NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KISADAN HİSSE AY HOROZ

Atasözleri, halk deyişleri, kısadan hisseler, yüzyılların süzgecinden geçmiş, tecrübe edilmiş, düşündürücü öğütler ve bir anlamda yol gösterici meselerdir. Bunlara örnek, Nasrattin hoca fıkralarıdır. Güldürürken düşündürür bir mesaj verir. Kıssadan hisseler dediğimiz özlüsözler, daha çok doğu müslüman toplumlarında diğer batı ülkelerine göre sanırım daha fazladır. Neden böyle olmuş, bu fark neden diye bir sosyolojik araştırmalar herhalde yapılmıştır. Bu kültüre sonuç olarak halk edebiyati veya sözlü edebiyat denilir. Modern çağdaş edebiyatın temelli halk edebiyatidir desek doğrudur. Halkların arasından çıkan, mektep medrese görmeyen dahi diyebileceğimiz kişilerin ürünleridir kısadan hisseler, masallar meseller. Batıda lafontain masalları varsa doğu toplumlarının halk arasında söylenen binbir gece masalları vardır. Hem daha muhteşem hem belki daha çok anlamlı. Buna bir örnek: şehrimiz Urfa, tarihi Kalaboynu mahallesinde kuşçu şükrü amcadır. Ben gördüğümde seksenlik belki doksanlık hafif beyaz sakallı narin bir ihtiyardı. Dönemin adeti yakasız sade bir gömlek, üzerinde yelek, şalvarlı, ayağında yemeni ayakkabıyla doğal bir halk bilgesiydi adeta. Çocukluk dönemimizde bundan yaklaşık elli, altmış yıl evvel, Urfa yaşlıları sıra gezerlerdi. Buna şimdi sıra geceleri diyorlar. Bunun geleneksel eski Urfa sıra geceleriyle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Çünkü şimdiki sıra geceleri sazlı eğlenceli, kapitalist popüller bir kültürün ürünüdür Oysa eski geleneksel sıra gecelerinde saz yoktur. Söz vardır. Ahlaki dini sohbetler vardır. Meseleler masallar vardır. Bir grup yaşlı, orta yaşlı haftada bir gece bir evde toplanılır, tadına doyulmaz sohbetler yapılırdı. Merhum babam, yaşıtları, arkadaşları, aralarında Şükrü amca vardı. Hatırlıyorum bir sıra gecesi evimizde oldu. Önce bir çay, kahve faslı, sonra sohbetler başladı. Şükrü amca, meseller, kısadan hisseler, anlatmaya başlayınca orada herkes pür dikkat dinlerdi. Ama nasıl bir anlatış, yavaş, sakin, rahat, kendinin ve arkadaşlarının keyif aldığı bir tarzda söylerdi. Ayrıca anlamlı masallar anlatırdı. Bir masalı kış ayları boyunca devam eder, ancak biterdi. Dönemin, dünyaca ünlü romancı,Yaşar Kemal'i gibiydi. Masal mesel dedik. Şimdi bir de bir kısadan hisse anlatalım. Vakti zamanında bir köylünün bir horozu çalınır. Adam oğullarını çağırır, gidin horozu ölü yada diri bulun, veya horozu çalanı bulun der. Giderler, gezerler, ne horozu ne de hırsızı bulamazlar. Gelirler bulamadık deyince adam ay horozum diye inler. Aradan bir süre geçer. Bu defa aynı ailenin bir oğlağı çalınır. Adam yine oğullarını çağırır, gidin oğlağı veya hırsızı bulun der. Giderler, gezerler, baba oğlağı da hırsızı da bulamadık deyince, baba ay horozum, ay horozum diye feryat eder. Oğulları baba: Horoz ne ki oğlak gitti, sen ay horozum diyorsun derler. Bir süre geçince bu defa ayni evin öküzü çalınır. Baba yine oğullarını çağırır. Oküzümuz çalınmış. Öküzü ya da hırsızı bulun diye gönderir. Oğulları gelir baba, öküzü de hırsızı da bulamadık, deyince baba yine ay horozum ay horozum diye inler. Oğulları baba bunu anlamadık, oğlak gitti, sen ay horozum dedin, bu defa en büyüğü öküz gitti sen ay horozum diyorsun bu nedir bunu anlamadık. Baba kızarak horoz gitmeseydi. Oğlak ta, öküz de gitmezdi ondan dolayı ay horozum diyorum, anlayin deyince, oğulları meseleyi anladılar, büyük bir ders aldılar. Bu mesel çeşitli şekiller de yorumlanabilir. Toplumsal gerçeklikte kavga olur, yağma olur. Savaş olur, sonra anlaşma yapılır. Ama tek taraflı uzlaşma, anlaşma olmaz. Bunun çözümü onurlu bir duruş ve çözüm olmalıdır. Siyasette ve ticarette pazarlık alttan olmaz üstten başlanır ortayol bulunur. En aza razı olmak sorunu çözmez, adil bir uzlaşma gerekir.
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2025 -Pazar

