NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KONYA'DA VAHŞİ KATLİAM

Geçtiğimiz Cuma günü Konya Meram ilçesinde bir cani bir aileden dördü kadın üçü erkek yedi kişiyi acımasızca öldürdü. Ülkede bu cinayet niteliği dolayısıyla öldürülenlerin Kürt olması nedeniyle bir şok ve korku yaşattı. Olayı Analiz yaptığımız zaman bu sıradan basit bir cinayet değildir. Neden sonuç ilişkileri içerisinde incelediğimizde, öldürülen bu kişiler ve öldüren kişinin ailesi arasında geçmişe yönelik bir ihtilafları olduğu anlaşılıyor. Bu yıl 12 Mayısta öldürülen Dedeoğlu ailesi akraba olan Altun ve Keleş ailesi tarafından saldırıya uğruyor. Dedeoğlu ailesinin tümü vahşice dövülüyor. Yoğun bakıma alınıyorlar. Ama ölüme tam teşebbüs ve meskene tecavüz yapan bu kişiler örgütlü bir suç işledikleri halde 6 kişi ancak tutuklanıyor. Bunların dördü serbest bırakılıyor. İki kişi ancak cezaevinde kalıyor. Saldırı ve sonrası katliama uğrayan Dedeoğlu ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut'un verdiği bilgiye göre ilk saldırıda gerekli cezayı almayan saldırganların bir cüret alarak bu katliamı yapma olasılığı olduğunu söylüyor. Karabulut verdiği beyanatta yargıya bunların çoğunun tutuklanması gerektiğini belirten dilekçeler verdiklerinde, her bir dilekçe sonrası sanki kasıtlı olarak sanıkların birer birer salı verildiğini anlatıyor. Yargı eğer gerekli cezaları verseydi, durumun böylesi bir katliam sonucuna gelemeyeceğini söylüyor. Bu menfur olay konusunda ailenin avukatı ve yakınları katliamın ırkçı bir nefretle işlendiğini yani öldürülenler Kürt oldukları için, sizleri burda görmek istemiyoruz dediklerini bu nedenle öldürüldüklerini söylerken, devlet yetkilileri, içişleri bakanı ve Konya valisi olayın sıradan adli bir olay olduğunu söylüyor. Kim doğru söyluyor sorusunun yanıtını biz biraz okuyucuya bırakmalıyız. Ancak her konuda ve yargıda önemli  olan geçerli olan sözler  değil, bizzat   tanıklar ve kanıtlardır. Bu önemli hasas duyarlı konuyu incelediğimiz zaman son yıllarda buna benzer nefret suçları cinayetlerin arttığını söylemek mümkün. Örneğin yalnız Temmuz ayı içerisinde Konya'da bu cinayetler dışında 11 ve 21 temmuzda basına ve kamuoyuna yansıyan önemli ciddi ırkçı olaylar yaşanmıştır. Sırasıyla 11 Temmuz tarihinde Konya ilçesi Meram bahçe şehir mahallesinde bir Kürt aileye 40- 50 kişilik bir grup elleriyle bozkurt işaretleri yaparak sizleri Kürtleri burda görmek istemiyoruz şeklinde bir propaganda yaptıktan sonra 20 kişilik  bir aileye saldırmışlar. Bu saldırıda bir kaç kişi yaralanmıştır. İkinci büyük olay 21 Temmuz da yine Konya ili meram ilçesi çarıklar köyünde 2012 yılından beri orada bir arazi alan hayvancılık yapan Diyarbakır'lı  bir aileye tehditler savrulur. Sizleri buralarda görmek istemiyoruz diyen çevre köy Karahöyük köyünden gelen 40-50 