Fırat nehrinin Harran ovasını sulamaya başlaması, Atatürk barajının inşa edilmesinden sonra, yeraltında yapılan 26,4 km uzunluğunda iki büyük su tünelinden 1995 yılında su verilmesiyle başlamıştır.
30 yıldır Harran ovası düzenli bir şekilde sulanıyor. Urfa halkının başlangıçta Harran ovasından büyük bir beklentisi vardı. Sebze, meyve gibi gıdaların ucuz ve çok olacağı umuluyordu. Bu tahmin tutmadı.
Sonra anlaşıldı bu hayalmış.
Zira ovada genel olarak pamuk ekiliyor. Bundan en fazla arazi sahipleri yararlanıyor.
Urfa halkının sebze meyve ihtiyacını başka iller karşılıyor. Oysa daha evvel Fırat Harran'la buluşunca, su gelince, sanki bütün dertler bitecek, bütün sorunlar hal olacak diye düşünülüyordu.
Harran'a su gelmesi için Urfalı sanatçılar besteler yaptılar. Yanık türküler söylediler.
Bunun öncüğünü Urfalı şair ve sanatkar merhum Mustafa Dişli yaptı. Urfa'ya dolaysıyla Harran ovasına su gelmesi için Ankara'ya gidip devrin başbakanı Süleyman Demirel ile görüşme yapmak ister.
Ancak yol parası yoktur. Dişli terzidir. Bu uğurda ekmek teknesi olan dikiş makinesini satar. Balıklıgöl'de bir şişe su doldurur.
Ankara'ya gider, Başbakan Demirel ile görüşür. Bir şişe suyu Demirel'e verir. Size susuz Urfa'nın gözyaşını getirdim. Urfa halkı sizden Fırat suyunun Urfa'ya getirilmesini ister şeklinde bir serzenişte bulunur.
Oysa merhum Mustafa Dişlinin orda bir dönüm arazisi bile yoktur. Amacı, sanırım halkın yararını paylaşımcı komünel bir şekilde düşünmektir. Oysa kapitalist sistemde sınıf gerçekliği vardır. Ortak olmak eşitlik romantizmi çok eskilerde kalmıştır.
Aslında gerçek memleket severlik milliyetçilik budur.
Şimdi ise acı ama Gerçek, herşey sözde, herşey para olmuştur.
Dişli ve diğer Urfa'yı sevenler bugünleri görseydiler, yaptıkları karşılıksız fedakarlığın anlamsız olduğunu anlar, tahminim belki pişman olurlardı.
Çünkü Harran ovasından son çözümde halk değil, arazileri olan kazaniyor zengin oluyor. Urfa halkına ciddi bir katkısı olmuyor. Fırat geç te olsa Suruç ovasına'da akmaya başladı.
Şimdi yine geç te olsa nehir suyunun Urfa şehir merkezindeki Karakoyun ve Karaköpru derelerinden akması isteniyor.
İnsan düşünüyor Fırat neden şimdiye kadar şehri Ruha merkezi ile buluşmuyor.
Fırat dünya durdukça varolsun. Fırat olmasaydı Ruha susuz kalırdı. İçme suyumuzu karşılıyor. İnkar edilemez.
Doğuya yağan kar, yağmur bereketli olsun. Gerçi onlar kar'ın cefasını çekiyor. Merkez ve ova halkları sefasını süruyor, olsun. Ancak Karakoyun ve Karaköprü derelerinden Fırat'ın akmasiyla görkemi ve azameti belirgin olur.Artık bunun zamanı gelmedi mi daha.
Bu maliyeti çok zor bir proje değildir. İsraf hiç değildir.
Şehir halkı, derelerinden kötü su akacağına buz gibi Fırat suyu aksın ister. Bunda haklılar.
Devlet ve belediyeler imkan dahilinde halka hizmet için vardırlar. Hani denilir ya gerçek demokrasilerde insan devlet için değil, devlet insan içindir. Elhak bu tespit çok doğrudur. Yapılması gereken, Urfa yakınında tünel çıkışında bulunan su tahliye yerinden bir su pompası tesisi yapıp Fırat suyu öyle yer altında değil yer üstünde akar. Çünkü rakım farkı yok denilecek kadar azdır. Böylece iki dere suya kavuşur. Su kanallarının ve derelerin etrafına tıpkı Eskişehir Porsuk deresinin çevresi gibi ağaçlar ekilip yem yeşil olur. Banklar kurulur, çay bahçeleri yapılır. insanlar yaşamın tadını çıkarırlar. Su yaşamdır.
Ayrıca akan su israf edilmez. Boşuna akmaz. Sadece çevresine bir anlamda hayat vererek biraz yön değiştirdikten sonra tekrar mecrasını bulur. Ovanın kanalarına verilir. Anladığım kadar bu projeyı yapmak devlet su işleri DSİ alanına giriyor.
Bu hizmeti yapmak Urfa milletvekilleri ile İl valiliğine düşüyor. Buradan bir vatandaş bir basın mensubu olarak bir çağrıda bulunmak isterim.
Böyle bir hizmet sizlerin eseri olsun. İnsanlar sizleri hayırla yad ederler.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 379+ kez okundu.
