NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYÜBİ -49

SELAHADDİN ESİRLERE MERHAMETLİ DAVRANIYORDU İnsanlık tarihi çok kanlı, çok acımasız savaşlara sahne olmuştur. Savaşlar insanların birbirlerini öldürme sanatıdır. kendimce doğruyu demem,içimden geldiğini söylersem, savaş vahşiliktir ve ilkel olma demektir. Ama tüm bunlara rağmen, garip bir durum ve çelişki olsa da savaşların da bazen bir kuralı kendine göre bir hukuku olmuştur. Tarihsel dönemler içerisinde böylesi bir kuralla en iyi bir şekilde ilk uyan, belki de Sultan Selahaddin eyyübi olmuştur. Bu nedenle Avrupalı bazı yazarlar ve tarihçiler Selahaddin'den için adil sultan olarak söz etmişlerdir. Kudüs'te yenik düşmüş haçlılarla anlaşma sağlaması, savaş bittikten sonra şiddet yapmadan sözünde durması, Parası olmayan esirleri para vermeden serbest bırakması çok olumlu uygulamalardır. Şimdi dönemin tarihçilerinin bizlere verdiği bilgileri anlatalım. Selahaddin anlaşmaya tam uydu. Şehrin her kapısına komutanlar görevlendirildi. Fidyesini verenler serbest bırakılıyordu. Kurtuluş parası az bir miktar olmasına rağmen bazıları, bir çokları az bir parayı ödeyemediler. Fidyesini ödeyemeyenler ilk etapta müslümanların elinde esir kaldılar. Zengin haçlılar yoksulların fidyesini ödemek için hiç bir şey yapmadılar, umurlarında bile olmadı. Patrik Herakliyus bile hazinesini alıp gitmiştir. Haçlılar arasında bir birlik, merhamet kalmamıştır. Avrupalı bir tarihçi yazar Lin Pol, Selahaddin'in merhametli, insani tutum ve davranışına hayran kalmış, şöyle yazmıştır "Müslüman Sultan Selahaddin'in bu insani tutumuyla Hıristiyanlara hoşgörülü olma dersi vermiştir." Selahaddin ve yanındaki emirler, para ödeyemeyen binlerce esire iyi davrandılar. Melik Adil kardeşi Selahaddin'e fidye ödeyemeyen bin kadar esirin kendi adına, Allah için serbest bırakılmalarını istedi. Selahaddin bu isteği kabul etti. Bu insani tavır çkış hazırlğı yapan Patrık ve Balyan'ı mahçup etti. Aynı talepleri Sultan'dan istediler, Selahaddin bu isteğe de olumlu bir cevap verdi. Yine bir çok parası olmayan esir bırakıldı. Selahaddin bir emir çıkartır, parası olmayan tüm yoksullar, düşkünler için şehrin bir kaısından serbestçe çıkış izni verildi. Çok sayıda insan o kapıdan çıkıp gittiler. Bire emiri Selahaddin'e beş yüz Ermeni'nin kendi beldesinden olduğunu Kudüs'e ibadet amacıyla geldiklerini söyledi, bunların serbest bırakılmalarını talep etti. Sultan bunu kabul etti. Ayrıca Ali Küçük adlı Eyyübi devletinin bir yetkilsi, Urfalı bin kadar Ermeni'nin yine ibadet amacıyla geldikleri için bunların da serbest kalmalarını Sultan'dan istedi, bu istekte kabul edildi. Ermeni Hıristiyanlar da özgür oldular. Tarihi verilerden anladığımız kadar, Selahaddin Hıristiyan esirlere büyük ölçüde hoşgörülü, adletli davranmıştır. Onun bu adil davranışlarını duyan bir kısım hıristiyan kadın, Selahaddin'ın huzuruna çıktılar. Selahaddin kadınlardan ne istediklerini sordu. Kadınlar, savaşta kocalarını kaybettiklerini parasız kaldıklarını perişan olduklarını söylediler. Selahaddin kendi şahsi parasından bu kadınlara para verdi. Bazı kadınlar ise kocaları çocuklarıyla beraber olmak istediklerini söylediler. Onların bu istekleri de yerine getirildi, istedikleri ülkelere gidebileceklerini söyledi. Kudüs'te inziivaya çekilmiş, manastırlara kapanmış, rahibeler içerisinde bir de bir Rum kraliçesi vardı. Bu kadın kendini tamamen ibadete adamış, dünyadan elini eteğini çekmişti. Haçın ve haçlı zihniyetin tam, sadık bir temsilcisi haline gelmişti. Dnini ve milletini ifrad derecesinde aşırı seviyordu. Başlarına gelen bu olaydan çok kederli ve üzüntülüydü. Sürekli denilebilecek kadar devamlı ağlıyor, göz yaşları akıtıyordu. Çok malı ile, yanında koruyucu adamları vardı. Bu kadın Selahaddin'in merhametini duyunca, huzuruna çıktı. Ona sığındı. Maları ve adamlarıyla birlikte gitmelerini istedi. Selahaddin onun bu yalvarışına, isteğine kayıtsız kalmadı. Onlara artık özgür olduklarını, istedikleri memlekete güven içersinde gideceklerini söyledi. Kralaiçe'nin malları, altın mücevharat dolu altın haçıyla birlikte gitmelerine izin verildi. Ayrıca, kraliçeye tabi olmayan kişiler bile kraliçeyle birlikte çok sayıda insan Kudüs'ten çıkış yaptılar. Sanırım dünya savaş tarihinde böyle asil, insani davranışlar olmamıştır. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 19 Aralık 2023 - Salı

KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYÜBİ -49

SELAHADDİN ESİRLERE MERHAMETLİ DAVRANIYORDU

İnsanlık tarihi çok kanlı, çok acımasız savaşlara sahne olmuştur. Savaşlar insanların birbirlerini öldürme sanatıdır. kendimce doğruyu demem,içimden geldiğini söylersem, savaş vahşiliktir ve ilkel olma demektir. Ama tüm bunlara rağmen, garip bir durum ve çelişki olsa da savaşların da bazen bir kuralı kendine göre bir hukuku olmuştur.

