NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ-42-

İslam ordusu Edessa’yı aldıktan sonra daha önce belirtildiği gibi Harran’a gelirler. Her iki tarafta sözlerinde durarak Harran kan dökülmeden barışçı bir şekilde alınır. Zaten Harran güçlerinin güçlü Müslüman ordusuna karşı koyacak bir güçleri yoktu. 639 tarihinde Nusaybin, Mardin, Diyarbakır, sonra Viranşehir ve Dara alınır. Edessa’nın ilk Mülüman valisinin adının Ebubekir olduğu söylenir. Müslüman Arap yönetimi Harran’ın demografik yapısını bilinçli olarak değiştirirler. Muaviye Halife Hazreti Ömer’den aldığı emir üzerine Arabistan’dan Mudar kabile gruplarını Kürtler ile diğer etnik, dinsel grupların yaşadığı bölgeye getirir. Bu kabilenin en güçlüsü Kays’tır. Bunlara şehirden ve büyük köylerden çok uzak sahipsiz topraklar verilir. Bu kabilelerin göçü daha sonraki yüz yıllarda devam eder. Kays kabilesine bağlı grupların önde gelenleri Numeyr, Ukayl, ve Sulym bölgede faaliyetlerinden dolayı adlarından söz edilir. Harran Arap bölgelerinden gelen Mudar bir nevi kabileler federasyonudur dolaysıyla Harran Diyarı Mudar olarak söylenir. Bu kabileler bilindiği gibi göçebe topluluklardır. Bazıları göçebe olarak kalmaz şehirlere yerleşir. Bazıları da köylerde meskun bir hayat sürer tarımla uğraşır çiftçilik yaparlar. Ama aralarında çelişkiler ve çatışmalar da olur, bundan dolayı bunlar, bedeviler, çiftçiler ve şehirliler olarak üçe ayrılırlar. İslam devleti döneminde, daha doğrusu dört halife döneminden sonra Emeviler devleti zamanında Harran ikinci Mervan dönemi 744-750 yılları arasında Emevilerin başkenti olmuştur. Zaten Asur devletinin yıkılış sürecinde Harran Ninova’dan (Musul) sonra Asur devletinin başkenti olmuştu. Harran’dan çeşitli halklar ve uygarlıklar geçmiştir. Son yapılan Arkelojik kazılarda Harran’ın altı bin yıllık tarihi ile Urfa’dan daha eski bir yerleşme yeri olduğu anlaşılıyor. Harran İslam devletleri döneminde de gelişmiştir. Harran’da Emeviler, Abasiler, Eyubiler döneminden kalma kale, surlar, camiler, kapalı çarşılar olduğu tespit edilmiştir. Harran İslam devletleri döneminde Urfa’dan daha fazla önem kazanmıştır. Bunun nedeni neden böyle oldu sorusu akla gelebilir bu nedenle burada bir yorum ve analiz yapacak olursam, İslamiyet’in ilk yıllarında buraya gelen Arap kabilelerden dolayı bir anlamda Arap devletleri olan Emevi ile Abasilerin yöneticileri tarafından Arap halkının yaşdıkları yer olduğu için önem verildi öne çıkarıldı demek mümkün olacaktır. Bunun diğer önemli bir nedeni Harran şehrinin Edessa gibi bir Hıristiyan merkezi olmamasıdır. Halkı, aya, güneşe, gezegenlere yıldızlara tapardı. Ay tanrısı tarihte ünlü olan Sin tanrısı idi. Güneş tanrısının adı da Şamasdır. Bu her iki tanrı Asurlular tarafında da kutsal kabul ediliyordu. Harran’da etkin olan Kays kabilesinin bazı fertleri de hala yıldızlara tapıyordu. Bu nedenle Harran halkı ile yeni gelen Araplar arasında Edessada olduğu gibi derin çelişkiler yoktu. Her iki tanrının Harran’da heykeli ve ibadet yerleri olan mabetleri vardı. Bu mabetler İslamiyet sonrası camiye çevrildi. Hazreti Ali ile Muaviye arasındaki savaşta Harran halkı denildiğine göre Muaviye tarafını tutar. Anlatıldığna göre eğer doğruysa Hazreti Ali Harran’a gelir halkını kılıçtan geçirir, kanları oluk gibi şehir kapısından dışarı akar. Ancak sonra durum değişir Emeviler bu defa mütefikleri Kays kabilesi yerine düşmanları olan Kelp kabilesini destekleyince Kays kabilesi Emeviler karşı tavır alırlar. Söylendiğine göre Kelp’lerin büyük çoğunluğunun Yakubi mezhebine bağlı Hıristiyanlar olduğudur. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 11 Ocak 2022 - Salı

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ-42-

İslam ordusu Edessa’yı aldıktan sonra daha önce belirtildiği gibi Harran’a gelirler. Her iki tarafta sözlerinde durarak Harran kan dökülmeden barışçı bir şekilde alınır. Zaten Harran güçlerinin güçlü Müslüman ordusuna karşı koyacak bir güçleri yoktu.