KARAKOYUN VE KARAKÖPRÜ DERELELERİ FIRAT SUYUNU BEKLİYOR
Fırat nehrinin Harran ovasını sulamaya başlaması, Atatürk barajının inşa edilmesinden sonra, yeraltında yapılan 26,4 km uzunluğunda iki büyük su tünelinden 1995 yılında su verilmesiyle başlamıştır.
30 yıldır Harran ovası düzenli bir şekilde sulanıyor. Urfa halkının başlangıçta Harran ovasından büyük bir beklentisi vardı. Sebze, meyve gibi gıdaların ucuz ve çok olacağı umuluyordu. Bu tahmin tutmadı.
Sonra anlaşıldı bu hayalmış.
Zira ovada genel olarak pamuk ekiliyor. Bundan en fazla arazi sahipleri yararlanıyor.
Urfa halkının sebze meyve ihtiyacını başka iller karşılıyor. Oysa daha evvel Fırat Harran'la buluşunca, su gelince, sanki bütün dertler bitecek, bütün sorunlar hal olacak diye düşünülüyordu.
Harran'a su gelmesi için Urfalı sanatçılar besteler yaptılar. Yanık türküler söylediler.
Bunun öncüğünü Urfalı şair ve sanatkar merhum Mustafa Dişli yaptı. Urfa'ya dolaysıyla Harran ovasına su gelmesi için Ankara'ya gidip devrin başbakanı Süleyman Demirel ile görüşme yapmak ister.
Ancak yol parası yoktur. Dişli terzidir. Bu uğurda ekmek teknesi olan dikiş makinesini satar. Balıklıgöl'de bir şişe su doldurur.
Ankara'ya gider, Başbakan Demirel ile görüşür. Bir şişe suyu Demirel'e verir. Size susuz Urfa'nın gözyaşını getirdim. Urfa halkı sizden Fırat suyunun Urfa'ya getirilmesini ister şeklinde bir serzenişte bulunur.
Oysa merhum Mustafa Dişlinin orda bir dönüm arazisi bile yoktur. Amacı, sanırım halkın yararını paylaşımcı komünel bir şekilde düşünmektir. Oysa kapitalist sistemde sınıf gerçekliği vardır. Ortak olmak eşitlik romantizmi çok eskilerde kalmıştır.
Aslında gerçek memleket severlik milliyetçilik budur.
Şimdi ise acı ama Gerçek, herşey sözde, herşey para olmuştur.
Dişli ve diğer Urfa'yı sevenler bugünleri görseydiler, yaptıkları karşılıksız fedakarlığın anlamsız olduğunu anlar, tahminim belki pişman olurlardı.
Çünkü Harran ovasından son çözümde halk değil, arazileri olan kazaniyor zengin oluyor. Urfa halkına ciddi bir katkısı olmuyor. Fırat geç te olsa Suruç ovasına'da akmaya başladı.
Şimdi yine geç te olsa nehir suyunun Urfa şehir merkezindeki Karakoyun ve Karaköpru derelerinden akması isteniyor.
İnsan düşünüyor Fırat neden şimdiye kadar şehri Ruha merkezi ile buluşmuyor.
Fırat dünya durdukça varolsun. Fırat olmasaydı Ruha susuz kalırdı. İçme suyumuzu karşılıyor. İnkar edilemez.
Doğuya yağan kar, yağmur bereketli olsun. Gerçi onlar kar'ın cefasını çekiyor. Merkez ve ova halkları sefasını süruyor, olsun. Ancak Karakoyun ve Karaköprü derelerinden Fırat'ın akmasiyla görkemi ve azameti belirgin olur.Artık bunun zamanı gelmedi mi daha.
Bu maliyeti çok zor bir proje değildir. İsraf hiç değildir.
Şehir halkı, derelerinden kötü su akacağına buz gibi Fırat suyu aksın ister. Bunda haklılar.
Devlet ve belediyeler imkan dahilinde halka hizmet için vardırlar. Hani denilir ya gerçek demokrasilerde insan devlet için değil, devlet insan içindir. Elhak bu tespit çok doğrudur. Yapılması gereken, Urfa yakınında tünel çıkışında bulunan su tahliye yerinden bir su pompası tesisi yapıp Fırat suyu öyle yer altında değil yer üstünde akar. Çünkü rakım farkı yok denilecek kadar azdır. Böylece iki dere suya kavuşur. Su kanallarının ve derelerin etrafına tıpkı Eskişehir Porsuk deresinin çevresi gibi ağaçlar ekilip yem yeşil olur. Banklar kurulur, çay bahçeleri yapılır. insanlar yaşamın tadını çıkarırlar. Su yaşamdır.
Ayrıca akan su israf edilmez. Boşuna akmaz. Sadece çevresine bir anlamda hayat vererek biraz yön değiştirdikten sonra tekrar mecrasını bulur. Ovanın kanalarına verilir. Anladığım kadar bu projeyı yapmak devlet su işleri DSİ alanına giriyor.
Bu hizmeti yapmak Urfa milletvekilleri ile İl valiliğine düşüyor. Buradan bir vatandaş bir basın mensubu olarak bir çağrıda bulunmak isterim.
Böyle bir hizmet sizlerin eseri olsun. İnsanlar sizleri hayırla yad ederler.
Ekleme
Tarihi: 22 Eylül 2025 -Pazartesi
KARAKOYUN VE KARAKÖPRÜ DERELELERİ FIRAT SUYUNU BEKLİYOR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.