NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

HEPSİYLE GÜL AMA GÜVENME

Gazetede yazılarım genelikle haftada bir çıkar. Üç dört haftadır, bu defa başlıkta ki yazı gibi, araç ve duvar yazılarının, anlamını, verdikleri mesajları analiz edip yazmaya. Çalışıyorum.  Sizin ilginizi ne derece çeker bilemem,   ama bu yazılar, bana,  birey ve toplum hakkında önemli tespit ve bilgi veriyor. Bu tür yazılar sosyolojik içerikli bir nevi deneme yazıları gibi oluyor. Zaten teknik olarak köşe yazıları ile deneme yazıları, benzerlik taşır.  Sonuçta her iki yazı türü düz yazılardır.  Ayrıca belki belirtmem gerekir bu yazılar, siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, her konuda yazılabilir. Halk deyimiyle demek gerekirse,,kimin torbasında ne varsa ortaya dökmek anlamına geliyor.  Ama bu dökme işi kendini ve başkasını üzmeden dikkatlice yapılmalıdır.  İtiraf edeyim deneme yazıları yazmak sanki daha hoşuma gidiyor. Çünkü daha rahat, daha kolay oluyor. İnsan, yazarken dinlenmiş gibi oluyor. İnsan duygusunu, düşüncesini daha serbest ortaya seriyor.  Hani denilir ya, içi ile dışı bir olmak gibi bir şey.  Gerçi paraya dayalı bir toplumda bu duygu ve düşüncenin zararı oluyor, yararı olmuyor. En iyisi benim yıllar önce kendi açımdan tespit ettiğim, bazen uyguladığım, bazen uygulamadığım bir düşünce tarzı "akıllıca iyi niyetli olmak" daha doğru daha yararlı olur. Biz şimdi bu kadar sözden sonra asıl konumuza geçelim. Başlıkta ki yazı  hepsiyle gül ama güvenme sözünü, bir arkadaşımla Bediüzzaman mezarlığında  parayla, pulla ilişkisi hiç olmamış, ermiş, erdemli bir kişinin kubbe altında bulunan mezarını ziyarette gittiğimizde, mezarlık duvarının yanına park edilmiş, eski bir model taksinin arka camında gördük. Bu hafta ne yazacağımı düşünürken, Bu anlamlı deyiş bana bunları yazma fırsatı verdi. Gerçi yazılacak çok konular var. Ama doğrusunu isterseniz, ülkemizin sosyal,siyasal, ekonomik bunalım sürecinden geçtiği bir dönemde, siyasi yazılar daha çok öne çıkıyor. Ancak ikide bir bu konuları rahat, serbest yazma olanağı yoktur. Sonuçta böyle konular eskilerin deyimiyle netameli, dikkat gerektiren konular ve yazılardır. Sansür olmasa da kendinize otosansür uyguluyorsunuz. En iyisi siyasi değil sosyal yazıdır. Gerçi böylesi yazılar sonuçta siyasete çıkar, izlenen politikalarla ilgilidir olsun. Örneğin: Hepsiyle gül ama güvenme, deyimi yalnız bir bireyin görüşünü yansıtmıyor.  Aslında toplumun önemli kesiminin de düşüncesini yansıtıyor.  Sosyoloji bilimi böyle bir durumdur. Şimdi şu soru akla  geliyor. Neden böyle bir güvensizlik ortamı oluştu.  Bunun en önemli nedeni mevcut iktidarların yanlış ekonomik kültürel politikalarıdır. Bunun topluma yansıması, nemelazımcılik, toplumcu biz anlayışı yerine bireyci,  gemisini kurtaran kaptan bencil düşüncedir. Gelişmiş toplumlar, paylaşımcı demokratik birlikle ilerlemişler. Hepsiyle gül ama güvenme, elbette doğru bir düşünce yapısı değildir. Ama mevcut durum bunu bir ölçüde doğruluyor. Nitekim uluslar arası araştırmalara  göre, insanlarin birbirlerine en az güvendikleri ülkelerden birisi, acı ama gerçek ülkemizdir. Bu olumsuz durumun değişmesi, olumlu bir düşünce ve davranışın olması için, İktidarlara önemli görevler düşüyor. hak, hukuk, adaletin taviz vermeden uygulanması gerekir.
Ekleme Tarihi: 08 Eylül 2025 -Pazartesi

