NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

MEZARLIKLAR TİNERCİ MEKANI OLDU

Dünyayı terk emiş toprak altına konulmuş, bedenleri çürümüş insanların yurdu Urfa mezarlıkları adeta sahipsiz hale gelmiş. Son durak kara toprak dediğimiz mezarlıklar, Tinerci mekanı olmuş. Acı olan dramatik ve trajedi olan genç insanlar adeta ölüme yatar gibi tiner çekerek buraları mesken tutmuş. Dinimizde kutsal kitabımız kuranda “her nefis ölümü tadacaktır” denilir Ama dünyaya gönül veren yöneticiler ve insanların herhalde ölüm hatırlarına fazla gelmiyor gibi… Zevke sefaya dalmışlar. Anlaşılan mezarlıkları yakınlarının mezarlarını bile ziyaret etmiyorlar. Etseler buraları görürler ders alırlar. Oysa eski temiz Müslümanlar, babalarımız, analarımız, amcalarımız, dayılarımız, teyzelerimiz, halalarımız, dede ve ninelerimiz, en azından haftada bir gün, hele Cuma geceleri dediğimiz Perşembe günü ikindi namazından sonra bazı insanlar mutlaka mezarlığa gider dua eder, kuran okur veya okuturdu. Biz çocuklar büyüklerimizin mezarlık denilince ölüm gibi bir yok oluş korkusunun anlar, dünya ve ahreti adeta birlikte ders alarak yaşardı. Buna huzur içinde yaşardık desem doğrudur. Şimdi maalesef bizler çocuklarımıza böylesi erdemli kültürü veremiyor. Erdemli davranış ve ruhu yaşatamıyoruz. Laf açılınca sözde biz Müslüman deriz. Ama İslam dini nedir sorusunun cevabını çoğu kimse bilmez. Hele geçelim bunu İslam dinin şartları nedir diye sorsak zannedersem çoğu kimse bu önemli asgari bir şartı dahi bilmez. Birde İslami yaşayıştan ve ilkellerinden yoksun insanların çoğu beş vakit farz namazı kılmaz. Cuma namazı oldu mu sosyolog Şerif Mardin’in dediği gibi mahalle baskısı modası olsa gerek, camilerin içerisi dışı hatta yollara kirli demeden seccadelerini serip namaz kılarlar. Beyler, efendiler İslam dini şartları yalnız namaz kılmak değildir. Bu anlamda yalnız Cuma namazı kılmak değildir. Bilgidir, ferasettir, yardımdır, paylaşmadır bunu böyle bilmek lazım. İnsanlarımızın çoğu okumuyor. Keşke biraz okuyabilseler doğruyu yanlışı ayırt etseler belki gam yemeyiz. Büyüklerimiz bizlere sürekli aman ha aman kimseye kötülük yapmayın, iyi olun iyilik yapın diye öğütte bulunurdular. Sonumuz ölüm derlerdi. Ya şimdi değerli okurlar! Mezarlıkları ziyaret edip bir gün bizde öleceğiz diye ders almıyoruz. Varsa yoksa dünya tamahı para ha para… Oysa bir bilsek bir anlamda uyansak bu narkozdan kurtulsak, her şeyin para olmadığını anlayacağız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Eskilerin deyimiyle badel harabel Basra, yani Basra yıkıldıktan sonra son pişmanlık fayda vermez. Acı ama gerçek şimdi mezarlıklara az sayıda olsa da yakınlarını akrabalarının mezarlarını ziyaret etmek isteyenler, parasız, pulsuz, işsiz tinerciler yüzünden mezarlık ziyaretine bunların korkusundan gidemiyorlar. Bazen oralarda insanlara saldırıyorlar. Halbuki insanlar eski Müslümanlar gibi mezarlık ziyaretlerine gitseler bir varmış bir yokmuş bu alemin, iki yönünü biraz görseler ders alırlar. Zira mezar taşlarına yazılan yazılar ibret vericidir. Bunlardan bazıları unutma ölüm var. Bu gün bana yarın sanadır. Nasihat istersen ölüm yeter. Dünyaya bel bağlama. Dünya gelip geçidir. Burada tinerciler neden mezarlıklara dolmuşlar sorusu aslında insanların çoğunun Dünyaya taptığının cevabıdır. Zira insanlar ölmeyecek gibi dünyaya sarılmasalar, her şey para menfaat denilmese, bu gençlere yardım yapılsa, iş alanları açılsa, bu gençler böyle perişan, zavalı, yaşayan ölüler haline gelmez. Değerli okurlar bu önemli ders verici konuyu, sosyal hayatın, siyasetin dolaysıyla dünyanın