NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SURİYELİ SIĞINMACILAR ARTIK GİTMELİ

Emperyalist Amerika’nın büyük Ortadoğu projesinin bir uzantısı olarak ortaya çıkartılan, adına Arap baharı denilen sonucu kanlı bahar iç savaşı olan harekette Arap ülkeleri ve halkları darmadağın edildi. Tunus’ta patlak veren iç savaş nerdeyse tüm Arap ülkelerine sıçradı. Ancak en büyük zararı Suriye gördü. Suriye iç savaşı dolaysıyla 5,6 milyon insan ülkelerini terk etmek zorunda kalmışlar. Bunların büyük bir bölümü 3,6 milyon kişi kendi ırkdaşları Arap ülkeleri bile büyük bir nüfusu kabul etmemiş az miktarda Suriyeliyi kabul etmişlerdir. Suudi Arabistan hiç kabul etmemiştir. Nedense ne hikmetse Türkiye böyle büyük bir nüfusu kabul etmiştir. Türk hükümeti ise hiçbir ülke hükümetinin yapmadığı bir biçimde sınırı açık bir kapı yapmış. Adeta gelin demiştir. Yanlış Suriye politikasının mimarı ise o zaman dişişleri bakanı olan Ahmet Davutoğludur. Yazdığı stratejik derinlik kitabında böyle bir düşüncenin ipucunu vermiştir. Böylece Suriye iç savaşına ülkemizin karışmasının en büyük sorumlusu olmuştur. Bundan dolayı dönemin başbakanı Sayın Erdoğan iki hafta sonra Şam’da Emeviye camide Cuma namazı kılacağını söylemiştir. Ama çok geçmeden evdeki hesabın çarşıya uymadığı görülmüştür. Zira Esat rejimine Rusya ve İran büyük bir destek verdiler. Şii azınlık iktidarın yıkılmasını önlediler. Asıl trajik olan bazı büyük güçlerin Suriye rejimine destek vereceğini anlamamak bunu hesap etmemektir. Oysa Ak parti iktidara geldiğinde komşularla sıfır sorun politikasını başarıyla uygulamıştı. Hele Suriye ile aramız çok iyi idi. Hatta iki hükümet ortak bakanlar kurulu toplantısı dahi yaptılar. Bence bu yanlış politikada Erdoğan ve Davutoğlu kadar Amerika’nın bir teşviki ve oyunu da olmuştur. Tıpkı Irak’ta yapıldığı gibi. Böylece stratejik derinlik stratejik sefalete dönüştü. Neredeyse her ülke ile aramız kötü oldu. Bunun çok yanlış bir proje olduğu anlaşılınca, Davutoğlu bu duruma hiçbir şey olmamış gibi pişkince değerli yalnızlık dedi. Böyle büyük bir mülteci nüfusu hiçbir ülke kaldıramaz ve kabul edemez. Şimdi Suriyeli mülteciler ülkemize ekonomik ve sosyal olarak büyük bir sorundur. İlimiz Şanlıurfa ‘da 500 bini aşkın Suriyeli nüfusu daha büyük bir sorun. Türkiye’de en büyük Suriyeli nüfusu Urfa’da bulunuyor. Böyle kalabalık bir kitle Urfa’ya ekonomik, kültürel olarak zarar veriyor. Ucuz işçilik yaptıkları için birçok yerli insan işsiz kalmıştır. Ayrıca Farklı yaşam tarzları olduğu için birlikte yaşam kültürü ve düzeni oluşmuyor. Bundan dolayı bireyler bir nevi kendilerine ve topluma yabancılaşıyor. Ayrıca aile hayatı sekteye uğruyor. Bazı Urfalılar başlık parasıyla Suriyeli kadınlarla ikinci evlilik yapıyor. Muta anlaşmasıyla, gönül eğlendiriyor, yuvaların dağılmasına neden oluyor. Urfa’nın şansızlığı Urfa halkı, Suriyeliler gelmezden önce bir düzene girmiş. Şehirli uygar bir kültür edinmişken, Suriyelilerin gelmesiyle, kültürel bir bozulma oluştu. Çünkü kadınların ve erkeklerin giyimi çağdaş bir görünüm arz etmiyor, zamana uymuyor. Bazı erkekler entarili, bazı kadınlar çarşaflı peçeli halleri halkımızı kültürel olarak olumsuz etkiliyor. Yanlış anlaşılmasın başörtüsünü savunurum. Ama sanırım aklı başında dinini iyi bilen bir Müslüman peçeyi çarşafı savunmaz. Ne demek bir insanın yüzünü kara bir bezle kapatması! Yüz bir insanın kimliğidir, onurudur. Ayrıca dinimizde kara çarşaf kara peçe uygulaması yoktur. Kadınların örtünmesi ile ilgili gelen bir ayette, kadınlar çarşıya çıktıkları zaman vücutları üzerlerini örterek çıksınlar denilir. Bu insanlar elbette severek buraya gelmemiştir. Evleri yuvaları yıkılmış. Malları mülkleri talan edilmiştir. Ama şimdi savaş durmuş. Can güvenlikleri vardır. Çünkü iki üç yıldır, bu insanlar bayramlarda ülkelerine gidip geliyor. Anlaşılmayan tuhaf durum ise bu insanların savaşın bitmesine rağmen hala burada kalmasıdır. Üstelik göç idaresi başkanlığı bir genelge yayınlıyor. Valilik ve kaymaklara gönderiliyor. Şanlıurfa valiliğinin yaptığı açıklamada İlimizde bulunan Suriyeliler bayram dolaysıyla ülkelerine gidip geleceklerini bildiriyor. İnsanın burada neredeyse aklı duruyor. Güvenli olarak ülkelerine gittiklerine göre, orada can tehlikesi kalmamıştır. Bir daha gelebilirsiniz ne demek… Zaten ülkemizin ekonomik, sosyal sorunları var. Birde bunlarla niye uğraşalım. Aklın yolu birdir. Doğru olan bu insanlar artık ülkelerine gönderilmelidir. İleride büyük bir sorun olabilir. Türkiye’nin güvenliğine zarar verebilir.
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2021 - Pazartesi

