NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ŞEYH SADİ ŞİRAZİ

Tarih’e yön verenler yönetim bazında oldukları kadar, daha anlamlı ve değerli olanları ise insanlık tarihine eserler vererek insanları aydınlatan cehaletten kurtarmaya çalışan kişilerdir. Teknik, bilim, sanat, edebiyat alanında çığır açmışlardır. Dünya’nın her ülkesinde her medeniyette bu yetenekli değerli insanlar sayıları sınırlı da olsa bulunurlar. Doğu ve batı medeniyetti dediğimizde bu aydınlanmacı bilgili insanların adları geçer. Batı Avrupa uygarlığında edebiyat ve hukuk alanında nasıl ki jan jak russo Brecht gibileri varsa doğu uygarlığında Sadi Şirazi, Mevlana, Yunus Emre, Ahmet’i Hani gibi değerler vardır. Konumuz olan Sadi Şirazi hazretlerini biraz tanıyalım. Sadi Şirazi doğum tarihi kesin olarak bilinmediği halde tahmini 1210 yılında İran’ın Şiraz şehrinde Dünya’ya geldi. Asıl adı Ebu Abdullah olan Sadi yaşadığı çağda Şiraz şehrini adil bir şekilde yöneten dolaysıyla halkın çok sevdiği mümtaz bir kişi olan Oğuz boyundan Salgurlu Türk atabeklerinden Ebu Bekir bin Sa’d bin Zengi’ye sevgisinden dolayı eserlerinde Sadi mahlasını kullanmıştır. 7. Asrın büyük bir edip ve hatibidir. Alim bir aileye mensup olan Sadi genç yaşta babasını kaybetti. Şiraz’da başladığı ilim tahsilini, Moğol istilası üzerine göç ettiği Bağdat’ta dönemin en büyük bilim merkezi olan Nizamiye Medresesinde sürdürdü. Moğol ve Haçlılara karşı Cihat etti. İslam dini inancı ve toplum sorunları hakkında düşünen incelemeler yapan Sadi Şirazi bu nedenle, çok uzun bir süre, kırk yıl Dünya’nın birçok yerlerini gezdi. Isısız yerlerde çöllerde dolaştı. Dervişlerle arkadaşlık yaptı. Kasabalarda şehirlerde insanlarla yakın ilişkiler kurdu. Buralardan edindiği gözlem ve tecrübeyle 1256 da tekrar doğduğu şehir Şiraz’a döndü. İslam kültürü tarihinde önemli yer tutan eserlerini gezdiği yerlerden aldığı bilgilerle eserlerini Şiraz’da yazmaya başladı. Birçok önemli edebi eserleri olan Sadi’nın en çok tanınan ve okunan iki eseri Bostan ve Gülistan adlı kitaplarıdır. Bu iki kitap Osmanlı medreselerinde ve günümüzde halen bazı dini kurumlarda ders kitabı olarak okutulmaktadır. Bu iki kitap İngilizce, Fransızca, Almanca ve Türkçe olmak üzere birçok Dünya dillerine çevrilmiştir. Sadi bu her iki eserinde ahlaki konulara sosyal sorunlara yaşanmış ve yaşanması olası konuları kısa hikaye şeklinde akıcı bir tarzda, erdemli bir yaşamın nasıl olduğunu anlatır, çözüm önerileri sunar. Adaletin ve ahlakın öneminden söz eder. Adil hükümdarlara övgüler dizer. Sadi Şirazi’den bazı önemli meseller. Adaletli bir padişahın iki yüzü de astar olan bir kaftanı vardı. Birisi: Ey kutlu padişah dedi, Çin kumaşından bir kaftan diktirsen olmaz mı? Sultan şöyle cevap verdi: Giysi örtünmek içindir. Bu kaftanla hem örtünüyor, hem de rahat ediyorum. İşimi görüyor. Bundan fazlası süs içindir ve israftır. Ben halktan aldığım vergileri tahtımı süslemek için kullanmam. Cevabını verir. Adaletiyle ünlü Emevi Hükümdarı Ömer bin Abdulaziz’in değeri ölçülemeyen bir taşlı yüzüğü vardı. Bir sene ülkesinde kuraklık oldu. Halk perişan bir vaziyette oldu. Halife Ömer bin Abdulaziz garip ve öksüzlere acıdı. Yüzüğünü sattı yoksullara dağıttı. Duyanlar bu denli değerli bir yüzüğü nasıl sattın dediler. Ömer ağladı. Yoksullukla kıvranan bir halkın halifesine süs eşyası yakışmaz cevabını verir. Diğer anlamlı bir mesel: Birisi gece boyunca hastanın baş ucunda ağlamış, gün ağarınca ağlayan ölmüş, hasta kalkmış yaşamış. Bazı öğütleri: Halkı inciten kimsenin yarasına merhem koyma. Kendi kusurunuzun hamalıyken başkalarının kusurunu kınamayın. Eyleme dönüşmeyen söylemler hiçbir zaman kıymet taşımaz. Aslan pençeli olsan da barış savaştan iyidir, diyen ve daha nice değerli deyişleri olan Şeyh Sadi Şirazi her fani gibi nihayet 1292 yılında vefat etti. Bu ünlü düşünürü rahmetle anmak gerek.
Ekleme Tarihi: 13 Şubat 2020 - Perşembe