hayı huyu içerisinde yazmayı düşünemedim. İtiraf edeyim düşünmem gerekirdi. Çünkü gerçek basının görevi sosyal sorunları yazmak, halkı bilgilendirmektir. Ancak böylesi önemli konuyu bir belediye otobüsünde benim yaşlarımda genç yaşta ölen oğlu dolaysıyla ölümle yüzleşen emekli bir beyefendi ile bitişik koltukta otururken, kısa bir sohbetim esnasında yazmayı düşündüm. Adam ne iş yaptığımı sorunca gazeteci olduğumu söyledim. Adam bana mezarlıkların harap halle geldiğini bakımsız olduğunu, bunları niye yazmıyorsunuz dedi. Düşündüm doğru bir öneri… Zaten gerçek gazeteler ve gazeteciler şimdiki iktidar yanlısı yağcı besleme gazeteler gibi olamaz. Benim çocukluğumdan belli öğrendiğim basın gazete dördüncü kuvvettir. Yani yasama, yürütme, yargıdan sonra gelen bir güçtür. Böyle olursa gazeteciler halkın sorunlarını dile getirir yazar çözüm üretmeye vesile olur. Bunu çok iyi bilelim. Özgür bir basının olmadığı bir yerde demokrasi yoktur. Adam 16 yıldır genç yaşta ölen oğlunun mezarını ziyaret etmek için mezarlığa sürekli düzenli gittiğini anlattı. Urfa mezarlıkları tinercilere terk edilmiş bir durumda, dedikten sonra evladının bitmeyen sevgi ve hasreti ile, ayrıca insanın yerinin sonunda bura olacağını hatırlayarak, dua etmek amacıyla mezarlığa düzenli gittiğini söyledi. Bunu anlatan vatandaş bir dönem Urfa’da önemli görevlerde bulunmuş bir kişidir. İnanın bu yazıyı üzüntüyle yazıyorum. Ama elden bir şey gelmiyor. Allah kimseye genç yaşta ölüm, evlat, kardeş acısı vermesin. Verene de takdiri ilahi deyıp Mevla sabır ve metanet versin. Bunu tüm içtenliğimle söylüyor ve dua ediyorum. Sorumlu mevkilerde olan beyler, lütfen böylesi sorunlara çözüm arayın. Çözüm bulun. Böyle yapılırsa yaparsanız bu üç günlük dünya hayatında ileride hayırla anılırsınız.
Ekleme Tarihi: 02 Haziran 2021 - Çarşamba

MEZARLIKLAR TİNERCİ MEKANI OLDU

Dünyayı terk emiş toprak altına konulmuş, bedenleri çürümüş insanların yurdu Urfa mezarlıkları adeta sahipsiz hale gelmiş. Son durak kara toprak dediğimiz mezarlıklar, Tinerci mekanı olmuş. Acı olan dramatik ve trajedi olan genç insanlar adeta ölüme yatar gibi tiner çekerek buraları mesken tutmuş. Dinimizde kutsal kitabımız kuranda “her nefis ölümü tadacaktır” denilir Ama dünyaya gönül veren yöneticiler ve insanların herhalde ölüm hatırlarına fazla gelmiyor gibi… Zevke sefaya dalmışlar. Anlaşılan mezarlıkları yakınlarının mezarlarını bile ziyaret etmiyorlar. Etseler buraları görürler ders alırlar. Oysa eski temiz Müslümanlar, babalarımız, analarımız, amcalarımız, dayılarımız, teyzelerimiz, halalarımız, dede ve ninelerimiz, en azından haftada bir gün, hele Cuma geceleri dediğimiz Perşembe günü ikindi namazından sonra bazı insanlar mutlaka mezarlığa gider dua eder, kuran okur veya okuturdu. Biz çocuklar büyüklerimizin mezarlık denilince ölüm gibi bir yok oluş korkusunun anlar, dünya ve ahreti adeta birlikte ders alarak yaşardı. Buna huzur içinde yaşardık desem doğrudur. Şimdi maalesef bizler çocuklarımıza böylesi erdemli kültürü veremiyor. Erdemli davranış ve ruhu yaşatamıyoruz. Laf açılınca sözde biz Müslüman deriz. Ama İslam dini nedir sorusunun cevabını çoğu kimse bilmez. Hele geçelim bunu İslam dinin şartları nedir diye sorsak zannedersem çoğu kimse bu önemli asgari bir şartı dahi bilmez. Birde İslami yaşayıştan ve ilkellerinden yoksun insanların çoğu beş vakit farz namazı kılmaz. Cuma namazı oldu mu sosyolog Şerif Mardin’in dediği gibi mahalle baskısı modası olsa gerek, camilerin içerisi dışı hatta yollara kirli demeden seccadelerini serip namaz kılarlar. Beyler, efendiler İslam dini şartları yalnız