Ülkemiz son yıllarda önemli tarihi süreçlerden geçiyor. Kötümser olmadan demek gerekirse, Çevremiz adeta kuşatılmış bir durumda. Dostluk iyi komşuluk ilişkileri içersin de olduğumuz komşu ve diğer devletlerle aramız iyi değil. İşte bu alışılmamış durum karşısında İçte Her dönemden fazla birlik beraberlik içersin de olmak büyük önem arz ediyor. Bu nedenle sosyal siyasal sorunlarımızı hoşgörü diyalog yolu ile barışçı demokratik biçimde çözmek mümkündür.  Ekonomik sorunların çözümü yatırımı üretimi artırmakla İşsizliği önlemekle olur. Yurtta Barış Dünya'da barış ilkesi doğru önemli bir ilkedir. Bu ilkenin yaşamda yanıt bulması demokrasi ile adil paylaşımla olunca içte ve dışta güçlü olunur. Türkiye halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan coğrafi olarak Kültürel olarak bir Asya ülkesi olduğu gibi aynı zamanda bir Avrupa ülkesidir de. Çünkü ülkemizin Osmanlı devleti döneminden beri yaklaşık iki yüz yılık bir Batılaşma Aydınlanma süreci var. Ak parti iktidarı ilk yıllarında bu gerçeği görerek iyi analiz ederek ayrıca güçlü olan askeri vesayeti geriletmek amacıyla ılımlı İslam modeli ile demokrasi alanında önemli mesafeler kat etti.  Avrupa'ya yaklaştı. Bu niyet ve atılım Avrupa'dan büyük destek ve teveccüh gördü. Ak parti iktidarı ve lideri Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler diziliyordu. Çünkü bu girişim Doğu ile batı arasında köprü kuran bir sentez, akıllı bir politika idi. Bu nedenle takdirle karşılanıyordu. Avrupa konseyinde birçok toplantıda kendini sosyal demokrat olarak nitelendiren sosyalist entenasyonala üye CHP ye karşı Ak parti iktidarı açık olarak destekleniyordu. Ülkeye yabancı yatırımcı Yoğun bir sermaye akışı geliyordu. Ülke zenginleşme sürecine girmiş kişi başına düşen dolar üç bin dolardan on bir bin dolara yükselmişti. Ayrıca Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt sorunu Çözüm sürecine girmişti.  Ama ne olduysa devlet ve ordu içerisine sızan darbeciler bu olumlu gidişatı tersine çevirdiler. Çözüm süreci durdu. Çatışmalar başladı. Ekonomi bozuldu. Işsizlik arttı. Kişi başına düşen dolar yıllardır yerinde saymakta hatta gittikçe azalmakta. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra Demokrasi standartarının gerilemesi sonucu Avrupa ile ilişkiler kopma noktasına geldi. Ayrıca en önemlisi eski Başbakan ve dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu zamanında yanlış Ortadoğu politikası stratejik derinlik adı altında yapılan stratejik hatalar Türkiye'nin başını ağrıtmaya devam ediyor. Özelikle Suriye konusunda Amerika'nın oyununa gelindi diye düşünüyorum. Her devletin çıkarlarına göre hareket ettikleri özelikle emperyalist devletlerin çıkarlarını ön planda tutukları bilinmeliydi. Ayrıca Esat rejimiyle yakın bir ilişki içinde olan destek veren Rusya ile İran etkeni önemle Düşünülmesi dikkate alınması gerekirdi. Nitekim Suriye Şii baas rejiminin varlığını sürdürmesini ekonomik askeri olarak ayakta kalmasını sağlayanın bu iki devlet olduğu görülüyor. Şimdi ülkemiz çok önemli bir referandum sürecinden geçiyor. Demokratik haklarını kullanan Vatandaşlar evet veya hayır tercihinde suçlanmadan özgür bir biçimde yapmalı. Bilinmesi gereken bu ülkeye en büyük zararı kamplaşma ve kutuplaşma verir. Avrupa'da bakanların referandum çalışmalarından dolayı engellenmesi kınanmsı gereken anti demokratik çifte standartlı bir davranıştır. Ama haklı olarak eleştiri kadar öz eleştiri yapmak ta gerekir. Çünkü Ülke de benzer davranışları uygulamak doğru olmaz. Demokratik kuralları ve şartları Avrupa istediği için değil ülkemizin kalkınması halkın yararı için biz istemeliyiz. Çünkü Geri kalmış Ortadoğu ülkeleri bize model olamaz. Türkiye bilgi birikimiyle doğu batı medeniyeti sentezini yapabilecek kabiliyetiyle Ortadoğu ülkelerine başarılı bir örnek olabilir.