Türkiye'nin önde gelen şehirlerinden biri olan olan Şanlıurfa sosyal Kalkınma olarak malesef iyi bir durumda değil. önce belirtmem gerekir, kimse bir önyargı ile bu satırları okumadan bir tek yönetime yönelik bir eleştiri algısı çıkarmasın. Daha çok sermaye biriktiren Urfalı zenginler üzerine bir eleştiri olacak. Amaç teşhis yapıp sorunları bilmek çözüm getirmek üzeredir. Bir Urfa türküsün de denildiği gibi "içeri beni yakar dşımız başkasını yakar" Yani şimdi yeni Urfa semtleri bir modern metropol görünümün de dışardan bakanlar belki imrenmekte ne kadar güzel bir şehir demekteler. görünüm olarak doğru modern büyük binalar siteler yapılmış. neredeyse bir küçük İstanbul benzeri olmuş. doğru. Ama gel görkü sanırım kırk yaşını aşan bir çok Urfalı dahi, eski Urfa'yı özlemekte. Çünkü şehirimiz Çok çabuk yapay bir şekilde değişti. Etrafta çevremizde güzelim bağlarımız bahçelerimiz kalmadı. Adeta talan edildi. GAP denildi, Fırat gelecek Harran ovası sulanacak.. dertler bitecek, diye besteler yapıldı. Türküler söylendi. Büyük umutlar bağlandı. Heyhat!. olmadı. Tersine, Dertler daha çoğaldı. Bağlar bahçeler şehire yakın uzak araziler her yer yeni imar planları açılarak adeta yağmalandı. Urfa'da küçük bir kesim için yükselen değer sohbet, Benim bu kadar arsam, arazim var. Bu kadara sattım, aldım, kazandım. Kolay bir servet kazanılıyor. İstihdam iş alanları açmak yok. Kolay kazanca, ranta, odaklı olmayan kendi ölçülerinde üretime katkı sunan esnaf... Böylesi muhabetleri duymak istemiyor. Ekonomik eşitsizlikten, eğitimden Aşırı nufüs artışı gibi, çeşitli nedenlerden dolayı şehir yaşanmaz hale geldi. Bunda ben şahsen bir tek mevcut belediyeyi sorumlu tutmuyorum. Yanlışlık daha öncelere de dayanıyor. Yani anlayacağınız. yırmi,yırmi beş yıldır yavaş, yavaş. ileri gidelim derken geriledik. Harrana su gelecek bir tek ilimizi Türkiye'yı değil Dünya'yı besleyeceğiz deniliyordu. şimdi tarımda oluşan sulama bırakalım Dünyay'yı ve Türkiye'yı Urfa'yı dahi beslemiyor. Harran ovasında tarlası olmayan çok sayıda vatandaş var. zamanında doğru bir toprak reformu yapılmadı. Toprağı tarlası arsası olmayan sade bir Urfalı için doğruyu dersek Atatürk barajının cıddi bir faydası olmadı denilebilir. Çünkü Tarlası olan bir yatırım istihdam yaratmadan bir tek pamuk ekiyor. Pamuk geliri yetmiyormuş gibi Birde devamlı devletten para ve desdek bekliyor alıyor. Gelir dağılımı adaletsizliğ yaşanıyor. Parası olan ağa, patronun kompleksinden fiyakasından geçilmez oldu. Tarlası arsası olmayan benim eski Urfalım kendi şehirinde metasız adeta bir yabancı gibi oldu. önemli bir oranda sınıf çelişkisi oluştu. Bu yetmezmiş gibi birde şehirin yok edilen bağları bahçeleri nedeniyle havası dahi değişti daha sıcak oldu diyebiliriz. Çok miktarda yapılan pamuk ekimi ve nem nedeniyle artık yazın Urfa'da yaşanmaz hale geldi. Urfa dışına yazın sıcaktan mecburi gidenler oluyor. En önemlisi Urfa'da ekonomik alanda büyük bir sefahat ve sefalet yaşanıyor dersek doğrudur. Bu kadar yüksek binaları olan bir metropol de ne yerli ne dışardan gelen iş adamları cıddi bir yatırım, yapmıyor. yeni iş alanları açmak yok. İş adamları için en iyi yatırım varsa, yoksa, arsa almak satmak. biri ikiye katlamak. hemde kısa bir süre içersinde.. Sonra gel keyfim gel demek... Tirilyonluk sitelerde sefa sürmek daha tatlı ve rahat oluyor. Ve sonra göstermelik birer yardımla ne iyi adam denildi mi sorun sanki bitmiş. Hacılık Müslümanlık ta cabası. Bilmem başka ne demek gerek. Durmadan Ankara'dan kredi talepleri bitmek bilmez. Bazı hükümet yetkilileri sözde iş adamlarına, haklı olarak Urfa'ya gönderdiğimiz paraların çeyreğini bile batı anadoluya göndermiyoruz diyor. Yahu bu kadar paraları ne yapıyorsunuz?. Bir şey yaptığınız yok birde bizden devamlı para istiyorsunuz... Zaten yeni Urfa valimiz bu konularla ilgili bir eleştri yapmıştı. umarım bu önemli saptamalara çözüm getirilir. Toplumsal, gönüllü bir birlik ve adalet sağlanır.