NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

DİLDEKİ DÜĞÜM

Dildeki düğüm, Gazeteci yazar Aysel Kelekçi Özdemir'in ikinci kitabının adıdır. Kelekçi'nin ilk kitabı Mezopotamya'nın kırgın çiçekleridir. Yazar bu her iki kitabında ilimizin dolayısıyla bölgemizin bir trajedi şeklini alan sosyal, kültürel acı sorunlarını, gerçekçi ve akıcı bir dille kaleme almıştır. Töre, örf adet diye körü körüne inanılan gelenekleri, hikayeler olarak, eleştirilerini başarılı bir biçimde yapmıştır. Kelekçi mevsimlik tarım işçilerinin çileli yaşamlarını en çok dile getiren bir yazardır. Köşe yazılarının önemli bir kısmını bu ezilen insanların sorunlarına ayırır. Birlikte katıldığımız 5.ulusal Urfa kitap fuarında kendisine geçici işçilerin sorunlarıyla oldukça ilgili olduğunu söylediğimde, duyarlı yanıtlar verdi, "Eğer bir ilde ezilen, işsiz insanlar varsa bir yazar olarak bir insan olarak bunları gündeme getirmek, bir çözüm üretmenin görevi olduğunu" söylüyordu. Dildeki düğüm kitabında insanların doğalarının bir geregi ve gerçeği olan aşk, sevgi duygusuna yer verir. Hikayelerinin bir bölümü gerçek hayattan alınmış, bir kısmıda gerçeğe dayalı kurgulardır. Kitabın ilk hikayesi Saniye, bir küçük kız çocuğudur, babası Hamit, tefecinin borcuna karşılık arkadaşlarıyla oyun oynayan küçük kızı Saniye'yi mecburen oyundan alıp tefeciye vermesi, tam bir trajedidir. ilkel ekonomik ilişkiler ve koşullar Hamit'i buna zorlamıştır. Başka seçeneği yoktur. Kahrını, büyük üzüntüsünü içerisine atmıştır ,Muhtemelen bu olaydan ötürü belki de hastalanarak ölmüştür. Zira bu insan çaresizdir, perişandır, bir şey yapamaz duruma gelmiştir. Ciğer paresi küçük çocuğunu babası yaşında bir vicdansız insana vermek zorunda bırakılmıştır. Demokratik sosyal devlet yasaları yeterli olmadığından, geri feodal ekonomik kültür ve üretim ilişkileri ekonomik gücü ve yeterliği olmayan insanları bir birey değil, adeta bir kul haline getirmiştir. yazarımız Saniye'nin babası Hamit'in ruh halini başarılı bir şekilde tasvir ederek " Çaresizliğin yalnızlıkla kardeş olduğunu bir kez daha öğretmişti hayat" diyerek insanın bir acı yalnızlık içerisinde kendisine ve topluma yabancılaştığını, böylece ilkel yaşam şartlarının bir ürünü olan tefeciliğin toplumda nasıl bir yara olduğunu anlatır. Apansız Aydınlık öyküsünde ise yarım kalmış bir evlliğin, yarım kalmış bir aşkın hüznünü anlatır. Bu Ali ile Xazal'ın hikayesi kadar, Özelikle Ali'nin kendisi ve annesinin yaşadıklarıının da anlatımıdır. Xazal çok sevdiği eşi Aliy'i bir tarafik kazasında kaybeder. Yıllarca bunun üzüntüsünü içersinde his eder, barındırır. Öykünün öncesi, Ali'nin babası Ali 5 yaşındayken Almanya'ya işçi olarak gider. Yeddi yıl çalıştıktan sonra orada evlenir, iki çocuğuyla birlikte Almanya'dan evlerine gelince, Ali, annesinin şok olduğunu yarı bir deli haline geldiğini söyler. Ali Xazal'a annesinden bahsederdi. "Annesinin her gün gözlerinin önünde eridiğini, kendi kendisiyle konuştuğunu, bazzen durduk yerde göğsünü yumurlayarak sesli ağladığını ve "tüm emeklerim boşa gitti!"deyip durduğunu, bazen de hayatla dalga geçer gibi sesli güldüğünü anlatırdı." diye ekler. Bu öyküde Ali anlamlı başka şeyler de anlatır " Hayatın hiç acıması yok, acı daima zayıf olanları, atıveriyor, itiveriyor, yuvarliyıveriyor ve en sonunda öldürüveriyor." diyordu. yaklaşık 20 bölümlük bu öykü kitabının her bir öykünün ayrı bir önemi vardır. Evet, bu öykülerin önemli bir bölümünde aşk var, sevgi var, ama aldatma ve ihanet yok, sanırım üst satırlarda da değindğim gibi gayet insani doğal, sömürüsüz, çıkarsız sevgi metaforu vardır bunlarda. Bu öykülerden illa da bir seçim yapacak olursam, beni en çok etkileyen zamansız aşklar oldu, diyebilirim. Çok akıcı olan bu öykünün hiç bitmesini istemezdim. Ancak her zaman her dönem, Ahmed'i Hani'nin Kürtçe yazdığı ölümsüz aşk destanı Memu Zin adlı eserinde olduğu gibi bir anlamda Allah aşkı olan bu iki gencin saf, temiz birlikteliğini engelleyen Beko Avamlar çıkmıştır. Bu hikayede de bir Beko Avam çıkıyor Azad'ı öldürüyor. Böylesi aşk destanları da dillerde dolaşır oluyor. Sonuç olarak bu coğrafyada dildeki düğümler çoktur. Dildeki düğümleri çözmek için beyinlerdeki düğümleri çözmek gerekir. Bu somut gerçeğin en son örneği, İstanbul'da Hiranur vakfı başkanın kendi öz kızını 6 yaşında evlendirmesidir. Bunu ne din ne insanlık ne de vicdan kabul eder. Aydın insanların böylesi insanlık dışı olaylara karşı bedelleri de göze alarak mücadele etmesi halinde ancak karanlıklar aydınlığa çıkar. Çok abarttığımı söylemeyin, sayın yazar Kelekçi ve kendisi gibi düşünen yazarlar yazılarında, öykü kitaplarında bunu yapmaya çalışyorlar. Dildeki düğüm bence okunması gereken bir öykü kitabidir.
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2022 - Çarşamba

