NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İSTANBUL BAYRAMPAŞA'DA KÜRTÇE MÜZİK OLAYI

Geçtiğimiz pazar günü 13 Mart 2025 tarihinde münibüsle piknikten dönen Diyarbakırlı bir aile kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle polis tarafından durduruluyor, plaka numarası alınıyor. Tartışma kavgaya dönüşüyor.  Olay yerine 40-50 polis geliyor. Kavgayı ayırmak isteyen 7 aylık hamile bir kadına bir polis tekme atıyor. 10 kişi karakola götürülüyor. Kadın orada fenalaşınca hastahaneye kaldırılıyor, yoğun bakıma alınır. Bebek sezaryenle doğuyor, ancak, bebeğin yaşamasının zor olduğu belirtiliyor. Aile ve bazı tanıkların, insan hakları derneklerinin ifadelerine göre olay bu şekilde gelişmiştir. Dem partisi demokratik haklarını kullanarak, yaptıkları basın açıklamalarıyla Kürtçe müzik çalma ile ilgili yapılan saldırıyı kınamışlardır. İstanbul valiliği ve  resmi makamların açıklamalarına göre ise bu olayın Kürtçe müzik ile ilgisinin olmadığının, yüksek sesle müzik çalma sonucu olduğu belirtilmiştir. Şimdiye kadar bazı zamanlar Kürtçe müzik dinledikleri için veya Kürtçe konuştukları için bazı Kürt vatandaşlar ırkçı kişiler tarafından saldırıya uğramış ölümle sonuçlanan olaylar olmuştur. Ama bu defa böylesi bir olaya bazi polislerin adlarının karışmış olması, Kürtçe müzik dinlemeye tepki gösterdikleri iddiasının öne sürülmesidir. Bundan dolayı  kamuoyunda infial yaratmıştır.  Olayın vahim tarafı budur. Zira bir demokrasi de hukuk devletinde polis halkın can ve mal güvenliğinden sorumludur. İdeolojik ırkçı şahıslar polis içerisinde yer alamazlar.  Bu olay tüm yönleriyle araştırılmalı suçlular yargılanmalıdır. Hukuk ihlalini kim yaparsa yapsın, hangi suç olursa olsun cezasız kalmamalıdır. Suç ve ceza temel bir kuraldır. Bu menfur olayda polis hakkında bir genelleme yapmak doğru değildir. Elbette her kurumda olduğu gibi güvenlik güçleri içerisinde kötü niyetli kişiler olabilir. Ama bu durum tüm kuruma mal edilmez. Ancak emniyet güçlerine katılan memurların seçimine azami dikkat edilmelidir.  Çünkü polis bir partinin, iktidarın polisi değil tüm halkın ve devletin polisi olmak zorundadır. Yargı nasıl adil olmasi gerekirse yürütmenin de adil olmasi, ayrım yapmaması gerekir. Genel olarak dil ırk ayrımı yapmak ilkelliktir. Bir hastalıktır. İnsanı ve İslami değildir. Anayasa ve yasalara aykırıdır. En önemlisi Türkiye'nin en önemli sorunu olan Kürt sorunun da çözüme yönelik olumlu gelişmeler olurken böylesi çirkin olaylar sürece zarar verebilir. Ayrıca böylesi bir olay, Ak Parti hükümetinin terörsüz Türkiye söylemine de zarar verebilir.  Çünkü terör bir alanda değil çeşitli alanlar da olabilir. Birlik projesinin başarılı olarak devam etmesi için söylemde pratikte demokratik kuralların uygulanması gerekir.
Ekleme Tarihi: 17 Temmuz 2025 -Perşembe

İSTANBUL BAYRAMPAŞA'DA KÜRTÇE MÜZİK OLAYI

Geçtiğimiz pazar günü 13 Mart 2025 tarihinde münibüsle piknikten dönen Diyarbakırlı bir aile kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle polis tarafından durduruluyor, plaka numarası alınıyor. Tartışma kavgaya dönüşüyor. 
Olay yerine 40-50 polis geliyor. Kavgayı ayırmak isteyen 7 aylık hamile bir kadına bir polis tekme atıyor. 10 kişi karakola götürülüyor. Kadın orada fenalaşınca hastahaneye kaldırılıyor, yoğun bakıma alınır. Bebek sezaryenle doğuyor, ancak, bebeğin yaşamasının zor olduğu belirtiliyor.
Aile ve bazı tanıkların, insan hakları derneklerinin ifadelerine göre olay bu şekilde gelişmiştir. Dem partisi demokratik haklarını kullanarak, yaptıkları basın açıklamalarıyla Kürtçe müzik çalma ile ilgili yapılan saldırıyı kınamışlardır.
İstanbul valiliği ve  resmi makamların açıklamalarına göre ise bu olayın Kürtçe müzik ile ilgisinin olmadığının, yüksek sesle müzik çalma sonucu olduğu belirtilmiştir.
Şimdiye kadar bazı zamanlar Kürtçe müzik dinledikleri için veya Kürtçe konuştukları için bazı Kürt vatandaşlar ırkçı kişiler tarafından saldırıya uğramış ölümle sonuçlanan olaylar olmuştur.
Ama bu defa böylesi bir olaya bazi polislerin adlarının karışmış olması, Kürtçe müzik dinlemeye tepki gösterdikleri iddiasının öne sürülmesidir. Bundan dolayı  kamuoyunda infial yaratmıştır. 
Olayın vahim tarafı budur. Zira bir demokrasi de hukuk devletinde polis halkın can ve mal güvenliğinden sorumludur. İdeolojik ırkçı şahıslar polis içerisinde yer alamazlar. 
Bu olay tüm yönleriyle araştırılmalı suçlular yargılanmalıdır. Hukuk ihlalini kim yaparsa yapsın, hangi suç olursa olsun cezasız kalmamalıdır. Suç ve ceza temel bir kuraldır.
Bu menfur olayda polis hakkında bir genelleme yapmak doğru değildir. Elbette her kurumda olduğu gibi güvenlik güçleri içerisinde kötü niyetli kişiler olabilir. Ama bu durum tüm kuruma mal edilmez.
Ancak emniyet güçlerine katılan memurların seçimine azami dikkat edilmelidir. 
Çünkü polis bir partinin, iktidarın polisi değil tüm halkın ve devletin polisi olmak zorundadır. Yargı nasıl adil olmasi gerekirse yürütmenin de adil olmasi, ayrım yapmaması gerekir.
Genel olarak dil ırk ayrımı yapmak ilkelliktir. Bir hastalıktır. İnsanı ve İslami değildir.
Anayasa ve yasalara aykırıdır. En önemlisi Türkiye'nin en önemli sorunu olan Kürt sorunun da çözüme yönelik olumlu gelişmeler olurken böylesi çirkin olaylar sürece zarar verebilir. Ayrıca böylesi bir olay, Ak Parti hükümetinin terörsüz Türkiye söylemine de zarar verebilir. 
Çünkü terör bir alanda değil çeşitli alanlar da olabilir. Birlik projesinin başarılı olarak devam etmesi için söylemde pratikte demokratik kuralların uygulanması gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.