Felsefenin sefaleti bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks'ın önemli eserlerinden biridir. Bilindiği gibi Marks, yeni bir dünya düzeni diyebileceğimiz kapitalizmi, ezen ve ezilen sınıfları, yazdığı üç ciltlik kapital kitabında ayrıntılı olarak, bilimsel bir şekilde incelemiştir. Kapitalist emek sömürüsünü sermaye sahiplerine yarayan Artı değer yasasıyla kanıtlamıştır. Marks ezilenlerin sömürüden kurtulmalarına dair çözüm önerilerini yazdığı diğer kitaplarında belirtmiştir. Felsefenin sefaleti eserinde Marks, özetle, Fransız sosyalist Prpudhon'nun yazdığı somut gerçeklerden uzak, sınıf mücadelesini çarpıtan sefaletin felsefesine yönelik eleştirileri içerir. Türkiye 2023 cumhurbaşkanlığı ile milletvekilli seçimlerine giderken Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir iftar programında yanlışlıkla br seccadeye basması, cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir malzeme oldu. Bunu bilinçli bir şekilde istismar ettiği anlaşılıyor Erdoğan seccadeye basılması olayının bilerek yapıldığını iddia ederek meydanlarda TV programlarında sürekli bir şekilde Kılıçdaroğlunu hedef alarak bir anlamda dinsizlikle, İslam dinine saygısızlıkla suçlayarak oy devşirme hesabı yaptığı seziliyor İşte bu olay bana toplum bilimci filozof Marks'ın 180 yıl evvel yazdığı felsefenin sefaleti adlı eserinin adını hatırlattı. Ülkemizde siyasetin çapsızlığı bir bakıma benim bunu siyasetin sefaleti olarak düşünmeme yol açtı. Olacak bir durum değil! Karala çamur at izi kalsın, kutuplaştırma siyaseti, benim gibi düşünmüyorsan, benim rakibimsin, hatta ihanet içerisindesin, yaklaşımı bu ülkeye bu halka zarar veriyor. İnsan biraz sağlıklı bir biçimde düşünse, Kılıçdaroğlu, farz edelim dine karşı bir insan olsa bile seccadeye bilerek basması akla mantığa aykırıdır. Çünkü bunu nasıl bilmesin böyle bir hareketin deyim yerindeyse bindiği dalı kesmesi, kendi zararına olacağını bilir, böyle bir davranışı asla yapmaz. Bunun mantıken böyle olduğu bilindiği halde dini aleni bir şekilde açıkça siyasete, ticarete alet etmek siyasetin sefaletidir. Bunu kim yaparse yapsın aynıdır, ayıptır, günahtır. Böylesi yanlış düşüncelerden dolayı olsa gerek, büyük İslam alimi Said Nursi "Siyasetten Allah'a sığınırım" demiştir. Bu arada din ve siyaset konusu açılmışken, çağımızda din ve müslümanlık konusunu bence en iyi doğru bir şekilde inceleyen ve doğru bir çözüm getirenin Said Nursi olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Ustad yüce İslam dinin siyasete maizeme edilmesine kesinlikle karşı çıkmıştır. Bu çağda dini kuralların, farzların kişisel anlamda yaşanması gerektiğini, böylece imanın kurtulacağını ısrarla belirtmiştir. Böylece bir anlamda demokratik bir laikliği savunmuştur. Bu büyük İslam alimi "Asyanın bahtının miftahı meşveret ve şuradır" diyerek demokrasinin öneminden söz etmiştir. İslam dinin gelişmesi, ilerlemesi isteniyorsa bunun yolu dürüst bir politika, açıklık ve şefaflık olan demokratik sistemden geçiyor.