Duvar yazıları, araçlara yazılan kısa özlü sözler, derin anlamlı bir düşüncedir.  Ve bazıları sonuçta felsefi bir görüştür ve değerlidir. Bu tür yazılar öteden beri dikkatimi ve ilgimi çeker.  Bu yazılardan biri, bir  kamyonun ön tarafına yazılmış "Mevzu (Konu) derin usta" yazısıdır. Bunun meslekle kamyon şöförlüğünün zorluğu üzerine yazılmış bir yazı olmadığı belli oluyor. Demek oluyor ki kamyon sürücüsünün  yaşam hakında bazı düşünceleri soruları olduğu anlaşılıyor. Bu da aslında olması gereken bir durumdur. Nitekim insan düşünen bir varlıktır. Bundan dolayı canlı varlıklar arasında çok farklı üstün bir konumdadır. Yapan, yaptıran bir özelliğe, hatta dünyayı, yaşamı bir ölçüde çözen, anlayan,değiştiren, bir akıl, yetenek ve zekaya sahiptir.  İnsan kendi toplumsal yapısında ve dışında aklının çözemediği maddi manevi olaylar vardır. Bundan dolayı kaptan şöför çelişkileri, tezgahları, tezatları görerek çok haklı olarak (Mevzu derin usta) demiş, bir felsefe yapmıştır. Gerçek olan, bir toplum, yalnız bazlı, birer halktan bireylerin teorik bir düzeyde, pratiği olmayan düşünce ve felsefeyle gelişemez. Ancak toplumun çoğunluğunun  sağlam, yapıcı, çağdaş bir eğitim ve araştırma sonucu gelişir. Gelişmiş batı toplumları felsefeyle, bilimle, araştırmayla, sorgulamayla çağdaş uygarlık seviyesine gelmiştir. Descartes (Dekart) "Düşünüyorum o halde varım) diyerek bilimin teknolojinin kapısını aralamıştır. Sonradan gelen batılı  bilim insanları teknikte devrim yapmışlardır. Böylece batı toplumları dünyaya teknolojik, ekonomik, sosyal, kültürel olarak eğemen olmuşlardır. Bizim, doğu, müslüman toplumları araştırmayı, incelemeyi yok saymışlardir. Hele  neredeyse bazı müslüman alimler, özelikle İmamı Gazali  felsefeyi, dolaysıyla düşünmeyi haram saymış, engellemek istemiştir. Halbuki kutsal kitap Kur'an bir çok ayette örnek vererek düşünmenin, yani felsefenin çok önemli ve gerekli olduğunu açıklamıştır. Bir ayette "Bilenle bilmeyen hiç bir olur mu" denilerek bilginin öneminden söz edilmiştir. Bir hadiste araştırma konusunda "İlim Çin de olsa bile gidin öğrenin" denilmiştir. Islam dini çalışmaya da çok önem vermiştir. Bu konuyla ilgili bir hadiste "Iki günü birbirine eşit olan bizden değildir" deniliyor.  Tüm bunlara rağmen bazı müslümanların hatta çoğunluğun bağnazlığını cehaletini anlamak mümkün değil. Bizim toplum, gavur icadı diyerek bilimsel gelişmeleri haksız ve gereksiz bir biçimde küçümsemişlerdir. Bunun somut örneği kitap, dergi, vs. Basan matbaa icad olduktan ancak üç yüz yıl sonra Osmanlı devletine gelmiştir. Böylesi bir anlayıştan dolayı geri kalınmıştır. İnsan ve doğanın varoluşuyla ilgili düşüncelerden vaz geçtik. Teknolojik, bilimsel devrim yapan toplumlar bu konuda da ilerleme  gelişme sağlamışlardır.  Eller aya biz yaya kalınmış, onlar gök yüzünü, evreni keşif etmek için sesten hızlı araçlar yapmışlar,  düşünmeyen,  okumayan, araştırmayan,  yapmayan toplumlar bir otomobil bile yapamamışlardır. Mevzu derin usta.