HALİL ÇAVUŞ AKTAŞAN
Köşe Yazarı
HALİL ÇAVUŞ AKTAŞAN
 

HALİL DOĞAN'IN YENİ ROMANI "YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE"

Yıllardır basının içinde olan yazılarıyla ufuklara huzme düşürürken, şiirleriyle de suya hasret çatlamış topraklar gibi yüreğimizi mısraları ile şenlendiren Halil Doğan'ı tebrik etmek başarılar dilemek erdemini sizlerle paylaşmak istedim.  "Yaralı Güneşin ülkesinde" yeni Roman can bulduğu beşinci kitap. Bilgi paylaşımı anlamında bilmenizi isterim. İlk şiir kitabı "Şairler Ağladığında Mısralar Susar." Ardından "Kör Ebe Düşler" okuyucularla buluşturdu. Halil Doğan anadiline olan borcunu ödemek anlamında "Hinek Şîn Hinek Jîn" (Biraz mavi, biraz kadın) ismiyle Kürtçe şiir çalışmalarını ve Evrenin Sesini Dinliyorum şiir kitabının ardında  "Yaralı Güneşin ülkesinde"  Romanı okuyucularla buluşturdu. Bêkes’ın hayatının anlattığı;  acı dolu yaşamına bizleri de katarak geçmişin karanlık dehlizlerine alıp götürüyor. Roman Sidar yayınları arasında Kasım ayında çıkmış bulunuyor. Ülkemizin tarihinden bir kesik yer almakta öyle düşünüyorum ki, kitabın ikinci serisinde çıkacak. Doğan’ın şiir yaşamına gelince; Edebi çalışmaları ile insanın ruhuna dokunarak, yapıcı kavramlar, düşündüren olgularla sesini yükseltir.  Derinlikli yürek yangınıdır şiirin her mısrası. Bal arısı hamaratlığı ile nakış nakış işlediği mısralarla acısını, sevgisini, hasretini koyar ortaya. Toplumda yaşanılan acılara kedere ortak olur.  Işıltıya hasret beyinlere evrensel düşünceleri yaldızlayarak aydınlatma çabası onun sevdasıdır.  Seslerin bastırılmasına karşı o barışı, sevgiyi ve dostluktan yılmamış çıktığı şiir yolculuğun da toplumsal istikrarı anlamlandırma onun yüreğinin coşkusudur.  Dizelerindeki imgelerle, metaforlarla hasretin kavşağında, şefkatin diyarından gönlümüze dokundurduğu; “maviliğin çılgın çocukları/dalgalandırdığı deli kanatları” mısralar nasılda işliyor sinemize,  Yetmiyor mu çocukluğumuzu bu kadar anlamlandırması... Engel tanımayan sözleri insanlık adına birer kazanımdır. O toprağa fidanlar için tohum serpiyor. Geleceğe umut vaad ederek. O barış sembolü gökyüzünde kanat çırpan kuşlara, o sevginin timsali ceylanlara kıyanlara düşmanlığını mısralara döker. Sokak başlarında gözlerinde acı ve kederin, sefaletin seslenişi duyduğu çocuklara güneşin yüreklerine dokundurmak ister, her dizede...  Güneşin Türküsünden payımıza düşün öyle çok onun son sözü "ikimize türkü söyle" diyor. Öncesini sizlerle paylaşmasam şiirin anlam bütünlüğü bozulur. “Dağ başlarında tomurcukları /yürek atışı adımları/Baştan dünya kurulacak gibi/ devam ediyor. Kitabı okumanız lazım yoksa bir kaç mısra ile şairin ifadelerinden haz alamazsınız.  Halil Doğan, Mezopotamya’nın sarı sıcağında, İbrahim’in Nemrut'a karşı verdiği mücadeleyi şiirlerinde sürdürerek zulme karşı her dizesi bir isyan yumruğudur adeta.  Şairlik kulvarında yer arayan şair bu yeni kitabiyle bir kez daha okuyucuların duygularına tercüman olma gayretinde olduğuna inanıyorum.  Şairin sesini isyan olarak görsen de aslında barışın sesidir her dizesi... Yeri gelir tavsiyelerini eksik etmez. O her sözü ile insan haklarına gösterdiği saygıdan dem vururken, özgürlüğe olan düşkünlüğünden en güzel sözü söyleme gayretini gösterir. "öyle boynunu bükme/ zaman kötü deme/ düşme hainin eline/ susma öyle /susarsan yıkılır yüreğin." Her mısrada ayrı bir giz ayrı bir erdemle ses vermektedir.    