Yakup CANBEYLİ
Köşe Yazarı
Yakup CANBEYLİ
 

SPORLARIN SPORU BEYİN SPORUDUR

Birkaç haftadır Şanlıurfa sporun tadını alamıyorduk. Bu hafta ceylanlarımız çıkmış oldukları Bandırma deplasmanında istediği futbolu güzel bir gole süsleyerek Cumartesi günü taraftarını mutlu ederek evine döndü. Şanlıurfaspor yine deplasmana devam. Bu seferi ise Mersine Tarsus İdman Yurdu spora konuk olacak.   Aynı kâbuslar Karaköprü Belediye sporumuzda da devam ederken, kendi sahasısın tadilatta olması nedeniyle Nevşehir Belediye spor karşılaşmasını, Siverek ilçemizde Furkan Tüysüz Stadında oyandı. Kırmızı Şimşekler bu haftayı bay geçirecek, haftaya ise İstanbul Silivri spora konuk olacak. Her iki takımımıza da kazanmaları yolunda başarılar dilerim. Ufakta olsa spor da beyin cimlatiği yaptıktan sonra güncel yazılarımıza devam edelim. Kısadan hisse olarak, tarihten dem vurarak yazı yazmak istedim. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, deniz kenarında, elinde bol miktarda yem olan bir Mecusi’yi, balıklara yem atarken görür ona sorar; Ne yapıyorsun öyle! Balıklara yem atıyorum, sevap (İyilik) kazanacağım. İyi ama senin sevap kazanman için, önce Müslüman ve kelime-i şehadet getirmen gerekir. Allah’a ve Resulüne iman etmen gerekir. İman ve Müslüman olmadan iyilik etmekle sevap kazanamazsın. Benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu! Elbette görüyor. Onun (Rabbimin) bilmediği görmediği bir hiç şey yoktur. Zereden, Kürere ve Küreden Arşu Allaya kadar her şeyi görendir. Mecusi Öyleyse, bu da bana yeter der. Birkaç yıl sonra, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gider. Balıklara yem atan zatı tavaf ederken görür. Ona, burada ne işin var. O zat gülerek gördü gördü yâ Cüneyd, O beni gördü der. Cüneyd nasıl gördü? Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi KELİME-İ ŞEHADET getiriyor, ağaçlara baktım, KELİME-İ ŞEHADET getiriyor, ben de KELİME-İ ŞEHADET getirmeye başladım. Rabbimiz beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim. Sana bir de nasihatim olacak. Yâ Cüneyd, iyilik et, at denize, balık bilmese de, Hâlık bilir ya. Şanlıurfa’m Tarihlerde de eski Rahmet Memleketlerde de güzel diyarım şehir. Şanlıurfanın son zamanlarda yetiştirmiş olduğu Müzik öğretmeni ve Bestekar Abdullah Balak’tan bahsetmek isterim. 2017’nin Şubat kışında ebediyete uğurladık. Görünmez Müzik adamı sesiz sedasız gitti. Abdullah Balak hocamı ne bir düğün, ne bir müzik derneği ve ne de müzik meclisini işgal etmezdi. Tek ve tek araştırarak bestekarlığını yapmadan haz duyardı. Hocamın güzel bir sözü var! Ağır taş yerinde ağırdır. Sen iyisini yaparsın. Beyhude bekleyişlerin içinde olma. Karar verdiklerinle yetinerek yaptıklarınla hasbıhal ol derdi. İnsanlarımız seviyeye değer verir. Merhum Abdullah Balak’ı rahmetle anarak, soğuk kış günlerine girmeye başladık.  Kış aylarının güzellikleri de gecelerin uzun olmasıdır. Küçük çekirdek Ailenin biri kış geceleri ev gezilerine çıkan, bir mümin ailenin çocuğu konuk olduğumuz mümin ailenin hanımına bir güzel soru iletir.  Teyze bu evin gülü sen’ misin? Çünkü! Evde Babası Annesine GÜLÜM diye hitap etiğini görmüş! Güzel nurlu çocukta bütün evli hanımları eşlerinin Gülü sanıyormuş! Bu nurlu çocuk evlendiğinde hanımına diken muamelesi gibi davranır mı sizce. Bu güzel nurlu çocuk her şeyden önce babasının okulundan mezun olmuştur. Eğitim ve Öğretiminin temeli olarak ailesinden almıştır. Görüntüye ve davranışa aldanmayalım derim. Bir çocuğun elinde iki tane elma varmış. Annesi demiş ki! Oğlum elmalarından bir tanesini bana verir misin? Güzel ve İmanlı Çocuk elindeki elmaların önce birini, sonra bir diğerini ısırmış. Annenin dudaklarındaki tebessüm birden bire donup kalmış!  Annenin yüzünden, oğlunun onu hayal kırıklığına uğrattığı okunuyormuş. Ama çocuk ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak "Al Anne bu Tatlı" demiş. Anne Çocuğun karşısında öylece kalakalmış! Ne kadar tecrübeli olursanız olun, yargılamakta bulunmayı geciktirin, İnsanların açıklamaları için (karşınızdakine) fırsat verin. Cumhuriyetimizin 95. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı dileğiyle. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun. Bu güzel hisseleri sizlere aktarmaktan, güzel has duyarak, yazıma son vermek isterim. ALLAH Emanet olun.    
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2018 - Çarşamba

SPORLARIN SPORU BEYİN SPORUDUR

Birkaç haftadır Şanlıurfa sporun tadını alamıyorduk.

