Sağlık, bireyin olduğu kadar toplumun da en büyük hazinesi.
Sağlık Bakanlığı’nın sigara tüketimini azaltmak için kolluk kuvvetleriyle iş birliği yaparak denetimleri sıkılaştırması, bu hazinenin korunması yolunda atılmış cesur bir adım.
Şanlıurfa’dan İstanbul’a, yurdun dört bir yanında yasak alanlarda sigara içenlere ve işletmelere uygulanacak cezalar, sadece bir yaptırım değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı.
Peki, bu çaba yalnızca devletin mi sorumluluğu, yoksa hepimizin omuzlarında mı? Bu sorunun cevabı, sadece bir yasa maddesinde değil, toplumsal bilincin derinliklerinde yatıyor.
Sigara, sadece içeni değil, çevresindekileri de zehirleyen bir alışkanlık. Kapalı alanlarda, parklarda, çocuk oyun alanlarında yükselen duman, başkalarının sağlığını gasp ediyor. Pasif içicilik, özellikle çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi bir tehdit.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl milyonlarca insan tütün kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybediyor; bunların önemli bir kısmı, sigara içmediği halde dumanına maruz kalanlar. Bakanlığın bu hamlesi, bireylerin “Bana ne” deme lüksünü ortadan kaldırıyor.
Çünkü halk sağlığı, bireysel özgürlüklerin bittiği yerde başlayan bir ortak payda. Ancak cezalar, sadece bir araç. Asıl mesele, toplumsal bilincin uyanması ve bu bilincin günlük hayatımıza yerleşmesi.Şanlıurfa gibi sıcakkanlı, dayanışma ruhu yüksek bir şehirde bu bilinci yeşertmek zor değil.
Bu şehir, tarih boyunca farklı kültürleri kucaklamış, komşuluğu ve yardımlaşmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş. Aile büyüklerinin, mahalle esnafının, gençlerin bir araya gelerek sigaranın zararlarını konuşması, çocuklara dumansız bir geleceği anlatması gerekiyor.
Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve okullar bu konuda öncü olabilir.
Örneğin, Göbeklitepe’nin gölgesinde düzenlenen bir farkındalık etkinliği, sigarasız bir yaşamın tarih kadar köklü bir değer olduğunu hatırlatabilir.
Okullarda düzenlenecek tiyatro gösterileri, mahallelerde bilgilendirme stantları veya camilerde cuma hutbelerinde bu konuya değinilmesi, mesajın geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir.
Birey olarak hepimizin sorumluluğu büyük. Sigara içen bir arkadaşımızı uyarmak, bir işletmede yasağa uymayanları nazikçe ikaz etmek, bu zincirin bir halkası olmak demek. Ancak bu, sadece başkalarını eleştirmekle sınırlı kalmamalı. Sigarayı bırakmak isteyenlere destek olmak, onların bu zorlu süreçte yalnız olmadıklarını hissettirmek de bir o kadar önemli. Şanlıurfa’nın sokaklarında, çay ocaklarında, düğünlerde, sohbetlerde bu konuyu konuşmak, bir alışkanlığı değiştirmenin ilk adımı olabilir. Sağlık çalışanlarının, öğretmenlerin ve kanaat önderlerinin bu konuda daha aktif rol alması, toplumu dönüştürme gücünü artıracaktır.
Devletin attığı adımlar, cezalar ve denetimler, bu mücadelenin sadece bir yüzü. Diğer yüzü, bireylerin ve toplumun kendi iradesi. Sigara yasağı, sadece bir kural değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı önerisi.
Çocuklarımızın temiz hava soluyarak büyümesi, parkların, kafelerin, sokakların duman yerine kahkahalarla dolması hepimizin ortak hayali olmalı. Sağlık Bakanlığı’nın bu kararlı duruşu, bize bir ayna tutuyor:
Sağlık bir hak olduğu kadar, bir görev. Bu görevi yerine getirmek için, Şanlıurfa’nın Harran’ından Halfeti’sine, her birimizin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Dumansız bir toplum için el ele verelim, çünkü sağlıklı bir gelecek, hepimizin ortak nefesiyle mümkün.
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ER
Yazı Detayı
Bu yazı 109+ kez okundu.