kişilik bir grup muhtarın teşviki ile Kürt aileye saldırmışlar. Bu saldırıda 43 yaşında Hakim Dal adlı masum kişi öldürülmüştür. Ölen kişinin kardeşi savcılığa verdiği dilekçede bu grubun kardeşini köyde bulunan  üç jandarmanın karşısında yaralı olduğu halde öldürdüklerini  yazıyor. Yine aynı ay içerisinde Afyon ve Ankara'da  Kürt ailelere yapılan saldırılarda çok  sayıda insan ölümden dönmüş ağır yaralanmıştır. Ayrıca en önemlisi son yıllarda özelikle Sakarya bölgesinde bazı insanlar Kürtçe konuştukları için  öldürülmüştür. Bu bilgiler afaki değil bizzat maktul kişilerin ailelerinin mahkemeye verdikleri ifade ve tutanaklardan alınmıştır. Değerli okurlar, insaflı olmak lazım. Amacımız toplumun fay hatlarını kurcalamak değil saklamadan çözüm üretmektir. Bir sorunu saklamak yok saymak çözüm değildir. Tahribatı ileride daha büyük olabilir. Çünkü gerçeklerin ergeç ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır denilir. Irkçılık ünlü fizik bilgini Einstein dediği gibi tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Bunda halkı yönlendirme ve eğitmede devlet yetkililerin önemli rolleri ve görevleri vardır. Ne yazık ki ülkemizin birliği konusunda MHP Genel başkanın olumsuz beyanları sorgulamayan bazı halk kesimleri üzerinde etkili oluyor. Örneğin  İzmir  HDP il başkanlığına saldırıda, oranın çalışanı genç kız için terörist ifadesi kullanmıştır. Eğer böyle bir durum vardısa yargıya intikal ederdiniz. Böyle tribünlere  oynama populist siyaset ükeye yarar değil  zarar veriyor. Milliyetçiyim yuryseverim diyen demeçlerini iyi düşünerek verir. Halkı kutuplaştırma ve ötekileştirmeye neden olabilecek konuşmalardan mutlaka kaçınmaları gerekir. Bunu yalnız siyasiler değil basn ve sivil toplum kuruluşları da dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu topraklar yani Türkiye doğusuyla batısıyla,  güneyi ve kuzeyi ile hepimizindir. Türkiye halkınındır. Özelikle Türk ve  Kürt ittifakı tarihidir  bin yıldan beri devam eden taktik değil stratejik bir ortaklık ve kardeşliktir. Bu ittifak Malazgirtte Selçuklu ve Osmanlı devletinde belli oldu. Nihayet kurtuluş savaşında bu birlik yapıcı oldu. Nihayet Kıbrıs Barış hareketinde belli oldu. PKK'nin  yaptıklarını Tüm Kürt halkına mal etmek. PKK eylemlerinden tüm Kürtleri  sorumlu tutma anlayışı abtalık ve ırkçılıktır. Bu bağlamda dersek bir tespit yaparsak, Konya'daki katliam irkçı ilkel bir katliamdır dememiz gerekir. Bu nedenle duygusal ve çocukça hareket etmek milliyetçilik ve  yurtseverlik değildir. Özelikle siyasiler ayrıştırıcı değil birleştirici demeç vermeleri gerekiyor. Son olarak konuyla ilgili Kürt kökenli ünlü sosyolog ve Türkolog Ziya Gökalp  "Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz olmaz" demiştir. Bunda büyük bir gerçek payı vardır.  
Ekleme Tarihi: 03 Ağustos 2021 - Salı

