NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

1912 URFA BÜYÜK KAR SENESİ

Urfa’da bu tarihte görülmemiş bir şekilde 40 gün 40 gece durmadan kar yağar. Öylesine bir kar yağışıdır ki karla birlikte bir fırtına eser. Yollar kapanır. Kar, damı boyu 3-4 metre yükselir. Türkçe bu tarihe büyük kar senesi denilir. Kürtçe de ise halk arasında sala berfe pır denilir. Urfa halkı denilebilir ki o yıl evde kurdukları sıcak tandır sayesinde bu kar sovuğundan kurtulurlar. Tandır dediğimiz mangalda kayılan kömür ateşının üzerine dört ayaklı tahtadan bir nevi sehba konulur. Üzerine de bir yorgan atılır. Ev halkı bu şekilde kar günlerinin, gecelerinin sovuğundan korunurdu. Üstelik birde Sahanlara kar doldurularak üzerine mis gibi doğal Urfa pekmezi dökerek karlamaç dediğimiz bir nevi dondurma gibi bir tatlı yaparak, tandırda zevkle yerlerdi. İnsanlar yoksulluğa rağmen keyifli olurlardı. Fazla bir şey yoktu. Ama dert ve kasevet fazla yoktu. Toplum bilimci Marx'ın dediği gibi ne kadar azsan o kadar çoksun teorisi böylece en azından o dönem için bilimsel bir şekilde kanıtlanmış oluyordu. Şimdi bu kadar ayrıntıdan sonra biz gelelim büyük kar senesinde ilk anekdotumuza… Van'dan bir kervan İran'dan getirdikleri malları Urfa üzerinden Halep'e götürecekler. Urfa tarihte ipekyolu denilen bir şehirdir. İran, Hindistan gibi uzak doğu Asya şehirlerinden gelen Kervanlar mallarını Urfa üzerinden Arap ülkelerine götürürler. Söz konusu olan van'dan gelen bu kervan Urfa'ya gelir. Konaklamak için bir han ararlar. Ama her yer kardan kapalıdır. Han diye aşağı çarşıda eski hal pazarı civarında haremlik selamlık büyük bir eve girerler. Bu büyük evin misafirler kısmında büyük ahırlar bir kaç tane büyük odalar vardır. Oraya yerleşirler. Her gün yemekleri gelir. Hayvanlarına yem verirler. Han zannettikleri bu büyük evde 40 gün kalırlar. Nihayet kar durur. Halep'e gitmek üzere yol hazırlıklarını yaparlar. Güya hancıyı çağırıp ücretlerini vermek isterler. Bu büyük evin sahibi Mırdesi aşireti mensubu, Urfa eşrafından Fazıl efendi Kervan başına der ne parası... burası han değil, kaldığınız yer benim misafir hanemdir der. Siz de şimdiye kadar benim misafirlerimdiniz. Kervandakiler bu büyük misafirperverlikten mahcup olurlar. Bu kervan Halep dönüşü Fazıl efendiye kıymetli hediyeler getirirler. Dostlukları uzun yıllar devam eder. Bu aile soyadı kanunu çıkınca Karaçizmeli soyadını alır. Bir ara komşum olan Sami kara Çizmelinin anlattığına göre dedesi Mustafa efendiye de İran'dan 20 metre kare kök boyalı, İçinde her türlü hayvan ve bitki figürlü ipek bir halı getirirler. Torunlar çoğalınca herkes bu ipek halı bizim olsun deyince, çözüm olarak Mustafa efendi bu nadir halıyı birer metre olmak üzere 20 parçaya böler her bir toruna birer metre verir. Umarım bu tarihi anektod beğenildi. Sanırım özelikle yarının büyükleri gençler için tarihi bir bilgi olmuştur. Toplumlar kendi pozitif öz kültürlerini, değerlerini örf ve adetlerini bildikleri oranında değerli olur. Elbette her toplumun kendine özgü adetleri ve kültürleri vardır. Bunları da dışlamadan insanlığın bir kültür çeşidi olarak hoş görüyle görmek gerekir. Örneğin her ülke’ye olduğu gibi turistler bizim ülkemiz Türkiye’ye gelip görmek istiyorlarsa yeni yüksek binalar avm ler için gelmiyorlar. Geldikleri ülkelerin tarihi eserlerini, halkların geleneklerini örf ve adetlerini görmek için geliyorlar. Bunlara ilgi duyuyorlar. Bu anlamda belirtecek olursam Türk toplumunda, doğuda Kürt ve Arap toplumlarında ilimiz Urfa'da daha doğrusu feodal kültürde yemek yedirmenin ikramın, birlikte yemenin bir kültür zenginliği olduğunu, değerli olduğunu bu gibi iyi adetleri elden geldiği kadar devam ettirmenin yararlı olacağını belirtmem gerekir. Bizim Urfa ve doğu toplumlarında ne kadar değer verilen övülen kişiler varsa ikramıyla cömertliği ile öne çıkmışlar ve toplumda sevilmişler sayılmışlardır. Kısmet olursa kültürümüzün önemli bir değeri olan misafirperverlik ve cömertlik konusu devam edecektir. Sonra Urfa büyük kar senesinin diğer anekdotu yazılacaktır.
Ekleme Tarihi: 21 Ocak 2021 - Perşembe

