Anasayfa Yazarlar Mehmet ER Yazı Detayı Bu yazı 1453+ kez okundu.
Mehmet ER
Köşe Yazarı
Mehmet ER
 

URFA’DA KÜLTÜR VE MEDENİYETİN GÖSTERGESİ KÜPLER

Osmanlı döneminde evlere su tesisatının çekildiği döneme kadar su ihtiyacı çeşmelerden karşılanmaktaydı. Su temininde sıkıntı yaşanan mahallerde bu sıkıntıyı sakalar giderirdi. Saka, çeşme ve sarnıçlardan evlere su taşımakla görevli olan kimselerdi. 15. yüzyılda sakaların bir araya gelmesi ile birlikte “saka loncası” kurulmuştur. Her mahallede loncaya kayıtlı sakalar bulunmakta idi. Sakalar bulundukları mahallerin su ihtiyacını karşılamanın ötesinde ayrıca Yeniçeri Ocağı’nın da suyunu temin etmekteydi. Padişahın sarayında ise su temininden sakacıbaşı sorumluydu. Sakalar mesleklerini o kadar disiplinli bir şekilde icra etmekteydiler ki, her sakanın hangi çeşmeden suyunu alacağına dair bir nizam bulunmaktaydı. Sakalar nizam dâhilinde çeşmelerden getirdiği suyu evin giriş kapısında saka deliği olarak adlandırılan taştan küçük teknelere boşaltırlardı. Ev halkı ise bu dönemlerde suyu küplerde muhafaza etmekteydi. Küpler eskiden evlerde olmazsa olmaz denilen önemli bir gereçti. Küplerin kullanım alanları ise çeşitlilik arz etmektedir. Hemen hemen her evde kapaklı kapaksız çeşitli boylarda çanak küpler bulunmaktaydı. Yine kullanım alanlarına göre su küpleri, kavurma küpleri, yağ küpleri ve zahire küpleri gibi türleri bulunmaktaydı. Kavurma küpleri isminden de anlaşılacağı üzere içerisinde kavurma muhafaza edilmekteydi. Güz aylarında yapılan kavurmalar bunların içerisinde kış aylarına kadar korunur sonra tüketilirdi. Kavurma küplerinde renk olarak genellikle yeşil tercih edilmekteydi. Yine zahire küplerinde ise pirinç, mercimek, bulgur gibi çeşitli zahireleri korumak için kullanılmaktaydı. Bunlar da renk renk ve çeşitli ebatlarda olmaktaydı. Su küpleri özellikle buzdolabının bulunmadığı zamanlarda içerisine konulan suyu soğuk tutmaya yaramaktaydı. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi su tesisatının olmadığı zamanlarda sakalar tarafından tedarik edilen sular küplere konulur bu şekilde kullanıma hazır olurdu. Özellikle yaz aylarının sıcak geçtiği Urfa’da deyim yerindeyse hayat kurtaran bir araçtı. Urfa Şeriye Sicilleri’ni incelediğimizde Hicri 8 Zilhicce 1285/ Miladi 22 Mart 1869 tarihinde Urfa’nın Kazancı Mahallesinden Medine isimli kadının terekesinde 7 adet küpün bulunduğunu görmekteyiz. Ayrıca Medine’nin 1 adet de yağ küpü bulunmaktaydı. Tereke örneğinde görüldüğü üzere evlerde küpler önemli bir yer teşkil etmekteydi. Sadece Medine’nin terekesinde değil birçok şahsın terekesinde su çeşitli türden küplerin kayda geçirildiği görülmektedir. Özellikle de yaşadığınız bölgenin yazları aşırı sıcak ise bu küplerin önemi bir kat daha artmaktaydı. Günümüzde hala bazı evlerde küplerin bulunduğu görülmektedir. Yedi sekiz yaşlarında yaz ayının en yakıcı saatlerinde Şanlıurfa çarşısını gezerken bir dükkânın önünde su küpünün olduğunu hatırlıyorum. Sıcağın altında o küpten içtiğim suyun lezzetini hala damaklarımda hisseder, anısını hatırlarım. Urfa’nın kültüründen, geçmişinden güzel izlerin hala kalıcı olduğunu gördükçe bu güzel düşünce sıcağın altında içtiğim suyun lezzetini bir kat daha arttırıyor. Sonuç olarak küpler Osmanlı döneminde önemli bir ev gereci iken günümüzde hala bazı evlerde bulunması aslında medeniyete, kültüre ve geçmişe dair köklü bağlantının izlerini bizlere yansımaktadır.      
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2020 - Salı

