NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

HANGİ İSLAM-1

Canlılar içinde her bakımdan üstün olan insandır. İnsanın bir çok önemli özeliğinin önde geleni aklı iradesi olan düşünen konuşan bir varlık olmasıdır. Aynı şekilde diğer canlı varlıklarda olmayan bazı önemli zaafları var insanoğlunun.Kendini ve başkalarını aldatması kandırması kadar ilkelerden uzak basit bir çıkar için yanlışı doğru gösterenlere kolay inanması söylenebilir. Bu durum eğitim düzeyi düşük geri kalmış toplumlarda her konuda olduğu gibi din konusunda bariz bir şekilde görülür. Çünkü işine geldiği gibi hareket eden sorgulamayan analiz etmeyen bireyler,dini siyasete ticarete alet eden politikacılar için elverişli bir alan olur.İslam dini bu istismar alanın özelikle Ortadoğu'da en somut örneğidir.Tarih boyunca hep böyle olmuş. Bir tek İslam olmasına rağmen Altmıştan fazla İslam ülkesinde her ülke ve halk nerdeyse tümü kendilerine göre bir İslam Müslüman modeli oluşturmuşlar. Bu dinin temel ilkeleri maalesef çoğu kez ölçü alınmaz.Örneğin Arap milliyetçi İslam veya Fars milliyetçi İslam gibi görüş ve uygulamalar,Ülkemizde Türk İslam sentezi modeller buna örnek gösterilebilir. Ayet ve hadisler tarafsız objektif olarak incelendiği zaman görülecek odur ki İslam dini ile milliyetçilik bir arada olamaz.Başka bir anlatımla İslam dini belki kesin olarak denilebilir milliyetçiliği ırkçılığı kabul etmez. Üst kimlik ümmettir, ama doğuştan gelen kimlikler inkar edilmez.Bu nedenle tek dil tek Milet söyleminin İslam dininde karşılığı yok. Bunun en somut örneği kuranı kerim Rum süresi ayet 22 de belirtilen ''Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da onun ayetlerindendir Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.''ilahi emri demokratik çoğulculuğu açık şekilde belirtir. Ama ne yaman bir çelişki buna rağmen kendilerine ben sağlam Müslüman'ım diyenlerin güya Ümmet davası güttüklerini belirtenlerin milliyetçi bir yol izlemeleri hazin bir durum. Bu anlayışta olan kişilere İslam'a göre değil kendilerine göre Müslüman demek mümkün.Ayrıca belirtilmesi gereken önemli bir husus İslami dini ilkeleri Hazreti Muhammet (SAV) döneminden sonra Emevi Abbasi Osmanlı devleti dahil hiçbir zaman Gerçek anlamda uygulanmadı. Kısmen dört halife dönemi ile birlikte Selahaddin Eyyubi döneminde uygulandı denilebilir.Acı bir gerçek dört halifeden üçü siyasi çıkar veya dini bağnazlık nedeniyle öldürüldü. Şimdi sormak gerekir tarih boyunca gerçek anlamda uygulanmayan şeriat hele bu devirde bundan sonra Aslına uygun biçimde Uygulanması ne kadar mümkündür? Gerçekçi düşünsek ne kadar istesek sağlıklı doğru bir şekilde gerçek İslami bir düzenin gelmesi kanaatime göre zor bir ihtimal. Bu nedenle dine saygı özünden soyutlanmış tek etnik yapılı çıkara dayalı bir şeriatı savunma değil demokratik bir laikliği istemek olmalı.Hayatın ve bilimin bize gösterdiği hiçbir sosyal,dini veya tarihi olaylar,aslına uygun tekrarlanmaz.illa aynı sistemi getireceğim deseniz taklit kaçınılmaz olur.çünkü tarihe yön veren kişiler,şartlar değişmiştir. Bir nehirde iki kez yıkanmaz misali gibi aynı şekilde devam etmek istenmesi aslını ifade etmez aslından uzaklaşma zorunluluğu oluşur.
Ekleme Tarihi: 26 Nisan 2016 - Salı

HANGİ İSLAM-1

Canlılar içinde her bakımdan üstün olan insandır.