HEPSİYLE GÜL AMA GÜVENME

Gazetede yazılarım genelikle haftada bir çıkar. Üç dört haftadır, bu defa başlıkta ki yazı gibi, araç ve duvar yazılarının, anlamını, verdikleri mesajları analiz edip yazmaya. Çalışıyorum. 
Sizin ilginizi ne derece çeker bilemem,   ama bu yazılar, bana,  birey ve toplum hakkında önemli tespit ve bilgi veriyor.
Bu tür yazılar sosyolojik içerikli bir nevi deneme yazıları gibi oluyor.
Zaten teknik olarak köşe yazıları ile deneme yazıları, benzerlik taşır.
 Sonuçta her iki yazı türü düz yazılardır. 
Ayrıca belki belirtmem gerekir bu yazılar, siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, her konuda yazılabilir. Halk deyimiyle demek gerekirse,,kimin torbasında ne varsa ortaya dökmek anlamına geliyor.
 Ama bu dökme işi kendini ve başkasını üzmeden dikkatlice yapılmalıdır.
 İtiraf edeyim deneme yazıları yazmak sanki daha hoşuma gidiyor. Çünkü daha rahat, daha kolay oluyor. İnsan, yazarken dinlenmiş gibi oluyor.
İnsan duygusunu, düşüncesini daha serbest ortaya seriyor. 
Hani denilir ya, içi ile dışı bir olmak gibi bir şey.
 Gerçi paraya dayalı bir toplumda bu duygu ve düşüncenin zararı oluyor, yararı olmuyor. En iyisi benim yıllar önce kendi açımdan tespit ettiğim, bazen uyguladığım, bazen uygulamadığım bir düşünce tarzı "akıllıca iyi niyetli olmak" daha doğru daha yararlı olur.
Biz şimdi bu kadar sözden sonra asıl konumuza geçelim. Başlıkta ki yazı  hepsiyle gül ama güvenme sözünü, bir arkadaşımla Bediüzzaman mezarlığında  parayla, pulla ilişkisi hiç olmamış, ermiş, erdemli bir kişinin kubbe altında bulunan mezarını ziyarette gittiğimizde, mezarlık duvarının yanına park edilmiş, eski bir model taksinin arka camında gördük.
Bu hafta ne yazacağımı düşünürken, Bu anlamlı deyiş bana bunları yazma fırsatı verdi.
Gerçi yazılacak çok konular var. Ama doğrusunu isterseniz, ülkemizin sosyal,siyasal, ekonomik bunalım sürecinden geçtiği bir dönemde, siyasi yazılar daha çok öne çıkıyor. Ancak ikide bir bu konuları rahat, serbest yazma olanağı yoktur. Sonuçta böyle konular eskilerin deyimiyle netameli, dikkat gerektiren konular ve yazılardır. Sansür olmasa da kendinize otosansür uyguluyorsunuz.
En iyisi siyasi değil sosyal yazıdır. Gerçi böylesi yazılar sonuçta siyasete çıkar, izlenen politikalarla ilgilidir olsun. Örneğin: Hepsiyle gül ama güvenme, deyimi yalnız bir bireyin görüşünü yansıtmıyor. 
Aslında toplumun önemli kesiminin de düşüncesini yansıtıyor. 
Sosyoloji bilimi böyle bir durumdur. Şimdi şu soru akla  geliyor. Neden böyle bir güvensizlik ortamı oluştu. 
Bunun en önemli nedeni mevcut iktidarların yanlış ekonomik kültürel politikalarıdır.
Bunun topluma yansıması, nemelazımcılik, toplumcu biz anlayışı yerine bireyci,  gemisini kurtaran kaptan bencil düşüncedir.
Gelişmiş toplumlar, paylaşımcı demokratik birlikle ilerlemişler.
Hepsiyle gül ama güvenme, elbette doğru bir düşünce yapısı değildir. Ama mevcut durum bunu bir ölçüde doğruluyor.
Nitekim uluslar arası araştırmalara  göre, insanlarin birbirlerine en az güvendikleri ülkelerden birisi, acı ama gerçek ülkemizdir.
Bu olumsuz durumun değişmesi, olumlu bir düşünce ve davranışın olması için, İktidarlara önemli görevler düşüyor. hak, hukuk, adaletin taviz vermeden uygulanması gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.