Şairin hayat hikayesini paylaşmak istedim. Şanlıurfa'nın Bozova ilçesi Kevik köyünde 1972 yılında doğmuş. Aslında ben şairlerin doğumu, okuduğu okul ve yaşadığı yerlerle pek sayfaları karalamak istemiyorum. Bana göre bu söylemler artık demode oldu. Şiirlerini karıştırırken Onun işte hayat hikâyemiz diye yazdığı bir şiiri paylaşarak onun yüreğinden gelen hayat hikayesini öğrenmiş olursunuz. Halil Doğan nasıl acılarla yoğrulmuş ki onu bu kadar derinlemesine şiirine işlemiş. Hem doğup yaşadığı topraklarda ki hüznü, hem sevdanın çektiği acıları anlatırken yürekleri burkmaktadır.    "Bu topraklarda acı yoğrulur / Uzaktır bize mutlu günler /Yaşam ölüm ile eş değer/Direnenlere Ateşten gömlek giydirilir /Bir kuş uçumu /Özgürlük yoktur /İşte bizim hikâyemiz budur /Gelinler tacı ile vurulur /Yetim evlatlar /Gözü yaşlı babalar /Ana yüreği çile doludur/Toprağa düşen yiğitler/ Geri dönmeyen çocuklar /Faili meçhul kayıplar/ Birde sebepsizce vurulan anılar /Sevdalar ölüm kokar /Mezopotamya acıların annesidir/ Gökyüzünde dökülen yağmur gibidir/ Annelerin yanağından dökülür /İşte bizim hikayemiz budur/ Deştikçe yarayı derine iner /Yürekler acı ile inler /Bu acılar ne zaman diner/ Gidenler gider birer birer/Acılardan bir demet papatyadır /Kokladıkça zehirler/İşte bizim hikayemiz budur" Şiir düşünmenin ürünüdür. Şiir yüreğin sesidir. Okudukça insanın ufku aydınlanır. Şair misyon yüklü, topluma karşı sorumluluğu olan kişidir. Halil Doğan'ı yüklendiği bu Şairlik ve Roman yazarlığından  dolayı kutluyorum.
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2022 - Cuma

HALİL DOĞAN'IN YENİ ROMANI "YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE"

Yıllardır basının içinde olan yazılarıyla ufuklara huzme düşürürken, şiirleriyle de suya hasret çatlamış topraklar gibi yüreğimizi mısraları ile şenlendiren Halil Doğan'ı tebrik etmek başarılar dilemek erdemini sizlerle paylaşmak istedim. 
"Yaralı Güneşin ülkesinde" yeni Roman can bulduğu beşinci kitap. Bilgi paylaşımı anlamında bilmenizi isterim. İlk şiir kitabı "Şairler Ağladığında Mısralar Susar." Ardından "Kör Ebe Düşler" okuyucularla buluşturdu. Halil Doğan anadiline olan borcunu ödemek anlamında "Hinek Şîn Hinek Jîn" (Biraz mavi, biraz kadın) ismiyle Kürtçe şiir çalışmalarını ve Evrenin Sesini Dinliyorum şiir kitabının ardında  "Yaralı Güneşin ülkesinde"  Romanı okuyucularla buluşturdu. Bêkes’ın hayatının anlattığı;  acı dolu yaşamına bizleri de katarak geçmişin karanlık dehlizlerine alıp götürüyor. Roman Sidar yayınları arasında Kasım ayında çıkmış bulunuyor. Ülkemizin tarihinden bir kesik yer almakta öyle düşünüyorum ki, kitabın ikinci serisinde çıkacak. Doğan’ın şiir yaşamına gelince; Edebi çalışmaları ile insanın ruhuna dokunarak, yapıcı kavramlar, düşündüren olgularla sesini yükseltir. 
Derinlikli yürek yangınıdır şiirin her mısrası. Bal arısı hamaratlığı ile nakış nakış işlediği mısralarla acısını, sevgisini, hasretini koyar ortaya. Toplumda yaşanılan acılara kedere ortak olur.  Işıltıya hasret beyinlere evrensel düşünceleri yaldızlayarak aydınlatma çabası onun sevdasıdır. 