SURİYELİ SIĞINMACILAR ARTIK GİTMELİ

Emperyalist Amerika’nın büyük Ortadoğu projesinin bir uzantısı olarak ortaya çıkartılan, adına Arap baharı denilen sonucu kanlı bahar iç savaşı olan harekette Arap ülkeleri ve halkları darmadağın edildi. Tunus’ta patlak veren iç savaş nerdeyse tüm Arap ülkelerine sıçradı. Ancak en büyük zararı Suriye gördü. Suriye iç savaşı dolaysıyla 5,6 milyon insan ülkelerini terk etmek zorunda kalmışlar. Bunların büyük bir bölümü 3,6 milyon kişi kendi ırkdaşları Arap ülkeleri bile büyük bir nüfusu kabul etmemiş az miktarda Suriyeliyi kabul etmişlerdir. Suudi Arabistan hiç kabul etmemiştir. Nedense ne hikmetse Türkiye böyle büyük bir nüfusu kabul etmiştir. Türk hükümeti ise hiçbir ülke hükümetinin yapmadığı bir biçimde sınırı açık bir kapı yapmış. Adeta gelin demiştir. Yanlış Suriye politikasının mimarı ise o zaman dişişleri bakanı olan Ahmet Davutoğludur. Yazdığı stratejik derinlik kitabında böyle bir düşüncenin ipucunu vermiştir. Böylece Suriye iç savaşına ülkemizin karışmasının en büyük sorumlusu olmuştur. Bundan dolayı dönemin başbakanı Sayın Erdoğan iki hafta sonra Şam’da Emeviye camide Cuma namazı kılacağını söylemiştir. Ama çok geçmeden evdeki hesabın çarşıya uymadığı görülmüştür. Zira Esat rejimine Rusya ve İran büyük bir destek verdiler. Şii azınlık iktidarın yıkılmasını önlediler. Asıl trajik olan bazı büyük güçlerin Suriye rejimine destek vereceğini anlamamak bunu hesap etmemektir. Oysa Ak parti iktidara geldiğinde komşularla sıfır sorun politikasını başarıyla uygulamıştı. Hele Suriye ile aramız çok iyi idi. Hatta iki hükümet ortak bakanlar kurulu toplantısı dahi yaptılar. Bence bu yanlış politikada Erdoğan ve Davutoğlu kadar Amerika’nın bir teşviki ve oyunu da olmuştur. Tıpkı Irak’ta yapıldığı gibi. Böylece stratejik derinlik stratejik sefalete dönüştü. Neredeyse her ülke ile aramız kötü oldu. Bunun çok yanlış bir proje olduğu anlaşılınca, Davutoğlu bu duruma hiçbir şey olmamış gibi pişkince değerli yalnızlık dedi. Böyle büyük bir mülteci nüfusu

