NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -36-

Esi çağlarda Mezopotamya bölgesi iki büyük imparatorluğun savaş alanı haline gelmişti. Bu güçlerden biri bölgenin yerli imparatorluğu partlar, diğer bir deyimle Medler olmuştur. Bu iki güç en azından akraba halklardır. Diğeri ise ne hikmetse daha önceki devirlerde tarihte Makodanya kralı büyük İskender gibi Romalılar da ta Avrupa’dan gelip bölgeye egemen olmuşlardır. Bu iki imparatorluk özelikle daha çok Roma, yüzlerce yıl Edessa ve bölgeye egemen olmuştur. Bu İki imparatorluk bazen savaşmışlar, bazen barış içerisinde yaşamışlar, sosyal, ekonomik ilişkileri kurmuşlardır. Her iki devlet dışında devlet olmayan, ama devlet kadar güçlü olan bir topluluk vardı. Bunlar Bedevi Araplardı. Bundan önceki sayfada bedeviler hakkında bazı tarihçilerin yaptıkları tespite yer vermiştik. Bedevilerde üretim yoktu. Ekonomileri tamamen yağma ekonomisidir denilebilir. Bedeviler her iki imparatorluk karşısında bir tercih yaptıkları zaman Roma’ya karşı kendilerini Partlara daha yakın his ederlerdi. Çünkü Partlar bölgenin bir devletiydi. Kültürel olarak benzer tarafları olduğu olasıdır. Bedeviler çoğu zaman her iki imparatorluğa karşı bir nevi gerilla tarzı saldırılarıyla başarılı olurlardı. Çünkü bedevilerin düzenli bir orduları yoktu. Eylemlerini yollara pusu kurma tarzı ile yapardılar. Yani vur, yağmala, kaç taktiği izlerler başarılı olurdular. Burada bir parantez açacak olursak, Araplarda devletleşme buna bir nevi imparatorluk ta denilebilir. Hazreti Muhammed ile güçlü bir şekilde başlamıştır. İslam dinin yüce peygamberi özelde Arap bedevi halkını yokluktan varlığa getirmiştir, demek mümkün olacak. Edessa halkı ise bundan önceki sahifelerde belirtildiği üzere istisnalar hariç tercihleri daha çok İran güçlerinden yana olmuştur. Edessa hakkında yanlış anımsamadıysam bir yerde Partların kızı ifadesi kullanılarak güçlü ve gönüllü bir birliğin varlığını belirtir. Bu yazı dizisinde Hayes ve diğer tarihçiler gibi kendisinden de alıntı yaptığım ünlü tarihçi Arkelog Judah Benzion Segal, bu konuda daha evvel belirttiğim üzere “Edessa Partların politik ve kültürel merkezidir” ifadesini kullanmıştır. Edessa’da eğitim ve kültürel anlamda üç okul vardı. Bunlar, Ermenilerin okulu, İranlıların okulu ve Süryanilerin okulu. Ancak eğitim kalitesi açısından bu okulların önde gelen okulu İranlıların okulu oluyordu. Hatta bu okulun ünü tüm bölgeye yayılmıştı. Çünkü bu okulda gerekli geniş bilgiler öğretiliyordu. Ayrıca bu okullara mensup öğretmenlerin başka bir iş yapmaları yasaktı. Bu okullarda Yunan felsefesi de okutulmaktaydı. Eğitim dili Süryaniceydi. Ders programlarında dünyevi konular, tarih, hitabet ve doğa konulu dersler verilmekteydi. Edessa halkının aristokrat buna zengin burjuva sınıfı diyebiliriz, eğitime, bilgiye, araştırmaya oldukça önem verirlerdi. Hatta çocuklarını okumaları için Mısır, Beyrut üniversitelerine bile gönderirlerdi. Edessa okullarında ders veren hocaların ticaretle, el sanatlarıyla, uğraşmalarına izin yoktu. Öğrenciler bir üst okula alınması için bir giriş sınavında başarılı olmaları gerekiyordu. üst okulun öğretim süresi üç yıldı, yatılıydı. Okulda kütüphane vardı. Öğrenciler istedikleri zaman bu kütüphaneden istifade ederlerdi. Sıkı bir disiplinleri olur, evli öğrenci okula kabul edilmez. Öğrenciler ahlaki ilkelere uymak zorunda olur, meyhaneye gitmek, açık alanlarda şarap partilerine katılmak yasaktı. Devam edecek Bir tarih yazarı Edessa’daki okul eğitimini şöyle tasvir etmiştir: Horozların ötüşüyle başlayan ve akşam şarkılarının söylenmesiyle sona eren derslere devam mecburiydi. Yıllık tatil ağustostan ekime kadardı. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2022 - Pazartesi

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -36-

Esi çağlarda Mezopotamya bölgesi iki büyük imparatorluğun savaş alanı haline gelmişti. Bu güçlerden biri bölgenin yerli imparatorluğu partlar, diğer bir deyimle Medler olmuştur. Bu iki güç en azından akraba halklardır. Diğeri ise ne hikmetse daha önceki devirlerde tarihte Makodanya kralı büyük İskender gibi Romalılar da ta Avrupa’dan gelip bölgeye egemen olmuşlardır.