namaz kılmak değildir. Bu anlamda yalnız Cuma namazı kılmak değildir. Bilgidir, ferasettir, yardımdır, paylaşmadır bunu böyle bilmek lazım. İnsanlarımızın çoğu okumuyor. Keşke biraz okuyabilseler doğruyu yanlışı ayırt etseler belki gam yemeyiz. Büyüklerimiz bizlere sürekli aman ha aman kimseye kötülük yapmayın, iyi olun iyilik yapın diye öğütte bulunurdular. Sonumuz ölüm derlerdi. Ya şimdi değerli okurlar! Mezarlıkları ziyaret edip bir gün bizde öleceğiz diye ders almıyoruz. Varsa yoksa dünya tamahı para ha para… Oysa bir bilsek bir anlamda uyansak bu narkozdan kurtulsak, her şeyin para olmadığını anlayacağız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Eskilerin deyimiyle badel harabel Basra, yani Basra yıkıldıktan sonra son pişmanlık fayda vermez. Acı ama gerçek şimdi mezarlıklara az sayıda olsa da yakınlarını akrabalarının mezarlarını ziyaret etmek isteyenler, parasız, pulsuz, işsiz tinerciler yüzünden mezarlık ziyaretine bunların korkusundan gidemiyorlar. Bazen oralarda insanlara saldırıyorlar. Halbuki insanlar eski Müslümanlar gibi mezarlık ziyaretlerine gitseler bir varmış bir yokmuş bu alemin, iki yönünü biraz görseler ders alırlar. Zira mezar taşlarına yazılan yazılar ibret vericidir. Bunlardan bazıları unutma ölüm var. Bu gün bana yarın sanadır. Nasihat istersen ölüm yeter. Dünyaya bel bağlama. Dünya gelip geçidir. Burada tinerciler neden mezarlıklara dolmuşlar sorusu aslında insanların çoğunun Dünyaya taptığının cevabıdır. Zira insanlar ölmeyecek gibi dünyaya sarılmasalar, her şey para menfaat denilmese, bu gençlere yardım yapılsa, iş alanları açılsa, bu gençler böyle perişan, zavalı, yaşayan ölüler haline gelmez. Değerli okurlar bu önemli ders verici konuyu, sosyal hayatın, siyasetin dolaysıyla dünyanın hayı huyu içerisinde yazmayı düşünemedim. İtiraf edeyim düşünmem gerekirdi. Çünkü gerçek basının görevi sosyal sorunları yazmak, halkı bilgilendirmektir. Ancak böylesi önemli konuyu bir belediye otobüsünde benim yaşlarımda genç yaşta ölen oğlu dolaysıyla ölümle yüzleşen emekli bir beyefendi ile bitişik koltukta otururken, kısa bir sohbetim esnasında yazmayı düşündüm. Adam ne iş yaptığımı sorunca gazeteci olduğumu söyledim. Adam bana mezarlıkların harap halle geldiğini bakımsız olduğunu, bunları niye yazmıyorsunuz dedi. Düşündüm doğru bir öneri… Zaten gerçek gazeteler ve gazeteciler şimdiki iktidar yanlısı yağcı besleme gazeteler gibi olamaz. Benim çocukluğumdan belli öğrendiğim basın gazete dördüncü kuvvettir. Yani yasama, yürütme, yargıdan sonra gelen bir güçtür. Böyle olursa gazeteciler halkın sorunlarını dile getirir yazar çözüm üretmeye vesile olur. Bunu çok iyi bilelim. Özgür bir basının olmadığı bir yerde demokrasi yoktur. Adam 16 yıldır genç yaşta ölen oğlunun mezarını ziyaret etmek için mezarlığa sürekli düzenli gittiğini anlattı. Urfa mezarlıkları tinercilere terk edilmiş bir durumda, dedikten sonra evladının bitmeyen sevgi ve hasreti ile, ayrıca insanın yerinin sonunda bura olacağını hatırlayarak, dua etmek amacıyla mezarlığa düzenli gittiğini söyledi. Bunu anlatan vatandaş bir dönem Urfa’da önemli görevlerde bulunmuş bir kişidir. İnanın bu yazıyı üzüntüyle yazıyorum. Ama elden bir şey gelmiyor. Allah kimseye genç yaşta ölüm, evlat, kardeş acısı vermesin. Verene de takdiri ilahi deyıp Mevla sabır ve metanet versin. Bunu tüm içtenliğimle söylüyor ve dua ediyorum. Sorumlu mevkilerde olan beyler, lütfen böylesi sorunlara çözüm arayın. Çözüm bulun. Böyle yapılırsa yaparsanız bu üç günlük dünya hayatında ileride hayırla anılırsınız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.