AŞİR KAYABAŞI
Köşe Yazarı
AŞİR KAYABAŞI
 

KISAS KÖYÜ’NDE TÜRBESİ BULUNAN HARZEM ŞAH MEHMED’İN KİMLİĞİ 1

       Şanlıurfa İli Kısas Köyü’nde türbesi bulunan ilk devir Harzemşahlar Devleti’nin Han’ı, Hakan’ı, Şad’ı, Beğ’i ve Şah’ı, Harzem Şah Mehmet (Şıh Mehemmed)’in adı, unvanı ve kimliği hakkında Urfa’da belge ve bilgi yetersizliğinden kaynaklanan bir belirsizlik vardır.       Ancak, yaşatılan düşünsel, inançsal ve kültürel değerler onun Ehlibeyt bendesi bir “inanç eri” ve “ordu komutanı” olduğunu ve Ebu Müslim-i Horasanî’nin Horasan’da başlattığı hareketin ise önde gelen yoldaşı olarak, Türk kimliğine işaret edilmektedir.       “Harzemşahlar sülâlesinin ırken Türk olduğunda şüphe yoktur. Harzemşahlar tarihinin ana kaynaklarından Tarih-i Cihân-güşa’nın tasrih etmekte olduğu bu gerçek * diğer üç mühim kaynak tarafından da te’yid edilmektedir.”1.         “Bingöl’de yaşayan Alevi, Kızılbaş ve Bektaşi diye adlandırılan halkımız da tamamen Selçuk ve Harzem Türkleri’nden ayrılan Türk ve Türkmen kabilelerinden olan bunlar Oğuz Türklerindendir.”2      “Hvarizm ve Huvarizimlilere âit ilk tarihi kayda Heredot (III,117)’ta tesâdüf olunur. Buna göre, onlar Akes (…Latince eserlerde, msl. Amianus marcelinus,XXIII, 6, 57’ de: Ox = Çin. Güy-şüy = hvarizm. Ohs = Türk. Ögüz) yâni Amu-Derya nehri üzerinde vâki bir ovada, daha Ahamenîlerin Türkistan’ı işğâlinden evvelki zamanda Hyrkan, Parth, Sarang ve Thamalara komşu olarak yaşayan bir kavim idi. Asya’da Hvarizmlilerin ve zikri geçen 4 kavmin ülkelerine bitişik ve her tarafı dağlar ile çevrili bir ova var idi.        Büyük İskender’in fütühatına ait kayıtlarda, Pharasman isminde bir Hvarizim Kralı (Ariyan, Anabasis, IV,15,4-5) ve Pharatepherin isminde bir Hvarizimli elçi (Quintus, VIII, 1,8) zikredilmiştir ki, Büyük İskender bu Hvarizm kralı ile bir dostluk ve askeri andlaşma akdetmiştir. Hekataios’un ise Hvarizm payıtahtı olarak “Hvarizm” yani Kât şehrini zikretmesi buna uygundur.        İskender’in muasırı olan Hvarizm kralı Pharasmanes bütün Hazar denizi ile şimali Kafkasya’nın kendisine tabi olduğunu zannettiği gibi, VI. ve VII. Asırlardaki Hvarzim krallarının da belki de Hazar ülkesi üzerinde siyasi nüfuz te’sis etmek için, kendilerini Hazar hakanları gibi, Türk hakanları neslinden gösterdikleri yahut Hazar hakanlarının nüfuzu altında bulundukları kabul edilebilir bir iddiadır. Her halde Hvarizm devlet teşkilatında da, Hazar ve Gök-Türk hakanlarında olduğu gibi, “çift krallık” (bk.Z.V.Togan, İbn Faldan,s.271 v.d.) usulü hakim olmuştur. Birunî (al-asar al-bakiya, s.36)’de şâhiyat ve velâyet kelimeleri ile ifade edilen bu hususiyeti S.Tolstoy da tesbit etmiştir.”3        Yukarıda Harzem Şah Mehmet’i hem ordu komutanı hem de inanç eri olarak nitelendirmemizin nedeni işte bu çifte krallık (Zahir ve Batın) düşünce ve inancından kaynaklanmaktadır. Yani Şah olarak devlet başkanı veya boy beği olduğu gibi, Göktürkler ve Türgişler’de görülen on boyun beği anlamında da “Şad” ile ilgili görülmektedir.       “Batı Göktürk Kağanı Tie-li-che (634-639), dahili otoriteyi kuvvetlendirmek için 635 yılında on idarî bölgeye ayırdı. On kabilenin yaşadığı her bölgeye bir “şad” tayin etti.”4.          Velâyet olarak ise inanç eri ve dini önderdir ki, buda orijinini “Şah-ı Velâyet” Hz. Ali’den alır. “Harezm’de, IV. Asırdan beri Türklerle İranlılar karışık olarak oturuyorlardı. Bu halka Harezmşahlar deniliyordu.        Hükümdarları da bu isimle anılıyordu. Bu yerli hükümdarlar, İslamiyeti kabul ettikten sonra Emeviler ve Abbasiler zamanında, Müslüman devletlerine bağlı olarak isimlerini ve tahtlarını korudular.”5.          Ancak bu tahtı korumanın bedeli vergi vermek, Arap gelenek, görenek ve dilini kabul etmekten geçiyordu.       Bunu Arap ordularının Harzemi işgali üzere gittikleri yerlerin bir medeniyet merkezi olduğu hakkında bilgi veren tarihi kaynaklardan anlamaktayız. (Devam edecek)   ***** 1- Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, “Harzemşahler Devleti Tarihi (1092-1221)”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1992, s.38; Cih. G. II, I. Ve buradan naklen Mecma’ül-Ensâb, 206b, Tar. Gü, 486, Zafernâme, 769. 2- Yılmaz Akbulut, “Bimgöl Tarihi”, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları: 1688, Ankara, 1995, s.274-275 3- İslam Ansiklopedisi, MEB Basımevi, Cilt: 5, Harzim Maddesi, İstanbul, 1964, s.241-242-244; Al- Birûni, “Asar al- Bakiya”, s.36,48; Sov.Etnograf.,1946, nr.2, s.102-106. 4- Prof. Dr. Hüseyin Salman, “Türgişler”, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları: 2085, Ankara, 1998, s.6 5- M. Çağatay Uluçay, “İlk Müslüman Türk Devletleri”, MEB., İstanbul, 1977, s.86       
Ekleme Tarihi: 25 Ocak 2023 - Çarşamba