DİLDEKİ DÜĞÜM

Dildeki düğüm, Gazeteci yazar Aysel Kelekçi Özdemir'in ikinci kitabının adıdır. Kelekçi'nin ilk kitabı Mezopotamya'nın kırgın çiçekleridir.

Yazar bu her iki kitabında ilimizin dolayısıyla bölgemizin bir trajedi şeklini alan sosyal, kültürel acı sorunlarını, gerçekçi ve akıcı bir dille kaleme almıştır. Töre, örf adet diye körü körüne inanılan gelenekleri, hikayeler olarak, eleştirilerini başarılı bir biçimde yapmıştır.

Kelekçi mevsimlik tarım işçilerinin çileli yaşamlarını en çok dile getiren bir yazardır. Köşe yazılarının önemli bir kısmını bu ezilen insanların sorunlarına ayırır. Birlikte katıldığımız 5.ulusal Urfa kitap fuarında kendisine geçici işçilerin sorunlarıyla oldukça ilgili olduğunu söylediğimde, duyarlı yanıtlar verdi, "Eğer bir ilde ezilen, işsiz insanlar varsa bir yazar olarak bir insan olarak bunları gündeme getirmek, bir çözüm üretmenin görevi olduğunu" söylüyordu.

Dildeki düğüm kitabında insanların doğalarının bir geregi ve gerçeği olan aşk, sevgi duygusuna yer verir. Hikayelerinin bir bölümü gerçek hayattan alınmış, bir kısmıda gerçeğe dayalı kurgulardır.

Kitabın ilk hikayesi Saniye, bir küçük kız çocuğudur, babası Hamit, tefecinin borcuna karşılık arkadaşlarıyla oyun oynayan küçük kızı Saniye'yi mecburen oyundan alıp tefeciye vermesi, tam bir trajedidir.

ilkel ekonomik ilişkiler ve koşullar Hamit'i buna zorlamıştır. Başka seçeneği yoktur. Kahrını, büyük üzüntüsünü içerisine atmıştır

,Muhtemelen bu olaydan ötürü belki de hastalanarak ölmüştür. Zira bu insan çaresizdir, perişandır, bir şey yapamaz duruma gelmiştir. Ciğer paresi küçük çocuğunu babası yaşında bir vicdansız insana vermek zorunda bırakılmıştır.

