NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İYİMSER VE KÖTÜMSER

Merhum yazar Çetin Altan yaşamının son yıllarında gazete köşe yazılarının sonunda neredeyse sürekli enseyi karartmayın, deyimini kullanırdı. Umudu, özlemi, iyimserliği, içinde barındıran buna öngörü mü veya dilek mi diyelim, Altan'ın ünlü deyişi haline geldi. Enseyi karartmayın sözcüğü. Aslında Anadolu yurdu yazarları, romancıları olduğu kadar, umut ve umutsuzluğun adeta kol kola olduğu bir diyardır. Yani tıpkı Dünya'nın diğer yerleri gibi, iyimser ve kötümserlerin bol olduğu kadim bir coğrafyadır. Bazı halk ozanları, şairler, yaşamın çelişkilerinden, kötülükten dem vurur. Batı da Varoluşçu felsefe akımının yazarları şairleri kötümserdir. Dünya insana göre değil, tam bir mutluluk özgürlük olmadığı bakış açısıyla düşünürler. Bizde de aynen diğer ülke insanları gibi, iyimser insanlar, kötümser insanlar, şairler yazarlar var. Aşık Veysel: Alır elline sazını kendi çalır kendi söyler, görmediği halde, görenlere adeta taş çıkartır, dertli, dertli söylemeye, başlar. "uzun ince bir yoldayım. gidiyorum gündüz gece bilemiyorum ne haldeyim. gidiyorum gündüz gece". Hele Merhum Cahit Sıtkı Tarancı Daha otuz beş yaşta yaşlılıktan, dem vurarak, kötümser şiirler yazar. "Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi yolun ortasındayız. Yalvarmak yakarmak nafile bugün" Der efkarını dağıtmak ister. Bu tür insan ve şairler Dünya ve insan yaşamının adil olmadığını belirtir kaderlerine razı olur. Bazı insanlar, ozanlar şairler ise umutludur, umutları amaçları, iddiaları nedeniyle iyimser olurlar. Bunlar Dünya'yı kendilerini toplumu anlamak yorumlamakla birlikte değiştirmek dönüştürmek duygu ve düşüncesi içindeler... Ünlü Türk ozanı Nazım Hikmet gibi... "Yaşamak bir ağaç gibi özgür ve hür, bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim. Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim" Bu amaç ve iddiallerin mücadelesini vermiş. Bedel ödemiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk ve İnönü dönemlerinde Nazım gençliğinin baharında, yaşamının üçte birini cezaevlerinde geçirmiş. Ama uğruna mücadele verdiği amaç yolunda yılmamış. Hep umudunu iyimserliğini muhafaza etmiş. Aslında insanları olduğu gibi şair ve yazarları düşünürleri umutlu umutsuz, iyimser ve kötümser olmak üzere ikiye ayırmakta sanırım mahzur olmaz. Hatta mümkün denilebilir. Bence insanların ruh hallerini duygularını düşüncelerini belirleyen etkenin bir tek eğitim olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu anlamda asıl belirleyici unsurun kalıtım başka bir deyimle genetik olduğu olasıdır. İyimser yarı dolu su bardağına dolu, kötümser boş der misali bu deyişe örnek olsa gerek.
Ekleme Tarihi: 20 Şubat 2022 - Pazar

İYİMSER VE KÖTÜMSER

Merhum yazar Çetin Altan yaşamının son yıllarında gazete köşe yazılarının sonunda neredeyse sürekli enseyi karartmayın, deyimini kullanırdı.

Umudu, özlemi, iyimserliği, içinde barındıran buna öngörü mü veya dilek mi diyelim, Altan'ın ünlü deyişi haline geldi. Enseyi karartmayın sözcüğü. Aslında Anadolu yurdu yazarları, romancıları olduğu kadar, umut ve umutsuzluğun adeta kol kola olduğu bir diyardır. Yani tıpkı Dünya'nın diğer yerleri gibi, iyimser ve kötümserlerin bol olduğu kadim bir coğrafyadır.

Bazı halk ozanları, şairler, yaşamın çelişkilerinden, kötülükten dem vurur. Batı da Varoluşçu felsefe akımının yazarları şairleri kötümserdir.

Dünya insana göre değil, tam bir mutluluk özgürlük olmadığı bakış açısıyla düşünürler.

Bizde de aynen diğer ülke insanları gibi, iyimser insanlar, kötümser insanlar, şairler yazarlar var. Aşık Veysel: Alır elline sazını kendi çalır kendi söyler, görmediği halde, görenlere adeta taş çıkartır, dertli, dertli söylemeye, başlar. "uzun ince bir yoldayım. gidiyorum gündüz gece bilemiyorum ne haldeyim. gidiyorum gündüz gece". Hele Merhum Cahit Sıtkı Tarancı Daha otuz beş yaşta yaşlılıktan, dem vurarak, kötümser şiirler yazar. "Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi yolun ortasındayız. Yalvarmak yakarmak nafile bugün" Der efkarını dağıtmak ister.

Bu tür insan ve şairler Dünya ve insan yaşamının adil olmadığını belirtir kaderlerine razı olur. Bazı insanlar, ozanlar şairler ise umutludur, umutları amaçları, iddiaları nedeniyle iyimser olurlar. Bunlar Dünya'yı kendilerini toplumu anlamak yorumlamakla birlikte değiştirmek dönüştürmek duygu ve düşüncesi içindeler...

Ünlü Türk ozanı Nazım Hikmet gibi... "Yaşamak bir ağaç gibi özgür ve hür, bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim.

Yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim" Bu amaç ve iddiallerin mücadelesini vermiş. Bedel ödemiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk ve İnönü dönemlerinde Nazım gençliğinin baharında, yaşamının üçte birini cezaevlerinde geçirmiş. Ama uğruna mücadele verdiği amaç yolunda yılmamış. Hep umudunu iyimserliğini muhafaza etmiş.

Aslında insanları olduğu gibi şair ve yazarları düşünürleri umutlu umutsuz, iyimser ve kötümser olmak üzere ikiye ayırmakta sanırım mahzur olmaz. Hatta mümkün denilebilir. Bence insanların ruh hallerini duygularını düşüncelerini belirleyen etkenin bir tek eğitim olduğunu söylemek doğru olmaz.

Bu anlamda asıl belirleyici unsurun kalıtım başka bir deyimle genetik olduğu olasıdır. İyimser yarı dolu su bardağına dolu, kötümser boş der misali bu deyişe örnek olsa gerek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.