1912 URFA BÜYÜK KAR SENESİ

Urfa’da bu tarihte görülmemiş bir şekilde 40 gün 40 gece durmadan kar yağar. Öylesine bir kar yağışıdır ki karla birlikte bir fırtına eser. Yollar kapanır. Kar, damı boyu 3-4 metre yükselir. Türkçe bu tarihe büyük kar senesi denilir. Kürtçe de ise halk arasında sala berfe pır denilir. Urfa halkı denilebilir ki o yıl evde kurdukları sıcak tandır sayesinde bu kar sovuğundan kurtulurlar. Tandır dediğimiz mangalda kayılan kömür ateşının üzerine dört ayaklı tahtadan bir nevi sehba konulur. Üzerine de bir yorgan atılır. Ev halkı bu şekilde kar günlerinin, gecelerinin sovuğundan korunurdu. Üstelik birde Sahanlara kar doldurularak üzerine mis gibi doğal Urfa pekmezi dökerek karlamaç dediğimiz bir nevi dondurma gibi bir tatlı yaparak, tandırda zevkle yerlerdi. İnsanlar yoksulluğa rağmen keyifli olurlardı. Fazla bir şey yoktu. Ama dert ve kasevet fazla yoktu. Toplum bilimci Marx'ın dediği gibi ne kadar azsan o kadar çoksun teorisi böylece en azından o dönem için bilimsel bir şekilde kanıtlanmış oluyordu. Şimdi bu kadar ayrıntıdan sonra biz gelelim büyük kar senesinde ilk anekdotumuza… Van'dan bir kervan İran'dan getirdikleri malları Urfa üzerinden Halep'e götürecekler. Urfa tarihte ipekyolu denilen bir şehirdir. İran, Hindistan gibi uzak doğu Asya şehirlerinden gelen Kervanlar mallarını Urfa üzerinden Arap ülkelerine götürürler. Söz konusu olan van'dan gelen bu kervan Urfa'ya gelir. Konaklamak için bir han ararlar. Ama her yer kardan kapalıdır. Han diye aşağı çarşıda eski hal pazarı civarında haremlik selamlık büyük bir eve girerler. Bu büyük evin misafirler kısmında büyük ahırlar bir kaç tane büyük odalar vardır. Oraya yerleşirler. Her gün yemekleri gelir. Hayvanlarına yem verirler. Han zannettikleri bu büyük evde 40 gün kalırlar. Nihayet kar durur. Halep'e gitmek üzere yol hazırlıklarını yaparlar. Güya hancıyı çağırıp ücretlerini vermek isterler. Bu büyük evin sahibi Mırdesi aşireti mensubu, Urfa eşrafından Fazıl efendi Kervan başına der ne parası... burası han değil, kaldığınız yer benim misafir hanemdir der. Siz de şimdiye kadar benim misafirlerimdiniz. Kervandakiler bu büyük misafirperverlikten mahcup olurlar. Bu kervan Halep dönüşü Fazıl efendiye kıymetli hediyeler getirirler. Dostlukları uzun yıllar devam eder. Bu aile soyadı kanunu çıkınca Karaçizmeli soyadını alır. Bir ara komşum olan Sami kara Çizmelinin anlattığına göre dedesi Mustafa efendiye de İran'dan 20 metre kare kök boyalı, İçinde her türlü hayvan ve bitki figürlü ipek bir halı getirirler. Torunlar çoğalınca herkes bu ipek halı bizim olsun deyince, çözüm olarak Mustafa efendi bu nadir halıyı birer metre olmak üzere 20 parçaya böler her bir toruna birer metre verir. Umarım bu tarihi anektod beğenildi. Sanırım özelikle yarının büyükleri gençler için tarihi bir bilgi olmuştur. Toplumlar kendi pozitif öz kültürlerini, değerlerini örf ve adetlerini bildikleri oranında değerli olur. Elbette her toplumun kendine özgü adetleri ve kültürleri vardır. Bunları da dışlamadan insanlığın bir kültür çeşidi olarak hoş görüyle görmek gerekir. Örneğin her ülke’ye olduğu gibi turistler bizim ülkemiz Türkiye’ye gelip görmek istiyorlarsa yeni yüksek binalar avm ler için gelmiyorlar. Geldikleri ülkelerin tarihi eserlerini, halkların geleneklerini örf ve adetlerini görmek için geliyorlar. Bunlara ilgi duyuyorlar. Bu anlamda belirtecek olursam Türk toplumunda, doğuda Kürt ve Arap toplumlarında ilimiz Urfa'da daha doğrusu feodal kültürde yemek yedirmenin ikramın, birlikte yemenin bir kültür zenginliği olduğunu, değerli olduğunu bu gibi iyi adetleri elden geldiği kadar devam ettirmenin yararlı olacağını belirtmem gerekir. Bizim Urfa ve doğu toplumlarında ne kadar değer verilen övülen kişiler varsa ikramıyla cömertliği ile öne çıkmışlar ve toplumda sevilmişler sayılmışlardır. Kısmet olursa kültürümüzün önemli bir değeri olan misafirperverlik ve cömertlik konusu devam edecektir. Sonra Urfa büyük kar senesinin diğer anekdotu yazılacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.