Şanlıurfa’nın büyüklerimizden her zaman bu gibi güzellikleri aktarmak bizlerin vazifesidir.
Bu nedenle yıllar önce babam Mir Halil Canbeyli (Tepe) güzel bir söz söyledi anlamam içinde iyi düşünmemi söyledi. Sen de inşallah bu güzellikleri çocuklana aktarırsın dedi.
Şanlıurfa da geçmiş zamanlarda doğru dürüst alımlı lokantalar yoktu. Derme çatma lokantalar vardı.
Ama içinde pişen aşlarını lezzeti ta Kötüler, İyiler, Tıfındırdan ve Bağlarbaşından kokusu hissedilirdi. Bu güzel yerlerden birinde yaşananları aktarayım.
Bir köylü kardeşimiz lokantaya girip yemek istedi. Saatler öğlen vaktini göstermekteydi. Bu kardeşimiz öğle yemeğini bitirdi ve hesabı istedi. Elini cebine attı ama cüzdanı bulamadı. Yüzü sarardı ve orada evde unuttuğunu hatırladı.
Kimliğinden (Nüfus Cüzdanı) başkasını bulamadı. Kimliğini çıkardıktan sonra bu durumdan nasıl çıkacağını şaşırmış ve para bulma umuduyla istekli bir şekilde ceplerini aramış, umutsuzluğa kapılmış.
Bu kardeşimiz konuşmaya başlar başlamaz, lokantanın sahibi ona hesabın ödendi kardeşim.
Adam şaşırdı ve dedi ki;
Hesabımı kim ödedi?
Lokantanın sahibi cevap vermiş;
Senden önce çıkan adam senin rahatsızlığını fark edip hesabı ödeyip dışarı çıktı.
Adam şaşırdı ve sordu;
Kim olduğunu bilmediğim halde parayı ona nasıl iade edeceğim?
Lokantanın sahibi gülümseyerek;
Hayır, başkasının faturasını başka bir yerde ödeyerek iade edebilirsiniz.
Böylece halk arasında iyilik devam eder.
Şanlıurfalı her zaman müşkül duruma düşenin yanındadır.
Kendini belli etmez.
Güzel bir sözle devam edelim.
*********************
İpliği pazara çıktı ne demek. Halk arasına yanış biline sözler. Yanlış sözlerin ortaya dökülmesidir.
Ama öyle değil.
Biri hakkında "ipliği pazara çıktı" denince, ne anlaşılır?
Ayıbı meydana çıktı ya da ne mal olduğu anlaşıldı...
Oysa deyimin hikâyesi öyle değil.
Eski zamanlarda, yün ve pamuğu evlerde kızlar, kadınlar eğirir, ip yapar; çarşı pazarda satılırdı bunlar...
Kazak, çorap, başlık örmek için ya da halı dokumak üzere bu ipler satın alınırdı.
Ancak eğrilmiş ip alırken, özenle yapılmış olmasına dikkat edilirdi. İpliğin standardı önemliydi. Ne çok ince, ne çok kalın; düğümsüz, kopuksuz olmalıydı.
Her kadın, her genç kız bu nitelikte ip eğirmeyi beceremezdi.
Niteliksiz ip pazarda alıcı bulamazdı.
Gelinlik çağında bir kızın becerikli oluşunu anlatmak için, "ipliği pazara çıktı" denirdi.
İpliği pazarda alıcı buluyor, pek hünerli kız denirdi.