NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İSRAF YAPMA PAYLAŞ

Geçen hafta karaköprüye doğru giderken bu eski köyün hemen yol kenarında sanırım Belediye'nin bir afişinde heba etme hibe et yazısını gördüm okudum. Siz de takdir edersiniz çok anlamlı değerli bir yazı. İçimden bu haftaki köşe yazımın önemli bir konusu çıktı dedim. Öyle de yaptım. Heba yani israf dinimizde en büyük günahlardan biridir. Hibe yani paylaşma yine dinimizin bir gereğidir. Birçok ayette ve hadiste paylaşın cömert olun, veren el el alan elden üstündür denilir. Müslüman diye geçinen bizlerede bakıyorum, bu şartlara bu ilkelere uyan çok az insan var. Bu kadar yoksulun muhtacın olduğu ilimizde ve ülkemizde milyonlarca ekmek yıyecek, giyim eşyaları, mutfak, ev eşyaları atılıyor. Malesef çok az sayıda duyarlı hayır sahibi değerli insanlar bunları atmıyor dağıtıyor veriyor. İsrafın asıl önemli boyutu yıyecek israfı, hele bu serpme kahvaltı dedikleri parası çok olanların çok çeşitli kahvaltılarında ki yıyeceklerden birer lokma alınıyor, sonra çöpe atılıyor. İnsan inanmak istemiyor bu nasıl duyarsızlık bu nasıl insafsızlık, bunlar nasıl dağıtılmaz heba edilir yazıklar olsun. Oysa, bizlerin Hristiyan gavur dediğimiz insanların ülkelerinde böyle yapılmıyor. Adamlar ölçülü bir şekilde, gereksiz bir biçimde fazla çeşide girmeden yıyorlar. Örneğin lokantaya giidiyorlar, yıyeceğkleri kendilerine çok geliyorsa, garsona kibarca bu yıyecekleri paketle götüreceğim derler, istedikleri derhal yapılır bu davranış gayet doğal karşılanır. Bizde ise ayıp karşılanır ne kadar yanlış bir düşünce. Sanki yıyecekleri çöplere atmak doğru ayıp değildir diye çok yanlış algılanır düşünülür. Ne diyelim bir dönem ülkemiz aydınlarının çokça dile getirdikleri gibi, her konuda onlar "eller aya biz yaya" Biraz fazla ayrıntı oluyor ama diyemeden geçemeyeceğim bir eski değerli deyişimiz daha vardı vardı, "Buhara'da halı dokunur eni boyu rengi nedir ahkam kesmek." Yaşadığımız çelişkiler aynen böyle bir durum. Birde kendimizi beğenir. bigiçlik taslar, buna bir de kibir eklenir. Sütte leke vardır bizde yoktur deriz. Bimeyiz insanlık değerleri eleştiri ve özeleştiri, yani nefsi muhasebeyle gelişmişler ilerlemişlerdir. Bzler toplumun çoğunluğu olarak dinleri. özelikle kendi dinimizin kurallarını bile bilmiyoruz. Bir hadiste kibirlenen böbürlenen kişilere resulluah "Ne mutlu ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbınıda göre" demiştir. Tüm eksilerimizin nedeni genel olarak okumayan araştırmayan bir toplum olmamızdan ileri geliyor. Milli görüş lideri merhum Necmeddin Erbakan hocanın maddi ve manevi kalkınma dye bir düsturu ilkesi vardı. yani herşey maddi yeme içme para teknoloji değildir demek istiyordu hoca. Maddi kalkınma kadar belki ondan dahi üstün denilebilecek kadar bir manevi kalkınma vardır. Manevi kalkınma çok geniş kavramlıdır. Buna kişilik, inanç, moral değerler, iyilik, yardım, paylaşma, temizlik her şey giriyor. Bir arada yaşayan insanlar arasında devlet aygıtının koyduğu yazılı yasal kurallar olduğu kadar yazılı olmayan yazısız kurallarda vardır. Yazısız kurallar belki yazılı kurallardan daha önemlidir. Bence de bir millet bir toplum maddi gelişmeyle birlikte ancak manevi değerlerle gelişir ve güçlenir.
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2023 - Pazartesi

İSRAF YAPMA PAYLAŞ

Geçen hafta karaköprüye doğru giderken bu eski köyün hemen yol kenarında sanırım Belediye'nin bir afişinde heba etme hibe et yazısını gördüm okudum.

