NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

EYLÜL SONU

Günler, aylar, yıllar ne çabuk geçiyor. İnsan bu zaman kavramını çözemiyor. Bazen bir gün insana bir yıl gibi geliyor. Bazen on yıl, yirmi yıl geçiyor. Ne çabuk geçti daha dün gibi diyoruz. yahut bir an gibi bize geliyor olabiliyor. Zaman kavramı eskilerin deyimiyle bir sırrı Huda gibi. Moda yeni deyimle zaman kavramı göreceli. Bir sonbahara yine geldik. Bu kaçıncı sonbahar. Kaçıncı kış, kaçıncı ilkbahar, kaçıncı yaz Kim bilir. Bilim insanlarının dünyanın evrenin yaşını, insanın dünyaya ilk gelişinin tarihlerini tespiti bence bir tahmin bir var sayım olabilir. Aynı şekilde doğru veya yanlış evrim teorisi de öyle tahminlere dayalı diye düşünüyorum. Sizlerin düşüncesin bilmem, ama benim düşüncem bilinmezliğe, kesin bir saptamaya karşın, en iyi yanıtın, doğrusunu ancak Allah bilir sözü bana daha doğru ve mantıklı geliyor. Kısaca demek istediğim kesin ve mutlak bir olayın olgunun saptanması şüphelidir ya da zordur demek mümkün. Bir harikalar aleminde yaşıyoruz. Bir türlü kendimizin ve yaşadığımız dünyanın sırrını çözemiyoruz. Evrende muazzam bir denge ve düzen olduğu gibi, bir o kadar karmaşa, kaos, bilinmezlik vardır. Konuyla ilgili bilim insanları bu çözülmez bilmeceyi çözmek için yoğun bir uğraş içindeler. Bilme anlama uğraşı edebiyat alanını da ilgilendiriyor. Şairler, yazarlar, şiirler, romanlar yazarak, insanların varoluşlarını anlamlandırmaya çalışmışlar, çalışıyorlar. Anlaşılmaz saçma maddi bir evrende yaşıyoruz diyenler olduğu gibi, bu harika düzenin bir yaratıcısı olduğunu diyenler de vardır. Bence şairler tam olmasa da varlık sorununa şiirleriyle bir yanıt verirler. Bunlardan biri Türk şiirinin önde gelen şairlerinden biri olan Yahya Kemal, Eylül sonu ve Sessiz gemi şiirleriyle az da olsa bu konuda duygularımıza tercüman oluyorlar. Bu nedenle olsa gerek, ben her sonbahar geldiğinde çocukluğumda büyük bölümlerini ezberlediğim bu iki şiiri mırıldanırım, söylerim. Tüm mevsimlerin elbette kendilerine özgü anlamları ve özelikleri vardır. Ama sanki sonbaharın daha farklı daha anlamlı bir özeliği ve mesajı vardır bizlere. Sonbahar serinliği ve güzelliği ile birlikte bir hüzün aylarıdır sanki. Zira tabiat ve insanları bilinmez bir gelecek ufuk bekler. Yazın sıcaklığından latif serin bir havaya girilir. Ancak bununla birlikte güzelim yeşil renkler sarıya döner. Yapraklar dökülür. Duyarlı insanlar kendilerini tabiatın bir parçası bildiklerinden bu değişimi içlerinden derin his ederler. Acaba biz ne olacağız, nereye gideceğiz soruları akılarına gelir. Sessiz Gemi şiiri bunu biraz tasvir eder. Bu şiirden kısa bir bölüm aktaralım. Artık demir atmak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Ünlü Türk şairi Yahya Kemal’in konumuzla asıl ilgili Eylül Sonu şiiri Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları. Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa… Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa… İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık… Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık! Ölmek kaderde var bize ürküntü vermiyor, Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor. Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile, Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile. Müzik ruhun gıdasıdır denilir. Ancak bu ünlü deyişe Şiir ruhun gıdasıdır deyişini de eklemek gerek.
Ekleme Tarihi: 28 Eylül 2021 - Salı