ŞEYH SADİ ŞİRAZİ

Tarih’e yön verenler yönetim bazında oldukları kadar, daha anlamlı ve değerli olanları ise insanlık tarihine eserler vererek insanları aydınlatan cehaletten kurtarmaya çalışan kişilerdir. Teknik, bilim, sanat, edebiyat alanında çığır açmışlardır. Dünya’nın her ülkesinde her medeniyette bu yetenekli değerli insanlar sayıları sınırlı da olsa bulunurlar. Doğu ve batı medeniyetti dediğimizde bu aydınlanmacı bilgili insanların adları geçer. Batı Avrupa uygarlığında edebiyat ve hukuk alanında nasıl ki jan jak russo Brecht gibileri varsa doğu uygarlığında Sadi Şirazi, Mevlana, Yunus Emre, Ahmet’i Hani gibi değerler vardır. Konumuz olan Sadi Şirazi hazretlerini biraz tanıyalım. Sadi Şirazi doğum tarihi kesin olarak bilinmediği halde tahmini 1210 yılında İran’ın Şiraz şehrinde Dünya’ya geldi. Asıl adı Ebu Abdullah olan Sadi yaşadığı çağda Şiraz şehrini adil bir şekilde yöneten dolaysıyla halkın çok sevdiği mümtaz bir kişi olan Oğuz boyundan Salgurlu Türk atabeklerinden Ebu Bekir bin Sa’d bin Zengi’ye sevgisinden dolayı eserlerinde Sadi mahlasını kullanmıştır. 7. Asrın büyük bir edip ve hatibidir. Alim bir aileye mensup olan Sadi genç yaşta babasını kaybetti. Şiraz’da başladığı ilim tahsilini, Moğol istilası üzerine göç ettiği Bağdat’ta dönemin en büyük bilim merkezi olan Nizamiye Medresesinde sürdürdü. Moğol ve Haçlılara karşı Cihat etti. İslam dini inancı ve toplum sorunları hakkında düşünen incelemeler yapan Sadi Şirazi bu nedenle, çok uzun bir süre, kırk yıl Dünya’nın birçok yerlerini gezdi. Isısız yerlerde çöllerde dolaştı. Dervişlerle arkadaşlık yaptı. Kasabalarda şehirlerde insanlarla yakın ilişkiler kurdu. Buralardan edindiği gözlem ve tecrübeyle 1256 da tekrar doğduğu şehir Şiraz’a döndü. İslam kültürü tarihinde önemli yer tutan eserlerini gezdiği yerlerden aldığı bilgilerle eserlerini Şiraz’da yazmaya başladı. Birçok önemli edebi eserleri olan Sadi’nın en çok tanınan ve okunan iki eseri Bostan ve Gülistan adlı kitaplarıdır.

Bu iki kitap Osmanlı medreselerinde ve günümüzde halen bazı dini kurumlarda ders kitabı olarak okutulmaktadır. Bu iki kitap İngilizce, Fransızca, Almanca ve Türkçe olmak üzere birçok Dünya dillerine çevrilmiştir. Sadi bu her iki eserinde ahlaki konulara sosyal sorunlara yaşanmış ve yaşanması olası konuları kısa hikaye şeklinde akıcı bir tarzda, erdemli bir yaşamın nasıl olduğunu anlatır, çözüm önerileri sunar. Adaletin ve ahlakın öneminden söz eder. Adil hükümdarlara övgüler dizer. Sadi Şirazi’den bazı önemli meseller. Adaletli bir padişahın iki yüzü de astar olan bir kaftanı vardı. Birisi: Ey kutlu padişah dedi, Çin kumaşından bir kaftan diktirsen olmaz mı? Sultan şöyle cevap verdi: Giysi örtünmek içindir. Bu kaftanla hem örtünüyor, hem de rahat ediyorum. İşimi görüyor. Bundan fazlası süs içindir ve israftır. Ben halktan aldığım vergileri tahtımı süslemek için kullanmam. Cevabını verir. Adaletiyle ünlü Emevi Hükümdarı Ömer bin Abdulaziz’in değeri ölçülemeyen bir taşlı yüzüğü vardı. Bir sene ülkesinde kuraklık oldu. Halk perişan bir vaziyette oldu. Halife Ömer bin Abdulaziz garip ve öksüzlere acıdı. Yüzüğünü sattı yoksullara dağıttı. Duyanlar bu denli değerli bir yüzüğü nasıl sattın dediler. Ömer ağladı. Yoksullukla kıvranan bir halkın halifesine süs eşyası yakışmaz cevabını verir. Diğer anlamlı bir mesel: Birisi gece boyunca hastanın baş ucunda ağlamış, gün ağarınca ağlayan ölmüş, hasta kalkmış yaşamış. Bazı öğütleri: Halkı inciten kimsenin yarasına merhem koyma. Kendi kusurunuzun hamalıyken başkalarının kusurunu kınamayın. Eyleme dönüşmeyen söylemler hiçbir zaman kıymet taşımaz. Aslan pençeli olsan da barış savaştan iyidir, diyen ve daha nice değerli deyişleri olan Şeyh Sadi Şirazi her fani gibi nihayet 1292 yılında vefat etti. Bu ünlü düşünürü rahmetle anmak gerek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.