Seslerin bastırılmasına karşı o barışı, sevgiyi ve dostluktan yılmamış çıktığı şiir yolculuğun da toplumsal istikrarı anlamlandırma onun yüreğinin coşkusudur.  Dizelerindeki imgelerle, metaforlarla hasretin kavşağında, şefkatin diyarından gönlümüze dokundurduğu; “maviliğin çılgın çocukları/dalgalandırdığı deli kanatları” mısralar nasılda işliyor sinemize,  Yetmiyor mu çocukluğumuzu bu kadar anlamlandırması... Engel tanımayan sözleri insanlık adına birer kazanımdır. O toprağa fidanlar için tohum serpiyor. Geleceğe umut vaad ederek.
O barış sembolü gökyüzünde kanat çırpan kuşlara, o sevginin timsali ceylanlara kıyanlara düşmanlığını mısralara döker. Sokak başlarında gözlerinde acı ve kederin, sefaletin seslenişi duyduğu çocuklara güneşin yüreklerine dokundurmak ister, her dizede... 
Güneşin Türküsünden payımıza düşün öyle çok onun son sözü "ikimize türkü söyle" diyor. Öncesini sizlerle paylaşmasam şiirin anlam bütünlüğü bozulur. “Dağ başlarında tomurcukları /yürek atışı adımları/Baştan dünya kurulacak gibi/ devam ediyor. Kitabı okumanız lazım yoksa bir kaç mısra ile şairin ifadelerinden haz alamazsınız. 
Halil Doğan, Mezopotamya’nın sarı sıcağında, İbrahim’in Nemrut'a karşı verdiği mücadeleyi şiirlerinde sürdürerek zulme karşı her dizesi bir isyan yumruğudur adeta.  Şairlik kulvarında yer arayan şair bu yeni kitabiyle bir kez daha okuyucuların duygularına tercüman olma gayretinde olduğuna inanıyorum. 
Şairin sesini isyan olarak görsen de aslında barışın sesidir her dizesi... Yeri gelir tavsiyelerini eksik etmez. O her sözü ile insan haklarına gösterdiği saygıdan dem vururken, özgürlüğe olan düşkünlüğünden en güzel sözü söyleme gayretini gösterir. "öyle boynunu bükme/ zaman kötü deme/ düşme hainin eline/ susma öyle /susarsan yıkılır yüreğin." Her mısrada ayrı bir giz ayrı bir erdemle ses vermektedir.   
Şairin hayat hikayesini paylaşmak istedim. Şanlıurfa'nın Bozova ilçesi Kevik köyünde 1972 yılında doğmuş. Aslında ben şairlerin doğumu, okuduğu okul ve yaşadığı yerlerle pek sayfaları karalamak istemiyorum. Bana göre bu söylemler artık demode oldu. Şiirlerini karıştırırken Onun işte hayat hikâyemiz diye yazdığı bir şiiri paylaşarak onun yüreğinden gelen hayat hikayesini öğrenmiş olursunuz. Halil Doğan nasıl acılarla yoğrulmuş ki onu bu kadar derinlemesine şiirine işlemiş. Hem doğup yaşadığı topraklarda ki hüznü, hem sevdanın çektiği acıları anlatırken yürekleri burkmaktadır. 
  "Bu topraklarda acı yoğrulur / Uzaktır bize mutlu günler /Yaşam ölüm ile eş değer/Direnenlere Ateşten gömlek giydirilir /Bir kuş uçumu /Özgürlük yoktur /İşte bizim hikâyemiz budur /Gelinler tacı ile vurulur /Yetim evlatlar /Gözü yaşlı babalar /Ana yüreği çile doludur/Toprağa düşen yiğitler/ Geri dönmeyen çocuklar /Faili meçhul kayıplar/ Birde sebepsizce vurulan anılar /Sevdalar ölüm kokar /Mezopotamya acıların annesidir/ Gökyüzünde dökülen yağmur gibidir/ Annelerin yanağından dökülür /İşte bizim hikayemiz budur/ Deştikçe yarayı derine iner /Yürekler acı ile inler /Bu acılar ne zaman diner/ Gidenler gider birer birer/Acılardan bir demet papatyadır /Kokladıkça zehirler/İşte bizim hikayemiz budur"
Şiir düşünmenin ürünüdür. Şiir yüreğin sesidir. Okudukça insanın ufku aydınlanır. Şair misyon yüklü, topluma karşı sorumluluğu olan kişidir. Halil Doğan'ı yüklendiği bu Şairlik ve Roman yazarlığından  dolayı kutluyorum.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.