Demokratik sosyal devlet yasaları yeterli olmadığından, geri feodal ekonomik kültür ve üretim ilişkileri ekonomik gücü ve yeterliği olmayan insanları bir birey değil, adeta bir kul haline getirmiştir.

yazarımız Saniye'nin babası Hamit'in ruh halini başarılı bir şekilde tasvir ederek " Çaresizliğin yalnızlıkla kardeş olduğunu bir kez daha öğretmişti hayat" diyerek insanın bir acı yalnızlık içerisinde kendisine ve topluma yabancılaştığını, böylece ilkel yaşam şartlarının bir ürünü olan tefeciliğin toplumda nasıl bir yara olduğunu anlatır.

Apansız Aydınlık öyküsünde ise yarım kalmış bir evlliğin, yarım kalmış bir aşkın hüznünü anlatır. Bu Ali ile Xazal'ın hikayesi kadar, Özelikle Ali'nin kendisi ve annesinin yaşadıklarıının da anlatımıdır. Xazal çok sevdiği eşi Aliy'i bir tarafik kazasında kaybeder. Yıllarca bunun üzüntüsünü içersinde his eder, barındırır.

Öykünün öncesi, Ali'nin babası Ali 5 yaşındayken Almanya'ya işçi olarak gider. Yeddi yıl çalıştıktan sonra orada evlenir, iki çocuğuyla birlikte Almanya'dan evlerine gelince, Ali, annesinin şok olduğunu yarı bir deli haline geldiğini söyler.

Ali Xazal'a annesinden bahsederdi. "Annesinin her gün gözlerinin önünde eridiğini, kendi kendisiyle konuştuğunu, bazzen durduk yerde göğsünü yumurlayarak sesli ağladığını ve "tüm emeklerim boşa gitti!"deyip durduğunu, bazen de hayatla dalga geçer gibi sesli güldüğünü anlatırdı." diye ekler.

Bu öyküde Ali anlamlı başka şeyler de anlatır " Hayatın hiç acıması yok, acı daima zayıf olanları, atıveriyor, itiveriyor, yuvarliyıveriyor ve en sonunda öldürüveriyor." diyordu.

yaklaşık 20 bölümlük bu öykü kitabının her bir öykünün ayrı bir önemi vardır. Evet, bu öykülerin önemli bir bölümünde aşk var, sevgi var, ama aldatma ve ihanet yok, sanırım üst satırlarda da değindğim gibi gayet insani doğal, sömürüsüz, çıkarsız sevgi metaforu vardır bunlarda.

Bu öykülerden illa da bir seçim yapacak olursam, beni en çok etkileyen zamansız aşklar oldu, diyebilirim. Çok akıcı olan bu öykünün hiç bitmesini istemezdim.

Ancak her zaman her dönem, Ahmed'i Hani'nin Kürtçe yazdığı ölümsüz aşk destanı Memu Zin adlı eserinde olduğu gibi bir anlamda Allah aşkı olan bu iki gencin saf, temiz birlikteliğini engelleyen Beko Avamlar çıkmıştır. Bu hikayede de bir Beko Avam çıkıyor Azad'ı öldürüyor. Böylesi aşk destanları da dillerde dolaşır oluyor.

Sonuç olarak bu coğrafyada dildeki düğümler çoktur. Dildeki düğümleri çözmek için beyinlerdeki düğümleri çözmek gerekir. Bu somut gerçeğin en son örneği, İstanbul'da Hiranur vakfı başkanın kendi öz kızını 6 yaşında evlendirmesidir. Bunu ne din ne insanlık ne de vicdan kabul eder.

