Osman GEREM
Köşe Yazarı
Osman GEREM
 

AİLE HAYAT ANAHTARIMIZDIR

Aile ile ilgili sorunlarımızı çözmedikçe, ne ekonomimiz, ne siyasetimiz, ne eğitimimiz, ne ahlakımız, ne edebimiz, ne huzurumuz, ne sağlığımız, ne birliğimiz ne dirliğimiz ve nede gelecekle ilgili hiçbir sorunumuzu sağlıklı istikrarlı bir şekilde çözemeyiz. Ailemizdeki konuları, sorunları temel dini inançlarımızla zıt ve sorunlu ahlak edep yoksunu zihniyetlerle çözmemiz mümkün değildir. Ailemiz evlerimiz bizim cennetimizdir. Aile sığındığımız son kalemizdir. Aile bizim hayat anahtarımızdır. İnsan yaratılmış olması için anne, baba ve o anne ile babanın bir araya gelme şekli gerektiğine göre en temel insani yapı olan ailenin sadece kadın üzerine yıkılması doğru değildir. Ailede temel direklerden biri kadındır elbette. Aile ve aileyi çevreleyen  kavramların bütünü ise sadece anne veya eş olarak kadının yürütülemeyecek kadar geniştir. Aileyi kadından müteşekkil görmek, bir yandan aileden beklenenlerin elde edilmesini yokuşa sürecek, diğer yandan da bizi sadece kadının sorumlu tutulması gibi bir yanlışa sevk etmiş olacaktır. Aile, hacim olarak küçüktür, fakat nitelik olarak kurumdur. Herkesin farklı sorumluluk ve haklarının bulunduğu bu kurumda fertlerin bulundukları nokta, kendi ihtiyarları sonucunda oluşmamıştır. Ne kadın kadın olarak yaratılmayı, ne de erkek erkek olarak yaratılmayı istemiştir. Eşlerin birbirlerini tercihleri de onlardan önce yazılmış bir kaderin sonucudur. Ailenin oluşumunda ortaya çıkan annelik ve babalık veya çocuk olma hali de ihtiyari değildir. Allah Teala, kimseye anne-baba seçme hakkı vermemiştir. Aileyi toplu bir gözle incelediğimizde, onu oluşturan fertlerin bir çeşit atama ile orada bulunduklarını çok rahatlıkla müşahede edebiliriz. Bünyesinde bulunuşumuz, bizim isteklerimiz doğrultusunda olmamıştır. Buna bağlı olarak da o bünyede iken yapmamız gerekenler, bizim tercihlerimiz olarak ortaya çıkmayacaktır. Bizim, isteyerek yaptığımızı sandığımız şeylerin önemli bir bölümü küçük ayrıntılardan oluşmaktadır, asıl rolümüzde muhayyer değiliz. Aileden beklenen veya ailenin bulunma nedeni olan görevlerde kadın, üzerinde bir üst sorumlunun bulunduğu kimse durumundadır. Allah Teala'nın erkeği kadından bir puan üstte tutmasının anlamı nedir? Sadece, erkeğin dilediği gibi konuşması, yapmak istediğini engel görmeden yapması, dilediği gibi harcayıp kısması olarak anlaşılabilir mi bu üstünlük? Erkek evde ağa mıdır yoksa ailenin mesulü olduğu bir puan üste yerleştirileni midir? Kadının mutfağa, erkeğin işe yerleştirilmesi ve birbirlerinin alanlarına girmemeleri üzerine kurulu anlayış, gayet basit bir yerleştirme şeklidir. Kadın da erkek de aile de "Kul" olarak bulunduklarına göre bedensel yapılarına göre hesap edilmiş bir görev taksimi, onları kulluk ifasında yeterli hale getirmez. Allah Teala erkeği de kadını da nasıl görmek istiyorsa onların bulunmaları gereken yerde o olmalıdır. Aileden beklenen değerler, sadece çocuk doğurmak ve büyütmek olarak da anlaşılamaz. Aileyi sadece çocuk üretme merkezi olarak gören anlayış nedeniyle kadın, ailenin tek mümessili haline gelmektedir. Aile, ümmete çocuk kazandırma noktası olduğu kadar ümmetin değerlerini, mukaddesatını ve ulvi hedeflerini oluşturma ve yaşatma noktasıdır aynı zamanda. Ümmet, camilerden önce ailelerden, evlerden beslenecektir. Evleri faal olmayan bir ümmetin camilerinden ne beklenebilir? Camilerin altyapısı evlerdir. Evler, kadınlara terk edilip ihmal edildikten sonra camilerin minarelerinden yükselen ezanlara icabet edenler, nitelik ve nicelik olarak önemli bir sayıyı gösteremeyecektir. Evlerin icra edeceği bu büyük çalışma, kadının tek başına yürütebileceğinden çok daha büyük bir çalışmadır. Erkek de tek başına kaldığında bu çalışmayı yürütemez. Erkeği ile kadını ile bütün bir ümmet bu yükün altına girip bu yükü bir sonraki nesle devredebiliriz. Kadının doğurma, besleme, temizleme ve evlendirmeye daraltılmış görevleri gerçekçi değildir. Erkeğinde kazanan, getiren ve son kararları veren yetkili konumunda olması gerçekçi değildir. Erkeğin kazanıp getiren, kadının doğurup büyüten, çocuklarında yiyip gelişen olarak bilinmeleri, hayatın gerçeklerini ve Allah'ın maksadını bilmemekten kaynaklanmaktadır. Kadın, anne olarak bulunduğu noktada da Allah'a karşı mesuliyetler taşıdığına göre her iki konumda da sınırlarını bizim belirleyebileceğimiz bir alanda durmamaktadır. Kadını ailenin tek sorumlusu haline getirmek bir aşırılıktır. Rabbimiz, herkes için bir görev takdir etmiştir; kendisine takdir edilen görevin hakkını verenler imtihanı kazanmış olacaklardır. İmtihan duruşunda kimseye kadın mı erkek mi olduğu sorulmayacaktır. Sorulacak olan "Hangimizin daha güzel amel yaptığıdır." (Aile davamız Nureddin YILDIZ)  
Ekleme Tarihi: 11 Ekim 2019 - Cuma

