NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ŞANLIURFA BELEDİYE BAŞKANLARINA HALK ULAŞAMIYOR

Yaklaşık 20 aydır görevde olan Şanlıurfa büyükşehir ve merkez ilçe belediye başkanları hakkında bir basın mensubu olarak, şimdiye kadar olumlu olumsuz bir eleştiri yazmadım. Sayı olarak anımsamıyorum, tahminim üç beş köşe yazısıyla sadece teknik konularda bazı önerilerde bulundum. Urfa merkez belediyelerinin lehinde aleyhinde bir şeyler yazmak için ilkem gereği bazı somut verilerin olması, benim somut bir araştırma ve çalışma yapmam gerekirdi. Şahsım prensip olarak araştırma ve çalışma yapmadan, belgeli kanıtlar olmadan özel ve tüzel kişileri suçlama, deyim yerindeyse çamur atma gibi bir huyum şükür yoktur. Yaşamım boyunca kişi haklı olduğunda güçlü olur ilkesine inandım. Bu da her birey için etik ve ahlaki bir değerdir. Bu mecrada konumuza gelirsek, belirttiğim gibi bu yazı Şanlıurfa belediyelerinin verimli çalışıp çalışmaması ile ilgili değildir. Konumuz, daha doğrusu serzenişimiz Şanlıurfa merkez belediye başkanlarının halktan uzak kalmasıdır. Halkla yeterli ve gerektirdiği ölçülerde görüşme ve diyalog yapmamasıdır. Bu duruma kanıt kendimi söyleyebilirim. Açık söylemek gerekirse kibirli bir vaziyette halkla bire bir görüşmeden kaçınmalarıdır. Oysa halk bu başkanları bu ulvi makamlara getirdilerse hizmet yapmaları kendileriyle bazen görüşme ve önerilerini almaları için bu makamlara getirdiler. İstisnalar hariç başkanların halkın görüşme taleplerinin yerine getirmemelerinin yanıt vermemelerinin en somut örneğini kendi adıma verebilirim dedim. Şahsım bir basın mensubu bir köşe yazarı en önemlisi bir vatandaş olmama rağmen Şanlıurfa büyükşehir belediye başkanı ile görüşme talebim yaklaşık iki üç haftadır olmasına rağmen görüşme yapamadığım gibi görüşme konusuyla ilgili özel kalem müdürlüğü ve sekreterliğine verdiğim görüşme talebime bir yanıt dahi alamadım. Bir gazeteci ve yazarla görüşmeyi umursamayan başkanlar doğaldır halkla da görüşmeleri sınırlı ve kısıtlıdır. Bu önemli konuyla ilgili küçük bir araştırma yaptığımda hislerimin sezgilerimin bana doğru söylediği kanaatine vardım. Meğerse başkanlar halkın çoğunun görüşme istişare taleplerine cevap bile vermiyorlar. Bir vatandaş bir gazeteci olarak ulaşılmayan belediye başkanları, beni ve benim gibi düşünen insanların onurunu incitiyor. Kutlu davadan söz edip, kibirli bir vaziyette olup halkla kısıtlı görüşen, siyah camlı, milyon lira araba ile gezenler inandırıcı olmuyor. Elbette bu tutum ve davranış şahsa olduğu kadar o hizmet makamına hiç yakışmaz. Hele davadan söz eden, dini inançlarının duyarlı ve kuvvetli olduğunu söyleyen, anlatan bu şahısların söyledikleri ve yaptıkları arasında büyük bir çelişki büyük bir tezat bulunuyor. Araştırdığımda büyükşehir belediye başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, zamanın çoğunu Sakıp’ın köşkünde geçiriyor. Burada olduğu anlaşılınca bu defa aldığım bilgilere göre kendine fuar alanında bir ofis tahsis etmiştir. Zamanın bir bölümü orada geçiyor. Doğruyu demek gerekirse aynı inanç ve düşünce yapısından gelen bundan önceki belediye başkanları İbrahim Halil Çelik, ve Ahmet Bahçıvan milletle çok rahat görüşürler, bu başkanlar kadar kibirli de olmadılar. Oysa dava dedikleri, kutsal yol dedikleri, bireycilik veya Türkçülük değilse, İslam dini inancı ise, Hazreti Muhammed’in Hazreti Ömer’in yaptıklarına bakmaları ve uymaları gerekir. Bu kısa