639 tarihinde Nusaybin, Mardin, Diyarbakır, sonra Viranşehir ve Dara alınır.

Edessa’nın ilk Mülüman valisinin adının Ebubekir olduğu söylenir.

Müslüman Arap yönetimi Harran’ın demografik yapısını bilinçli olarak değiştirirler. Muaviye Halife Hazreti Ömer’den aldığı emir üzerine Arabistan’dan Mudar kabile gruplarını Kürtler ile diğer etnik, dinsel grupların yaşadığı bölgeye getirir. Bu kabilenin en güçlüsü Kays’tır. Bunlara şehirden ve büyük köylerden çok uzak sahipsiz topraklar verilir. Bu kabilelerin göçü daha sonraki yüz yıllarda devam eder.

Kays kabilesine bağlı grupların önde gelenleri Numeyr, Ukayl, ve Sulym bölgede faaliyetlerinden dolayı adlarından söz edilir.

Harran Arap bölgelerinden gelen Mudar bir nevi kabileler federasyonudur dolaysıyla Harran Diyarı Mudar olarak söylenir. Bu kabileler bilindiği gibi göçebe topluluklardır. Bazıları göçebe olarak kalmaz şehirlere yerleşir. Bazıları da köylerde meskun bir hayat sürer tarımla uğraşır çiftçilik yaparlar. Ama aralarında çelişkiler ve çatışmalar da olur, bundan dolayı bunlar, bedeviler, çiftçiler ve şehirliler olarak üçe ayrılırlar.

İslam devleti döneminde, daha doğrusu dört halife döneminden sonra Emeviler devleti zamanında Harran ikinci Mervan dönemi 744-750 yılları arasında Emevilerin başkenti olmuştur. Zaten Asur

devletinin yıkılış sürecinde Harran Ninova’dan (Musul) sonra Asur devletinin başkenti olmuştu.

Harran’dan çeşitli halklar ve uygarlıklar geçmiştir. Son yapılan Arkelojik kazılarda Harran’ın altı bin yıllık tarihi ile Urfa’dan daha eski bir yerleşme yeri olduğu anlaşılıyor.

Harran İslam devletleri döneminde de gelişmiştir. Harran’da Emeviler, Abasiler, Eyubiler döneminden kalma kale, surlar, camiler, kapalı çarşılar olduğu tespit edilmiştir.

Harran İslam devletleri döneminde Urfa’dan daha fazla önem kazanmıştır. Bunun nedeni neden böyle oldu sorusu akla gelebilir bu nedenle burada bir yorum ve analiz yapacak olursam, İslamiyet’in ilk yıllarında buraya gelen Arap kabilelerden dolayı bir anlamda Arap devletleri olan Emevi ile Abasilerin yöneticileri tarafından Arap halkının yaşdıkları yer olduğu için önem verildi öne çıkarıldı demek mümkün olacaktır.

Bunun diğer önemli bir nedeni Harran şehrinin Edessa gibi bir Hıristiyan merkezi olmamasıdır. Halkı, aya, güneşe, gezegenlere yıldızlara tapardı. Ay tanrısı tarihte ünlü olan Sin tanrısı idi. Güneş tanrısının adı da Şamasdır. Bu her iki tanrı Asurlular tarafında da kutsal kabul ediliyordu. Harran’da etkin olan Kays kabilesinin bazı fertleri de hala yıldızlara tapıyordu. Bu nedenle Harran halkı ile yeni gelen Araplar arasında Edessada olduğu gibi derin çelişkiler yoktu.

Her iki tanrının Harran’da heykeli ve ibadet yerleri olan mabetleri vardı. Bu mabetler İslamiyet sonrası camiye çevrildi.

Hazreti Ali ile Muaviye arasındaki savaşta Harran halkı denildiğine göre Muaviye tarafını tutar. Anlatıldığna göre eğer doğruysa Hazreti Ali Harran’a gelir halkını kılıçtan geçirir, kanları oluk gibi şehir kapısından dışarı akar. Ancak sonra durum değişir Emeviler bu defa

mütefikleri Kays kabilesi yerine düşmanları olan Kelp kabilesini destekleyince Kays kabilesi Emeviler karşı tavır alırlar.

Söylendiğine göre Kelp’lerin büyük çoğunluğunun Yakubi mezhebine bağlı Hıristiyanlar olduğudur. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.