NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ÇÖZÜM SÜRECİNDEN ÇÖZÜMSÜZLÜĞE GİDİŞ

Ülkemizde 7 Haziran milletvekili seçimlerinden sonra başlayan 1 Kasım seçim tekrarıyla devam eden süreçte önemli sosyal siyasal gelişmeler yaşanıyor. Yaklaşık üç yıl devam eden yurtta bahar havası estiren anaların ağlamadığı çözüm süreci dönemi ne yazık ki sona erdi. kanlı çatışma tekrar başladı. oysa Türkiye toplumu olarak çoğunluk barışı kardeşliği istedi savundu.akan kanın duracağına inandı.barışın olacağına umut bağladı.Kamuoyu yoklamaları yaptıkları araştırmalarda anketlerle bu durumu teyit etti.ortaya çıkan tablo halkın % 70 ı barış sürecini destekledi.Cumhurbaşkanı Erdoğan baldıran zehrini içeceğinden siyasi hayatıma mal olsa dahi bu sorunu çözeceğini söylemişti.28 şubat 2015 de kamuoyuna yansıyan şekilde Dolmabahçe sarayında hükümet ve HDP heyetleri arasında çözüm sürecinin başarıya ulaşması için taraflar arasında bir izleme kurulu oluşmasında mutabık kalındığı açıklaması yapılmıştı.Aynı gün Suudi Arabistan gezisine çıkacak olan Erdoğan Dolmabahçe toplantısından haberi olduğunu belli etmişti.Her şeyin iyiye gittiği izlenimi vardı.Ancak ne oldu anlamadık Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta sonra 15 martta Balıkesir ekonomi ödülleri 2015 toplantısında yaptığı konuşmada daha önce verdiği sözleri adeta tekzip edercesine 'şimdi Kürt sorunu,kardeşim ne Kürt sorunu ya,artık böyle bir şey yok'dedi.Süreç doğru yürütülmedi hükümet yasal sosyal düzenlemeler yapmadı.PKK silahlı güçlerini sınır dışına çekmedi.Seçim sonrası Suruç katliamı ve akabinde Ceylanpınar'da iki polisin katli ile gizli eller devreye girerek çatışmaları başlattılar. Böylece barış umutları suya düştü. Ölümler acılar gözyaşı başladı. Akıl almayacak bir şekilde sosyolojiye bilime aykırı olarak 40 yıldır savaşla şiddetle çözülmeyen Kürt sorununu tekrar savaşla belki Sri Lanka modeliyle çözüleceği zan ediliyor. ayrıca HDP Milet vekillerinin dokunulmazlığını kaldırarak cezaevlerine atılacağından söz ediliyor.Bu yöntemin izlenmesi halinde Siyasi iktidar Kürt sorununda 90'larda büyük acı veren sonuç alınmayan eleştirdikleri askeri vesayet döneminin politikasına geri dönmüş olacaklar.Böylece büyük bir çelişki olarak daha önce yaptıkları demokrasi söylemleri ve çok önem verdikleri yeni Türkiye söyleminin geçerliği kalmaz.olan halka yoksul halk çocuklarının genç yaşta ölümlerine' geriye bu acıları yaşam boyu unutmayacakları yürek dayanmaz ailelere olur.çünkü gerçeği demek gerekirse ateş düştüğü yeri yakıyor.Sonuçta hamaset sözde kalıyor.Zengin aile çocukları,istisna kaideyi bozmaz,kendilerini bu kirli savaştan nasıl olsa muaf tutuyor,sonra sözde vatan millet Sakarya edebiyatı başlıyor.Bundan dolayı Çözüm ve çare Türk bayrağına sarılı şehit cenazelerinde düzene uyarak intikam değil,artık savaşa son,yeter analar ağlamasın denilmesi halinde barışa katkı olur.Bu anlamda Urfa'da kan kanla yıkanmaz kan suyla yıkanır sözü önemli bir gerçeği belirtir.Bilim adamı Einstein aynı şeyi defalarca tekrarlayıp farklı bir sonuç beklemenin akılıca bir davranış olmadığını söyler.Neticede tüm çatışmalar anlaşmayla sonuçlanır.Bundan dolayı doğru olan erdemli olan bu acıların bir daha yaşanmaması tarafların öz eleştiri yapıp ders çıkarmaları gerekir.Kürt silahlı hareketi Hendek kazmanın mazeretinin olamayacağını yanlış olduğunu halka zarar verdiğini anlamalı kabul etmeli.Elbette hiçbir devlet yasasında olmayan bir özyönetimi kabul etmez karşı durur ama bunun karşılığı yakıp yıkmadan bir yöntem olmalı.Sonuç olarak Türkiye halkının yararı akan kanın durması çözüm sürecinin tekrar başlamasıdır.
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2016 - Çarşamba