EYLÜL SONU

Günler, aylar, yıllar ne çabuk geçiyor. İnsan bu zaman kavramını çözemiyor. Bazen bir gün insana bir yıl gibi geliyor. Bazen on yıl, yirmi yıl geçiyor. Ne çabuk geçti daha dün gibi diyoruz. yahut bir an gibi bize geliyor olabiliyor. Zaman kavramı eskilerin deyimiyle bir sırrı Huda gibi. Moda yeni deyimle zaman kavramı göreceli. Bir sonbahara yine geldik. Bu kaçıncı sonbahar. Kaçıncı kış, kaçıncı ilkbahar, kaçıncı yaz Kim bilir. Bilim insanlarının dünyanın evrenin yaşını, insanın dünyaya ilk gelişinin tarihlerini tespiti bence bir tahmin bir var sayım olabilir. Aynı şekilde doğru veya yanlış evrim teorisi de öyle tahminlere dayalı diye düşünüyorum. Sizlerin düşüncesin bilmem, ama benim düşüncem bilinmezliğe, kesin bir saptamaya karşın, en iyi yanıtın, doğrusunu ancak Allah bilir sözü bana daha doğru ve mantıklı geliyor. Kısaca demek istediğim kesin ve mutlak bir olayın olgunun saptanması şüphelidir ya da zordur demek mümkün. Bir harikalar aleminde yaşıyoruz. Bir türlü kendimizin ve yaşadığımız dünyanın sırrını çözemiyoruz. Evrende muazzam bir denge ve düzen olduğu gibi, bir o kadar karmaşa, kaos, bilinmezlik vardır. Konuyla ilgili bilim insanları bu çözülmez bilmeceyi çözmek için yoğun bir uğraş içindeler. Bilme anlama uğraşı edebiyat alanını da ilgilendiriyor. Şairler, yazarlar, şiirler, romanlar yazarak, insanların varoluşlarını anlamlandırmaya çalışmışlar, çalışıyorlar. Anlaşılmaz saçma maddi bir evrende yaşıyoruz diyenler olduğu gibi, bu harika düzenin bir yaratıcısı olduğunu diyenler de vardır. Bence şairler tam olmasa da varlık sorununa şiirleriyle bir yanıt verirler. Bunlardan biri Türk şiirinin önde gelen şairlerinden biri olan Yahya Kemal, Eylül sonu ve Sessiz gemi şiirleriyle az da olsa bu konuda duygularımıza tercüman oluyorlar. Bu nedenle olsa gerek, ben her sonbahar geldiğinde çocukluğumda büyük bölümlerini ezberlediğim bu iki şiiri mırıldanırım, söylerim. Tüm mevsimlerin elbette kendilerine özgü

anlamları ve özelikleri vardır. Ama sanki sonbaharın daha farklı daha anlamlı bir özeliği ve mesajı vardır bizlere. Sonbahar serinliği ve güzelliği ile birlikte bir hüzün aylarıdır sanki. Zira tabiat ve insanları bilinmez bir gelecek ufuk bekler. Yazın sıcaklığından latif serin bir havaya girilir. Ancak bununla birlikte güzelim yeşil renkler sarıya döner. Yapraklar dökülür. Duyarlı insanlar kendilerini tabiatın bir parçası bildiklerinden bu değişimi içlerinden derin his ederler. Acaba biz ne olacağız, nereye gideceğiz soruları akılarına gelir. Sessiz Gemi şiiri bunu biraz tasvir eder. Bu şiirden kısa bir bölüm aktaralım.

Artık demir atmak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Ünlü Türk şairi Yahya Kemal’in konumuzla asıl ilgili

Eylül Sonu şiiri

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…

Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…

İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık…

Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var bize ürküntü vermiyor,

Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,

Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

Müzik ruhun gıdasıdır denilir. Ancak bu ünlü deyişe Şiir ruhun gıdasıdır deyişini de eklemek gerek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.