hiçbir ülke kaldıramaz ve kabul edemez. Şimdi Suriyeli mülteciler ülkemize ekonomik ve sosyal olarak büyük bir sorundur. İlimiz Şanlıurfa ‘da 500 bini aşkın Suriyeli nüfusu daha büyük bir sorun. Türkiye’de en büyük Suriyeli nüfusu Urfa’da bulunuyor. Böyle kalabalık bir kitle Urfa’ya ekonomik, kültürel olarak zarar veriyor. Ucuz işçilik yaptıkları için birçok yerli insan işsiz kalmıştır. Ayrıca Farklı yaşam tarzları olduğu için birlikte yaşam kültürü ve düzeni oluşmuyor. Bundan dolayı bireyler bir nevi kendilerine ve topluma yabancılaşıyor. Ayrıca aile hayatı sekteye uğruyor. Bazı Urfalılar başlık parasıyla Suriyeli kadınlarla ikinci evlilik yapıyor. Muta anlaşmasıyla, gönül eğlendiriyor, yuvaların dağılmasına neden oluyor. Urfa’nın şansızlığı Urfa halkı, Suriyeliler gelmezden önce bir düzene girmiş. Şehirli uygar bir kültür edinmişken, Suriyelilerin gelmesiyle, kültürel bir bozulma oluştu. Çünkü kadınların ve erkeklerin giyimi çağdaş bir görünüm arz etmiyor, zamana uymuyor. Bazı erkekler entarili, bazı kadınlar çarşaflı peçeli halleri halkımızı kültürel olarak olumsuz etkiliyor. Yanlış anlaşılmasın başörtüsünü savunurum. Ama sanırım aklı başında dinini iyi bilen bir Müslüman peçeyi çarşafı savunmaz. Ne demek bir insanın yüzünü kara bir bezle kapatması! Yüz bir insanın kimliğidir, onurudur. Ayrıca dinimizde kara çarşaf kara peçe uygulaması yoktur. Kadınların örtünmesi ile ilgili gelen bir ayette, kadınlar çarşıya çıktıkları zaman vücutları üzerlerini örterek çıksınlar denilir. Bu insanlar elbette severek buraya gelmemiştir. Evleri yuvaları yıkılmış. Malları mülkleri talan edilmiştir. Ama şimdi savaş durmuş. Can güvenlikleri vardır. Çünkü iki üç yıldır, bu insanlar bayramlarda ülkelerine gidip geliyor. Anlaşılmayan tuhaf durum ise bu insanların savaşın bitmesine rağmen hala burada kalmasıdır. Üstelik göç idaresi başkanlığı bir genelge yayınlıyor. Valilik ve kaymaklara gönderiliyor. Şanlıurfa valiliğinin yaptığı açıklamada İlimizde bulunan Suriyeliler bayram dolaysıyla ülkelerine gidip geleceklerini bildiriyor. İnsanın burada neredeyse aklı duruyor. Güvenli olarak ülkelerine gittiklerine göre, orada can

tehlikesi kalmamıştır. Bir daha gelebilirsiniz ne demek… Zaten ülkemizin ekonomik, sosyal sorunları var. Birde bunlarla niye uğraşalım. Aklın yolu birdir. Doğru olan bu insanlar artık ülkelerine gönderilmelidir. İleride büyük bir sorun olabilir. Türkiye’nin güvenliğine zarar verebilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.