Osman GEREM
Köşe Yazarı
Osman GEREM
 

HAKKI TUTMAK

İnsanoğlu genellikle çoğunluktan taraf olmaya, kalabalıkların yanında bulunmaya meyillidir. Çoğunluk yanlış ve batıl bir yol üzerinde bulunsa, nefsine hoş ve kolay geldiği için mevcut ekseriyetin safında olmayı tercih eder. "Âlem nasılsa bende öyle", "Elle gelen düğün bayram " mantığıyla kendini avutmaya çalışır. Hatta çoğunluğun "Haklı" olduğunu, ekseriyet nasıl düşünüyor ve nasıl yaşıyorsa onun "Doğru" sayılacağını savunmaya başlar. Hâlbuki Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimede:"Eğer yeryüzündeki insanların ekserisine uyarsan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zan ardında yürürler ve sadece yalan uydururlar" buyurmaktadır.Bu ayet-i kerimeden anlıyoruz ki:1- Her asırda yeryüzündeki insanların büyük ekseriyeti maalesef cehalet ve dalalet üzerinde olacaktır.2- Çoğunluğa değil, Hakka ve İslam'a uyulacaktır.3- Çoğunluk "Hak"tan ve mutlak "doğrudan" ziyade kuru zan ve tahminleri peşinde koşacaktır.4- Batıl üzere olan çoğunluk bilerek "yalan" uydurarak ve yanlışı savunacaklardır.5- Ayette herhangi bir din ve mezhep mensubu belirtilmeyip mutlak, müphem ve mücmel olarak "yeryüzündekilerin ekserisi" buyrularak daha önce "Hak" iken sonradan tahrif ve tağyir edilmiş Yahudi ve Hristiyan dini mensupları olabileceği gibi, sözde şeklen Müslüman görünen ve dindar geçinen, ama İslam'ın hayat, Kur'an'ın Şeriat olmasını istemeyen Yahudi gibi düşünüp, Hristiyan gibi yaşadıkları halde hala kendisini Müslüman zanneden "kalabalıklara" da uyulmaması da ikaz edilmektedir."İnandığınız gibi yaşayamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız" hikmetince yaşayageldiği batıl hayat tarzını giderek sevmeye ve savunmaya başlayan topluluklar; "Her ümmete böylece emellerini süslemişizdir." Ayetlerinin şumulüne girerler…"Her parti kendi yolunun doğru olduğu kanaatiyle avunup övünmektedir."Şu bir gerçektir ki," geçmiş ümmetlerin çoğunu (iman ve itaatten çıkan) fasık ve facir kimseler bulduk" ayetiyle her zaman her yerde katiyen çoğunluğun değil, Hakkı savunan Hakka çağıranların safında olmamız gereğine işaret edilmektedir. İnsanların ve özellikle inananların bir kısmı da gerçeği görür. Kalben tasdik eder. Ne var ki ekseriyetin kınaması ve ayıplaması korkusuyla hakkın safına geçemez. Hâlbuki Cenab-ı Hak mü'minleri "onları cahil ve gafil kimselerin levmedip, ayıplamasından korkmazlar." şeklinde tarif ve tavsif etmektedir.Her yerde ve her halde halkın değil, Hakkın rızasını esas alanlar, rahatının ve menfaatinin hatırını "Hakka" feda edenler kazançlıdır. Bugün Hindistan'da bir milyara yakın insanın ineğe tapıyor olması inekperestliğin "Hak" olduğunu göstermeyeceği gibi, bu kadar hürmet ve ibadet edeninin bulunması da ineği "muhterem" kılmaz…
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2014 - Cuma

HAKKI TUTMAK

İnsanoğlu genellikle çoğunluktan taraf olmaya, kalabalıkların yanında bulunmaya meyillidir. Çoğunluk yanlış ve batıl bir yol üzerinde bulunsa, nefsine hoş ve kolay geldiği için mevcut ekseriyetin safında olmayı tercih eder. "Âlem nasılsa bende öyle", "Elle gelen düğün bayram " mantığıyla kendini avutmaya çalışır. Hatta çoğunluğun "Haklı" olduğunu, ekseriyet nasıl düşünüyor ve nasıl yaşıyorsa onun "Doğru" sayılacağını savunmaya başlar. Hâlbuki Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimede:
"Eğer yeryüzündeki insanların ekserisine uyarsan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zan ardında yürürler ve sadece yalan uydururlar" buyurmaktadır.
Bu ayet-i kerimeden anlıyoruz ki:
1- Her asırda yeryüzündeki insanların büyük ekseriyeti maalesef cehalet ve dalalet üzerinde olacaktır.
2- Çoğunluğa değil, Hakka ve İslam'a uyulacaktır.
3- Çoğunluk "Hak"tan ve mutlak "doğrudan" ziyade kuru zan ve tahminleri peşinde koşacaktır.
4- Batıl üzere olan çoğunluk bilerek "yalan" uydurarak ve yanlışı savunacaklardır.
5- Ayette herhangi bir din ve mezhep mensubu belirtilmeyip mutlak, müphem ve mücmel olarak "yeryüzündekilerin ekserisi" buyrularak daha önce "Hak" iken sonradan tahrif ve tağyir edilmiş Yahudi ve Hristiyan dini mensupları olabileceği gibi, sözde şeklen Müslüman görünen ve dindar geçinen, ama İslam'ın hayat, Kur'an'ın Şeriat olmasını istemeyen Yahudi gibi düşünüp, Hristiyan gibi yaşadıkları halde hala kendisini Müslüman zanneden "kalabalıklara" da uyulmaması da ikaz edilmektedir.
"İnandığınız gibi yaşayamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız" hikmetince yaşayageldiği batıl hayat tarzını giderek sevmeye ve savunmaya başlayan topluluklar; "Her ümmete böylece emellerini süslemişizdir." Ayetlerinin şumulüne girerler…
"Her parti kendi yolunun doğru olduğu kanaatiyle avunup övünmektedir."
Şu bir gerçektir ki," geçmiş ümmetlerin çoğunu (iman ve itaatten çıkan) fasık ve facir kimseler bulduk" ayetiyle her zaman her yerde katiyen çoğunluğun değil, Hakkı savunan Hakka çağıranların safında olmamız gereğine işaret edilmektedir. İnsanların ve özellikle inananların bir kısmı da gerçeği görür. Kalben tasdik eder. Ne var ki ekseriyetin kınaması ve ayıplaması korkusuyla hakkın safına geçemez. Hâlbuki Cenab-ı Hak mü'minleri "onları cahil ve gafil kimselerin levmedip, ayıplamasından korkmazlar." şeklinde tarif ve tavsif etmektedir.
Her yerde ve her halde halkın değil, Hakkın rızasını esas alanlar, rahatının ve menfaatinin hatırını "Hakka" feda edenler kazançlıdır. Bugün Hindistan'da bir milyara yakın insanın ineğe tapıyor olması inekperestliğin "Hak" olduğunu göstermeyeceği gibi, bu kadar hürmet ve ibadet edeninin bulunması da ineği "muhterem" kılmaz…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.