oluşmasında, sanırım popüler kültürün kültür emperyalizmin etkisi olsa gerek. Bu nedenle Milli eğitimin gençlere ve halka yönelik gerçekçi çağa uygun milli demokratik bir eğitimin verme ihtiyaç vardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.