Sigara Yasağı ve Toplumsal Sorumluluk
Sağlık, bireyin olduğu kadar toplumun da en büyük hazinesi.
Sağlık Bakanlığı’nın sigara tüketimini azaltmak için kolluk kuvvetleriyle iş birliği yaparak denetimleri sıkılaştırması, bu hazinenin korunması yolunda atılmış cesur bir adım.
Şanlıurfa’dan İstanbul’a, yurdun dört bir yanında yasak alanlarda sigara içenlere ve işletmelere uygulanacak cezalar, sadece bir yaptırım değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı.
Peki, bu çaba yalnızca devletin mi sorumluluğu, yoksa hepimizin omuzlarında mı? Bu sorunun cevabı, sadece bir yasa maddesinde değil, toplumsal bilincin derinliklerinde yatıyor.
Sigara, sadece içeni değil, çevresindekileri de zehirleyen bir alışkanlık. Kapalı alanlarda, parklarda, çocuk oyun alanlarında yükselen duman, başkalarının sağlığını gasp ediyor. Pasif içicilik, özellikle çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi bir tehdit.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl milyonlarca insan tütün kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybediyor; bunların önemli bir kısmı, sigara içmediği halde dumanına maruz kalanlar. Bakanlığın bu hamlesi, bireylerin “Bana ne” deme lüksünü ortadan kaldırıyor.
Çünkü halk sağlığı, bireysel özgürlüklerin bittiği yerde başlayan bir ortak payda. Ancak cezalar, sadece bir araç. Asıl mesele, toplumsal bilincin uyanması ve bu bilincin günlük hayatımıza yerleşmesi.Şanlıurfa gibi sıcakkanlı, dayanışma ruhu yüksek bir şehirde bu bilinci yeşertmek zor değil.
Bu şehir, tarih boyunca farklı kültürleri kucaklamış, komşuluğu ve yardımlaşmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş. Aile büyüklerinin, mahalle esnafının, gençlerin bir araya gelerek sigaranın zararlarını konuşması, çocuklara dumansız bir geleceği anlatması gerekiyor.
Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve okullar bu konuda öncü olabilir.
Örneğin, Göbeklitepe’nin gölgesinde düzenlenen bir farkındalık etkinliği, sigarasız bir yaşamın tarih kadar köklü bir değer olduğunu hatırlatabilir.
Okullarda düzenlenecek tiyatro gösterileri, mahallelerde bilgilendirme stantları veya camilerde cuma hutbelerinde bu konuya değinilmesi, mesajın geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir.
Birey olarak hepimizin sorumluluğu büyük. Sigara içen bir arkadaşımızı uyarmak, bir işletmede yasağa uymayanları nazikçe ikaz etmek, bu zincirin bir halkası olmak demek. Ancak bu, sadece başkalarını eleştirmekle sınırlı kalmamalı. Sigarayı bırakmak isteyenlere destek olmak, onların bu zorlu süreçte yalnız olmadıklarını hissettirmek de bir o kadar önemli. Şanlıurfa’nın sokaklarında, çay ocaklarında, düğünlerde, sohbetlerde bu konuyu konuşmak, bir alışkanlığı değiştirmenin ilk adımı olabilir. Sağlık çalışanlarının, öğretmenlerin ve kanaat önderlerinin bu konuda daha aktif rol alması, toplumu dönüştürme gücünü artıracaktır.
Devletin attığı adımlar, cezalar ve denetimler, bu mücadelenin sadece bir yüzü. Diğer yüzü, bireylerin ve toplumun kendi iradesi. Sigara yasağı, sadece bir kural değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı önerisi.
Çocuklarımızın temiz hava soluyarak büyümesi, parkların, kafelerin, sokakların duman yerine kahkahalarla dolması hepimizin ortak hayali olmalı. Sağlık Bakanlığı’nın bu kararlı duruşu, bize bir ayna tutuyor:
Sağlık bir hak olduğu kadar, bir görev. Bu görevi yerine getirmek için, Şanlıurfa’nın Harran’ından Halfeti’sine, her birimizin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Dumansız bir toplum için el ele verelim, çünkü sağlıklı bir gelecek, hepimizin ortak nefesiyle mümkün.
Ekleme
Tarihi: 23 Temmuz 2025 -Çarşamba
Sigara Yasağı ve Toplumsal Sorumluluk
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.