AİLE HAYAT ANAHTARIMIZDIR

Aile ile ilgili sorunlarımızı çözmedikçe, ne ekonomimiz, ne siyasetimiz, ne eğitimimiz, ne ahlakımız, ne edebimiz, ne huzurumuz, ne sağlığımız, ne birliğimiz ne dirliğimiz ve nede gelecekle ilgili hiçbir sorunumuzu sağlıklı istikrarlı bir şekilde çözemeyiz. Ailemizdeki konuları, sorunları temel dini inançlarımızla zıt ve sorunlu ahlak edep yoksunu zihniyetlerle çözmemiz mümkün değildir.

Ailemiz evlerimiz bizim cennetimizdir. Aile sığındığımız son kalemizdir. Aile bizim hayat anahtarımızdır.

İnsan yaratılmış olması için anne, baba ve o anne ile babanın bir araya gelme şekli gerektiğine göre en temel insani yapı olan ailenin sadece kadın üzerine yıkılması doğru değildir. Ailede temel direklerden biri kadındır elbette. Aile ve aileyi çevreleyen  kavramların bütünü ise sadece anne veya eş olarak kadının yürütülemeyecek kadar geniştir. Aileyi kadından müteşekkil görmek, bir yandan aileden beklenenlerin elde edilmesini yokuşa sürecek, diğer yandan da bizi sadece kadının sorumlu tutulması gibi bir yanlışa sevk etmiş olacaktır.