Tarihsel dönemler içerisinde böylesi bir kuralla en iyi bir şekilde ilk uyan, belki de Sultan Selahaddin eyyübi olmuştur. Bu nedenle Avrupalı bazı yazarlar ve tarihçiler Selahaddin'den için adil sultan olarak söz etmişlerdir.

Kudüs'te yenik düşmüş haçlılarla anlaşma sağlaması, savaş bittikten sonra şiddet yapmadan sözünde durması, Parası olmayan esirleri para vermeden serbest bırakması çok olumlu uygulamalardır. Şimdi dönemin tarihçilerinin bizlere verdiği bilgileri anlatalım. Selahaddin anlaşmaya tam uydu. Şehrin her kapısına komutanlar görevlendirildi. Fidyesini verenler serbest bırakılıyordu. Kurtuluş parası az bir miktar olmasına rağmen bazıları, bir çokları az bir parayı ödeyemediler.

Fidyesini ödeyemeyenler ilk etapta müslümanların elinde esir kaldılar. Zengin haçlılar yoksulların fidyesini ödemek için hiç bir şey yapmadılar, umurlarında bile olmadı. Patrik Herakliyus bile hazinesini alıp gitmiştir. Haçlılar arasında bir birlik, merhamet kalmamıştır.

Avrupalı bir tarihçi yazar Lin Pol, Selahaddin'in merhametli, insani tutum ve davranışına hayran kalmış, şöyle yazmıştır "Müslüman Sultan Selahaddin'in bu insani tutumuyla Hıristiyanlara hoşgörülü olma dersi vermiştir."

Selahaddin ve yanındaki emirler, para ödeyemeyen binlerce esire iyi davrandılar. Melik Adil kardeşi Selahaddin'e fidye ödeyemeyen bin kadar esirin kendi adına, Allah için serbest bırakılmalarını istedi. Selahaddin bu isteği kabul etti.

Bu insani tavır çkış hazırlğı yapan Patrık ve Balyan'ı mahçup etti. Aynı talepleri Sultan'dan istediler, Selahaddin bu isteğe de olumlu bir cevap verdi. Yine bir çok parası olmayan esir bırakıldı.

Selahaddin bir emir çıkartır, parası olmayan tüm yoksullar, düşkünler için şehrin bir kaısından serbestçe çıkış izni verildi. Çok sayıda insan o kapıdan çıkıp gittiler. Bire emiri Selahaddin'e beş yüz Ermeni'nin kendi beldesinden olduğunu Kudüs'e ibadet amacıyla geldiklerini söyledi, bunların serbest bırakılmalarını talep etti. Sultan bunu kabul etti.

Ayrıca Ali Küçük adlı Eyyübi devletinin bir yetkilsi, Urfalı bin kadar Ermeni'nin yine ibadet amacıyla geldikleri için bunların da serbest kalmalarını Sultan'dan istedi, bu istekte kabul edildi. Ermeni Hıristiyanlar da özgür oldular.

Tarihi verilerden anladığımız kadar, Selahaddin Hıristiyan esirlere büyük ölçüde hoşgörülü, adletli davranmıştır. Onun bu adil davranışlarını duyan bir kısım hıristiyan kadın, Selahaddin'ın huzuruna çıktılar. Selahaddin kadınlardan ne istediklerini sordu. Kadınlar, savaşta kocalarını kaybettiklerini parasız kaldıklarını perişan olduklarını söylediler. Selahaddin kendi şahsi parasından bu kadınlara para verdi.

Bazı kadınlar ise kocaları çocuklarıyla beraber olmak istediklerini söylediler. Onların bu istekleri de yerine getirildi, istedikleri ülkelere gidebileceklerini söyledi.

Kudüs'te inziivaya çekilmiş, manastırlara kapanmış, rahibeler içerisinde bir de bir Rum kraliçesi vardı. Bu kadın kendini tamamen ibadete adamış, dünyadan elini eteğini çekmişti. Haçın ve haçlı zihniyetin tam, sadık bir temsilcisi haline gelmişti. Dnini ve milletini ifrad derecesinde aşırı seviyordu.

Başlarına gelen bu olaydan çok kederli ve üzüntülüydü. Sürekli denilebilecek kadar devamlı ağlıyor, göz yaşları akıtıyordu. Çok malı ile, yanında koruyucu adamları vardı. Bu kadın Selahaddin'in merhametini duyunca, huzuruna çıktı. Ona sığındı. Maları ve adamlarıyla birlikte gitmelerini istedi. Selahaddin onun bu yalvarışına, isteğine kayıtsız kalmadı. Onlara artık özgür olduklarını, istedikleri memlekete güven içersinde gideceklerini söyledi.

Kralaiçe'nin malları, altın mücevharat dolu altın haçıyla birlikte gitmelerine izin verildi. Ayrıca, kraliçeye tabi olmayan kişiler bile kraliçeyle birlikte çok sayıda

insan Kudüs'ten çıkış yaptılar. Sanırım dünya savaş tarihinde böyle asil, insani davranışlar olmamıştır. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.