Siz de takdir edersiniz çok anlamlı değerli bir yazı. İçimden bu haftaki köşe yazımın önemli bir konusu çıktı dedim. Öyle de yaptım.

Heba yani israf dinimizde en büyük günahlardan biridir. Hibe yani paylaşma yine dinimizin bir gereğidir.

Birçok ayette ve hadiste paylaşın cömert olun, veren el el alan elden üstündür denilir.

Müslüman diye geçinen bizlerede bakıyorum, bu şartlara bu ilkelere uyan çok az insan var. Bu kadar yoksulun muhtacın olduğu ilimizde ve ülkemizde milyonlarca ekmek yıyecek, giyim eşyaları, mutfak, ev eşyaları atılıyor. Malesef çok az sayıda duyarlı hayır sahibi değerli insanlar bunları atmıyor dağıtıyor veriyor. İsrafın asıl önemli boyutu yıyecek israfı, hele bu serpme kahvaltı dedikleri parası çok olanların çok çeşitli kahvaltılarında ki yıyeceklerden birer lokma alınıyor, sonra çöpe atılıyor. İnsan inanmak istemiyor bu nasıl duyarsızlık bu nasıl insafsızlık, bunlar nasıl dağıtılmaz heba edilir yazıklar olsun.

Oysa, bizlerin Hristiyan gavur dediğimiz insanların ülkelerinde böyle yapılmıyor. Adamlar ölçülü bir şekilde, gereksiz bir biçimde fazla çeşide girmeden yıyorlar. Örneğin lokantaya giidiyorlar, yıyeceğkleri kendilerine çok geliyorsa, garsona kibarca bu yıyecekleri paketle götüreceğim derler, istedikleri derhal yapılır bu davranış gayet doğal karşılanır.

Bizde ise ayıp karşılanır ne kadar yanlış bir düşünce. Sanki yıyecekleri çöplere atmak doğru ayıp değildir diye çok yanlış algılanır düşünülür.

Ne diyelim bir dönem ülkemiz aydınlarının çokça dile getirdikleri gibi, her konuda onlar "eller aya biz yaya" Biraz fazla ayrıntı oluyor ama diyemeden geçemeyeceğim bir eski değerli deyişimiz daha vardı vardı, "Buhara'da halı dokunur eni boyu rengi nedir ahkam kesmek." Yaşadığımız çelişkiler aynen böyle bir durum. Birde kendimizi beğenir. bigiçlik taslar, buna bir de kibir eklenir.

Sütte leke vardır bizde yoktur deriz. Bimeyiz insanlık değerleri eleştiri ve özeleştiri, yani nefsi muhasebeyle gelişmişler ilerlemişlerdir. Bzler toplumun çoğunluğu olarak dinleri. özelikle kendi dinimizin kurallarını bile bilmiyoruz.

Bir hadiste kibirlenen böbürlenen kişilere resulluah "Ne mutlu ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbınıda göre" demiştir. Tüm eksilerimizin nedeni genel olarak okumayan araştırmayan bir toplum olmamızdan ileri geliyor.

Milli görüş lideri merhum Necmeddin Erbakan hocanın maddi ve manevi kalkınma dye bir düsturu ilkesi vardı. yani herşey maddi yeme içme para teknoloji değildir demek istiyordu hoca.

Maddi kalkınma kadar belki ondan dahi üstün denilebilecek kadar bir manevi kalkınma vardır. Manevi kalkınma çok geniş kavramlıdır. Buna kişilik, inanç, moral değerler, iyilik, yardım, paylaşma, temizlik her şey giriyor.

Bir arada yaşayan insanlar arasında devlet aygıtının koyduğu yazılı yasal kurallar olduğu kadar yazılı olmayan yazısız kurallarda vardır. Yazısız kurallar belki yazılı kurallardan daha önemlidir.

Bence de bir millet bir toplum maddi gelişmeyle birlikte ancak manevi değerlerle gelişir ve güçlenir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.