KONYA'DA VAHŞİ KATLİAM

Geçtiğimiz Cuma günü Konya Meram ilçesinde bir cani bir aileden dördü kadın üçü erkek yedi kişiyi acımasızca öldürdü.

Ülkede bu cinayet niteliği dolayısıyla öldürülenlerin Kürt olması nedeniyle bir şok ve korku yaşattı. Olayı Analiz yaptığımız zaman bu sıradan basit bir cinayet değildir. Neden sonuç ilişkileri içerisinde incelediğimizde, öldürülen bu kişiler ve öldüren kişinin ailesi arasında geçmişe yönelik bir ihtilafları olduğu anlaşılıyor.

Bu yıl 12 Mayısta öldürülen Dedeoğlu ailesi akraba olan Altun ve Keleş ailesi tarafından saldırıya uğruyor. Dedeoğlu ailesinin tümü vahşice dövülüyor. Yoğun bakıma alınıyorlar. Ama ölüme tam teşebbüs ve meskene tecavüz yapan bu kişiler örgütlü bir suç işledikleri halde 6 kişi ancak tutuklanıyor. Bunların dördü serbest bırakılıyor. İki kişi ancak cezaevinde kalıyor. Saldırı ve sonrası katliama uğrayan Dedeoğlu ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut'un verdiği bilgiye göre ilk saldırıda gerekli cezayı almayan saldırganların bir cüret alarak bu katliamı yapma olasılığı olduğunu söylüyor. Karabulut verdiği beyanatta yargıya bunların çoğunun tutuklanması gerektiğini belirten dilekçeler verdiklerinde, her bir dilekçe sonrası sanki kasıtlı olarak sanıkların birer birer salı verildiğini anlatıyor. Yargı eğer gerekli cezaları verseydi, durumun böylesi bir katliam sonucuna gelemeyeceğini söylüyor. Bu menfur olay konusunda ailenin avukatı ve yakınları katliamın ırkçı bir nefretle işlendiğini yani öldürülenler Kürt oldukları için, sizleri burda görmek istemiyoruz dediklerini bu nedenle öldürüldüklerini söylerken, devlet yetkilileri, içişleri bakanı ve Konya valisi olayın sıradan adli bir olay olduğunu söylüyor. Kim doğru söyluyor sorusunun yanıtını biz biraz okuyucuya bırakmalıyız. Ancak her konuda ve yargıda önemli  olan geçerli olan sözler  değil, bizzat   tanıklar ve kanıtlardır. Bu önemli hasas duyarlı konuyu incelediğimiz zaman son yıllarda buna benzer nefret suçları cinayetlerin arttığını söylemek mümkün. Örneğin yalnız Temmuz ayı içerisinde Konya'da bu cinayetler dışında 11 ve 21 temmuzda basına ve kamuoyuna yansıyan önemli ciddi ırkçı olaylar yaşanmıştır. Sırasıyla 11 Temmuz tarihinde Konya ilçesi Meram bahçe şehir mahallesinde bir Kürt aileye 40- 50 kişilik bir grup elleriyle bozkurt işaretleri yaparak sizleri Kürtleri burda görmek istemiyoruz şeklinde bir propaganda yaptıktan sonra 20 kişilik  bir aileye saldırmışlar. Bu saldırıda bir kaç kişi yaralanmıştır. İkinci büyük olay 21 Temmuz da yine Konya ili meram ilçesi çarıklar köyünde 2012 yılından beri orada bir arazi alan hayvancılık yapan Diyarbakır'lı  bir aileye tehditler savrulur. Sizleri buralarda görmek istemiyoruz diyen çevre köy Karahöyük köyünden gelen 40-50 kişilik bir grup muhtarın teşviki ile Kürt aileye saldırmışlar. Bu saldırıda 43 yaşında Hakim Dal adlı masum kişi öldürülmüştür. Ölen kişinin kardeşi savcılığa verdiği dilekçede bu grubun kardeşini köyde bulunan  üç jandarmanın karşısında yaralı olduğu halde öldürdüklerini  yazıyor. Yine aynı ay içerisinde Afyon ve Ankara'da  Kürt ailelere yapılan saldırılarda çok  sayıda insan ölümden dönmüş ağır yaralanmıştır. Ayrıca en önemlisi son yıllarda özelikle Sakarya bölgesinde bazı insanlar Kürtçe konuştukları için  öldürülmüştür. Bu bilgiler afaki değil bizzat maktul kişilerin ailelerinin mahkemeye verdikleri ifade ve tutanaklardan alınmıştır. Değerli okurlar, insaflı olmak lazım. Amacımız toplumun fay hatlarını kurcalamak değil saklamadan çözüm üretmektir. Bir sorunu saklamak yok saymak çözüm değildir. Tahribatı ileride daha büyük olabilir. Çünkü gerçeklerin ergeç ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır denilir. Irkçılık ünlü fizik bilgini Einstein dediği gibi tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Bunda halkı yönlendirme ve eğitmede devlet yetkililerin önemli rolleri ve görevleri vardır. Ne yazık ki ülkemizin birliği konusunda MHP Genel başkanın olumsuz beyanları sorgulamayan bazı halk kesimleri üzerinde etkili oluyor. Örneğin  İzmir  HDP il başkanlığına saldırıda, oranın çalışanı genç kız için terörist ifadesi kullanmıştır. Eğer böyle bir durum vardısa yargıya intikal ederdiniz. Böyle tribünlere  oynama populist siyaset ükeye yarar değil  zarar veriyor. Milliyetçiyim yuryseverim diyen demeçlerini iyi düşünerek verir. Halkı kutuplaştırma ve ötekileştirmeye neden olabilecek konuşmalardan mutlaka kaçınmaları gerekir. Bunu yalnız siyasiler değil basn ve sivil toplum kuruluşları da dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu topraklar yani Türkiye doğusuyla batısıyla,  güneyi ve kuzeyi ile hepimizindir. Türkiye halkınındır. Özelikle Türk ve  Kürt ittifakı tarihidir  bin yıldan beri devam eden taktik değil stratejik bir ortaklık ve kardeşliktir. Bu ittifak Malazgirtte Selçuklu ve Osmanlı devletinde belli oldu. Nihayet kurtuluş savaşında bu birlik yapıcı oldu. Nihayet Kıbrıs Barış hareketinde belli oldu. PKK'nin  yaptıklarını Tüm Kürt halkına mal etmek. PKK eylemlerinden tüm Kürtleri  sorumlu tutma anlayışı abtalık ve ırkçılıktır. Bu bağlamda dersek bir tespit yaparsak, Konya'daki katliam irkçı ilkel bir katliamdır dememiz gerekir. Bu nedenle duygusal ve çocukça hareket etmek milliyetçilik ve  yurtseverlik değildir. Özelikle siyasiler ayrıştırıcı değil birleştirici demeç vermeleri gerekiyor. Son olarak konuyla ilgili Kürt kökenli ünlü sosyolog ve Türkolog Ziya Gökalp  "Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz olmaz" demiştir. Bunda büyük bir gerçek payı vardır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.