KISAS KÖYÜ’NDE TÜRBESİ BULUNAN HARZEM ŞAH MEHMED’İN KİMLİĞİ 1

       Şanlıurfa İli Kısas Köyü’nde türbesi bulunan ilk devir Harzemşahlar Devleti’nin Han’ı, Hakan’ı, Şad’ı, Beğ’i ve Şah’ı, Harzem Şah Mehmet (Şıh Mehemmed)’in adı, unvanı ve kimliği hakkında Urfa’da belge ve bilgi yetersizliğinden kaynaklanan bir belirsizlik vardır.

      Ancak, yaşatılan düşünsel, inançsal ve kültürel değerler onun Ehlibeyt bendesi bir “inanç eri” ve “ordu komutanı” olduğunu ve Ebu Müslim-i Horasanî’nin Horasan’da başlattığı hareketin ise önde gelen yoldaşı olarak, Türk kimliğine işaret edilmektedir.

      “Harzemşahlar sülâlesinin ırken Türk olduğunda şüphe yoktur. Harzemşahlar tarihinin ana kaynaklarından Tarih-i Cihân-güşa’nın tasrih etmekte olduğu bu gerçek * diğer üç mühim kaynak tarafından da te’yid edilmektedir.”1.

        “Bingöl’de yaşayan Alevi, Kızılbaş ve Bektaşi diye adlandırılan halkımız da tamamen Selçuk ve Harzem Türkleri’nden ayrılan Türk ve Türkmen kabilelerinden olan bunlar Oğuz Türklerindendir.”2

     “Hvarizm ve Huvarizimlilere âit ilk tarihi kayda Heredot (III,117)’ta tesâdüf olunur. Buna göre, onlar Akes (…Latince eserlerde, msl. Amianus marcelinus,XXIII, 6, 57’ de: Ox = Çin. Güy-şüy = hvarizm. Ohs = Türk. Ögüz) yâni Amu-Derya nehri üzerinde vâki bir ovada, daha Ahamenîlerin Türkistan’ı işğâlinden evvelki zamanda Hyrkan, Parth, Sarang ve Thamalara komşu olarak yaşayan bir kavim idi. Asya’da Hvarizmlilerin ve zikri geçen 4 kavmin ülkelerine bitişik ve her tarafı dağlar ile çevrili bir ova var idi.