Bu hafta ceylanlarımız çıkmış oldukları Bandırma deplasmanında istediği futbolu güzel bir gole süsleyerek Cumartesi günü taraftarını mutlu ederek evine döndü. Şanlıurfaspor yine deplasmana devam. Bu seferi ise Mersine Tarsus İdman Yurdu spora konuk olacak.  

Aynı kâbuslar Karaköprü Belediye sporumuzda da devam ederken, kendi sahasısın tadilatta olması nedeniyle Nevşehir Belediye spor karşılaşmasını, Siverek ilçemizde Furkan Tüysüz Stadında oyandı. Kırmızı Şimşekler bu haftayı bay geçirecek, haftaya ise İstanbul Silivri spora konuk olacak.

Her iki takımımıza da kazanmaları yolunda başarılar dilerim.

Ufakta olsa spor da beyin cimlatiği yaptıktan sonra güncel yazılarımıza devam edelim.

Kısadan hisse olarak, tarihten dem vurarak yazı yazmak istedim.

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, deniz kenarında, elinde bol miktarda yem olan bir Mecusi’yi, balıklara yem atarken görür ona sorar;

Ne yapıyorsun öyle!

Balıklara yem atıyorum, sevap (İyilik) kazanacağım.

İyi ama senin sevap kazanman için, önce Müslüman ve kelime-i şehadet getirmen gerekir. Allah’a ve Resulüne iman etmen gerekir. İman ve Müslüman olmadan iyilik etmekle sevap kazanamazsın.

Benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu!

Elbette görüyor. Onun (Rabbimin) bilmediği görmediği bir hiç şey yoktur.

Zereden, Kürere ve Küreden Arşu Allaya kadar her şeyi görendir.

Mecusi Öyleyse, bu da bana yeter der.

Birkaç yıl sonra, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gider. Balıklara yem atan zatı tavaf ederken görür.

Ona, burada ne işin var.

O zat gülerek gördü gördü yâ Cüneyd, O beni gördü der.

Cüneyd nasıl gördü?

Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi KELİME-İ ŞEHADET getiriyor, ağaçlara baktım, KELİME-İ ŞEHADET getiriyor, ben de KELİME-İ ŞEHADET getirmeye başladım.

Rabbimiz beni gördü, O gördüğü için de buraya geldim.

Sana bir de nasihatim olacak.

Yâ Cüneyd, iyilik et, at denize, balık bilmese de, Hâlık bilir ya.

Şanlıurfa’m Tarihlerde de eski Rahmet Memleketlerde de güzel diyarım şehir.

Şanlıurfanın son zamanlarda yetiştirmiş olduğu Müzik öğretmeni ve Bestekar Abdullah Balak’tan bahsetmek isterim. 2017’nin Şubat kışında ebediyete uğurladık. Görünmez Müzik adamı sesiz sedasız gitti. Abdullah Balak hocamı ne bir düğün, ne bir müzik derneği ve ne de müzik meclisini işgal etmezdi. Tek ve tek araştırarak bestekarlığını yapmadan haz duyardı.

Hocamın güzel bir sözü var!

Ağır taş yerinde ağırdır. Sen iyisini yaparsın. Beyhude bekleyişlerin içinde olma. Karar verdiklerinle yetinerek yaptıklarınla hasbıhal ol derdi.

İnsanlarımız seviyeye değer verir.

Merhum Abdullah Balak’ı rahmetle anarak, soğuk kış günlerine girmeye başladık. 

Kış aylarının güzellikleri de gecelerin uzun olmasıdır.

Küçük çekirdek Ailenin biri kış geceleri ev gezilerine çıkan, bir mümin ailenin çocuğu konuk olduğumuz mümin ailenin hanımına bir güzel soru iletir. 

Teyze bu evin gülü sen’ misin?

Çünkü!

Evde Babası Annesine GÜLÜM diye hitap etiğini görmüş!

Güzel nurlu çocukta bütün evli hanımları eşlerinin Gülü sanıyormuş!

Bu nurlu çocuk evlendiğinde hanımına diken muamelesi gibi davranır mı sizce.

Bu güzel nurlu çocuk her şeyden önce babasının okulundan mezun olmuştur.

Eğitim ve Öğretiminin temeli olarak ailesinden almıştır.

Görüntüye ve davranışa aldanmayalım derim.

Bir çocuğun elinde iki tane elma varmış.

Annesi demiş ki!

Oğlum elmalarından bir tanesini bana verir misin?

Güzel ve İmanlı Çocuk elindeki elmaların önce birini, sonra bir diğerini ısırmış.

Annenin dudaklarındaki tebessüm birden bire donup kalmış!

 Annenin yüzünden, oğlunun onu hayal kırıklığına uğrattığı okunuyormuş.

Ama çocuk ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak "Al Anne bu Tatlı" demiş.

Anne Çocuğun karşısında öylece kalakalmış!

Ne kadar tecrübeli olursanız olun, yargılamakta bulunmayı geciktirin, İnsanların açıklamaları için (karşınızdakine) fırsat verin.

Cumhuriyetimizin 95. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı dileğiyle. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Bu güzel hisseleri sizlere aktarmaktan, güzel has duyarak, yazıma son vermek isterim.

ALLAH Emanet olun.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.