15 Temmuz 2016 Fetö kanlı darbe girişiminin 9. yıldönümünde demokrasinin bir toplum ve bir ülke için ne kadar değerli ve önemli olduğunu birkez daha hatırladık. Yalnız askeri darbeler değil, sivil darbelerin, vesayet rejimlerinin de yegane çaresinin demokrasi olduğunu anladık.  Somut olarak, denenmiş en iyi toplum yönetim biçimi olan demokrasi konusuna geçmeden evvel devletin ne kadar önemli olduğunu, nasıl ortaya çıktığını bildiğimiz kadariyla belrtelim. Böylece konu belki daha iyi anlaşılır.  Devletin ortaya çıkmasını bazı sosyologlar bir zorunluk olarak yorumlar. İdeolojik olmayan saf, doğal analize göre, Insanlar birlikte toplu halde yaşamaya, başlayınca, aile, kabile, aşiret olunca, çoğalamaya da başlayınca, güvenlikleri ve bir düzen için devlet ortaya çıkmıştır denilir. Tarih boyunca ve günümüzde çeşitli devlet biçimleri olmuştur. Köleci, feodal, din devletleri, nihayet Fransız devrimi sonucu modern ulus devletler meydana gelmiştir. Ancak  Devlet tanımı ve uygulaması farklılık arzetmektedir. Teokratik dini devlet düşüncesi, devletin yönetim şekli baskıcı, ne olursa olsun kısaca yukarıda Allah, aşağıda devlet vardır inancıdır. Avrupa aydınlanma çağı filozoflarına göre ise devlet halk ile yönetim erki arasında bir anlaşma sosyal bir sözleşmedir. Marksist teoriye göre devlet egemen ezen  sınıfın, ezilen sınıf üzerinde bir tahakküm, baskı aracıdır, aygıtıdır. Sınıf karakterlidir tespitini yapar. Marks devletin ortaya çıkmasının nedenini sermayenin, mülkiyetin korunması amaçlı olduğunu iddia eder.  Asıl olan pratik olarak devletlerin yönetim şeklinin nasıl olduğu ve nasıl uygulandığıdır. Tarihte despot hükümdarlar olduğu gibi, bazı insancıl adil hükümdarlar da olmuştur. Devletlerin yönetim biçimlerine kısaca rejim denilebilir. İnsanlık tarihi boyunca halkları çoğunlukla monarşi, tek adam, krallık, padişahlık veya dinci otoriterler tarafından, despot hükümdarlar yönetmiştir. Vatandaşlar bir teba kul gibi görülmüşlerdir. Seçme seçilme hakkından mahrum kalmışlardır. Ancak Avrupa'da Fransız ihtilalinden sonra monarşik yönetimler devri sona ermiştir.  Demokrasi çağı başlamıştır. Buna temsili demokrasi denilir. Demokrasi eski Yunanistan döneminden kalma, anlamı halkın yönetimi  demektir. Demokrasi Seçme seçilme hakkı, düşünce ifade, gösteri yapma hak arama özgürlüğüdür. Din, dil ayrımı yapılmaz.  Suç cezasız kalmaz. Herkes yargı önünde eşittir. Hiç bir kimseye imtiyaz tanınmaz. Yargı adil, tarafsız ve bağımsızdır. Hukuk devleti esastır. Güçler ayrılığı vardır.  Üst satırda dediğimiz gibi şimdiye kadar toplum yönetim biçimi olarak en iyi yönetim şekli demokrasi ve demokratik yönetim modeli olmuştur.  İslam dinin bile kendine özgü bir demokrasi referansı vardır.  Örneğin Kur"an Şura suresi ayet 38 "Onlar rablerinin çağrısına uyarlar ve namazı dosdoğru kılarlar. Aralarındaki işlerini istişare ederek yürütürler. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah yolunda harcarlar." Hazreti Muhammed bir hadiste "Ümmetimin ihtilafı rahmettir" demiştir. Bu hadis farklı fikirlerin olması gerektiğini belirtir. Bundan hakikat çıkar yorumu yapılabilir. Demokrasi düşünce ve ifade özgürlüğüdür. İslam peygamberi mekke'den medine'ye hicret edince, orda 47.maddelik  demokratik bir yaşam sözleşmesi hazırlar. Bu antlaşma tarihte sayılı bir insan hakları sözleşmesi olarakta kabul edilebilir. Kur'an ve hadisleri çok iyi inceleyen 20. Asrın en önemli müslüman alimi Said Nursi: İslam dinin meşrutiyet yani demokrasiye uygun olduğunu ayet ve hadislerle belirtmiştir.  Amacı özgürlükçü demokratik bir siyaset ortamını oluşturmaktır. "Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşamam"  "Meşru demokrasi" ruhu şeriattandır; Hayatı da ondandır! Sözleri dini esaslarının meşruiyet içerdiğini açıklar. Asrı saadet döneminde dört halifenin sahabeler tarafından seçimle geldiklerini belirtir. Ülkemizde artık askeri ve sivil darbelerin olmaması için, anayasanın 2. Maddesi olan Türkiye cumhuriyeti devleti laik demokratik sosyal bir hukuk devletidir. İlkesinin tam olarak uygulanması halinde ülke ve toplum göreceli olsa da refaha kavuşur, sorunlar asgari olarak çözülmüş olur.