İnsanın bir çok önemli özeliğinin önde geleni aklı iradesi olan düşünen konuşan bir varlık olmasıdır.

Aynı şekilde diğer canlı varlıklarda olmayan bazı önemli zaafları var insanoğlunun.Kendini ve başkalarını aldatması kandırması kadar ilkelerden uzak basit bir çıkar için yanlışı doğru gösterenlere kolay inanması söylenebilir.

Bu durum eğitim düzeyi düşük geri kalmış toplumlarda her konuda olduğu gibi din konusunda bariz bir şekilde görülür.

Çünkü işine geldiği gibi hareket eden sorgulamayan analiz etmeyen bireyler,dini siyasete ticarete alet eden politikacılar için elverişli bir alan olur.İslam dini bu istismar alanın özelikle Ortadoğu'da en somut örneğidir.Tarih boyunca hep böyle olmuş.

Bir tek İslam olmasına rağmen Altmıştan fazla İslam ülkesinde her ülke ve halk nerdeyse tümü kendilerine göre bir İslam Müslüman modeli oluşturmuşlar.

Bu dinin temel ilkeleri maalesef çoğu kez ölçü alınmaz.Örneğin Arap milliyetçi İslam veya Fars milliyetçi İslam gibi görüş ve uygulamalar,Ülkemizde Türk İslam sentezi modeller buna örnek gösterilebilir.

Ayet ve hadisler tarafsız objektif olarak incelendiği zaman görülecek odur ki İslam dini ile milliyetçilik bir arada olamaz.Başka bir anlatımla İslam dini belki kesin olarak denilebilir milliyetçiliği ırkçılığı kabul etmez.

Üst kimlik ümmettir, ama doğuştan gelen kimlikler inkar edilmez.Bu nedenle tek dil tek Milet söyleminin İslam dininde karşılığı yok.

Bunun en somut örneği kuranı kerim Rum süresi ayet 22 de belirtilen ''Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da onun ayetlerindendir Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.''ilahi emri demokratik çoğulculuğu açık şekilde belirtir.

Ama ne yaman bir çelişki buna rağmen kendilerine ben sağlam Müslüman'ım diyenlerin güya Ümmet davası güttüklerini belirtenlerin milliyetçi bir yol izlemeleri hazin bir durum.

Bu anlayışta olan kişilere İslam'a göre değil kendilerine göre Müslüman demek mümkün.Ayrıca belirtilmesi gereken önemli bir husus İslami dini ilkeleri Hazreti Muhammet (SAV) döneminden sonra Emevi Abbasi Osmanlı devleti dahil hiçbir zaman Gerçek anlamda uygulanmadı.

Kısmen dört halife dönemi ile birlikte Selahaddin Eyyubi döneminde uygulandı denilebilir.Acı bir gerçek dört halifeden üçü siyasi çıkar veya dini bağnazlık nedeniyle öldürüldü.

Şimdi sormak gerekir tarih boyunca gerçek anlamda uygulanmayan şeriat hele bu devirde bundan sonra Aslına uygun biçimde Uygulanması ne kadar mümkündür?

Gerçekçi düşünsek ne kadar istesek sağlıklı doğru bir şekilde gerçek İslami bir düzenin gelmesi kanaatime göre zor bir ihtimal.

Bu nedenle dine saygı özünden soyutlanmış tek etnik yapılı çıkara dayalı bir şeriatı savunma değil demokratik bir laikliği istemek olmalı.Hayatın ve bilimin bize gösterdiği hiçbir sosyal,dini veya tarihi olaylar,aslına uygun tekrarlanmaz.illa aynı sistemi getireceğim deseniz taklit kaçınılmaz olur.çünkü tarihe yön veren kişiler,şartlar değişmiştir.

Bir nehirde iki kez yıkanmaz misali gibi aynı şekilde devam etmek istenmesi aslını ifade etmez aslından uzaklaşma zorunluluğu oluşur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.