Bu iki imparatorluk özelikle daha çok Roma, yüzlerce yıl Edessa ve bölgeye egemen olmuştur. Bu İki imparatorluk bazen savaşmışlar, bazen barış içerisinde yaşamışlar, sosyal, ekonomik ilişkileri kurmuşlardır.

Her iki devlet dışında devlet olmayan, ama devlet kadar güçlü olan bir topluluk vardı. Bunlar Bedevi Araplardı. Bundan önceki sayfada bedeviler hakkında bazı tarihçilerin yaptıkları tespite yer vermiştik. Bedevilerde üretim yoktu. Ekonomileri tamamen yağma ekonomisidir denilebilir. Bedeviler her iki imparatorluk karşısında bir tercih yaptıkları zaman Roma’ya karşı kendilerini Partlara daha yakın his ederlerdi. Çünkü Partlar bölgenin bir devletiydi. Kültürel olarak benzer tarafları olduğu olasıdır.

Bedeviler çoğu zaman her iki imparatorluğa karşı bir nevi gerilla tarzı saldırılarıyla başarılı olurlardı.

Çünkü bedevilerin düzenli bir orduları yoktu. Eylemlerini yollara pusu kurma tarzı ile yapardılar. Yani vur, yağmala, kaç taktiği izlerler başarılı olurdular. Burada bir parantez açacak olursak, Araplarda devletleşme buna bir nevi imparatorluk ta denilebilir. Hazreti Muhammed ile güçlü bir şekilde başlamıştır. İslam dinin yüce peygamberi özelde Arap bedevi halkını yokluktan varlığa getirmiştir, demek mümkün olacak.

Edessa halkı ise bundan önceki sahifelerde belirtildiği üzere istisnalar hariç tercihleri daha çok İran güçlerinden yana olmuştur. Edessa hakkında yanlış anımsamadıysam bir yerde Partların kızı ifadesi kullanılarak güçlü ve gönüllü bir birliğin varlığını belirtir.

Bu yazı dizisinde Hayes ve diğer tarihçiler gibi kendisinden de alıntı yaptığım ünlü tarihçi Arkelog Judah Benzion Segal, bu konuda daha evvel belirttiğim üzere “Edessa Partların politik ve kültürel merkezidir” ifadesini kullanmıştır.

Edessa’da eğitim ve kültürel anlamda üç okul vardı. Bunlar, Ermenilerin okulu, İranlıların okulu ve Süryanilerin okulu. Ancak eğitim kalitesi açısından bu okulların önde gelen okulu İranlıların okulu oluyordu. Hatta bu okulun ünü tüm bölgeye yayılmıştı. Çünkü bu okulda gerekli geniş bilgiler öğretiliyordu. Ayrıca bu okullara mensup öğretmenlerin başka bir iş yapmaları yasaktı.

Bu okullarda Yunan felsefesi de okutulmaktaydı. Eğitim dili Süryaniceydi. Ders programlarında dünyevi konular, tarih, hitabet ve doğa konulu dersler verilmekteydi.

Edessa halkının aristokrat buna zengin burjuva sınıfı diyebiliriz, eğitime, bilgiye, araştırmaya oldukça önem verirlerdi. Hatta çocuklarını okumaları için Mısır, Beyrut üniversitelerine bile gönderirlerdi.

Edessa okullarında ders veren hocaların ticaretle, el sanatlarıyla, uğraşmalarına izin yoktu. Öğrenciler bir üst okula alınması için bir giriş sınavında başarılı olmaları gerekiyordu.

üst okulun öğretim süresi üç yıldı, yatılıydı. Okulda kütüphane vardı. Öğrenciler istedikleri zaman bu kütüphaneden istifade ederlerdi.

Sıkı bir disiplinleri olur, evli öğrenci okula kabul edilmez. Öğrenciler ahlaki ilkelere uymak zorunda olur, meyhaneye gitmek, açık alanlarda şarap partilerine katılmak yasaktı. Devam edecek

Bir tarih yazarı Edessa’daki okul eğitimini şöyle tasvir etmiştir: Horozların ötüşüyle başlayan ve akşam şarkılarının söylenmesiyle sona eren derslere devam mecburiydi. Yıllık tatil ağustostan ekime kadardı. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.