Halil DOĞAN
Köşe Yazarı
Halil DOĞAN
 

YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE-28

  Lütfen bir birinize dikkat edin, bakın bir avuç insan kaldık bu adını ve sanını bilmediğimiz dağlarda. Bu belirsizlik dolu yaşamda daha neler görecektik, neler olacağı belirsizdi. Daha ne kadar sürecek onu bilmiyorum, bizler sürgün müyüz yoksa mahkûm onun bile adı yok. Aslında başka yerde sıradan bir mevsim ama bizim için tertele onu biliyorum artık. İçeriye girdiğimde Rênas etrafa göz atıyordu ki bağırdı İçerdekiler kimsiniz?. Bir erkek ve bir kadın hatta kadının yeni doğum yaptığını ve birkaç tane keçi ile çocuğunu emzirdiğini öğrendik. Baran ve Bese bir hafta önce bu mağarada doğum yapmıştı bebek üşümesin diye üstüne ve altına bir çul sermişti. Bizimle yeni doğum yapanın durumu öğrenen kadınların gözlerinde yaşlar sel olup aktı. Bese şunu anlatı bize; şu gördüğün keçiler olmasa ben ve bebek çoktan açlıktan ölmüştük. Baran akşamüstü dışarıdan ot toplayıp getiriyor ve dereden kova su getiriyor işte burada ki yaşam alanımız bu… Rênas bizlere döndü, burada bir süredir, Bese ve Baran dışında kalanlar da varmış; sanırım buradan başka yere gitmişler deyince Bese başıyla onayladı. Yaşlı amcalar kendi arasında konuşurken duydum. Rênas, keko, buradan gitmemişler sanırım, hala ayak izleri taze bak sana. Ben son kez mağaradan dışarıya bakmak için mağaranın kapısına doğru koşarken, içeriye gelenler; benim koşmamı yanlış anladılar, içeride sorun var sandılar. Biri sordu “bir sorun mu var keko” deyince, ben “hiçbir sorun yok amca” dedim. Gelenler bunu duyunca; rahat bir nefes aldılar. Dışarıdaki havayı içime doya doya çektim. Bu kadar güzel bir gecede yanan yaralı ayaklarımı bile unuttum. Gecenin sessizliği içinde, ben de kaybolmuştum İşte kayıp bir siluet gibiyim, bedenim var ama ruhu olmayan biri oldum. Böyle düşünceler içinde kaybolup gittim, beni Zarife’nin sesi uyandırdı. Hey Xorto; senin neyin var söyle bana hasta mısın yoksa deyince, sadece omuz silktim. Zarife’ye hiçbir şey demeden boynumu büktüm. Annem, babam ve kardeşlerimle birlikte geçen günleri düşünüyordum. Daha birkaç gün önce onlarla mutlu mesutken, şimdi tek başıma yalnızdım. Benim için bundan sonra ailem diye bir şey olmayacaktı. Var olanın tamamı adı konulmamış bir kırımdan geçirilmiş, adaletsiz, hukuksuz, sebepsiz bir şekilde infaz edilmişlerdi. Bu infazın ne deni nedir, neyin sonucudur onun da izahı yoktu, en azından benim yanımda. Bize bunu reva görenlerin kendi yanlarında nasıl bir izahı vardı onun da çocuk aklımla bir izahını bulamıyordum. Nerdeyse bu iki gün içinde büyümüş ve ergen olmuş gibiydim. Birçok şeyi soruyordum ve sorguluyordum, bunu daha önce hiç yapmıyordum. Yaşadığım bu birkaç gün ben de çok büyük bir değişiklik yapmıştı, sanırım bunun altında yatan şeyin artık, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bilincinde olmamdı. Mağarada küçük bir ateş yakmak için dışarıdan getirilen, çalı, çırpı ve kuru otları Rênas ve öteki büyükler yakmakla meşgulken, ben de sadece onlara bakıyordum.  Devam edecektir.  
Ekleme Tarihi: 29 Mayıs 2023 - Pazartesi

YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE-28

 

Lütfen bir birinize dikkat edin, bakın bir avuç insan kaldık bu adını ve sanını bilmediğimiz dağlarda.