köşe yazısında peygamberimiz ve dört halifenin yaptıkları ahlaki uygulamaların ayrıntısına girme olanağı yoktur. Ancak verilen mesajı bilenler anlar. Ancak bu konuyla ilgili peygamberimizin liderlere yönelik çok önemli tarihsel bir meselini vermek yerinde olur. Hazreti Muhammed (a.s.m) ününü Bizans imparatoru duyar. İslam dinin neden böyle kısa bir dönemde büyüdüğünü öğrenmek için bir elçisini Medine’ye gönderir. Elçi Medine’de rast gele bir kişiden yani bir sahabeden sizin peygamberiniz emiriniz nerededir onu görmek istiyorum diye sorar. Sahabe Bizans elçisine peygamberimizin genel olarak yaşamı üç hal üzere geçer der. Ya bir yoksulun yardımına gitmiştir, ya bir yetimin yanındadır, veya camide vaaz ve nasihatta bulunmaktadır cevabını verir. Bizans elçisinin yolu üzerinde mescidi nebevi vardır. Elçi kendi içinde önce mescide uğrayım, yoksa başka yerlere giderim der. peygamberimiz o sıralarda mescidi nebevi de sahabelerle sohbet etmektedir. Sohbet sırasında iki gözden ama kör olan bir kişi su ister herkesten önce peygamberimiz o sahabeye bir bardak su verir. İkram olarak diğer sahabelere su verirken, elçi mescide girer, Bakar orada olanlar yoksul kimselerdir. İçlerinde bir Emire benzeyen kimse yoktur. Yine merakını gidermek için sorar, içinizde sizin emiriniz, peygamberiniz varmı diye sorduğunda, herkesten önce yüce peygamber herkese ders olması gereken tarihi bir cevap verir. Bir millete hizmet eden oranın efendisidir. Böylece hem kendisini tanıtmış olur. Hem de ben başkanım ben liderim diyen kişilere tarihi bir mesaj vermiş olur. Mahkeme kadıya mülk olmaz. Önemli olan bir şairin dediği gibi, baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakmak.  
Ekleme Tarihi: 07 Ekim 2020 - Çarşamba

ŞANLIURFA BELEDİYE BAŞKANLARINA HALK ULAŞAMIYOR

Yaklaşık 20 aydır görevde olan Şanlıurfa büyükşehir ve merkez ilçe belediye başkanları hakkında bir basın mensubu olarak, şimdiye kadar olumlu olumsuz bir eleştiri yazmadım. Sayı olarak anımsamıyorum, tahminim üç beş köşe yazısıyla sadece teknik konularda bazı önerilerde bulundum. Urfa merkez belediyelerinin lehinde aleyhinde bir şeyler yazmak için ilkem gereği bazı somut verilerin olması, benim somut bir araştırma ve çalışma yapmam gerekirdi. Şahsım prensip olarak araştırma ve çalışma yapmadan, belgeli kanıtlar olmadan özel ve tüzel kişileri suçlama, deyim yerindeyse çamur atma gibi bir huyum şükür yoktur. Yaşamım boyunca kişi haklı olduğunda güçlü olur ilkesine inandım. Bu da her birey için etik ve ahlaki bir değerdir. Bu mecrada konumuza gelirsek, belirttiğim gibi bu yazı Şanlıurfa belediyelerinin verimli çalışıp çalışmaması ile ilgili değildir. Konumuz, daha doğrusu serzenişimiz Şanlıurfa merkez belediye başkanlarının halktan uzak kalmasıdır. Halkla yeterli ve gerektirdiği ölçülerde görüşme ve diyalog yapmamasıdır. Bu duruma kanıt kendimi söyleyebilirim. Açık söylemek gerekirse kibirli bir vaziyette halkla bire bir görüşmeden kaçınmalarıdır. Oysa halk bu başkanları bu ulvi makamlara getirdilerse hizmet yapmaları kendileriyle bazen görüşme ve önerilerini almaları için bu makamlara getirdiler. İstisnalar hariç başkanların halkın görüşme taleplerinin yerine getirmemelerinin yanıt vermemelerinin en somut örneğini kendi adıma verebilirim dedim. Şahsım bir basın mensubu bir köşe yazarı en önemlisi bir vatandaş olmama rağmen Şanlıurfa büyükşehir belediye başkanı ile görüşme talebim yaklaşık iki üç haftadır