ÇÖZÜM SÜRECİNDEN ÇÖZÜMSÜZLÜĞE GİDİŞ

Ülkemizde 7 Haziran milletvekili seçimlerinden sonra başlayan 1 Kasım seçim tekrarıyla devam eden süreçte önemli sosyal siyasal gelişmeler yaşanıyor.
Yaklaşık üç yıl devam eden yurtta bahar havası estiren anaların ağlamadığı çözüm süreci dönemi ne yazık ki sona erdi. kanlı çatışma tekrar başladı. oysa Türkiye toplumu olarak çoğunluk barışı kardeşliği istedi savundu.akan kanın duracağına inandı.barışın olacağına umut bağladı.
Kamuoyu yoklamaları yaptıkları araştırmalarda anketlerle bu durumu teyit etti.ortaya çıkan tablo halkın % 70 ı barış sürecini destekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan baldıran zehrini içeceğinden siyasi hayatıma mal olsa dahi bu sorunu çözeceğini söylemişti.28 şubat 2015 de kamuoyuna yansıyan şekilde Dolmabahçe sarayında hükümet ve HDP heyetleri arasında çözüm sürecinin başarıya ulaşması için taraflar arasında bir izleme kurulu oluşmasında mutabık kalındığı açıklaması yapılmıştı.
Aynı gün Suudi Arabistan gezisine çıkacak olan Erdoğan Dolmabahçe toplantısından haberi olduğunu belli etmişti.Her şeyin iyiye gittiği izlenimi vardı.Ancak ne oldu anlamadık Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta sonra 15 martta Balıkesir ekonomi ödülleri 2015 toplantısında yaptığı konuşmada daha önce verdiği sözleri adeta tekzip edercesine 'şimdi Kürt sorunu,kardeşim ne Kürt sorunu ya,artık böyle bir şey yok'dedi.Süreç doğru yürütülmedi hükümet yasal sosyal düzenlemeler yapmadı.PKK silahlı güçlerini sınır dışına çekmedi.
Seçim sonrası Suruç katliamı ve akabinde Ceylanpınar'da iki polisin katli ile gizli eller devreye girerek çatışmaları başlattılar. Böylece barış umutları suya düştü.
Ölümler acılar gözyaşı başladı. Akıl almayacak bir şekilde sosyolojiye bilime aykırı olarak 40 yıldır savaşla şiddetle çözülmeyen Kürt sorununu tekrar savaşla belki Sri Lanka modeliyle çözüleceği zan ediliyor. ayrıca HDP Milet vekillerinin dokunulmazlığını kaldırarak cezaevlerine atılacağından söz ediliyor.Bu yöntemin izlenmesi halinde Siyasi iktidar Kürt sorununda 90'larda büyük acı veren sonuç alınmayan eleştirdikleri askeri vesayet döneminin politikasına geri dönmüş olacaklar.
Böylece büyük bir çelişki olarak daha önce yaptıkları demokrasi söylemleri ve çok önem verdikleri yeni Türkiye söyleminin geçerliği kalmaz.olan halka yoksul halk çocuklarının genç yaşta ölümlerine' geriye bu acıları yaşam boyu unutmayacakları yürek dayanmaz ailelere olur.çünkü gerçeği demek gerekirse ateş düştüğü yeri yakıyor.Sonuçta hamaset sözde kalıyor.
Zengin aile çocukları,istisna kaideyi bozmaz,kendilerini bu kirli savaştan nasıl olsa muaf tutuyor,sonra sözde vatan millet Sakarya edebiyatı başlıyor.Bundan dolayı Çözüm ve çare Türk bayrağına sarılı şehit cenazelerinde düzene uyarak intikam değil,artık savaşa son,yeter analar ağlamasın denilmesi halinde barışa katkı olur.
Bu anlamda Urfa'da kan kanla yıkanmaz kan suyla yıkanır sözü önemli bir gerçeği belirtir.Bilim adamı Einstein aynı şeyi defalarca tekrarlayıp farklı bir sonuç beklemenin akılıca bir davranış olmadığını söyler.Neticede tüm çatışmalar anlaşmayla sonuçlanır.
Bundan dolayı doğru olan erdemli olan bu acıların bir daha yaşanmaması tarafların öz eleştiri yapıp ders çıkarmaları gerekir.
Kürt silahlı hareketi Hendek kazmanın mazeretinin olamayacağını yanlış olduğunu halka zarar verdiğini anlamalı kabul etmeli.
Elbette hiçbir devlet yasasında olmayan bir özyönetimi kabul etmez karşı durur ama bunun karşılığı yakıp yıkmadan bir yöntem olmalı.
Sonuç olarak Türkiye halkının yararı akan kanın durması çözüm sürecinin tekrar başlamasıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.