Bu belirsizlik dolu yaşamda daha neler görecektik, neler olacağı belirsizdi.

Daha ne kadar sürecek onu bilmiyorum, bizler sürgün müyüz yoksa mahkûm onun bile adı yok.

Aslında başka yerde sıradan bir mevsim ama bizim için tertele onu biliyorum artık.

İçeriye girdiğimde Rênas etrafa göz atıyordu ki bağırdı İçerdekiler kimsiniz?.

Bir erkek ve bir kadın hatta kadının yeni doğum yaptığını ve birkaç tane keçi ile çocuğunu emzirdiğini öğrendik.

Baran ve Bese bir hafta önce bu mağarada doğum yapmıştı bebek üşümesin diye üstüne ve altına bir çul sermişti. Bizimle yeni doğum yapanın durumu öğrenen kadınların gözlerinde yaşlar sel olup aktı.

Bese şunu anlatı bize; şu gördüğün keçiler olmasa ben ve bebek çoktan açlıktan ölmüştük.

Baran akşamüstü dışarıdan ot toplayıp getiriyor ve dereden kova su getiriyor işte burada ki yaşam alanımız bu…

Rênas bizlere döndü, burada bir süredir, Bese ve Baran dışında kalanlar da varmış; sanırım buradan başka yere gitmişler deyince Bese başıyla onayladı.

Yaşlı amcalar kendi arasında konuşurken duydum.

Rênas, keko, buradan gitmemişler sanırım, hala ayak izleri taze bak sana.

Ben son kez mağaradan dışarıya bakmak için mağaranın kapısına doğru koşarken, içeriye gelenler; benim koşmamı yanlış anladılar, içeride sorun var sandılar.

Biri sordu “bir sorun mu var keko” deyince, ben “hiçbir sorun yok amca” dedim.

Gelenler bunu duyunca; rahat bir nefes aldılar.

Dışarıdaki havayı içime doya doya çektim.

Bu kadar güzel bir gecede yanan yaralı ayaklarımı bile unuttum.

Gecenin sessizliği içinde, ben de kaybolmuştum

İşte kayıp bir siluet gibiyim, bedenim var ama ruhu olmayan biri oldum.

Böyle düşünceler içinde kaybolup gittim, beni Zarife’nin sesi uyandırdı.

Hey Xorto; senin neyin var söyle bana hasta mısın yoksa deyince, sadece omuz silktim.

Zarife’ye hiçbir şey demeden boynumu büktüm.

Annem, babam ve kardeşlerimle birlikte geçen günleri düşünüyordum.

Daha birkaç gün önce onlarla mutlu mesutken, şimdi tek başıma yalnızdım.

Benim için bundan sonra ailem diye bir şey olmayacaktı.

Var olanın tamamı adı konulmamış bir kırımdan geçirilmiş, adaletsiz, hukuksuz, sebepsiz bir şekilde infaz edilmişlerdi.

Bu infazın ne deni nedir, neyin sonucudur onun da izahı yoktu, en azından benim yanımda.

Bize bunu reva görenlerin kendi yanlarında nasıl bir izahı vardı onun da çocuk aklımla bir izahını bulamıyordum.

Nerdeyse bu iki gün içinde büyümüş ve ergen olmuş gibiydim.

Birçok şeyi soruyordum ve sorguluyordum, bunu daha önce hiç yapmıyordum.

Yaşadığım bu birkaç gün ben de çok büyük bir değişiklik yapmıştı, sanırım bunun altında yatan şeyin artık, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bilincinde olmamdı.

Mağarada küçük bir ateş yakmak için dışarıdan getirilen, çalı, çırpı ve kuru otları Rênas ve öteki büyükler yakmakla meşgulken, ben de sadece onlara bakıyordum.  Devam edecektir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.