Aydın insanların böylesi insanlık dışı olaylara karşı bedelleri de göze alarak mücadele etmesi halinde ancak karanlıklar aydınlığa çıkar. Çok abarttığımı söylemeyin, sayın yazar Kelekçi ve kendisi gibi düşünen yazarlar yazılarında, öykü kitaplarında bunu yapmaya çalışyorlar. Dildeki düğüm bence okunması gereken bir öykü kitabidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (10)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Selahattin Güler
(21.12.2022 16:47 - #191)
Aysel hanım, toplumun bir kesiminde acı çeken, kıt imkanlar içinde hayat mücadelesi veren, çileli yaşamlarıyla ezilen insanların acılarını yüreğinde duyan ve onlara merhem olmak için, onların sesi olabilmek için acılı hayatlarını kaleme alan kıymetli bir yazarımızdır. Gönlüne ve kalemine sağlık... tebrikler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Selahattin Güler
(21.12.2022 16:47 - #192)
Aysel hanım, toplumun bir kesiminde acı çeken, kıt imkanlar içinde hayat mücadelesi veren, çileli yaşamlarıyla ezilen insanların acılarını yüreğinde duyan ve onlara merhem olmak için, onların sesi olabilmek için acılı hayatlarını kaleme alan kıymetli bir yazarımızdır. Gönlüne ve kalemine sağlık... tebrikler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa Cağaloğlu
(21.12.2022 17:46 - #193)
Dildeki Düğüm Çõzülmez acıların,yorgun yaralı bedenlerin,sosyo kültürel dayatmaların,akıcı sürükleyici,coğrafyanın "kader olarak ortaya çıktığı bir toplumsal sürecin anlatımıdır. Yazar Aysel Õzdemir.Acıyla yoğrulmuş Mezepotomya topraklarında insan ilişkilerini ustaca anlatmış,okuyucuyu,düşünme ve sorgulamaya sevk etmiştir. Değerli yazarımızdan beklentimiz, aynı duyarlılığı daha geniş katmanlara ulaştırmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Kalemin daim olsun Değerli yazarımız. Saygılarımla
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa Cağaloğlu
(21.12.2022 17:46 - #194)
Dildeki Düğüm Çõzülmez acıların,yorgun yaralı bedenlerin,sosyo kültürel dayatmaların,akıcı sürükleyici,coğrafyanın "kader olarak ortaya çıktığı bir toplumsal sürecin anlatımıdır. Yazar Aysel Õzdemir.Acıyla yoğrulmuş Mezepotomya topraklarında insan ilişkilerini ustaca anlatmış,okuyucuyu,düşünme ve sorgulamaya sevk etmiştir. Değerli yazarımızdan beklentimiz, aynı duyarlılığı daha geniş katmanlara ulaştırmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Kalemin daim olsun Değerli yazarımız. Saygılarımla
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
erknemr
(21.12.2022 18:12 - #195)
Harika yüreğinize sağlık kitapların her ikisinide okuyan biri olarak söyleyeyimki harika kitaplar ve güzel yorumlarıda sonuna kdar hakediyor siz değerli yazarlarımızın yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Süleyman Şimşek
(21.12.2022 18:31 - #197)
Acılarla dolu bir coğrafyanın atan yüreği olan değerli yazar Aysel Kelekçi'yi bu vesile ile gııyaben tekrar tebrik ederim bize bu kitapları doğrudan tüm duyguları yansıtacak yetiye sahip olarak ulaştırdığı için.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Süleyman Şimşek
(21.12.2022 18:31 - #198)
Acılarla dolu bir coğrafyanın atan yüreği olan değerli yazar Aysel Kelekçi'yi bu vesile ile gııyaben tekrar tebrik ederim bize bu kitapları doğrudan tüm duyguları yansıtacak yetiye sahip olarak ulaştırdığı için.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mahmut olgun
(21.12.2022 19:26 - #199)
Dildeki düğümün çözülmesine katkı olması umuduyla...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ender öngörür
(22.12.2022 13:31 - #200)
Yazar, aynı zamanda düşünür Aysel keleş hanımın toplumsal sorunlara, bölgesel konulara yönelik güçlü kalemi güzel yüreği sessiz yığınlara güçlü bir ses bir ışık bir aydınlık oldu. Kendisini yürekten kutluyorum. Urfa'nın aydınlık yüzü oldu. Umutsuzlara umut oldu. Karanlıkları yüreği güçlü kalemi aydınlık olanlar yırtabilir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aysel Kelekçi Özdemir
(22.12.2022 14:43 - #201)
Bölgenin Sesi Yazarlarının ortak bir noktada buluştukları kitap fuarında tanıştık Necdet Şansal ile. Şehr-i Urfa'nın tarihçesi ve kültürü üzerine araştırmalar yapan kendisiyle aynı konular üzerinde hemfikir olmamız da ayrıca mutlu etti. Yorumladığı hikayeler gerçek hayattan izler taşıyor, yaşanmışlıkları anlatıyor. Şansal'la aynı duyarlı noktada buluşmamız, gelecekte bu kanayan yaralara parmak basılacağının göstergesidir. Kendilerine teşekkür ediyor, saygıyla selamlıyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.