       Büyük İskender’in fütühatına ait kayıtlarda, Pharasman isminde bir Hvarizim Kralı (Ariyan, Anabasis, IV,15,4-5) ve Pharatepherin isminde bir Hvarizimli elçi (Quintus, VIII, 1,8) zikredilmiştir ki, Büyük İskender bu Hvarizm kralı ile bir dostluk ve askeri andlaşma akdetmiştir. Hekataios’un ise Hvarizm payıtahtı olarak “Hvarizm” yani Kât şehrini zikretmesi buna uygundur.

       İskender’in muasırı olan Hvarizm kralı Pharasmanes bütün Hazar denizi ile şimali Kafkasya’nın kendisine tabi olduğunu zannettiği gibi, VI. ve VII. Asırlardaki Hvarzim krallarının da belki de Hazar ülkesi üzerinde siyasi nüfuz te’sis etmek için, kendilerini Hazar hakanları gibi, Türk hakanları neslinden gösterdikleri yahut Hazar hakanlarının nüfuzu altında bulundukları kabul edilebilir bir iddiadır. Her halde Hvarizm devlet teşkilatında da, Hazar ve Gök-Türk hakanlarında olduğu gibi, “çift krallık” (bk.Z.V.Togan, İbn Faldan,s.271 v.d.) usulü hakim olmuştur. Birunî (al-asar al-bakiya, s.36)’de şâhiyat ve velâyet kelimeleri ile ifade edilen bu hususiyeti S.Tolstoy da tesbit etmiştir.”3

       Yukarıda Harzem Şah Mehmet’i hem ordu komutanı hem de inanç eri olarak nitelendirmemizin nedeni işte bu çifte krallık (Zahir ve Batın) düşünce ve inancından kaynaklanmaktadır. Yani Şah olarak devlet başkanı veya boy beği olduğu gibi, Göktürkler ve Türgişler’de görülen on boyun beği anlamında da “Şad” ile ilgili görülmektedir.

      “Batı Göktürk Kağanı Tie-li-che (634-639), dahili otoriteyi kuvvetlendirmek için 635 yılında on idarî bölgeye ayırdı. On kabilenin yaşadığı her bölgeye bir “şad” tayin etti.”4.          Velâyet olarak ise inanç eri ve dini önderdir ki, buda orijinini “Şah-ı Velâyet” Hz. Ali’den alır. “Harezm’de, IV. Asırdan beri Türklerle İranlılar karışık olarak oturuyorlardı. Bu halka Harezmşahlar deniliyordu.

       Hükümdarları da bu isimle anılıyordu. Bu yerli hükümdarlar, İslamiyeti kabul ettikten sonra Emeviler ve Abbasiler zamanında, Müslüman devletlerine bağlı olarak isimlerini ve tahtlarını korudular.”5.

         Ancak bu tahtı korumanın bedeli vergi vermek, Arap gelenek, görenek ve dilini kabul etmekten geçiyordu.

      Bunu Arap ordularının Harzemi işgali üzere gittikleri yerlerin bir medeniyet merkezi olduğu hakkında bilgi veren tarihi kaynaklardan anlamaktayız. (Devam edecek)

 

*****

1- Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, “Harzemşahler Devleti Tarihi (1092-1221)”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1992, s.38; Cih. G. II, I. Ve buradan naklen Mecma’ül-Ensâb, 206b, Tar. Gü, 486, Zafernâme, 769.

2- Yılmaz Akbulut, “Bimgöl Tarihi”, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları: 1688, Ankara, 1995, s.274-275

3- İslam Ansiklopedisi, MEB Basımevi, Cilt: 5, Harzim Maddesi, İstanbul, 1964, s.241-242-244; Al- Birûni, “Asar al- Bakiya”, s.36,48; Sov.Etnograf.,1946, nr.2, s.102-106.

4- Prof. Dr. Hüseyin Salman, “Türgişler”, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları: 2085, Ankara, 1998, s.6

5- M. Çağatay Uluçay, “İlk Müslüman Türk Devletleri”, MEB., İstanbul, 1977, s.86  

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.