Aile, hacim olarak küçüktür, fakat nitelik olarak kurumdur. Herkesin farklı sorumluluk ve haklarının bulunduğu bu kurumda fertlerin bulundukları nokta, kendi ihtiyarları sonucunda oluşmamıştır. Ne kadın kadın olarak yaratılmayı, ne de erkek erkek olarak yaratılmayı istemiştir. Eşlerin birbirlerini tercihleri de onlardan önce yazılmış bir kaderin sonucudur. Ailenin oluşumunda ortaya çıkan annelik ve babalık veya çocuk olma hali de ihtiyari değildir. Allah Teala, kimseye anne-baba seçme hakkı vermemiştir. Aileyi toplu bir gözle incelediğimizde, onu oluşturan fertlerin bir çeşit atama ile orada bulunduklarını çok rahatlıkla müşahede edebiliriz. Bünyesinde bulunuşumuz, bizim isteklerimiz doğrultusunda olmamıştır. Buna bağlı olarak da o bünyede iken yapmamız gerekenler, bizim tercihlerimiz olarak ortaya çıkmayacaktır. Bizim, isteyerek yaptığımızı sandığımız şeylerin önemli bir bölümü küçük ayrıntılardan oluşmaktadır, asıl rolümüzde muhayyer değiliz.

Aileden beklenen veya ailenin bulunma nedeni olan görevlerde kadın, üzerinde bir üst sorumlunun bulunduğu kimse durumundadır. Allah Teala'nın erkeği kadından bir puan üstte tutmasının anlamı nedir? Sadece, erkeğin dilediği gibi konuşması, yapmak istediğini engel görmeden yapması, dilediği gibi harcayıp kısması olarak anlaşılabilir mi bu üstünlük? Erkek evde ağa mıdır yoksa ailenin mesulü olduğu bir puan üste yerleştirileni midir? Kadının mutfağa, erkeğin işe yerleştirilmesi ve birbirlerinin alanlarına girmemeleri üzerine kurulu anlayış, gayet basit bir yerleştirme şeklidir. Kadın da erkek de aile de "Kul" olarak bulunduklarına göre bedensel yapılarına göre hesap edilmiş bir görev taksimi, onları kulluk ifasında yeterli hale getirmez. Allah Teala erkeği de kadını da nasıl görmek istiyorsa onların bulunmaları gereken yerde o olmalıdır.

Aileden beklenen değerler, sadece çocuk doğurmak ve büyütmek olarak da anlaşılamaz. Aileyi sadece çocuk üretme merkezi olarak gören anlayış nedeniyle kadın, ailenin tek mümessili haline gelmektedir. Aile, ümmete çocuk kazandırma noktası olduğu kadar ümmetin değerlerini, mukaddesatını ve ulvi hedeflerini oluşturma ve yaşatma noktasıdır aynı zamanda. Ümmet, camilerden önce ailelerden, evlerden beslenecektir. Evleri faal olmayan bir ümmetin camilerinden ne beklenebilir? Camilerin altyapısı evlerdir. Evler, kadınlara terk edilip ihmal edildikten sonra camilerin minarelerinden yükselen ezanlara icabet edenler, nitelik ve nicelik olarak önemli bir sayıyı gösteremeyecektir.

Evlerin icra edeceği bu büyük çalışma, kadının tek başına yürütebileceğinden çok daha büyük bir çalışmadır. Erkek de tek başına kaldığında bu çalışmayı yürütemez. Erkeği ile kadını ile bütün bir ümmet bu yükün altına girip bu yükü bir sonraki nesle devredebiliriz. Kadının doğurma, besleme, temizleme ve evlendirmeye daraltılmış görevleri gerçekçi değildir. Erkeğinde kazanan, getiren ve son kararları veren yetkili konumunda olması gerçekçi değildir.

Erkeğin kazanıp getiren, kadının doğurup büyüten, çocuklarında yiyip gelişen olarak bilinmeleri, hayatın gerçeklerini ve Allah'ın maksadını bilmemekten kaynaklanmaktadır. Kadın, anne olarak bulunduğu noktada da Allah'a karşı mesuliyetler taşıdığına göre her iki konumda da sınırlarını bizim belirleyebileceğimiz bir alanda durmamaktadır. Kadını ailenin tek sorumlusu haline getirmek bir aşırılıktır. Rabbimiz, herkes için bir görev takdir etmiştir; kendisine takdir edilen görevin hakkını verenler imtihanı kazanmış olacaklardır. İmtihan duruşunda kimseye kadın mı erkek mi olduğu sorulmayacaktır. Sorulacak olan "Hangimizin daha güzel amel yaptığıdır." (Aile davamız Nureddin YILDIZ)

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.