olmasına rağmen görüşme yapamadığım gibi görüşme konusuyla ilgili özel kalem müdürlüğü ve sekreterliğine verdiğim görüşme talebime bir yanıt dahi alamadım. Bir gazeteci ve yazarla görüşmeyi umursamayan başkanlar doğaldır halkla da görüşmeleri sınırlı ve kısıtlıdır. Bu önemli konuyla ilgili küçük bir araştırma yaptığımda hislerimin sezgilerimin bana doğru söylediği kanaatine vardım. Meğerse başkanlar halkın çoğunun görüşme istişare taleplerine cevap bile vermiyorlar. Bir vatandaş bir gazeteci olarak ulaşılmayan belediye başkanları, beni ve benim gibi düşünen insanların onurunu incitiyor. Kutlu davadan söz edip, kibirli bir vaziyette olup halkla kısıtlı görüşen, siyah camlı, milyon lira araba ile gezenler inandırıcı olmuyor. Elbette bu tutum ve davranış şahsa olduğu kadar o hizmet makamına hiç yakışmaz. Hele davadan söz eden, dini inançlarının duyarlı ve kuvvetli olduğunu söyleyen, anlatan bu şahısların söyledikleri ve yaptıkları arasında büyük bir çelişki büyük bir tezat bulunuyor. Araştırdığımda büyükşehir belediye başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, zamanın çoğunu Sakıp’ın köşkünde geçiriyor. Burada olduğu anlaşılınca bu defa aldığım bilgilere göre kendine fuar alanında bir ofis tahsis etmiştir. Zamanın bir bölümü orada geçiyor. Doğruyu demek gerekirse aynı inanç ve düşünce yapısından gelen bundan önceki belediye başkanları İbrahim Halil Çelik, ve Ahmet Bahçıvan milletle çok rahat görüşürler, bu başkanlar kadar kibirli de olmadılar. Oysa dava dedikleri, kutsal yol dedikleri, bireycilik veya Türkçülük değilse, İslam dini inancı ise, Hazreti Muhammed’in Hazreti Ömer’in yaptıklarına bakmaları ve uymaları gerekir. Bu kısa köşe yazısında peygamberimiz ve dört halifenin yaptıkları ahlaki uygulamaların ayrıntısına girme olanağı yoktur. Ancak verilen mesajı bilenler anlar. Ancak bu konuyla ilgili peygamberimizin liderlere yönelik çok önemli tarihsel bir meselini vermek yerinde olur. Hazreti Muhammed (a.s.m) ününü Bizans imparatoru duyar. İslam dinin neden böyle kısa bir dönemde büyüdüğünü öğrenmek için bir elçisini Medine’ye gönderir. Elçi Medine’de rast gele bir kişiden yani bir sahabeden sizin peygamberiniz emiriniz nerededir onu görmek istiyorum diye sorar. Sahabe Bizans elçisine peygamberimizin genel olarak yaşamı üç hal üzere geçer der. Ya bir yoksulun yardımına gitmiştir, ya bir yetimin yanındadır, veya camide vaaz ve nasihatta bulunmaktadır cevabını verir. Bizans elçisinin yolu üzerinde mescidi nebevi vardır. Elçi kendi içinde önce mescide uğrayım, yoksa başka yerlere giderim der. peygamberimiz o sıralarda mescidi nebevi de sahabelerle sohbet etmektedir. Sohbet sırasında iki gözden ama kör olan bir kişi su ister herkesten önce peygamberimiz o sahabeye bir bardak su verir. İkram olarak diğer sahabelere su verirken, elçi mescide girer, Bakar orada olanlar yoksul kimselerdir. İçlerinde bir Emire benzeyen kimse yoktur. Yine merakını gidermek için sorar, içinizde sizin emiriniz, peygamberiniz varmı diye sorduğunda, herkesten önce yüce peygamber herkese ders olması gereken tarihi bir cevap verir. Bir millete hizmet eden oranın efendisidir. Böylece hem kendisini tanıtmış olur. Hem de ben başkanım ben liderim diyen kişilere tarihi bir mesaj vermiş olur. Mahkeme kadıya mülk olmaz. Önemli olan bir şairin dediği gibi, baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakmak.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.