KISADAN HİSSE AY HOROZ

Atasözleri, halk deyişleri, kısadan hisseler, yüzyılların süzgecinden geçmiş, tecrübe edilmiş, düşündürücü öğütler ve bir anlamda yol gösterici meselerdir. Bunlara örnek, Nasrattin hoca fıkralarıdır. Güldürürken düşündürür bir mesaj verir. Kıssadan hisseler dediğimiz özlüsözler, daha çok doğu müslüman toplumlarında diğer batı ülkelerine göre sanırım daha fazladır. Neden böyle olmuş, bu fark neden diye bir sosyolojik araştırmalar herhalde yapılmıştır. Bu kültüre sonuç olarak halk edebiyati veya sözlü edebiyat denilir. Modern çağdaş edebiyatın temelli halk edebiyatidir desek doğrudur. Halkların arasından çıkan, mektep medrese görmeyen dahi diyebileceğimiz kişilerin ürünleridir kısadan hisseler, masallar meseller. Batıda lafontain masalları varsa doğu toplumlarının halk arasında söylenen binbir gece masalları vardır. Hem daha muhteşem hem belki daha çok anlamlı. Buna bir örnek: şehrimiz Urfa, tarihi Kalaboynu mahallesinde kuşçu şükrü amcadır. Ben gördüğümde seksenlik belki doksanlık hafif beyaz sakallı narin bir ihtiyardı. Dönemin adeti yakasız sade bir gömlek, üzerinde yelek, şalvarlı, ayağında yemeni ayakkabıyla doğal bir halk bilgesiydi adeta. Çocukluk dönemimizde bundan yaklaşık elli, altmış yıl evvel, Urfa yaşlıları sıra gezerlerdi. Buna şimdi sıra geceleri diyorlar. Bunun geleneksel eski Urfa sıra geceleriyle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Çünkü şimdiki sıra geceleri sazlı eğlenceli, kapitalist popüller bir kültürün ürünüdür Oysa eski geleneksel sıra gecelerinde saz yoktur. Söz vardır. Ahlaki dini sohbetler vardır. Meseleler masallar vardır. Bir grup yaşlı, orta yaşlı haftada bir gece bir evde toplanılır, tadına doyulmaz sohbetler yapılırdı. Merhum babam, yaşıtları, arkadaşları, aralarında Şükrü amca vardı. Hatırlıyorum bir sıra gecesi evimizde oldu. Önce bir çay, kahve faslı, sonra sohbetler başladı. Şükrü amca, meseller, kısadan hisseler, anlatmaya başlayınca orada herkes pür dikkat dinlerdi. Ama nasıl bir anlatış, yavaş, sakin, rahat, kendinin ve arkadaşlarının keyif aldığı bir tarzda söylerdi. Ayrıca anlamlı masallar anlatırdı. Bir masalı kış ayları boyunca devam eder, ancak biterdi. Dönemin, dünyaca ünlü romancı,Yaşar Kemal'i gibiydi. Masal mesel dedik. Şimdi bir de bir kısadan hisse anlatalım. Vakti zamanında bir köylünün bir horozu çalınır. Adam oğullarını çağırır, gidin horozu ölü yada diri bulun, veya horozu çalanı bulun der. Giderler, gezerler, ne horozu ne de hırsızı bulamazlar. Gelirler bulamadık deyince adam ay horozum diye inler. Aradan bir süre geçer. Bu defa aynı ailenin bir oğlağı çalınır. Adam yine oğullarını çağırır, gidin oğlağı veya hırsızı bulun der. Giderler, gezerler, baba oğlağı da hırsızı da bulamadık deyince, baba ay horozum, ay horozum diye feryat eder. Oğulları baba: Horoz ne ki oğlak gitti, sen ay horozum diyorsun derler. Bir süre geçince bu defa ayni evin öküzü çalınır. Baba yine oğullarını çağırır. Oküzümuz çalınmış. Öküzü ya da hırsızı bulun diye gönderir. Oğulları gelir baba, öküzü de hırsızı da bulamadık, deyince baba yine ay horozum ay horozum diye inler. Oğulları baba bunu anlamadık, oğlak gitti, sen ay horozum dedin, bu defa en büyüğü öküz gitti sen ay horozum diyorsun bu nedir bunu anlamadık. Baba kızarak horoz gitmeseydi. Oğlak ta, öküz de gitmezdi ondan dolayı ay horozum diyorum, anlayin deyince, oğulları meseleyi anladılar, büyük bir ders aldılar. Bu mesel çeşitli şekiller de yorumlanabilir. Toplumsal gerçeklikte kavga olur, yağma olur. Savaş olur, sonra anlaşma yapılır. Ama tek taraflı uzlaşma, anlaşma olmaz. Bunun çözümü onurlu bir duruş ve çözüm olmalıdır. Siyasette ve ticarette pazarlık alttan olmaz üstten başlanır ortayol bulunur. En aza razı olmak sorunu çözmez, adil bir uzlaşma gerekir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.