URFA’DA KÜLTÜR VE MEDENİYETİN GÖSTERGESİ KÜPLER

Osmanlı döneminde evlere su tesisatının çekildiği döneme kadar su ihtiyacı çeşmelerden karşılanmaktaydı. Su temininde sıkıntı yaşanan mahallerde bu sıkıntıyı sakalar giderirdi. Saka, çeşme ve sarnıçlardan evlere su taşımakla görevli olan kimselerdi. 15. yüzyılda sakaların bir araya gelmesi ile birlikte “saka loncası” kurulmuştur. Her mahallede loncaya kayıtlı sakalar bulunmakta idi. Sakalar bulundukları mahallerin su ihtiyacını karşılamanın ötesinde ayrıca Yeniçeri Ocağı’nın da suyunu temin etmekteydi. Padişahın sarayında ise su temininden sakacıbaşı sorumluydu. Sakalar mesleklerini o kadar disiplinli bir şekilde icra etmekteydiler ki, her sakanın hangi çeşmeden suyunu alacağına dair bir nizam bulunmaktaydı. Sakalar nizam dâhilinde çeşmelerden getirdiği suyu evin giriş kapısında saka deliği olarak adlandırılan taştan küçük teknelere boşaltırlardı. Ev halkı ise bu dönemlerde suyu küplerde muhafaza etmekteydi.

Küpler eskiden evlerde olmazsa olmaz denilen önemli bir gereçti. Küplerin kullanım alanları ise çeşitlilik arz etmektedir. Hemen hemen her evde kapaklı kapaksız çeşitli boylarda çanak küpler bulunmaktaydı.

Yine kullanım alanlarına göre su küpleri, kavurma küpleri, yağ küpleri ve zahire küpleri gibi türleri bulunmaktaydı. Kavurma küpleri isminden de anlaşılacağı üzere içerisinde kavurma muhafaza edilmekteydi. Güz aylarında yapılan kavurmalar bunların içerisinde kış aylarına kadar korunur sonra tüketilirdi. Kavurma küplerinde renk olarak genellikle yeşil tercih edilmekteydi.

Yine zahire küplerinde ise pirinç, mercimek, bulgur gibi çeşitli zahireleri korumak için kullanılmaktaydı. Bunlar da renk renk ve çeşitli ebatlarda olmaktaydı. Su küpleri özellikle buzdolabının bulunmadığı zamanlarda içerisine konulan suyu soğuk tutmaya yaramaktaydı. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi su tesisatının olmadığı zamanlarda sakalar tarafından tedarik edilen sular küplere konulur bu şekilde kullanıma hazır olurdu. Özellikle yaz aylarının sıcak geçtiği Urfa’da deyim yerindeyse hayat kurtaran bir araçtı. Urfa Şeriye Sicilleri’ni incelediğimizde Hicri 8 Zilhicce 1285/ Miladi 22 Mart 1869 tarihinde Urfa’nın Kazancı Mahallesinden Medine isimli kadının terekesinde 7 adet küpün bulunduğunu görmekteyiz. Ayrıca Medine’nin 1 adet de yağ küpü bulunmaktaydı. Tereke örneğinde görüldüğü üzere evlerde küpler önemli bir yer teşkil etmekteydi. Sadece Medine’nin terekesinde değil birçok şahsın terekesinde su çeşitli türden küplerin kayda geçirildiği görülmektedir. Özellikle de yaşadığınız bölgenin yazları aşırı sıcak ise bu küplerin önemi bir kat daha artmaktaydı. Günümüzde hala bazı evlerde küplerin bulunduğu görülmektedir. Yedi sekiz yaşlarında yaz ayının en yakıcı saatlerinde Şanlıurfa çarşısını gezerken bir dükkânın önünde su küpünün olduğunu hatırlıyorum. Sıcağın altında o küpten içtiğim suyun lezzetini hala damaklarımda hisseder, anısını hatırlarım. Urfa’nın kültüründen, geçmişinden güzel izlerin hala kalıcı olduğunu gördükçe bu güzel düşünce sıcağın altında içtiğim suyun lezzetini bir kat daha arttırıyor. Sonuç olarak küpler Osmanlı döneminde önemli bir ev gereci iken günümüzde hala bazı evlerde bulunması aslında medeniyete, kültüre ve geçmişe dair köklü bağlantının izlerini bizlere yansımaktadır.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.